36 research outputs found
Apoptotic Effects of Etodolac in Breast Cancer Cell Cultures
Nonsteroidal anti‐inflammatory drugs (NSAIDs) are commonly used as anti‐inflammatory and analgesic agents. This family of drugs suppresses prostaglandin synthesis through inhibition of cyclooxygenase (COX) enzymes. Recent studies displayed that anti‐carcinogenic actions of these drugs are mediated by COX‐2 enzyme. Currently, there is intense research on COX‐2 inhibitors as therapeutic targets. Etodolac is not perfectly selective but shows ‘preferential selectivity’ for COX‐2. Here, in this study, we wanted to take gene expression snapshots of several apoptotic proteins under different conditions of drug exposure. The aim, therefore, focused to determine differential effects of etodolac on the regulation of apoptotic genes in hormone‐responsive MCF‐7 and triple‐negative MDA‐MB‐231 cancer cell lines. Our data suggest that MDA‐MB‐231 is more responsive to etodolac exposure. Cell proliferation and apoptosis consistently regulated upon drug addiction. Furthermore, COX‐2/HER2 was explicitly an up‐regulated, phosphorylated form of Bad accumulated and anti‐apoptotic proteins SAG and survivin increased in both transcriptional and translational levels. Changes in mitochondrial Bcl‐2 family proteins were moderate and pro‐ and anti‐apoptotic proteins showed similar levels of regulation in both cell lines. We believe that these findings would be supportive for future studies targeting etodolac‐based therapies, as it reveals apoptotic factors differentially regulated in hormone‐responsive and invasive cell lines
Effect on perception of bronchoconstriction of moderate-dose fluticason plus salmeterol in elderly asthmatics
Amaç: Orta-doz Flutikazon ve salmeterol tedavisinin bronkokonstriksiyonun algılanmasına etkisinin yaşlı ve genç astımlılarda değerlendirilmesi. Metot: Yirmidokuz yaşlı astımlı (60 yaş) ve 21 genç astımlı (<60 yaş) hasta çalışmaya katıldı. Yaşlı astımlılar semptom sürelerine göre iki gruba ayrıldı (geç başlangıçlı astım <5 yıl; erken başlangıçlı astım 5 yıl). Orta persistan astımlı 50 hasta bir yıl boyunca günde iki defa 250 ug flutikazon propionat ve 50ug salmeterol tedavisi aldı. Her hastaya başlangıçta ve bir yıl sonra histamin ile bronş provokasyon testi yapıldı. Nefes darlığı modifiye Borg skalası ile değerlendirildi. Birinci saniye zorlu vital kapasite'de (FEVİ) %20'lik bir düşmenin olduğu Borg skoru Algılama skoru 20 (AS20) olarak saptandı.Sonuçlar: Geç başlangıçlı yaşlı astımlılarda başlangıç ortalama AS20 değerleri (1.21 ± 0.18) ile tedavi sonrası ortalama AS20 değerleri (1.32 ± 0.22) arasında anlamlı fark yoktu (p=0.7). Erken başlangıçlı yaşlı astımlılarda başlangıç ortalama AS20 değerleri ile (1.45 ± 0.14) tedavi sonrası ortalama AS20 değerleri (1.11 ± 0.30) arasında anlamlı fark yoktu (p=0.2). Genç astımlılarda başlangıç ortalama AS20 değerleri (2.27 ±0.25) ile tedavi sonrası ortalama AS20 değerleri (2.07 ± 0.29) arasında anlamlı fark yoktu (p=0.3). Yaşlı astımlılarda başlangıç ortalama AS20 değerleri (1.31 ± 0.12; 2.27 ± 0.25 p=0.001) ve tedavi sonrası ortalama AS20 değerleri (1.23 0.18; 2.07 ± 0.29 p=0.01) genç astımlılardan düşüktü. Yorum:Çahşma orta doz flutikazon ve salmeterol tedavisinin yaşlı ve genç astımlılarda bronkokonstriksiyonun algılanmasını değiştirmediğini düşündürmektedir.Ancak yaşlı astımlıların başlangıçtaki ve bir yıl sonraki algılamaları genç astımlılardan daha düşük bulunmuştur.We evaluate the effect of moderate-dose fluticasone plus salmeterol on perception of bronchoconstriction in elderly and in young asthmatics. Twenty-one young asthmatics (aged <60yrs) and 29 elderly asthmatics (60 yrs ) were studied. The elderly asthmatics were separated into two groups according to the duration of symptoms (late-onset asthma <5 year, early-onset asthma 5 year). 50 patients with moderate asthma were assigned to a 1yr treatment with 250 ug of fluticason propionate plus 50ug salmetorol, twice daily.At entry and after 1 yr , histamine challenge test was performed for each patient. Dyspnea was assessed by modified Borg scale. The Borg score in FEVi reduction by 20% was determined as perception score 20 (PS20). Results: There was no significant difference between mean PS20 values at entry (1.21 ± 0.18) and after the first year(1.32 ± 0.22) for late onset elderly asthmatics (p=0.7). There was no significant difference between mean PS20 values at entry (1.45 ± 0.14) and after the first year (1.11 ± 0.30) for early onset elderly asthmatics (p=0.2). There was no difference between mean PS20 values at entry (2.27 ± 0.25) and after the first year (2.07 ± 0.29) for young asthmatics (p=0.3). The mean PS20 value of elderly asthmatics at entry (1.31 ± 0.12, 2.27 ± 0.25 p=0001) and after the first year (1.23 ± 0.18, 2.07 ± 0.29 p=0.01) was lower than young asthmatics. Conclusion: Our study suggested that the treatment of moderate-dose fluticasone plus salmeterol did not change perception of bronchoconstriction in elderly asthmatics. Perception of elderly asthmatics at entry and after 1 yr was lower than young asthmatics
The annual decline of FEV1 in COPD patients and accelerating factors in annual FEV1 decline
YÖK Tez ID: 164274ÖZET Koçyiğit P., KOAH' lı hastalarda yıllık FEVİ kaybı ve hızlandıran faktörler, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı Uzmanlık Tezi, Kırıkkale 2005 FEVj azalması havayolu obstrüksiyonunım tipik bir bulgusudur. Bu nedenle KOAH'm seyri yıllık FEVı düşüşüyle değerlendirilir. KOAH tanılı hastalarda FEVj düşüş oram daha fazla görülmektedir. Bu çalışma stabil KOAH'lı hastalarda, yıllık FEVı kaybı ve bunu hızlandıran faktörleri ortaya koymak amacıyla planlandı. Çalışmaya 57 KOAH'lı hasta (Grup 1) ve 22 sigara içmeyen sağlıklı kişiler (Grup 2) katıldı. KOAH'lı hastalar sigara içmeye devam edenler (Grup la) ve sigarayı bırakmış olanlar (Grup lb) diye 2 subgruba ayrıldı. Toplam 18 aylık çalışma süresinde, hastalar 6 aylık peryotlarla kontrollere çağrıldı. Her kontrolde solunum fonksiyon testleri ve difuzyon testleri yapıldı. KOAH'lı hastalara ilk kontrolde bunlara ek olarak arter kan gazlan ve kan oksidan düzeyini yansıtan malondialdehit (MDA) düzeyi çalışıldı. Ayrıca KOAH'lı hastalara histaminle nonspesifik bronşprovokasyon testi uygulandı. KOAH'lı hastaların postbronkodilatör FEVj(L) 2.25±0.75, beklenen %FEVTleri ortalama 69.02±19.71 olarak saptandı. Ortalama sigara paket yılları aktif içicilerde 35.15±12.81, sigarayı bırakmış KOAH' lılarda ise 37.79±16.03 idi. Kontrol grubunun başlangıç FEVı 'i 3.35±0.50 beklenen % FEVı'leri ortalama 98.23±10.65 olarak saptandı. KOAH'lı hastalarda yıllık FEVı kaybı (yaş, boy, sigara-paket-yılı ayarlaması yapıldıktan sonra) 14.67± 12.93 ml/yıl (0- 54.7), kontrol grubunda ise 8.09±7.12 ml/yıl (0-24) olarak saptandı. Bu sonuca göre KOAH'lı hastaların ortalama yıllık FEVj kaybı, kontrol grubundan yaklaşık 2 kat fazlaydı ve bu fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p=0.006). Sigara gruplarına göre; Grup la ve Grup lb, yıllık FEVı kaybı açısından karşılaştırıldığında Grup la'da yıllık kayıp anlamlı olarak daha fazla idiİİİ (p=0.02). Grup la ile kontrol grubu karşılaştırıldığında ise yıllık FEVı kaybı Grupla'da anlamlı olarak fazla idi (p=0.002). Grup lb'nin ise; yıllık FEVı kaybı kontrol grubundan'dan fazla olmasına rağmen aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p=0.304). KOAH'lı hastalarda bronşiyal hiperreaktivite görülme oranı %86 olarak tespit edildi. Bronşiyal aşın duyarlılığı saptanan KOAH' lı hastalarda yıllık FEVı kaybı, bronşiyal aşırı duyarlılığı saptanmayan KOAH'lı hastalardan yüksek olarak saptandı. Ancak fark istatistiksel anlama ulaşmadı (p>0.05). Multiple lineer regresyon analizi yapıldığında yıllık FEV) kaybını en çok belirleyen faktörlerin; sigara içimi, Pa02, KOAH hastalık yılı olarak tespit edildi. Bunların arasında da en belirleyici faktörün sigara içimi olduğu saptandı. Bu sonuca göre KOAH'lı hastalarda sigaranın bırakılması hastalık progresyonunun önlenmesinde en önemli tedavi şeklidir. Yıllık FEV] düşüş i ile ilgili mevcut bulgularımız, daha geniş hasta grubu ve daha uzun süreli takiplerle desteklenmelidir. Anahtar Kelimeler: KOAH, sigara, BHR, yıllık FEVı kaybıIV ABSTRACT Koçyiğit P., The annual decline of FEVi in COPD patients and accelerating factors in annual FEVi decline, Kırıkkale University Faculty of Medicine, Department of Pulmonary Diseases and Tuberculosis, Specialty Thesis, Kırıkkale 2005 The decrease of FEV] is a typical finding of airway obstruction. The progression COPD is evaluated by annual decline of FEVi. It has been identified that the FEVj decrease rate in COPD patients is widely seen. This study was planned to show the FEVi decrease and accelerating factors in COPD patients. 57 COPD patients (Group 1) and 22 healthy non-smoking controls (Group 2) participated in the study. The COPD patients were separated to two subgroups as active smokers (Group la) and exsmokers (Group lb). During the period of 18 months, patients were controlled on a period of 6 months. During each visit pulmonary function tests and diffusion capacity were controlled. During the first visit, blood gas and the malondialdehit (MDA) level were analyzed in addition to the mentioned tests. Moreover nonspecific bronchoprovocation tests with histamine have been made. The post bronchodilator FEVi (L) 2.25±0.75 and expected FEVi% was identified as 69.02±19.71. The FEVi% in patients who continued smoking was 35.15±12.81 whereas the FEVi% in COPD patients who quitted smoking were 37.79±16.03. The based FEVi of the control group was 3.35±0.50, whereas the predicted FEVi% was identified as 98.23± 10.65. The annual FEVi decrease in COPD patients has been calculated as 14.67Ü2.93 ml/year (0-54.7), whereas the FEVi decrease in the control group was calculated as 8.09±7.12 ml/year (0- 24). The annual FEVi decrease in COPD patients was two times higher than therates of the control group, and the difference between two groups was statistically significant (p=0.006). When the smoking group, Group la and Group lb, were compared the annual FEVi decrease of Group la was respectively higher compared to Group lb. (p=0.02). When Group 1 was compared with Group 2, the annual FEVi decrease of Group 1 was respectively higher than Group 2, the difference between two groups was statistically not significant (p=0.304) although. Frequency of bronch hyperreactivity (BHR) was higher in patients with COPD (86%). We found that the annual decline of FEVi, in COPD patients with BHR is higher than the patients without BHR, but the difference between two groups was not statistically significant (p>0.05) Multiple lineer regression analysis has showen that: the most important factor for annual FEVi decrease is continuing smoking, Pa02 and chronicity of COPD diagnosis. Within the mentioned factors continuing smoking ir the domain factor. Key Words: COPD, smoking, BHR, annual FEVi decreas
KOAH’lı hastalarda yıllık FEV1kaybı ve yıllık FEV1 kaybını hızlandıran faktörler
Tez (Tıpta Uzmanlık) -- Kırıkkale Üniversitesi79061
Genel Muhasebe Dersi Alan Sağlık Yönetimi Bölümü Öğrencilerinin Ders Hakkındaki Metaforik Algıları: Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Örneği
Çalışmanın amacı, sağlık yönetimi bölümündeki genel muhasebe dersi alan öğrencilerin muhasebe dersi ile ilgili sahip oldukları duygu ve düşüncelerinin, renk, hayvan, besin türü, mevsim, oyun, çiçek ve eşya metaforları aracılığıyla ortaya konulmasıdır. Çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim çalışma deseni kapsamında gerçekleştirilmiştir. Araştırma, 2019-2020 öğretim yılının güz döneminde (Kasım ayı) Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sağlık Yönetimi bölümünde öğrenimini sürdüren ve muhasebe dersi alan öğrencilere anket uygulanarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında genel muhasebe dersi ile ilgili metaforları, “siyah, gri, brokoli, pırasa, kedi, yılan, kış, sonbahar, okey, satranç, kaktüs, papatya, hesap makinesi, süs eşyası” olduğu ve öğrencilerin muhasebe algılarında ise “muhasebe zor, sıkıcı ama aynı zamanda asil olduğunu, gerekli ve faydalı bir ders olduğu, zorla sevdirilmeye çalışıldığı algıları ön plana çıkmıştır.Muhasebe dersinde daha fazla örnek çözülmesi, bilgisayarlı ortamda öğrenim sürecinin gerçekleşmesi, daha az sınıflarda eğitimin yapılması önerilebilir. Öğrencilerin metaforik algıları yönünde kohort çalışma yapılabilmeli ve değişim ortaya konulmalıdır
Robust auction design under multiple priors by linear and integer programming
It is commonly assumed in the optimal auction design literature that valuations of buyers are independently drawn from a unique distribution. In this paper we study auctions under ambiguity, that is, in an environment where valuation distribution is uncertain itself, and present a linear programming approach to robust auction design problem with a discrete type space. We develop an algorithm that gives the optimal solution to the problem under certain assumptions when the seller is ambiguity averse with a finite prior set P and the buyers are ambiguity neutral with a prior f∈P. We also consider the case where all parties, the buyers and the seller, are ambiguity averse, and formulate this problem as a mixed integer programming problem. Then, we propose a hybrid algorithm that enables to compute an optimal solution for the problem in reduced time
Prediction of sepsis for the intensive care unit patients with stream mining and machine learning
Sepsis, which is known as multiple organ failure, is the primary cause of mortality for all patients in intensive care units, regardless of their other illnesses. An intensive care unit decision support system that can predict sepsis in intensive care patients early and warns the doctor has been developed. Since the COVID-19 virus, the variant and number of intensive care patients have increased, so this study has been developed as a precaution to worsen the situation with sepsis. A user-friendly interface and system have been designed to help the physician better monitor the patient's sepsis status. It has been developed in order to meet the need for a decision support system that makes sepsis estimation in accordance with the reference intervals of Turkish patients' values. For a better result of predicting sepsis early, it has been concluded how the data obtained and used in a certain period of time should be analyzed and what methods could be used to estimate higher performance. In the study, machine learning (classification and regression), deep learning algorithms have been used for estimation and the results obtained have been compared. As an impact of research, an intensive care sepsis decision support system, which consists of 122400 hourly data of 300 intensive care patients and estimates with approximately between 88% and 94% successful results in accordance with the reference intervals of Turkish patients, has been developed.</p
Udder morphology, and milk physicochemical structure in Bafra (Chios × Karayaka) ewes
It was aimed to determine the effects of udder type on udder traits, milk yield and some physicochemical properties of Bafra (Chios × Karayaka) ewes. The lactation length, daily milk yield, lactation milk yield, and daily average milk yield of ewes were determined. In addition the udder type were determined, udder and teat traits were measured. The fat, solid non–fat, protein, lactose, mineral, density, freezing point, and conductivity values of the milk were determined. Type 3 udder was observed at the highest rate (37.5%) and Type 5 udders were not detected in ewes. The lactation length, daily, and lactation milk yield values were calculated as 177.75 days, 868.60 g and 156.86 kg, respectively. Udder circumference, udder width, udder depth, right teat length, left teat length, right teat diameter, left teat diameter, the distance between teats and udder floor height from the ground was calculated as 40.95 ± 0.63, 12.36 ± 0.30, 16.24 ± 0.40, 2.85 ± 0.09, 2.76 ± 0.09, 1.49 ± 0.03, 1.43 ± 0.04, 15.35 ± 0.23, and 31.88 ± 0.70 cm, respectively. Rates of fat, protein, lactose, solid non–fat, mineral and also density, freezing point, and conductivity were calculated at 5.17 ± 0.30, 1039.08 ± 0.31, 6.24 ± 0.05, 11.51 ± 0.10, 0.88 ± 0.009, 1039.08 ± 0.31 g·mL-1, -0.80 ± 0.009°C and 5.26 ± 0.03 mS·cm-1, respectively. It has been determined that Bafra sheep can be a suitable breed for breeding in the conditions of Malatya, Province of Turkey. However, more scientific research should be done on this topic and the level of milk production should be improved