12 research outputs found
2010 Sonrası Türkiye Sinemasında Kadın Yönetmenler
In this study, it is dealt with Cinema of Turkey films directed by women after 2010. The films of female directors selected as samples were analyzed with the perspective of women’s cinema. By examining the factors that make a film into women’s cinema, it has been questioned how female directors change and disrupt the male-dominated narrative in these films. Where the common point as to what the selected films and additives in the construction of this common point of a growing women's cinema in Turkey has tried to put forward. In this context, films selected as samples are; Kumun Tadı (Melisa Önel, 2013), Mavi Dalga (Zeynep Dadak, Merve Kayan, 2013), Toz Bezi (Ahu Öztürk, 2015), Nefesim Kesilene Kadar (Emine Emel Balcı, 2015), Ana Yurdu (Senem Tüzen, 2015), İşe Yarar Bir Şey (Pelin Esmer, 2017), Kaygı (Ceylan Özgün Özçelik, 2017).Bu çalışmada, 2010 sonrası Türkiye Sinemasında kadın yönetmenlerin filmleri ele alınmaktadır. Örneklem olarak seçilen Kumun Tadı (Melisa Önel, 2013), Mavi Dalga (Zeynep Dadak, Merve Kayan, 2013), Toz Bezi (Ahu Öztürk, 2015), Nefesim Kesilene Kadar (Emine Emel Balcı, 2015), Ana Yurdu (Senem Tüzen, 2015), İşe Yarar Bir Şey (Pelin Esmer, 2017) ve Kaygı (Ceylan Özgün Özçelik, 2017) filmlerikadın sineması kavramı ışığında analiz edilmiştir. Bir filmi kadın sinemasına dâhil eden unsurların neler olduğu irdelenerek, kadın yönetmenlerin bu filmlerde sinemadaki erkek egemen anlatıyı nasıl değiştirdiği ve bozuma uğrattığı sorgulanmıştır. Seçilen filmlerde ne gibi ortak noktaların bulunduğu ve bu ortak noktaların Türkiye’de giderek genişleyen bir kadın sinemasının inşasındaki katkıları ortaya konulmaya çalışılmıştır
KKTC Lefkoşa Surlariçi Bölgesinde Yaşayan 0-6 Yaş Çocuğu Olan Göçmen Anneler ve Çocuklarına Yönelik Nitel Bir Çalışma / A Qualitative Study on Immigrant Mothers and Their (0-6 Years Old) Children Living in Old City-Nicosia, TRNC
ABSTRACT
The aim of this study was to determine the situation of 3rd Group Turkey based immigrant mothers who have children of 0-6 year-old and their children. The study group was formed with 30 immigrant mothers living in Nicosia Surlariçi Region. The Snowball Sampling Method was used when reaching the working group. Here, at first a mother was interviewed, and then other mothers were reached either through the reference of the interviewed mother, or by a voluntary participation of another friend who knew her to participate in the study. 16 of the mothers in the working group migrated from Hatay, 7 from Mardin, 3 from Adana, 3 from Mersin, 1 from Urfa and settled in Cyprus.According to the results, it is found that most of the families migrated from Hatay and Mardin, most of them were Arabic based, some of them were Kurdish based and few were Turkish based, their first language that was spoken in the family was Turkish and most of the families were multi-child family. Most of the mothers were housewives where the others were working as cleaners and caregivers. Fathers were mostly working as a construction worker, driver, waiter, dyer etc. The results show that immigrant mothers had financial worries, they were not aware of how to raise their children, how to deal with them and their needs, they were living in the same region with the other immigrant families having a resemblance to them and their social environment consisted of the other immigrant families.
ÖZ
Bu çalışma Kuzey Kıbrıs’ta Lefkoşa’nın Surlariçi Bölgesi’nde yaşayan 3. Grup Türkiye Cumhuriyeti kökenli 0-6 yaş çocuğu olan göçmen anneler ve çocuklarına yönelik bir durum tespit çalışması niteliğinde bir çalışmadır. Çalışma Lefkoşa Surlariçi bölgesinde yaşayan 30 göçmen anne ile gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubuna ulaşılırken Kartopu Örnekleme Yöntemi kullanılmıştır. Burada da ilk önce bir anne ile görüşme yapılmış, daha sonra görüşme yapılan annenin referansı yoluyla, ya da onu tanıyan diğer bir arkadaşının da çalışmaya katılmaya gönüllü olarak katılması yoluyla diğer annelere de ulaşılmıştır. Çalışma grubunda yer alan annelerin 16’sı Hatay’dan, 7’si Mardin’den, 3’ü Adana’dan, 3’ü Mersin’den, 1’, ise Urfa’dan göç ederek Kıbrıs’a yerleşmişlerdir. Araştırma sonucunda, ailelerin daha çok Hatay ve Mardin’den göç ettiği, büyük çoğunluğunun etnik olarak Arap kökenli, bir kısmının Kürt kökenli, çok azının ise Türk kökenli olduğu, aile içerisinde konuşulan dilin daha çok Türkçe olduğu, ailelerin çoğunun çok çocuklu aileler olduğu ortaya çıkmıştır. Annelerin çoğu ev hanımıdır, diğerleri temizlik işlerine gitmekte ya da çocuk bakıcılığı yapmaktadır. Babalar ise çoğunlukla inşaat işçisi, şoför, garson, boyacı vb. olarak çalışmaktadırlar. Araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda, göçmen annelerin maddi kaygılar yaşadıkları, çocuklarının yetiştirilmesi, onlara nasıl davranılması gerektiği ve ihtiyaçlarının neler olabileceği konusunda bilinçli olmadıkları, daha çok kendi durumlarına benzer özellikler gösteren diğer göçmen ailelerle aynı bölgede yaşadıkları, sosyal çevrelerinin yine diğer göçmen ailelerden oluştuğu sonucuna varılmıştır
17 Ağustos 1999 - Gölcük Depremi
Ankara : İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, 2016.This work is a student project of the The Department of History, Faculty of Economics, Administrative and Social Sciences, İhsan Doğramacı Bilkent University.by Yeni, Harun
Türkiye Esnaf ve Zanaatkârlar Konfederasyonu
Ankara : İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, 2016.This work is a student project of the The Department of History, Faculty of Economics, Administrative and Social Sciences, İhsan Doğramacı Bilkent University.by Emiroğlu, Kudret
Acute infectious exacerbations in chronic obstructive lung disease and effects of azithromycine, sultamycilline, ciprofloxacin and cefaclor monohydrate Kronik obstruktif akciger hastaligi olgularinda akut infeksiyon doneminde patojen ajanin saptanmasi ve azitromisin, sultamisilin, siprofloksasin ve sefaklor monohidratin etkinligi
Background and Design. Lower respiratory tract infections cause great morbidity and mortality in patients with chronic obstructive pulmonary disease (COPD). The aim of this study was to find out the causative organism and the effects of azithromycine, ampicillin sulbactam (sultamycilline), ciprofloxacin and cefaclor monohydrate therapy in COPD. One hundred and sixteen patients with COPD in acute exacerbation were randomized into four groups for antibiotic treatment following lung function test and sputum. Results. The most common strains were H. influenzae (30.8%), S. pneumoniae (12.0%) and M. catarrhalis (7.7%). Conclusion. H. influenza is the most common causative organism in acute infectious attacks of COPD. Azithromycine, ampicilline sulbactam (Sultamycilline), ciprofloxacin and cefaclor monohydrate are of value in the treatment of acute infectious attacks of COPD
Ekolojik Kampus: ODTÜ Erdemli Kampusu Biyolojik Çeşitliliği
Artan insan nüfusu ve endüstrileşme ile ekosistemler ve barındırdıkları yaban hayat hızlı bir yok oluşa sürüklenmektedir. Anthropocene olarak adlandırılan bu yeni çağda insanların ve doğal canlıların bir arada kentsel ve kırsal alanlarda var olmasını sağlayacak çözüm arayışları başlamıştır. Dünyanın önde gelen üniversiteleri bu arayışları ‘ekolojik kampus’ yaklaşımı ile kendi kampuslarında uyguluyor; doğru ve yenilikçi yönetim ilkeleri ile hem insan hem de yaban hayatın sürdürülebilir olarak var olabileceği çözümler üretiyorlar. Bu çözümlerin geliştirilebilmesi için ise öncelikle kampusu kullanan biyolojik çeşitliliğin bilinmesi gereklidir. Bu amaçla, projemiz ODTÜ Erdemli Kampusunun barındırdığı biyolojik çeşitliliği anlamak için bir senelik yoğun bir saha araştırması programı önermektedir. Hem ODTÜ Ankara ve Erdemli Kampusundan hem de diğer üniversitelerden 20’den fazla uzman odak grup olarak seçilen bitki, eklem bacaklı, balık, amfibi ve sürüngen, kuş ve memeli canlı gruplarının çeşitliliğini, yaygınlığını ve bolluklarını ortaya çıkararak ileriki yıllarda yapılacak ekolojik kampus yönetimi stratejilerinin belirlenmesi için gerekli kapasiteyi oluşturacaklar. Aynı zamanda ileride yapılacak çalışmalarla çevresel değişimlerin ve kullanım politikalarının kampus yaban hayatı üzerine etkilerinin anlaşılması mümkün olacak. Bu çalışma ile ODTÜ kendi kampusunda var olan biyolojik çeşitliliği bilen ve bu bilgiyi yenilikçi yaklaşımlarda kullanabilen bir üniversite olacaktır