75 research outputs found

    Old World megadroughts and pluvials during the Common Era

    Get PDF
    Climate model projections suggest widespread drying in the Mediterranean Basin and wetting in Fennoscandia in the coming decades largely as a consequence of greenhouse gas forcing of climate. To place these and other “Old World” climate projections into historical perspective based on more complete estimates of natural hydroclimatic variability, we have developed the “Old World Drought Atlas” (OWDA), a set of year-to-year maps of tree-ring reconstructed summer wetness and dryness over Europe and the Mediterranean Basin during the Common Era. The OWDA matches historical accounts of severe drought and wetness with a spatial completeness not previously available. In addition, megadroughts reconstructed over north-central Europe in the 11th and mid-15th centuries reinforce other evidence from North America and Asia that droughts were more severe, extensive, and prolonged over Northern Hemisphere land areas before the 20th century, with an inadequate understanding of their causes. The OWDA provides new data to determine the causes of Old World drought and wetness and attribute past climate variability to forced and/or internal variability

    Four new tree-ring chronologies from old black pine forests of Sandıras Mountain (Mugla, Turkey)

    No full text
    Özet: Sandıras Dağı (2295 m), Güneybatı Anadolu'da, Ege ve Akdeniz Bölgesi sınırlarına paralel uzanan Gölgeli Dağları'nın güneybatısında yer almaktadır. Bu dağlık alan, Türkiye'de karaçamın (Pinus nigra Arn.) doğal olarak yayılış gösterdiği ve oldukça yaşlı ağaç topluluklarının yer aldığı alanlardan birisidir. Dağın 1200 -2000 m yükseltileri arasında (özellikle dağın kuzey bölümünde), karaçam ormanı içinde anıt meşcereler ve bireysel olarak çok sayıda anıt nitelikteki karaçama rastlanmaktadır. Bu makalede, Sandıras Dağı'nda bulunan yaşlı karaçam ağaçları üzerine yapılan dendrokronolojik araştırmanın ilk sonuçları sunulmaktadır. Araştırma kapsamında; Sandıras Dağı kuzey ve güney yamaçlarından, karaçam ormanı alt ve üst yükseltilerinden olmak üzere dört yeni karaçam yöre kronolojisi oluşturulmuştur. Elde edilen kronolojilerin en uzunu 820, en kısa olanı ise 241 yıllıktır. En uzun kronoloji, dağın kuzey yamacı karaçam ormanı üst sınırına aittir. Bu araştırmada, Türkiye'de bugüne kadar incelenmiş karaçamlar içinde iklim değişkenliğine en duyarlı (duyarlılık katsayısı 0.27) ağaçlara, Sandıras Dağı kuzey yamacında, karaçam ormanı alt sınırında ulaşılmıştır .Sandıras Mountain is located in southwest of Gölgeli Mountain, which lies parallel to border of Aegean and Mediterranean Regions, in Southwestern Anatolia. This mountainous area is one of the natural distrib ution areas of black pine (Pinus nigra Arn.) and has the oldest black pine communities in Turkey. Monumental black pine stands and the large number of individual monumental trees can be observed between the 1200 and 2000 m elevations of the mountain (espec ially north slope of the mountain). In this paper, we present preliminary results of a dendrochronological research on old black pine trees of Sandıras Mountain. Four new tree -ring chronologies were built from upper and lower elevations of south and north slopes of the mountain. The shortest and the longest chronologies were 241 and 820 years -long (obtained fro m upper elevation of the north slope), respectively. In this research, we record the most sensitive black pine trees (mean sensitivity value is 0.27) of Turkey from the north slope of Sandıras Mountain

    Sandıras Dağı'ndaki (Muğla) yaşlı karaçam ormanlarından dört yeni yıllık halka kronolojisi

    No full text
    Sandıras Mountain is located in southwest of G;ouml;lgeli Mountain, which lies parallel to border of Aegean and Mediterranean Regions, in Southwestern Anatolia. This mountainous area is one of the natural distrib ution areas of black pine (Pinus nigra Arn.) and has the oldest black pine communities in Turkey. Monumental black pine stands and the large number of individual monumental trees can be observed between the 1200 and 2000 m elevations of the mountain (espec ially north slope of the mountain). In this paper, we present preliminary results of a dendrochronological research on old black pine trees of Sandıras Mountain. Four new tree -ring chronologies were built from upper and lower elevations of south and north slopes of the mountain. The shortest and the longest chronologies were 241 and 820 years -long (obtained fro m upper elevation of the north slope), respectively. In this research, we record the most sensitive black pine trees (mean sensitivity value is 0.27) of Turkey from the north slope of Sandıras Mountain.Özet: Sandıras Dağı (2295 m), Güneybatı Anadolu'da, Ege ve Akdeniz Bölgesi sınırlarına paralel uzanan Gölgeli Dağları'nın güneybatısında yer almaktadır. Bu dağlık alan, Türkiye'de karaçamın (Pinus nigra Arn.) doğal olarak yayılış gösterdiği ve oldukça yaşlı ağaç topluluklarının yer aldığı alanlardan birisidir. Dağın 1200 -2000 m yükseltileri arasında (özellikle dağın kuzey bölümünde), karaçam ormanı içinde anıt meşcereler ve bireysel olarak çok sayıda anıt nitelikteki karaçama rastlanmaktadır. Bu makalede, Sandıras Dağı'nda bulunan yaşlı karaçam ağaçları üzerine yapılan dendrokronolojik araştırmanın ilk sonuçları sunulmaktadır. Araştırma kapsamında; Sandıras Dağı kuzey ve güney yamaçlarından, karaçam ormanı alt ve üst yükseltilerinden olmak üzere dört yeni karaçam yöre kronolojisi oluşturulmuştur. Elde edilen kronolojilerin en uzunu 820, en kısa olanı ise 241 yıllıktır. En uzun kronoloji, dağın kuzey yamacı karaçam ormanı üst sınırına aittir. Bu araştırmada, Türkiye'de bugüne kadar incelenmiş karaçamlar içinde iklim değişkenliğine en duyarlı (duyarlılık katsayısı 0.27) ağaçlara, Sandıras Dağı kuzey yamacında, karaçam ormanı alt sınırında ulaşılmıştır

    Kırsal Alanda Geleneksel Ahşap Mimarinin Korunması ve Sürdürülmesi Üzerine Bir Çalışma: Papart Vadisi Örneği

    No full text
    Kırsal yerleşmeler arazi formuna uygun, coğrafi şartlara bağlı olarak sosyo-kültürel etkilerle şekillenen dokusuyla ve yöreye has mimarisiyle özgün bir karaktere sahiptir. Kentlere kıyasla korunmuş doğal çevreleri, kültürel değerleri ve mimari kimlikleriyle günümüzde ülkelerin en güvenilir kültür bileşenlerinden biri, bir toplumun temel anlatımı ve dünyanın çeşitliliğinin göstergesi olarak kabul edilmektedir. Kırsal alanların sahip olduğu doğal ve kültürel zenginliklerin korunması çabalarına ülkelerin koruma politikalarında yer verildiği ve kırsal yaşam alanlarının taşıdıkları değerlerle birlikte korunması ve geleneksel dokunun sürdürülmesi çalışmalarının devam ettiği görülmektedir. Bununla birlikte, kırsal yaşam alanlarının taşıdıkları ve günümüze değin yansıttıkları değerlerle birlikte bir bütün olarak korunması ve sürdürülebilirliği noktasında sistematik politikaların oluşmadığı da bir gerçektir. Diğer yandan bu koruma politikalarının başarıya ulaşması ve sürdürülebilirliği için gerekli olan planlama çalışmalarında her yerleşmenin mevcut potansiyellerinin etüt edilmesi, halkın katılımının sağlanması, hedef kitlenin isteklerinin ve ihtiyaçlarının göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Ancak kırsal alanların ülkemizdeki çokluğu göz önünde bulundurulursa merkezi otoritenin her bir kırsal yerleşme için ayrı bir çalışma yapması mümkün görülmemektedir. Bölge ölçeğinde yapılan tasarım ve planlama çalışmaları ise yerleşmelerin kendine has özelliklerini ortaya koyamadığı gibi söz konusu alanların özgün kimliklerinden uzaklaşmalarına neden olmaktadır. Bu nedenle kültürel kimliğimizin bir ifadesi ve turizm kaynağı olan yöresel mimarinin ve kırsal dokunun korunması için yerel halka, akademisyenlere, sivil toplum örgütlerine ve girişimcilere önemli görevler düşmektedir. Nitekim, Artvin'in Şavşat İlçesine bağlı Meydancık Beldesi'nde farklı disiplinlerdeki uzmanların katılımıyla yukarıda çerçevesi çizilen kapsamda gerçekleştirilen bu çalışma 2013 yazında gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, Meydancık kırsalının doğal ve kültürel zenginlikleri araştırılmış; halkın ihtiyaçlarını, taleplerini ve turizm konusundaki fikirlerini öğrenmeye yönelik toplantılar ve mülakatlar yapılmıştır. Bunun yanında, yerleşmedeki ormanlardan ve geleneksel yapılardan alınan örnekler üzerinde yapılacak araştırmalarla yöresel mimarinin korunması ve halkın sahip olduğu zenginlik konusunda aydınlatılması gibi sonuçların ortaya konulması amaçlanmıştır
    corecore