239 research outputs found

    THE MAJOR STEPS FOR THE APPLICATION PROCESS OF ISO 22000: FOOD SAFETY MANAGEMENT SYSTEMS

    Get PDF
    Gıdaların güvenli bir sekilde tüketime hazır hale getirilmesi için basta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere Türkiye'nin de içinde olduğu birçok ülke gıda güvenliği ile ilgili standart ve yönetim sistemleri gelistirmis ve uygulamaya koymustur. Gıda güvenliğini sağlamak için ulasılan en son yöntem olan HACCP sistemi ise bu ülkelerde ulusal standartlar olarak yayınlanmıstır. Uluslararası ticarette akreditasyonu ve tüm dünyada gıda güvenliği standartlarında ortak bir sistemin kullanılmasını sağlamak için, 2005 yılında ISO tarafından hazırlanan ISO 22000: Gıda Güvenliği Yönetim Sistemleri Standardı Türkiye'nin de içinde olduğu birçok ülke tarafından kabul edilmistir. Türkiye'de TSE tarafından 2006 yılında uygulamaya konan ve belgelendirme çalısmalarında TS 13001-HACCP Standardının yerini alan TS EN ISO 22000'nin gıda ve gıda ile ilgili isletmelerde uygulanması çalısmaları henüz yenidir. Bu bağlamda çalısmanın amacı, sistemin uygulanma süreci ile ilgili yeni açılımlar sağlamaktır. Çalısmada HACCP sisteminin ISO 22000 standartları ile iliskisi değerlendirilerek, ISO 22000'in uygulama sürecinde temel adımlar ele alınmıstır. Birinci adımda yönetimin sorumluluğu kapsamında yer alan konular, ikinci adımda önkosul programlarının olusturulması ve üçüncü adım da ise ISO 22000'in uygulama asamaları ele alınacaktır. To get foods ready for consumption safely, USA and EU initiating, many countries including Turkey had developed and put into practice standards and management systems for food safety. HACCP, the most recent procedure pursued to ensure food safety, has been published as national standards in these countries. In order to maintain the accreditation in international trade and the use of a commmon system for food safety standards globally, ISO 22000: Food Safety Management Systems Standards which has been prepared by ISO in 2005 has been acknowledged by many countries including Turkey. The application of TS EN ISO 22000, which has been put into practice in Turkey in 2006 and has replaced TS 13001-HACCP in documentation practices, is very new in food and food-related managements. In this context, the purpose of this study is to provide new expansions about the application process of the system. In this study, the major steps of the application process of ISO 22000 has been discussed through evaluation of HACCP system's relation with ISO 22000 Standards. The first step includes the subjects in the scope of management responsibility, second step consists of creation of prerequisite programs and the third step takes up the application phases of ISO 22000

    Konaklama i̇şletmeleri̇nde çevreye duyarlı uygulamalar: Yeşi̇l yıldızlı otelleri̇n web si̇teleri̇ni̇n i̇ncelenmesi̇

    Get PDF
    Çevreye duyarlı uygulamaları ile yeşil yıldız belgesi alan işletme sayısı her geçen gün hızla artmaktadır. Bu çalışmanın amacı, yeşil yıldıza sahip konaklama işletmelerinin çevreye duyarlı uygulamalarının incelenmesidir. Bu kapsamda çevreye duyarlı, yeşil yıldız belgeli tesislerin web siteleri Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu işletmeler ile ilgili kriterleri temel alınarak içerik analizine tabi tutulmuştur. Analiz sonucunda 7 temel kod ve 12 alt kod oluşturulmuştur. Bu kodlar konaklama işletmelerinin genel yönetim kategorisi altında çevre politikası, ödül ve sertifikalar ile etkinlikler, eğitim kategorisi altında personel eğitimi ve misafir eğitimi, çevre uyumu kategorisi altında ekolojik çevre ve ekolojik mimari, enerji ve su kategorisi altında enerji tasarrufu, su tasarrufu ve yenilenebilir enerji kaynağı kullanımı, atıklar ve kimyasallar kategorisi altında atıkların değerlendirilmesi ve kimyasalların kullanılmaması, yiyecek-içecek ve çevre ile ilgili diğer konularda yaptığı uygulamalardan elde edilmiştir. Sonuç olarak konaklama işletmelerinin büyük çoğunluğunun web sitelerinde yeşil yıldız belgesi ve çevre yönetimi ile ilgili uygulamaları hakkında bilgi vermediği ortaya çıkmıştır. Öte yandan çevreye duyarlı konaklama işletmelerinin web sitelerinde en fazla yer verilen çevre unsuru ödül ve sertifikalar iken, en fazla üzerinde durulan konular da çevre politikası, atıkların değerlendirilmesi, personel ve misafir eğitimi ile enerji tasarrufudur. Çevre ile ilgili duyarlılığın artması doğrultusunda yeşil yıldız belgesine sahip olan konaklama işletmelerinin yaptığı çevre uygulamalarını bir pazarlama aracı olarak web sitelerinde daha fazla duyurmaları önerilmektedir

    Konaklama i̇şletmelerinin yeşil yıldız uygulamaları kapsamında çevreye duyarlılığının değerlendirilmesi

    Get PDF
    Bu araştırmanın amacı, yeşil yıldız belgeli konaklama işletmelerinin çevreye duyarlılığını web siteleri üzerinden inceleyerek bu uygulamalardan hangilerine daha fazla vurgu yaptıklarını belirlemektir. Yeşil yıldız belgeli 309 konaklama işletmesi araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. Araştırmada Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın belirlediği çevreye duyarlılık kriterleri temel alınmıştır. Veri toplama yöntemi olarak doküman incelemesi kullanılırken, verilerin analizinde içerik analizi ve betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. İçerik analizi sonucunda yedi temel ve 12 alt kategori elde edilmiştir. Araştırma sonucunda, konaklama işletmelerinin büyük çoğunluğunun yeşil yıldız belgesi ve çevre yönetimi ile ilgili uygulamaları hakkında bilgi vermediği ortaya çıkmıştır. Yeşil yıldızlı konaklama işletmeleri web sitelerinde en çok çevreyle ilgili sahip oldukları ödül ve sertifikalara yer vermektedir. Çevre politikası, atıkların değerlendirilmesi, personel ve misafir eğitimi ile enerji tasarrufu en fazla üzerinde durulan diğer konular arasındadır

    Öğretmenlerin bir Yenilik Olarak Teknoloji ile İlgili Yarar Algıları

    Get PDF
    The purpose of this phenomenological study is to qualitatively describe teachers’ perceptions regarding usefulness of technology. The study group consisted of ten teachers working in a primary school in Ankara. Data were collected through semi structured interviews and analyzed through content analysis approach. The findings indicate that, there is a difference in teachers’ perceptions between personal and professional contexts. In the personal context, teachers found technology as an innovation useful in terms of “Easiness”, “Times”, “Economy”, “Upgrading Standards of Living”. In the professional context, perceptions regarding usefulness of technology as an innovation gathered around three themes. These themes are defined as, “Preparation for Learning and Teaching Process”, “Process of Learning and Teaching”, “Output of Learning and Teaching Process” and discussed in detail.Olgubilim deseninde planlanan bu çalışmanın amacı, öğretmenlerin, bir yenilik olarak teknolojiyle ilgili, yarar algılarının betimlenmesidir. Araştırmanın katılımcılarını, Ankara’da bir ilköğretim okulunda görev yapmakta olan on öğretmen oluşturmaktadır. Veriler, yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla toplanmış, içerik analizi ile çözümlenmiştir. Analiz sonucunda öğretmenlerin mesleki ve kişisel bağlamda yarar algılarının birbirinden farklı olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin kişisel bağlamda bir yenilik olarak teknolojiyi “Kolaylık”, “Zaman”, “Ekonomiklik” ve “Hayat Standartlarını Yükseltme”, açısından yararlı buldukları belirlenmiştir. Mesleki bağlamda bir yenilik olarak teknoloji konusundaki yarar algılarının ise, üç temada toplandığı belirlenmiştir. Bu temalar, “Öğrenme Öğretme Sürecine Hazırlık”, “Öğrenme Öğretme Süreci” ve “Öğrenme Öğretme Sürecinin Çıktısı” olarak isimlendirilmiş, makale içerisinde ayrıntılı olarak tartışılmıştı

    Mobile Applications in Mobile Era: A Study on Local Chain Hotels in Turkey

    Get PDF
    Dünya genelinde birçok otel mobil pazarlama faaliyetlerinden yararlanmakta ve giderek artan bir şekilde mobil cihazları misafirleri ile doğrudan iletişim kurmak için kullanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de faaliyet gösteren yerli otel zincirlerinin mobil uygulama kullanım durumlarını saptamak ve kullanılan mobil uygulamaların içerik ve özelliklerini belirlemektir. Bu kapsamda araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmış olup, yöntem sonucunda elde edilen veriler içerik analizi yöntemi ile incelenmiş ve 13 temel kategori ve 8 alt kategori altında toplanmıştır. Araştırmanın evrenini Türkiye'deki yerli otel zincirleri oluşturmaktadır. Çalışma, 2014 ve 2016 yıllarında iki aşamalı olarak gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, Türkiye'de faaliyet gösteren 143 yerli otel zinciri olduğu ve 2014 yılında bu zincirlerden yalnızca %15'inin, 2016 yılında ise %22'sinin mobil uygulama kullandığı belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, Türkiye'deki yerli otel zincirlerinin mobil uygulama kullanım oranının yıllara göre artış gösterse de oldukça düşük olduğu saptanmıştır. Mobil uygulamaya sahip otel zincirlerinden büyük çoğunluğunun daha fazla kullanıcıya ulaşabilmek için tek bir uygulama sağlayıcısı yerine birden fazla uygulama sağlayıcısını tercih ettiği ayrıca tespit edilmiştir. Mobil uygulamalarda en fazla yer alan içerik otellerin adres, telefon, e-posta gibi bilgilerini içeren iletişim kategorisidir. Oda bilgileri, yeme ve içme ve fotoğraf galerisi de en fazla kullanılan kategorilerdendir. Öte yandan mobil uygulamalarda en az yer verilen içerik ise destinasyon hakkında bilgi kategorisidir. Kampanya ve teklifler, otel içi kullanım ve mobil rezervasyon da en az kullanılan diğer kategoriler arasında yer almaktadır. Sürdürülebilir rekabet avantajı sağlamak ve marka sadakati yaratmak isteyen işletmelerin bu tarz teknolojik yenilikleri takip etmeleri ve güncelliklerini korumaları önem taşımaktadır. Türkiye'deki yerli otel zincirlerinin mobil uygulama kullanma durumlarını ve içeriklerinin eksikliklerini tespit etmesi yönü ile bu çalışma alan yazına ve sektöre sağlayacağı katkı bakımından önem taşımaktadır

    A validation study and short form of achievement emotion questionnaire for preservice teachers

    Get PDF
    Bu çalışmanın iki amacı bulunmaktadır. Birincisi, Pekrun, Goetz ve Perry (2005) tarafından geliştirilen ve Can, Emmioğlu Sarıkaya ve Bardakçı (2020) tarafından lise öğrencileri için Türkçeye uyarlaması yapılan Başarı Duyguları Anketi’nin, dersle ilgili duygular bölümünün öğretmen adayları için geçerleme çalışmasını yapmaktır. İkincisi, yapılan geçerleme çalışmasının bulgularından hareketle anketin kısa formunun oluşturularak geçerlik ve güvenirliğinin irdelenmesidir. Çalışma grubu, Türkiye’de altı devlet üniversitesinde öğrenim gören 308 öğretmen adayından oluşmaktadır. Verilerin analizinde, birinci ve ikinci düzey faktör analizi yapılmış, Cronbach’s alpha ve yapısal güvenirlik katsayıları hesaplanmıştır. Verilerin analizi sonucunda uyum iyiliği indisleri ve yakınsama geçerliği ölçütlerine uymayan maddeler çıkarılmış; umutsuzluk duygusunun tek faktörlü yapıda, diğer duyguların üç faktörlü ve ikinci düzey faktör yapısında doğrulandığı bulgusuna ulaşılmıştır. Doğrulanan üç faktörlü duygu modelleri için Cronbach’s alpha iç tutarlılık katsayıları 0.60 ve 0.83 arasında değişirken tek faktörlü umutsuzluk duygusu için 0.79 olarak bulunmuştur. Yapısal güvenirlik katsayısı üç faktörlü duygu modelleri için 0.63 ve 0.87 arasında, tek faktörlü umutsuzluk duygusunda 0.79 olarak hesaplanmıştır. Bu bulgulardan hareketle ölçme aracının sekiz faktör 46 maddeden oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır. Geçerleme çalışması sonucunda 46 maddeden oluşan anketin kısa versiyonu, kapsam geçerliği gözetilerek yüksek faktör yükü veren maddelerin seçilmesi yoluyla oluşturulmuştur. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda, uyum indisleri iyi ve mükemmel aralığında olan 24 maddelik kısa formun Cronbach Alpha değeri 0.75 olarak; yapısal güvenirlik katsayıları 0.73 ve 0.86 olarak bulunmuştur. Ölçme aracında yer alan maddelerin başarım (performans) temelinde olması nedeniyle, aracın içeriğini de daha uygun yansıttığı gerekçesiyle ölçme aracına “başarımla ilgili duygular” adı verilmiştir.This study has two aims. The first is to validate Achievement Emotion Questionnaire- Class Related Emotions part for preservice teachers, which was developed by Pekrun, Goetz and Perry (2005) and adapted to Turkish by Can, Emmioğlu Sarıkaya and Bardakçı (2020) for high school students. Second, based on the findings of first study, the short form of the AEQ was created and examined for validity and reliability. Participants are 308 preservice teachers from six state universities in Turkey. First and second level confirmatory factor analysis was performed, Cronbach's alpha and Composite Reliability were calculated. The items which did not meet the criterias of fit indices and validity were removed and it was found that hopelessness was confirmed as single factor model and the other emotions as three-factor model and second order model. While Cronbach's alpha for the confirmed three-factor models ranged between 0.60 and 0.83, it was found to be 0.79 for hopelessness. Composite reliability was calculated as between 0.63 and 0.87 for three-factor model and 0.79 for single-factor hopelessness. Based on these findings, it was concluded that the AEQ consisted of eight factors and 46 items. Based on the findings of the first study,the short form of AEQ was created by selecting the items with high factor loadings, considering the content validity. According to the confirmatory factor analysis Cronbach Alpha of the 24-items short form was 0.75 and have good and perfect fit indices also composite reliability were found as between 0.73 and 0.86

    RETINOPATHY CAUSING BLINDNESS IN A PATIENT WİTH DELTA HEPATITIS DURING HIGH DOSE INTERFERON ALFA-2 B TREATMENT: CASE REPORT

    Get PDF
    İnterferon (İNF) kronik hepatit B, C, metastatik renal karsinom, kutanöz melanom, kaposi sarkomu ve yeni doğanlardaki hemanjiomlarda kullanılan antiviral, antiproliferatif ve immünomodülatuar aktiviteyi düzenleyen bir ilaçtır. İNF alan hastalarda retinopati gelişme insidansı %18-86 arasındadır. Retinopati gelişmesi için başlıca risk faktörleri yüksek doz INF tedavisi, diabetes mellitus ve hipertansiyondur. INF tedavisine bağlı gelişmiş retinopati genellikle iyi seyirlidir, görme kaybı ve diğer göz semptomlarına yol açmaz. Fakat bizim olgumuzda retinopati büyük bir görme kaybına yol açmış ve 3 aylık takip sonrasında düzelmemiştir. Makalemizde 56 yaşında, erkek, delta hepatiti nedeniyle yüksek doz interferon-alfa 2b tedavisi (Haftada 3 gün 10 milyon ünite) sırasında 17. ayda retinopati gelişen hastamızı sunduk. Sonuç olarak; retinopati İNF tedavisi süresince gelişebilen akılda olması gereken bir komplikasyondur. Özellikle, yüksek risk grubundaki hastalar İNF tedavisi öncesinde mevcut olabilecek retinopati açısından değerlendirilmeli ve tedavi süresince retinopati gelişimi riski açısından üç aylık aralıklarla düzenli takip edilmelidir. Interferon (İNF) is an agent that is used in chronic hepatitis B, C, metastatic renal carcinoma, cutaneous melanoma, kaposi sarcoma and hemangiomas of infancy and has antiviral, antiproliferative and immunomodulatory activity. The incidence of retinopathy in the patients associated with interferon therapy is between 18-86%. The main risk factors for developing retinopathy are high dose INF treatment, diabetes mellitus and hypertension. Retinopathy caused by INF treatment has good prognose and does not cause blindness or other symptoms of eye. But in our patient retinopathy caused blindness and did not resolve in the follow ups for 3 months . In our article we presented, a 56 years-old, male patient with delta hepatitis, who has retinopathy that is associated with high dose interferon alfa-2 b treatment (3 x 10.000 Million Ü per week) at seventeeth month of treatment. Finally, retinopathy is a complication that must be considered during treatment with interferon. Especially, high risk patients must be evaluated before interferon therapy for the preexisting retinopathy and should be monitored in every three months for the risk of retinopathy throughout the therapy

    Određivanje sastava monosaharida u kefiranu primjenom HPLC metode

    Get PDF
    Kefiran is an exopolysaccharide (EPS) produced by specific microorganisms in the kefir grain. In this research, kefir grain was activated in various carbon sources (glucose, galactose or lactose) containing medium. The monosaccharides composition of the formed kefiran were determined by a high performance liquid chromatography (HPLC). HPLC with refractive index (RI) detector was used in order to make qualitative and quantitative analysis of sucrose, glucose, galactose, arabinose, xylose, and ribose present in kefiran. Also, the physical properties of differently kefiran formed were determined. The amount of kefiran in the control group and in the sample from the galactose containing medium were determined to be 511.00 and 610.55 mg/L, respectively. The kefiran form obtained from the medium containing galactose was more positively affected than in other media. The apparent viscosity, at a shear rate of 66.0 s-1of the kefiran produced in glucose containing medium, was determined to be 29.2 mPas. The surface morphologies of different kefirans were analysed and roughness parameters were determined by atomic force microscopy (AFM); the maximum height of lumps ranged from 16.80 to 22.10 nm. In this study, of sucrose, glucose, galactose, arabinose, xylose, and ribose were found in sugar composition in all kefiran samples.Kefiran je egzopolisaharid (EPS) kojeg proizvode specifični mikroorganizmi sadržani u kefirnom zrnu. U ovom je radu kefrno zrno aktivirano u medijima koji su sadržavali različite izvore ugljika (glukoza, galaktoza ili laktoza). Sastav monosaharida u kefiranu koji je tako nastao određivan je primjenom tekućinske kromatografije visoke djelotvornosti (HPLC). U svrhu kvantitativnog i kvalitativnog određivanja saharoze, glukoze, galaktoze, arabinoze, ksiloze i riboze u kefiranu korišten je HPLC s detektorom za indeks refrakcije (RI). Također su određivana i fizikalna svojstva različitih vrsta kefirana. Količina kefirana nastalog u kontrolnom uzorku te u uzroku medija s galaktozom bio je 511,00 odnosno 610,55 mg/L. Kefiran nastao u mediju s galaktozom pokazao je više statistički pozitivnih utjecaja u usporedbi s ostalim ispitivanim uzorcima. Prividna viskoznost kefirana iz medija s galaktozom određivana je pri brzini smicanja 66,0 s-1 i iznosila je 29,2 mPas. Od morfoloških svojstava određivana je hrapavost površine različitih vrsta kefirana primjenom mikroskopije atomskom silom (AFC) pri čemu je maksimalna visina grumena iznosila između 16,80 i 22,10 nm. U ovom istraživanju utvrđena je prisutnost saharoze, glukoze, galaktoze, arabinosze, ksiloze i riboze u svim uzrocima kefirana

    Ranibizumab or Aflibercept Monotherapies in Treatment-Naive Eyes with Diabetic Macular Edema: A Head-to-Head Comparison in Real-Life Experience

    Get PDF
    Objectives:To compare the functional and anatomical outcomes of ranibizumab and aflibercept monotherapies given according to a pro re nata (PRN) protocol in treatment-naive eyes with diabetic macular edema (DME) in a real-life clinical setting.Materials and Methods:The medical charts of treatment-naive patients with center-involved DME retrieved from our institutional database were reviewed in this retrospective cohort study. A total of 512 treatment-naive eyes with DME underwent either ranibizumab (Group I; 308 eyes) or aflibercept (Group II; 204 eyes) monotherapy and 462 patients were included. The primary outcome was visual gain over 12 months.Results:The mean number of intravitreal injections within the first year was 4.34±1.83 and 4.39±2.12 in Group I and II, respectively (p=0.260). The mean best corrected visual acuity (BCVA) improvement at 12 months was +5.7 and +6.5 ETDRS letters in Group I and II, respectively (p=0.321). However, among eyes with a BCVA score less than 69 ETDRS letters (54% of the study population), visual gain was more prominent in Group II (+15.2 vs. +12.1 ETDRS letters; p<0.001). Statistically significant decreases in central foveal thickness were observed with both ranibizumab and aflibercept monotherapy (p<0.001), with no significant difference between the groups. (p=0.148).Conclusions:No statistically significant difference was found in visual outcomes at 12-month follow-up between ranibizumab and aflibercept monotherapies using a PRN protocol, although there was a tendency toward slightly better functional and anatomic prognosis in the aflibercept arm
    corecore