Treatment adaptation and Quality of life of hypertensive patients

Giriş: Hipertansiyon, Dünya Sağlık Örgütüne göre dünyadaki her sekiz ölümden birinin sorumlusu olup en öldürücü üçüncü hastalıktır. Amaç: Bu çalışma, hipertansiyon tanısı almış hastaların yaşam kalitesi, tedavi uyumları ve etkileyen faktörleri incelemek amacıyla tanımlayıcı tipte yapılmıştır. Yöntem: Araştırma Isparta Uluborlu İlçe Devlet Hastanesinde Ekim 2011, Ocak 2012 tarihleri arasında yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini tedavi ya da kontrol için başvuran ve çalışmaya katılma kriterlerini karşılayan 165 gönüllü birey oluşturmuştur. Veri toplama araçları olarak, "Sosyo-Demografik Özellikler Formu", "Hill Bone Hipertansiyon Tedavisine Uyum Ölçeği" ve "SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırmanın uygulanması için etik kurul izni dahil gerekli izinlerin tümü alınmıştır. Bulgular: Bulgularımıza göre orta öğretim grubu, beslenme açısından okur-yazar ve ilköğretim gruplarından daha uyumsuzdur. İlginç bir şekilde en düşük beslenme uyumu yüksek öğretim grubuna aittir. Fazla kilolu, 1. ve 2. derece obez olan grupların total uyum düzeylerinin birbirlerinden anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu saptanmış ancak, 3. derece obez grubun uyum düzeyinin diğer grupların hepsinden daha düşük olduğu saptanmıştır. SF-36 fiziksel fonksiyon, rol güç fiziksel fonksiyon, ağrı, genel sağlık, vitalite ve sosyal fonksiyon skorlarının tamamı erkeklerde kadınlara göre daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). Sonuç: Sonuç olarak hastaların sadece %15,8'inin tedaviye tam uyumlu olduğu, tedaviye uyumda yaş, cinsiyet, eğitim durumu, medeni durumun yanı sıra yaşam kalitelerinin etkili olduğu belirlenmiştir. Hipertansif hastaların tedavi ve bakımında bu faktörler göz önünde bulundurulmalıdır Background: Hypertension is responsible for one of every eight deaths, and it is third most deadly disease of the world according to the World Health Organization. Objectives: This study was made as a descriptive type in order to examine the quality of life of patients who diagnosed with hypertension, compliance with treatment, and the factors affecting it. Methods: Research was made at Uluborlu Town Hospital between October 2011 to January 2012. Sample of the research are 165 voluntary individuals who applied to a policlinic for treatment or control and also meets the criteria for participating in the study. Data collection tools used in this study is; Socio-demographic form, Hill Bone Hypertension Treatment Compliance Scale (HBHTCS) and SF-36 Quality of Life Scale. All of necessary permits included ethics committee approval for the implementation of research was taken. Results: According to our findings secondary education group are incompatible than literacy and primary education groups in terms of nutrition. Interestingly, the lowest dietary compliance belongs to a group of higher education. Overweight, first and secondary obese patients' compliance levels are gradually higher than each other but compliance level of third degree obese group were lower than all other groups. All of the SF-36 scores such as physical functioning, role-power physical function, pain, general health, vitality and social functioning scores were higher in men compared to women. Conclusion: As a result, it was determined that only 15.8% of patients is fully compliant with treatment, age, gender, education level, marital status, as well as the quality of life to be effective in adaptation to the treatment. These factors should be considered in the treatment and care of hypertensive patients

Akciğer kanseri olan hastalarda uygulanan taburculuk planlamasının semptom kontrolü ve yaşam kalitesine etkisinin incelenmesi

Bu araştırmanın amacı; akciğer kanseri olan hastalarda uygulanan taburculuk planlamasının, semptom kontrolü ve yaşam kalitesine etkisini belirlemektir ve deneysel olarak planlanmıştır. Araştırma; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniğinde Mayıs 2006-Temmuz 2007 tarihleri arasında yürütülmüştür. Araştırmaya dahil edilme kriterlerine uyan hastalardan 32’si (16 deney, 16 kontrol) araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Kontrol grubundaki hastalara klinikteki rutin hasta bakımı; deney grubundaki hastalara taburculuk programı uygulanmıştır. Araştırmada veri toplama araçları olarak; Akciğer Kanserli Bireylere Yönelik Veri Toplama Formu, Akciğer Kanseri Semptom Skalası, Karnofsky Performans Skalası, EORTC QLQ C-30 ve LC-13 kullanılmıştır. Deney grubundaki hastalara taburculuk programı sürecinin uygulanmasında, Hasta Eğitim Kitabı kullanılmıştır. Araştırmanın uygulanması için etik kurul izni ve kurumdan yazılı izin, araştırmaya katılan hastalardan bilgilendirilmiş sözel ve yazılı onam alınmıştır. Deney ve kontrol grubundaki hastaların; İştahsızlık, Yorgunluk, Dispne, Ağrı, Hastalığın Aktivitelere Etkisi, Ortalama Semptom Yükü, Global Yaşam Kalitesi (AKSS), Rol Fonksiyonu, Sosyal Fonksiyon, Global Yaşam Kalitesi, Yorgunluk, Bulantı-Kusma, İştahsızlık, Diyare (EORTC QLQ C-30), Boğaz Ağrısı, Yutma Güçlüğü, Diğer Kısımlarda Ağrı (LC-13) skorlarında tekrarlayan ölçümlerde istatistiksel olarak anlamlı farklılık oluştuğu saptanmıştır (p0,05). Sonuç olarak; taburculuk programı uygulanan akciğer kanserli hastaların 6 haftalık periyotta yaşam kalitesi ve semptom şiddeti düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı derecede gelişmeler olduğu saptanmıştır. Bu sonuç doğrultusunda; akciğer kanserli hastaların bakımında taburculuk planlamasının etkili olduğu söylenebilir

Farklı malzemelerin temas yüzeylerindeki titreşimli aşınma yorulmasının test ve nümerik olarak incelenmesi.

Fretting fatigue experiments and simulations were performed for dissimilar mating materials. In the first part of the study, experiments were conducted using different pad materials to clarify the effect of fretting fatigue on the dissimilar mating materials in terms of friction force, contact surfaces, and fatigue life of the substrate material. Steel and Aluminum pad materials were used in experiments. According to results, fretting fatigue life of the substrate material was dependent on the pad material. The fretting fatigue lives were examined under both high cycle and low cycle fatigue regimes. It was observed that friction force carrying capacity of aluminum pad was higher than steel pad load carrying capacity. In the second part of the study, finite element analysis was performed. The crack initiation lives and crack propagation lives were calculated using finite element model. According to results, fretting fatigue lives were obtained from finite element analysis were close and had similar trend with fatigue lives obtained from the experiments.Thesis (M.S.) -- Graduate School of Natural and Applied Sciences. Aerospace Engineering

Kronik Kalp Yetersizliği Olan Hasta Grubunda İlaç Uyumu Yaşam Kalitesini Etkiliyor Mu?

Amaç: Çalışmamız kalp yetersizliği olan hastaların tedaviyeuyumları ile yaşam kalitesi arasındaki ilişkiyi incelemekamacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır.Materyal-Metot: Çalışmamızın evrenini, GaziantepÜniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesive SANKO Üniversitesi Hastanelerinde Koroner YoğunBakım ve Kardiyoloji Kliniği'nde Kasım 2017-Temmuz 2018tarihleri arasında Kronik Kalp Yetersizliği nedeniyle tedavigören hastalar, örneklemini ise araştırmamızın kriterlerineuyum sağlayan 100 hasta birey oluşturmuştur.Bulgular: MacNew kalp hastalığına özgü sağlıkla ilişkiliyaşam kalitesi anketi ve ilaç kullanmaya ilişkin sağlık inançölçeği skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeydebir ilişki saptanmamıştır. Erkek cinsiyetin yaşam kalitesiskorları kadınlara göre daha yüksek iken, ilaç uyumu ilecinsiyet arasında herhangi bir ilişki bulunamamıştır. Eğitimdurumu ile ilaç uyum ölçeği puanları arasında da ilişkibulunamamışken, eğitim düzeyinin düşük olmasının yaşamkalitesini düşürdüğü görülmüştür. BKİ ile ilaç uyum ölçeğiskorları arasında ilişki bulanamamışken, obezlerin fiziksel altboyutta yaşam kalitelerinin daha düşük olduğu görülmüştür.Sonuç: Bu çalışmanın sonunda ilaç uyumu ile yaşam kalitesiarasında anlamlı bir ilişki bulunamamış, kalp yetersizliğiolan kadın hastaların yaşam kalitesi ve uyum düzeyleriniyükseltmek üzere girişimlerin planlanması ve ileri düzeykalp yetersizliği olan hastaların tedavi uyumlarının başkabireylere bağımlı olması nedeniyle evde bakım ve hemşirelikhizmetlerinin yaygınlaştırılması önerilmiştir.Objective: Our study was conducted descriptively to investigate the correlation between the treatment compliances of patients with heart failure and the quality of life. Material-Method: The universe of our study consisted of patients who were treated for chronic heart failure in Coronary Intensive Care and Cardiology Clinic of Gaziantep University Şahinbey Research and Practice Hospital and SANKO University Hospitals between November 2017 and July 2018. Results: There was no statistically significant correlation between the MacNew health-related quality of life questionnaire and the drug use health beliefs scale scores. The quality of life scores of males were higher than that of females, while there was no correlation between drug compliance and gender. While no correlation was found between educational status and the drug compliance scale scores, it was observed that low level of education decreased the quality of life. While no correlation was found between body mass index (BMI) and the drug compliance scale scores, it was observed that the obese patients had a lower quality of life in the physical sub-dimension. Conclusions: At the end of this study, no significant correlation was found between drug compliance and quality of life. It has been suggested to plan interventions to increase the quality of life and drug compliance of female patients with heart failure, and to extend home care and nursing services since the treatment compliance of patients with advanced heart failure is dependent on other individuals

Use of Complementary and Alternative Medicine and Quality of Life of Cancer Patients Turkish Samples

WOS: 000372935700004PubMed ID: 26752220A large proportion of cancer patients use complementary and alternative medicine (CAM) to extend their quality of life. The purpose of this study was to determine the level of CAM use by patients undergoing cancer treatment. The study was conducted in Turkey at a large state university hospital and a government hospital between March and December 2013. The research sample consisted of a total of 147 cancer patients undergoing either chemotherapy or radiotherapy. Data collection was performed using a Patient Description Form and the EUROHIS (WHOQOL-8.Tr) quality-of-life scale through face-to-face interviews. The use of CAM, green tea (28.00 +/- 4.24), and garlic (29.00 +/- 0.00), as well as the use of a combination of plant products such as pomegranate juice, pollen, and herbal tea (31.25 +/- 5.96), not feeling the need to inform the physician of the use of CAM, regular use of CAM, finding CAM use effective, and suggesting CAM use to others were found to have a statistically significant relationship to average quality-of-life scores (P < 0.05). This study could be used to develop holistic nursing interventions and CAM use by patients undergoing cancer treatment.University Hospital of Suleyman Demirel at Isparta; State Hospital of Manisa at the city of ManisaThis study was supported by University Hospital of Suleyman Demirel at Isparta and State Hospital of Manisa at the city of Manisa. The authors thank all the cancer patients for their assistance

Isparta İli Binbirevler Mahallesindeki Evli Kadınların Sosyodemografik ve Sağlık Bilgilerinin İncelenmesi

Bu çalışma, Isparta’nın bir gecekondu önleme bölgesi olan Binbirevler mahallesinde yaşayan evli kadınların sosyodemografik ve sağlık bilgilerinin gösterilmesi amacıyla yapıldı. Çalışmada, 2000 yılı Şubat - Mayıs döneminde Binbirevler Sağlık Ocağına başvuran kadınlardan 110’una basit rastgele yöntem ile anket tekniği uygulandı. Araştırmaya katılan kadınlar önceden hazırlanan 16 soruyu özgür iradeleri ile yanıtladı. Veriler, SPSS 13.0 programına kaydedilerek değerlendirildi. Kadınların % 39.1’i 2–5 yıldır Binbirevlerde oturmakta ve % 46.4’ü 25–34 yaşında olup % 88.2’si çekirdek aile, % 77.3’ü anne+baba+çocuklar ile yaşamaktadır. Kadınların % 6.4’ü okur-yazar değil, % 71.8’i ilkokul, % 9.1’i ortaokul ve % 9.1’i lise çıkışlı iken, % 2.7’si üniversite mezunudur. Kadınların ortalama ilk evlenme yaşı 19.6 ± 5.17 olup % 29.1’i 13–17 yaşında, % 67.3’ü 18–24 yaşında evlenmiştir. Kadınların eşlerinin ortalama evlenme yaşı 23.43 ± 4.45 olup % 2.7’si 13–17 yaşında ve % 70’i 18–24 yaşında evlenmiştir. Kadınların % 7.3’ü kocalarıyla akrabadır. Kadınların ortalama ilk gebe kalma yaşı 20.73 ± 4.27 ve bunların % 14,5’nin ilk gebelikleri 13–17 yaş grubunda ve % 77.3’ünün ilk gebelikleri 18–24 yaşlarındadır. Aile planlaması bakımından kadınların % 48.2’i yeterli bilgiye sahip iken, % 49,1’i yetersiz bilgiye sahip olduğu ve yöntem olarak; % 3.6’sı oral kontraseptif, % 38.2’si RİA, % 15.5’i kondom ve % 22.7’si geri çekme tekniğini uygulamaktadır. Kadınların % 21.8’i meme muayenesini yeterli bilirken % 76.4’ü bilmemektedir. Gebe kadınların % 81,8’i bir sağlık kuruluşunda, % 13.6’sı evde bir ebe yardımıyla doğum yapmıştır. Anneler, bebeklerini % 69.1 oranında sadece anne sütüyle, % 19.1’i anne sütü + inek sütüyle, % 7.3’ü inek sütü ve mama ile beslemiştir. Anne sütünü % 7.3’ü ilk 3 ay verirken, % 18.2’si 4-6 ay, % 64.5’i 7-12 ay, % 5.5’i 13 ay ve üzeri vermiştir

Fretting fatigue failure of lug-bush connection members under tensile loading

© 2019 The Vertical Flight Society. All rights reserved.Lug-bush connection members are used widely in the aerospace industry. Under cyclic loads, these connection members fail due to fretting fatigue. The tensile fatigue loading creates sliding and sticking regions at the lug-bush interface and leads to the fracture of the lug. In this study, four different lug-bush members are investigated. Different surface conditions are observed at the sticking and sliding regions of all members. Black residues are observed only at the sliding regions, which are caused by the relative motion between the contacting lug and bush surfaces. A crack initiated from the sliding region and the lug fractured at this point. The contact surfaces are investigated using a digital microscope and a scanning electron microscope (SEM). Additionally, elemental compositions of the sticking and sliding surfaces are obtained with energy dispersive spectroscopy (EDS) analysis in SEM. The results showed that rubbing of lug-bush surfaces created wear debris at the sliding region, which was corroded and formed a tribolayer containing fine metal particles and oxides. The crack is observed to initiate from this tribolayer. Comparison of the fracture and sticking-sliding region positions indicated that the fracture locations of four different lug-bush members were similar. Shape of the tribolayer of similar lug-bush materials are observed to be different from the shape of dissimilar lug-bush materials. Finite element analysis is done using ABAQUS and sliding region locations are in agreement with the observations

Turkish University Students' Nutritional Habits Regarding Cancer Prevention and Healthy Lifestyles

Aim: Chronic disorders have been increasing over the past century, and the relationship with nutrition has been widely discussed. The present study was carried out in order to determine health school students' nutrition styles, health lifestyle behavior, and their interactions. Method: With a cross-sectional design, data from 79 students in the Nursing School were collected via a socio-demographic data collection form, a nutrition form, and and a Health Promotion Life-Style Profile (HPLP) questionnaire. Percentages, McNemar data, Independent-sample t-test and paired-samples t-test were used in data assessment. Results: No significant differences were observed between the number of students with healthy nutrition and mean healthy lifestyle scores, pre and post-training. There was also no influence of presence of a family member with cancer and weight perception. However, there was a significant difference between HPLP scores before the training and six months following training (p=0.049) and the mean healthy lifestyle scores increased. Conclusion: Students with poor nutrition who were trained in cancer prevention and healthy diets, demonstrated increase in their HPLP, yet this did not make a difference to their healthy nutrition behavior