10 research outputs found
Effect on perception of bronchoconstriction of moderate-dose fluticason plus salmeterol in elderly asthmatics
Amaç: Orta-doz Flutikazon ve salmeterol tedavisinin bronkokonstriksiyonun algılanmasına etkisinin yaşlı ve genç astımlılarda değerlendirilmesi. Metot: Yirmidokuz yaşlı astımlı (60 yaş) ve 21 genç astımlı (<60 yaş) hasta çalışmaya katıldı. Yaşlı astımlılar semptom sürelerine göre iki gruba ayrıldı (geç başlangıçlı astım <5 yıl; erken başlangıçlı astım 5 yıl). Orta persistan astımlı 50 hasta bir yıl boyunca günde iki defa 250 ug flutikazon propionat ve 50ug salmeterol tedavisi aldı. Her hastaya başlangıçta ve bir yıl sonra histamin ile bronş provokasyon testi yapıldı. Nefes darlığı modifiye Borg skalası ile değerlendirildi. Birinci saniye zorlu vital kapasite'de (FEVİ) %20'lik bir düşmenin olduğu Borg skoru Algılama skoru 20 (AS20) olarak saptandı.Sonuçlar: Geç başlangıçlı yaşlı astımlılarda başlangıç ortalama AS20 değerleri (1.21 ± 0.18) ile tedavi sonrası ortalama AS20 değerleri (1.32 ± 0.22) arasında anlamlı fark yoktu (p=0.7). Erken başlangıçlı yaşlı astımlılarda başlangıç ortalama AS20 değerleri ile (1.45 ± 0.14) tedavi sonrası ortalama AS20 değerleri (1.11 ± 0.30) arasında anlamlı fark yoktu (p=0.2). Genç astımlılarda başlangıç ortalama AS20 değerleri (2.27 ±0.25) ile tedavi sonrası ortalama AS20 değerleri (2.07 ± 0.29) arasında anlamlı fark yoktu (p=0.3). Yaşlı astımlılarda başlangıç ortalama AS20 değerleri (1.31 ± 0.12; 2.27 ± 0.25 p=0.001) ve tedavi sonrası ortalama AS20 değerleri (1.23 0.18; 2.07 ± 0.29 p=0.01) genç astımlılardan düşüktü. Yorum:Çahşma orta doz flutikazon ve salmeterol tedavisinin yaşlı ve genç astımlılarda bronkokonstriksiyonun algılanmasını değiştirmediğini düşündürmektedir.Ancak yaşlı astımlıların başlangıçtaki ve bir yıl sonraki algılamaları genç astımlılardan daha düşük bulunmuştur.We evaluate the effect of moderate-dose fluticasone plus salmeterol on perception of bronchoconstriction in elderly and in young asthmatics. Twenty-one young asthmatics (aged <60yrs) and 29 elderly asthmatics (60 yrs ) were studied. The elderly asthmatics were separated into two groups according to the duration of symptoms (late-onset asthma <5 year, early-onset asthma 5 year). 50 patients with moderate asthma were assigned to a 1yr treatment with 250 ug of fluticason propionate plus 50ug salmetorol, twice daily.At entry and after 1 yr , histamine challenge test was performed for each patient. Dyspnea was assessed by modified Borg scale. The Borg score in FEVi reduction by 20% was determined as perception score 20 (PS20). Results: There was no significant difference between mean PS20 values at entry (1.21 ± 0.18) and after the first year(1.32 ± 0.22) for late onset elderly asthmatics (p=0.7). There was no significant difference between mean PS20 values at entry (1.45 ± 0.14) and after the first year (1.11 ± 0.30) for early onset elderly asthmatics (p=0.2). There was no difference between mean PS20 values at entry (2.27 ± 0.25) and after the first year (2.07 ± 0.29) for young asthmatics (p=0.3). The mean PS20 value of elderly asthmatics at entry (1.31 ± 0.12, 2.27 ± 0.25 p=0001) and after the first year (1.23 ± 0.18, 2.07 ± 0.29 p=0.01) was lower than young asthmatics. Conclusion: Our study suggested that the treatment of moderate-dose fluticasone plus salmeterol did not change perception of bronchoconstriction in elderly asthmatics. Perception of elderly asthmatics at entry and after 1 yr was lower than young asthmatics
Kronik obstrüktif akciğer hastalığında obstrüktif uyku apne sendromu beraberliğinin ve uyku kalitesinin klinik, polisomnografik değerlendirilmesi
Tez (Tıpta Uzmanlık) -- Kırıkkale Üniversitesi79108
Thyroid functions in patients with chronic obstructive pulmonary disease
Amaç: Tiroid hormon regülasyonu, tiroid dışı sistemik hastalıklarda sıklıkla bozulur. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) olanlarda kronik hipoksinin hipotalamik-hipofizer fonksiyon anormalliklerine yol açtığı bildirilmiştir. Biz de bu çalışmada, stabil KOAH'lı hastalarda tiroid fonksiyonları ve solunum fonksiyonları ile arter kan gazı (AKG) değerleri arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya "The Global Initiative for Obstructive Lung Disease (GOLD)" kriterlerine göre KOAH tanısı konulan, stabil dönemde ve farklı evrelerde olan 45 (43 erkek, 2 kadın) hasta ile 17 (14 erkek, 3 kadın) sigara içmeyen sağlıklı birey kontrol grubu olarak dahil edildi. Tüm bireylerin solunum fonksiyon testleri (SFT), AKG incelemeleri yapıldı. Serum serbest tiroksin (sTsub4/sub), serbest triiyodotironin (sTsub3/sub), tiroid stimülan hormon (TSH) düzeyleri ölçüldü. Sonuçlar: Hasta grubunun yaş ortalaması 59.86 11.11 (40-80) yıl, kontrol grubunun yaş ortalaması ise 56.88 9.93 (42-75) yıl idi ve iki grup arasında yaş ve cinsiyet dağılımı bakımından fark yoktu (sırasıyla p 0.33, p 0.09). İki grup arasında SFT ve AKG değerleri bakımından anlamlı fark mevcutken (p 0.05), sTsub3/sub, sTsub4/sub ve TSH değerleri açısından fark yoktu (p 0.05). KOAH gruplarının birbirleriyle karşılaştırılmasında ise sadece sTsub3/sub düzeyleri evre IV KOAH'lılarda evre II KOAH'lılara göre anlamlı olarak düşük bulundu (p 0.013). KOAH'lı hastalarda sTsub3/sub düzeyleri FEVsub1/sub L, FEVsub1/sub%, FVC L, pH, PaOsub2/sub ve oksijen satürasyonu (SaOsub2/sub) ile pozitif korelasyon (sırayla r 0.346, p 0.020; r 0.351, p 0.018; r 0.310, p 0.038; r 0.317, p 0.034; r 0.308, p 0.040 ve r 0.390, p 0.008) gösterirken yaş, sigara paket/yıl, PaCOsub2/sub ve hastalık süresi ile negatif korelasyon (sırasıyla r -0.355, p 0.017; r -0.332, p 0.026; r -0.330, p 0.027 ve r -0.432, p 0.003) gösterdi. TSH ve sTsub4/sub düzeyleri ile SFT ve AKG parametreleri arasında ise korelasyon saptanmadı. Yorum: Bizim çalışmamızda, stabil KOAH'lı hastalarda sadece sTsub3/sub düzeyleri SFT ve AKG değerlerinin gösterdiği hastalık ciddiyeti ile korele bulunmuştur. Bunun organizmanın hastalık ciddiyetine karşı bir cevabı olup olmadığı bilinmemektedir. Daha geniş longitüdinal çalışmalarla altta yatan mekanizmalar açıklanmalıdır.Aim: Thyroid hormone regulation is frequently impaired in non-thyroidal systemic diseases. Chronic hypoxia in patients with chronic obstructive pulmonary disease (COPD) was reported to cause hypothalamic-pituitary abnormalities. In this study, we aimed to investigate the relation of thyroid functions with respiratory functions and arterial blood gas (ABG) values. Material and Methods: Fourty-five (43 male, 2 female) patients with the diagnosis of COPD according to GOLD criteria, who were in stable period and in different stages of the disease, and 17 (14 male, 3 female) non-smoking healthy subjects as control group were included in the study. Pulmonary function tests (PFT) and ABG analysis were performed, and serum free thyroxin (FT4), free triiodothyronin (FT3), and thyroid stimulating hormon (TSH) levels were measured in all subjects. Results: The mean age was 59.86 ± 11.11 (40-80) years in patient group and 56.88 ± 9.93 (42-75) years in control group, with no difference between age and sex distribution (p 0.33 and p 0.09, respectively). PFT and ABG values were significantly different between the two groups (p 0.05). When COPD groups were compared, only FT3 levels were found to be significantly lower in stage IV COPD patients than in stage II COPD patients (p 0.013). FT3 levels positively correlated with FEV1(L) (r 0.346, p 0.020), FEV1% (r 0.351, p 0.018), FVC (L) (r 0.310, p 0.038), pH (r 0.317, p 0.034), PaO2 (r 0.308, p 0.040), and oxygen saturation (r 0.390, p 0.008), but negatively correlated with age (r -0.355, p 0.017), package per year of cigarette smoking (r -0.332, p 0.026), PaCO2 (r -0.330, p 0.027), and disease duration (r -0.432, p 0.003) in patients with COPD. TSH and FT4 levels, however, neither correlated with PFT nor with ABG values. Conclusion: In the present study in patients with stable COPD, only FT3 levels were found to correlate with disease severity as represented by PFT and ABG parameters. Whether this is a reaction of organism to disease severity is not known. Underlying mechanisms need to be explained with larger longitidunal studies
The effect of topical ciprofloxacin and steroid-containing ear drops for chronic suppurative otitis media on the internal ear
KARLIDAG, turgut/0000-0003-2748-7309; Kaygusuz, Irfan/0000-0002-5237-2362; Keles, Erol/0000-0003-4443-6714; YALCIN, SINASI/0000-0002-6528-9234WOS: 000272074500006PubMed: 19554344Aim of the study is to evaluate the effects of topical ciprofloxacin and prednisolone-containing ear drops for chronic suppurative otitis media on hearing threshold, cochlear reserve and cochlea morphology in healthy subjects and to determine the proper drug dose. Sixty-eight guinea pigs, all of which had healthy hearing, were used for the study. The first group (n = 30) was administered ciprofloxacin three times a day, the second group (n = 30) was administered prednisolone three times a day and the third group (n = 8) was administered sterile distilled water three times a day. The therapies lasted for 7 days and were administered intratympanically. The first group and second group were divided into three sub-groups of ten subjects. The first sub-group (n = 10) was administered an equivalent dose per kilogram as in humans, the second sub-group (n = 10) was administered one-third of the human-equivalent dose and the third sub-group (n = 10) was administered tenfold the human-equivalent dose. All subjects underwent brainstem evoked response audiometry (BERA) and distortion product otoacoustic emission (DPOAE) testing on the seventh and twenty-first days following the therapy. Following the tests, two subjects from each group were decapitated and examined under electron microscope. BERA and DPOAE testing results of the sub-group (n = 10) which was administered tenfold the human-equivalent dose were significantly different from the control group and other groups (P < 0.05). According to electron microscopic examination of the cochlea, the group which was administered a tenfold human-equivalent dose of intratympanic ciprofloxacin and prednisolone showed atrophy in cells and degenerations in cilia. This case was statistically significant when compared with the control group and other groups (P < 0.05). Ciprofloxacin and prednisolone applied at a human-equivalent dose per kilogram did not affect the hearing and cochlear histology of subjects
Transcanal Endoscopic Management of Middle Ear Paragangliomas
ObjectiveTo evaluate the clinical and audiological outcomes of transcanal endoscopic resection of middle ear paragangliomas.Study DesignRetrospective multicenter study.SettingTertiary referral center and private otology clinic.PatientsPatients who underwent transcanal endoscopic surgery between January 2015 and September 2020.Intervention(s)Transcanal endocope-assisted resection of middle ear paragangliomas.Main Outcome Measure(s)Demographic data.ResultsTwenty-three patients (2 men, 21 women) with a mean (standard deviation [SD]) age of 50.5 (11.8) years and stage 1 or 2 disease were included in the study. The mean follow-up time was 2.7 years (range, 1-5 yr). Preoperatively, the mean (SD) air-conduction threshold was 33.8 (17.9) dB, and the mean (SD) air-bone gap was 13.1 (13.9) dB. Postoperatively, the mean (SD) air-conduction threshold was 25.7 (10.2) dB, the mean (SD) air-bone gap was 6.3 (6.1) dB. The mean (SD) hospital stay was 27.7 (9.9) hours. No tumor regrowth was detected on magnetic resonance imaging during postoperative follow-up.ConclusionsEndoscopic transcanal tumor resection is effective and feasible in the treatment of stage 1 and 2 tumors and is associated with short operative time, low risk of perioperative and postoperative complications, and rapid discharge
Kültürel Bellek 2017
KÜLTÜREL BELLEK 2017 kitabımızda, 7-8-9 Kasım 2017'de üniversitemizin
Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi'nin desteğiyle
gerçekleştirdiğimiz sempozyumdan seçilmiş yazılar ve konuyla ilgili olduğunu
düşündüğümüz araştırma yazıları toplanmıştır.
Başta Hacettepe Üniversitesi olmak üzere Ankara Üniversitesi, Anadolu
Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Hacı Bayram Veli Üniversitesi, TED
Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi gibi Ankara'daki üniversiteler ile Tekirdağ
Üniversitesi, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Balıkesir Üniversitesi,
Nevşehir Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi gibi
ülkemizin farklı kentlerindeki üniversitelerden ve Varşova Üniversitesi'nden
araştırmacıların çalışmalarını biraraya getirmekten mutluyuz.
Disiplinlerarası yaklaşımı ve farklı bakış açılarını birleştirmeyi amaçladığımız
bu seçkide sanat tarihi, psikoloji, halkbilimi, arkeoloji gibi insani bilimler
alanlarından, Türk dili ve edebiyatı, Fransız dili ve edebiyatı, İngiliz dili ve
edebiyatı, İtalyan dili ve edebiyatı gibi filoloji alanlarından, seramik, mimarlık,
şehir ve bölge planlama gibi güzel sanatlar ve mimarlık fakültelerinden,
psikiyatri ve nöroloji gibi tıp alanlarından araştırma yazıları yer almaktadır.
Unutmamak için biz hatırlamayı, öğrenmeyi, görmeyi, araştırmayı seçiyoruz.
Unutmamak için, unutulduysa hatırlamak ve hatırlatmak için, bilmeyenlere
göstermek, anlatmak ve belleğimize sahip çıkmak için başladığımız
bu yolculukta çağrımızı kırmayan değerli araştırmacılara şükranlarımızı
sunuyoruz. Unutmayalım ki, kültürel bellek hepimizi birleştiren güçtür