Consolidation: Autologous Stem Cell Transplantation in Acute Leukemia

The goal of complete remission (CR) in acute leukemias could be achieved with intensive induction chemotherapy however patients need post remission consolidation strategies such as high-dose chemotherapy, or autologous (ASCT) or allogeneic (allo-SCT) hematopoetic stem cell transplantation for durable response. However, Allo-SCT is getting more attention in last decades because of improvements of conditioning regimens and graft versus host disease (GVHD) prohylaxis strategies and alternatively available donor sources, it is not suitable for all leukemia patients. The patients who would benefit from Allo-SCT or ASCT could be defined more easily by using risk stratification systems and minimal residual disease (MRD) monitoring. ASCT is considered a treatment option even if its use is declining in the world. Herein, we tried to summarize the studies that report the outcomes of ASCT in acute myeloid leukemia (AML) and acute, lymphoblastic leukemia and describe the patients who would be good candidate for ASCT

A case series of CML patients who were presented with isolated thrombocytosis

Per WHO 2016 and 2022 (5th ed.) myeloproliferative disease guidelines, Chronic Myeloid Leukemia (CML) is classified under two major groups according to the presence of bcr-abl translocation; these groups require different treatment approaches and show clinical presentation heterogeneity. Treatment agents such as tyrosine kinase inhibitors (Imatinib, Dasatinib, Nilotinib, Bosutinib, Ponatinib, Radotinib), Omacetaxine and Asciminib have been used in the treatment of Bcr abl positive CML according to the patient's clinic and mutation status. According to the IRIS study, a study evaluating CML patients treatment response to imatinib, the major molecular response was 33.3% at 3 months, the major molecular response was 48% at 6 months, and the major molecular response was 62.1% at 12 months; furthermore, the rate of achieving a complete molecular response at 12 months was 94.9% (4). In patients who was treated with imatinib as first line therapy, the rate of transformation to accelerated or blastic phase at 18 months was 0.9% in the MMR group and 9.9% in the non-MMR group. In "conventional" CML patients, high leukocyte counts may be accompanied by thrombocytosis; though presentation with only thrombocytosis without leukocytosis is hardly described so far. In this poster presentation, we introduced 7 cases who initially presented with isolated thrombocytosis and then diagnosed with Ph(+) CML. This study was conducted in three adult hematology centers from Antalya, Izmir and Istanbul. 400 patients followed in these centers were reviewed retrospectively; seven patients presented with isolated thrombocytosis were identified. Demographic characteristics, diagnostic findings, and risk scores of these patients were evaluated (Tablo 1). Eln 2013 response criteria were used for evaluation of response for 3rd, 6th, 12th. monthly responses (Figure 1). Here we present 7 CML patients without leukocytosis who were diagnosed with marked thrombocytosis. The patients had similar symptoms and physical examination with no obvious splenomegaly or thrombosis. All of the patients had minimal basophilia and normal peripheral smear findings. All patients responded well to imatinib therapy. During follow up patients who maintained their MMR achieve had a better clinical course and prognosis compared to other CML patients

Role of food-drug interactions in neurological and psychological diseases

Given that foods and nutrients have been shown to influence the pharmacokinetics of drugs, drugs may cause changes in the nutritional status of patients and their response to a given drug. Food‑drug interactions are particularly relevant for drugs used to treat neurological and psychological diseases. This review provides an overview of food‑drug interaction in the treatment of neurological and psychological diseases. A literature search was carried out by collecting data from different reviews, reports, and original articles on general or specific drug interactions with food, in patients with a variety of neurological and psychological diseases. Based on our review, we found that food‑drug interactions may alter the expected impact of drug, or cause the development of a drug toxicity. Nutritional status of the patients may also be affected, particularly a change in body weight caused by a change appetite. Metabolism, absorption, and excretion of foods may also be altered, and nutritional insufficiencies may occur. Recent studies show that diet can have a strong influence on gut microbiota and thus, alter drug pharmacokinetics. Therefore, microbiota alterations should also be considered while assessing food‑drug interactions. Knowledge of food‑drug interactions is critical for improving health of patients with neurological and psychological diseases, and also for improving effectiveness of treatments

In vitro antimicrobial and antioxidant activity evaluation of melampyrum arvense L. Var. elatius boiss. and sedum spurium m. bieb. extracts

Sedum spurium M. Bieb. (Crassulaceae) is a common ornamental plant, whereas, Melampyrum arvense L. var. elatius Boiss. (Orobanchaceae) is a semi-parasitic plant and grows naturally in the fields. In this study, the dichloromethane and ethyl acetate extracts of M. arvense and S. spurium were evaluated for their in vitro antioxidant and antimicrobial activities. The antioxidant activity was evaluated by DPPH•-ABTS• methods. The antimicrobial activity of S. spurium and M. arvense extracts was determined using the in vitro broth microdilution assay against following human pathogenic strains; Staphylococcus aureus ATCC 6538, Enterococcus faecalis ATCC 29212, Escherichia coli NRLL B-3008, Helicobacter pylori ATCC 43504, Mycobacterium smegmatis ATCC 25291, Mycobacterium avium ssp. avium and Pseudomonas aeruginosa ATCC 10145. The extracts showed weak antimicrobial activity against Gram-negative/positive bacteria, having the MIC values of 500-1000 μg/mL. Antibacterial activity was not observed against Mycobacteria at 2000 µg/mL. In addition, antioxidant activity of M. arvense ethyl acetate extract was higher than those of the other extracts

The Evaluation of the Education for the Pregnants on Puerperium Care and Baby Care

Gebelere lohusalık bakımı ve bebek bakımı konusunda verilen eğitimin etkinliğini değerlendirmek amacı ile yapılan, randomize kontrollü ön test-son test modeline uygun deneysel bir çalışmadır. Araştırma Kütahya İl merkezindeki I. Basamak sağlık kuruluşlarından Merkez 3 No’lu Sağlık Ocağı’nda 10 Ekim 2007–5 Şubat 2008 tarihleri arasında yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini, gebeliğinin son trimesterinde olan 50 deney, 50 kontrol grubu olmak üzere toplam 100 anne oluşturmuştur. Deney ve kontrol grubunun benzerliği yaş, öğrenim düzeyi, gebelik sayısı ve ekonomik durumuna göre bire-bir eşleştirme yoluyla sağlanmıştır. Verilerin toplanmasında; Tanıtıcı Bilgi Formu, Sağlıklı Lohusalık ve Bebek Bakımına Yönelik Bilgi Düzeyi Değerlendirme Formu, Doğum Sonrası Komplikasyonları Değerlendirme Formu kullanılmıştır. Araştırmayı kabul eden 100 anneye, Tanıtıcı Bilgi Formu ve Sağlıklı Lohusalık ve Bebek Bakımına Yönelik Bilgi Düzeyi Değerlendirme Formu(Ön test şeklinde) uygulanmıştır. Deney grubundaki annelere eğitim randevuları verilerek Kütahya 3 No’lu Sağlık Ocağı gebe odasında en fazla dört kişilik gruplar halinde eğitim verilip, literatür bilgilerine dayanılarak ve uzman görüşü alınarak hazırlanan‘‘Lohusalık ve Bebek Bakımı’’ isimli kitapçık dağıtılmıştır. Kontrol grubundaki anneler ise normal prosedüre bırakılmış ve herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Doğumdan iki ay sonra deney ve kontrol grubundaki annelere ev ziyareti yapılarak, Sağlıklı Lohusalık ve Bebek Bakımına Yönelik Bilgi Düzeyi Değerlendirme Formu(Son test şeklinde) ve Doğum Sonrası Komplikasyonları Değerlendirme Formu uygulanmıştır. Kontrol grubundaki annelerle gebeliğin son trimesterinde ön testleri uygulamak üzere bir defa ve doğumdan iki ay sonra son testi uygulamak üzere bir defa olmak üzere toplam iki defa görüşme yapılmıştır. Deney grubundaki annelerle lohusalık bakımı ve bebek bakımı konusunda bilgi vermek ve ön test ve son test uygulamak üzere üç defa yüz yüze görüşme yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde SPSS 13.00 istatistik yazılım programından yararlanılmıştır. İstatistiksel değerlendirmede Sayı-Yüzde, İki Ortalama Arasındaki Farkın Önemlilik Testi, İki Eş Arasındaki Farkın Önemlilik Testi, Ki-kare testleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; annelerin öncelikli olarak bebek bakımı ile ilgili bilgi almak istedikleri, bebek bakımı ile ilgili bilgi almak istedikleri konuların başında ise bebek beslenmesi geldiği saptanmıştır. Deney ve kontrol grubunda yer alan annelerin sağlıklı lohusalık ve bebek bakımına yönelik toplam bilgi puanı ortalamaları bakımından; her iki grupta ön test puan ortalamaları arasında herhangi bir fark bulunmazken (p>0.05), doğumdan iki ay sonra uygulanan son test puan ortalamaları arasında deney grubu lehine istatistiksel olarak önemli bir fark bulunmuştur (p<0.05). Deney grubundaki annelerin eğitim sonrası sağlıklı lohusalık ve bebek bakımına yönelik toplam bilgi puanı ortalamasının önceki puan ortalamasına göre istatistiksel olarak önemli oranda arttığı saptanmıştır (p<0.05). Deney grubu ile karşılaştırıldığında, kontrol grubu sağlıklı lohusalık ve bebek bakımına yönelik son test bilgi puan ortalamasının ön test puan ortalamasına göre daha az oranda arttığı görülmüştür. Kontrol grubu ön test-son test toplam bilgi puan ortalamaları karşılaştırıldığında testler arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p<0.05). Araştırmada, deney grubunda postpartum meme komplikasyonları, perineye ait komplikasyonlar, emosyonel duruma yönelik komplikasyonlar ve bebeğe ait komplikasyonlar, kontrol grubuna oranla daha az görülmüştür (p<0.05). Ayrıca deney grubundaki annelerin bebeklerinde anne sütü ile besleme, yeterli anne sütü ve bebekte etkili emme, kontrol grubuna oranla daha fazla görülmüştür (p<0.05). Araştırmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda, en önemli olarak sağlık hizmeti verilen merkezlerde gebeleri bilgilendirmek için doğum öncesi, doğum, doğum sonrası bakım ve emzirmeye yönelik eğitim merkezleri oluşturulması önerilmiştir.This is an experimental study conducted with randomized-controlled pre-test and post-test model in order to evaluate the education for the pregnants on puerperium care and baby Care. The research was carried out between October 10th 2007 and February 5th 2008 in the state clinic No: 3 in the city centre of Kütahya. The sampling was composed of total 100 mothers in the last trimester of pregnancy; 50 as control group and 50 as experiment group. The uniformity of both groups was achieved through one-to-one matching according to age, education level, number of pregnancy and economic condition. Identity Form, Form of Assessment of the Knowledge Level in Healthy Puerperium Care and Baby Care, and Form of Assessment of Postpartum Complications were used during data gathering. As pre-test, Identity Form and Form of Assessment of the Knowledge Level in Healthy Puerperium Care and Baby Care were conducted on 100 mothers who had accepted to be included in the study. The mothers in the experiment group were given appointments for education in the state clinic No: 3 in the city centre of Kütahya as groups of four. Later they were given the “Puerperium and Baby Care” booklet, which had been prepared upon background information and experts’ opinions. The mothers in the control group, on the other hand, were followed in the routine procedure without any intervention. Two months after delivery, when the mothers in both groups were visited, The Form of Assessment of the Knowledge Level in Healthy Puerperium Care and Baby Care (as post-test) and Form of Assessment of Postpartum Complications were applied. The two interviews with the mothers in the control group were first in the last trimester of pregnancy in order to conduct the pre-test and second after delivery in order to conduct the post-test. The three interviews with the mothers in the experiment group were first in order to inform them about puerperium care and baby care, second for the pre-test and third for the post-test. SPSS 13.00 statistic software program was used in the analysis of the data. The statistical assessment was conducted through Percentage, Unpaired T Test, Paired T test and Chi Square Test. As a result of the research, it was determined that the mothers wanted to get informed primarily about baby care; especially about baby feeding. In terms of the mean values of total knowledge scores of the mothers in both groups about healthy puerperium care and baby care, there was no difference between the mean values of pre-test scores in both groups (p>0.05); however, a statistically significant difference between the mean values of post-test scores in favour of the experiment group was determined (p<0.05). It was also found that the mean values of total knowledge scores of the mothers in the experiment group about healthy puerperium care and baby care after education showed a statistically significant increase compared to those before education (p<0.05). When compared with the experiment group, the post-test mean values of total knowledge scores of the mothers in the control group about healthy puerperium care and baby care increased less than the pre-test mean values. When the pre-test and post-test mean values of total knowledge scores of the mothers in the control group, it was seen that there was a statistically significant difference between the tests (p<0.05). In the research, postpartum breast complications, perineal complications, emotional complications and complications in the baby were seen less in the experiment group than in the control group (p<0.05). Moreover, breastfeeding, sufficient breast milk and efficient sucking were seen more in the experiment group than in the control group (p<0.05). In the light of the results of the research, it is mainly recommended that education centres for antenatal, birth and postnatal care and breastfeeding be formed for the pregnants in clinics

The Evaluation of the Education for the Pregnants on Puerperium Care and Baby Care

Gebelere lohusalık bakımı ve bebek bakımı konusunda verilen eğitimin etkinliğini değerlendirmek amacı ile yapılan, randomize kontrollü ön test-son test modeline uygun deneysel bir çalışmadır. Araştırma Kütahya İl merkezindeki I. Basamak sağlık kuruluşlarından Merkez 3 No’lu Sağlık Ocağı’nda 10 Ekim 2007–5 Şubat 2008 tarihleri arasında yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini, gebeliğinin son trimesterinde olan 50 deney, 50 kontrol grubu olmak üzere toplam 100 anne oluşturmuştur. Deney ve kontrol grubunun benzerliği yaş, öğrenim düzeyi, gebelik sayısı ve ekonomik durumuna göre bire-bir eşleştirme yoluyla sağlanmıştır. Verilerin toplanmasında; Tanıtıcı Bilgi Formu, Sağlıklı Lohusalık ve Bebek Bakımına Yönelik Bilgi Düzeyi Değerlendirme Formu, Doğum Sonrası Komplikasyonları Değerlendirme Formu kullanılmıştır. Araştırmayı kabul eden 100 anneye, Tanıtıcı Bilgi Formu ve Sağlıklı Lohusalık ve Bebek Bakımına Yönelik Bilgi Düzeyi Değerlendirme Formu(Ön test şeklinde) uygulanmıştır. Deney grubundaki annelere eğitim randevuları verilerek Kütahya 3 No’lu Sağlık Ocağı gebe odasında en fazla dört kişilik gruplar halinde eğitim verilip, literatür bilgilerine dayanılarak ve uzman görüşü alınarak hazırlanan‘‘Lohusalık ve Bebek Bakımı’’ isimli kitapçık dağıtılmıştır. Kontrol grubundaki anneler ise normal prosedüre bırakılmış ve herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Doğumdan iki ay sonra deney ve kontrol grubundaki annelere ev ziyareti yapılarak, Sağlıklı Lohusalık ve Bebek Bakımına Yönelik Bilgi Düzeyi Değerlendirme Formu(Son test şeklinde) ve Doğum Sonrası Komplikasyonları Değerlendirme Formu uygulanmıştır. Kontrol grubundaki annelerle gebeliğin son trimesterinde ön testleri uygulamak üzere bir defa ve doğumdan iki ay sonra son testi uygulamak üzere bir defa olmak üzere toplam iki defa görüşme yapılmıştır. Deney grubundaki annelerle lohusalık bakımı ve bebek bakımı konusunda bilgi vermek ve ön test ve son test uygulamak üzere üç defa yüz yüze görüşme yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde SPSS 13.00 istatistik yazılım programından yararlanılmıştır. İstatistiksel değerlendirmede Sayı-Yüzde, İki Ortalama Arasındaki Farkın Önemlilik Testi, İki Eş Arasındaki Farkın Önemlilik Testi, Ki-kare testleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; annelerin öncelikli olarak bebek bakımı ile ilgili bilgi almak istedikleri, bebek bakımı ile ilgili bilgi almak istedikleri konuların başında ise bebek beslenmesi geldiği saptanmıştır. Deney ve kontrol grubunda yer alan annelerin sağlıklı lohusalık ve bebek bakımına yönelik toplam bilgi puanı ortalamaları bakımından; her iki grupta ön test puan ortalamaları arasında herhangi bir fark bulunmazken (p>0.05), doğumdan iki ay sonra uygulanan son test puan ortalamaları arasında deney grubu lehine istatistiksel olarak önemli bir fark bulunmuştur (p<0.05). Deney grubundaki annelerin eğitim sonrası sağlıklı lohusalık ve bebek bakımına yönelik toplam bilgi puanı ortalamasının önceki puan ortalamasına göre istatistiksel olarak önemli oranda arttığı saptanmıştır (p<0.05). Deney grubu ile karşılaştırıldığında, kontrol grubu sağlıklı lohusalık ve bebek bakımına yönelik son test bilgi puan ortalamasının ön test puan ortalamasına göre daha az oranda arttığı görülmüştür. Kontrol grubu ön test-son test toplam bilgi puan ortalamaları karşılaştırıldığında testler arasındaki fark istatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p<0.05). Araştırmada, deney grubunda postpartum meme komplikasyonları, perineye ait komplikasyonlar, emosyonel duruma yönelik komplikasyonlar ve bebeğe ait komplikasyonlar, kontrol grubuna oranla daha az görülmüştür (p<0.05). Ayrıca deney grubundaki annelerin bebeklerinde anne sütü ile besleme, yeterli anne sütü ve bebekte etkili emme, kontrol grubuna oranla daha fazla görülmüştür (p<0.05). Araştırmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda, en önemli olarak sağlık hizmeti verilen merkezlerde gebeleri bilgilendirmek için doğum öncesi, doğum, doğum sonrası bakım ve emzirmeye yönelik eğitim merkezleri oluşturulması önerilmiştir.This is an experimental study conducted with randomized-controlled pre-test and post-test model in order to evaluate the education for the pregnants on puerperium care and baby Care. The research was carried out between October 10th 2007 and February 5th 2008 in the state clinic No: 3 in the city centre of Kütahya. The sampling was composed of total 100 mothers in the last trimester of pregnancy; 50 as control group and 50 as experiment group. The uniformity of both groups was achieved through one-to-one matching according to age, education level, number of pregnancy and economic condition. Identity Form, Form of Assessment of the Knowledge Level in Healthy Puerperium Care and Baby Care, and Form of Assessment of Postpartum Complications were used during data gathering. As pre-test, Identity Form and Form of Assessment of the Knowledge Level in Healthy Puerperium Care and Baby Care were conducted on 100 mothers who had accepted to be included in the study. The mothers in the experiment group were given appointments for education in the state clinic No: 3 in the city centre of Kütahya as groups of four. Later they were given the “Puerperium and Baby Care” booklet, which had been prepared upon background information and experts’ opinions. The mothers in the control group, on the other hand, were followed in the routine procedure without any intervention. Two months after delivery, when the mothers in both groups were visited, The Form of Assessment of the Knowledge Level in Healthy Puerperium Care and Baby Care (as post-test) and Form of Assessment of Postpartum Complications were applied. The two interviews with the mothers in the control group were first in the last trimester of pregnancy in order to conduct the pre-test and second after delivery in order to conduct the post-test. The three interviews with the mothers in the experiment group were first in order to inform them about puerperium care and baby care, second for the pre-test and third for the post-test. SPSS 13.00 statistic software program was used in the analysis of the data. The statistical assessment was conducted through Percentage, Unpaired T Test, Paired T test and Chi Square Test. As a result of the research, it was determined that the mothers wanted to get informed primarily about baby care; especially about baby feeding. In terms of the mean values of total knowledge scores of the mothers in both groups about healthy puerperium care and baby care, there was no difference between the mean values of pre-test scores in both groups (p>0.05); however, a statistically significant difference between the mean values of post-test scores in favour of the experiment group was determined (p<0.05). It was also found that the mean values of total knowledge scores of the mothers in the experiment group about healthy puerperium care and baby care after education showed a statistically significant increase compared to those before education (p<0.05). When compared with the experiment group, the post-test mean values of total knowledge scores of the mothers in the control group about healthy puerperium care and baby care increased less than the pre-test mean values. When the pre-test and post-test mean values of total knowledge scores of the mothers in the control group, it was seen that there was a statistically significant difference between the tests (p<0.05). In the research, postpartum breast complications, perineal complications, emotional complications and complications in the baby were seen less in the experiment group than in the control group (p<0.05). Moreover, breastfeeding, sufficient breast milk and efficient sucking were seen more in the experiment group than in the control group (p<0.05). In the light of the results of the research, it is mainly recommended that education centres for antenatal, birth and postnatal care and breastfeeding be formed for the pregnants in clinics

Analysıs On Organızatıonal Learnıng And Personal Innovatıveness Profıle Of The Employees Of Sports Federatıons In Turkey

Gelişmiş toplumların sportif uygulamaları planlı ve doğru bir içerikle gerek devlete bağlı kurumlar ve gönüllü sivil toplum kuruluşları aracılığı ile vatandaşlarına ulaştırmada, sevdirmede, yaşamın önemli bir parçası haline dönüştürmede ve gerekse spor adına ulusal düzeyde kurdukları sistem sayesinde uluslararası yarışmalarda elde ettikleri başarılar bakımından bariz bir öndeliği söz konusudur. Spor Federasyonları Türkiye'de sportif anlamda hizmetlerin önemli bir ayağını oluşturan kurumlardır. Bu çalışmada Spor Federasyonları çalışanlarının örgütsel öğrenme ve bireysel yenilikçilik profilleri 5 li likert veri toplama araçları ile belirlenerek, demografik değişkenlerin bu yetenekler ve bunlara ait olan alt boyutlar üzerindeki etkinliği irdelenmiştir. Araştırma, Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde Spor Genel Müdürlüğüne Bağlı (futbol federasyonu hariç) toplam 59 adet bağımsız spor federasyonun 57 sinde çalışan 309 adet gönüllünün katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde betimsel istatistiklerin yanında çalışmada kullanılan ölçekler ve alt boyut puanlarının normal dağılım gösterdiği tespit edilmiş ve akabinde ikili karşılaştırmalarda bağımsız iki örneklem t testi (Independent samples t-test), ikiden fazla olan çoklu değişkenlerin karşılaştırılmasında ise tek yönlü varyans analizi (One Way ANOVA) testi uygulanmıştır. Gruplar arasındaki farkın hangi gruplar arasında olduğunun belirlenmesinde LSD Post Hoc testinden yararlanılmıştır. Örgütsel öğrenme yeteneği üzerinde demografik özelliklerden cinsiyet, yaş, öğrenim düzeyi, idari sorumluluk ve kurumdaki çalışma süresi farklılığa neden olurken, bireysel yenilikçiliğe ise etki eden demografik özellikler medeni durum, öğrenim düzeyi ve gelir düzeyi olarak tespit edilmiştir (p<0,05). Öğrenim düzeyinin hem örgütsel öğrenme hem de bireysel yenilikçilik üzerinde etkili, önemli bir değişken olarak öne çıktığı, ayrıca örgütsel öğrenme ile bireysel yenilikçilik arasında da güçlü bir ilişki olduğu görülmüştür (korelasyon seviyesi: 0,01). Spor federasyonları varoluş amaçları doğrultusunda hizmet üretmeye çalışırken, çalışanlarının örgütsel öğrenme sürecini oluşturan unsurları doğru algılaması ve iş performansına aktarması, bireysel yenilikçiliği olumlu anlamda etkileyecek ve akabinde kurumun hizmet kalitesini yükseltecektir.Athletic practices of the developed societies have a certain lead both in reaching them to the citizens, endearing them and making them an important part of life through the government-affiliated institutions and voluntary non-governmental organizations with a planned and suitable content and in terms of the achievements gained in international competitions thanks to the system established at national level for sports. Sports Federations are the institutions that constitute an important part of the services in sports area. In this study, the organizational learning and personal innovativeness profiles of the employees of Sports Federations have been determined with 5-point Likert data collection tool and the effectiveness of demographic variables on these skills and the relevant sub-dimensions have been analyzed. The research has been conducted with the participation of 309 volunteers working in 57 out of 59 free sports federations (except for football federation), which belong to General Management of Sports of the Ministry of Youth and Sports. In the analysis of the data, in addition to depictive statistics, it was determined that the scales used in the reasearch and sub-dimentional points are normally distributed, and next, in bilateral comparisons, independent samples t-test, and in more than two comparisons, One Way ANOVA tests were applied. In the determination of among which groups is the difference, LSD Post Hoc test was used. It has been determined that sex, age, education level, administrative responsibility and the duration of working in the institution being among the demographic characteristics cause a difference on the organizational learning skill and the demographic attributes affecting the personal innovativeness are marital status, education level and income level (p<0.05). It has been observed that education level comes forward as an effective and important variable both on organizational learning and on personal innovativeness and there is a strong relation between organizational learning and personal innovativeness (correlation level: 0.01). In line with the existential purposes, sports federations correctly perceive the elements constituting the organizational learning process of employees and transfer it to the professional performance while trying to produce services and this will positively affect the personal innovativeness and increase the service quality of the institution afterwards