89 research outputs found
Prediction and performance evaluation of BDI forecasting models : Cross efficiency, the directional distance function and the AVS utility function
Workshop 2015 -Advances in DEA Theory and Applications (December 1-2, 2015)In the study, we propose a nonparametric efficiency measurement approach for the forecasting model selection problem. Three autoregressive models and three fuzzy time series approaches are employed for the calibration of data structure to depict the trend. The directional distance function and portfolio theory are further used to evaluate the performance of BDI predictions. A directional distance function is defined that looks for possible increases in accuracy and skewness, and decreases in variance obtained by cross efficiencies of those forecasting models. We also establish a link to proper indirect accuracy- variance -skewness (AVS) utility function for various users in various utilities. An empirical section on a set of forecasting Baltic Dry Index (BDI) forecasting models serves as an illustration.The workshop is supported by JSPS (Japan Society for the Promotion of Science), Grant-in-Aid for Scientific Research (B), #25282090, titled “Studies in Theory and Applications of DEA for Forecasting Purpose.本研究はJSPS科研費 基盤研究(B) 25282090の助成を受けたものです
Gümüş nanopartiküllerin polifenollerle sentezi ve karakterizasyonu
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Anahtar kelimeler: Nanoteknoloji, gümüş nano partiküller, bitkisel poifenoller, antibakteriyel,Nanoteknoloji yüzyılın teknolojisi olarak adlandırılmaktadır. Nanobilim ve nano teknoloji yeni yapı materyallerinden ilaç endüstrisine kadar her yönüyle insan hayatını kapsadığından, geçmişten günümüze kadar diğer teknik gelişmelerle kıyaslanamayacak bir teknolojik patlamayı başlatacaktır. Eğer nano partiküllerin özellikleri aydınlatılabilirse en büyük gelişme bunların kullanım alanlarında yaşanacaktır. Nano partiküllerle ilgili önemli temel olaylar bilinmekte ve gelecek uygulamalar çeşitli araştırmalar ile ortaya konacak bu yeni özellikler üzerine inşa edilebilir.Bu çalışmada antibakteriyel etkiye sahip metalik gümüş nano partiküllerin sentezinde; hem ?OH grupları sayesinde indirgen hem de makro molekül yapısı ile yüzey aktif madde özelliği gösteren bitkisel polifenoller kullanılarak yeni bir metot uygulanmıştır. Böylece indirgeme ajanı olarak ayrıca bir reaktif kullanmaya gerek kalmamıştır. Reaksiyon 70-80°C sıcaklıkta gerçekleştirilmiştir. Yapılan çalışmalarda kullanılan AgNO3 ve polifenol derişimlerinin, polifenol türlerinin ve pH değerinin hazırlanan partikül boyutuna ve morfolojisine etkileri incelenmiştir. Tarama Elektron Mikroskobu (SEM) kullanılarak elde edilen partiküllerin boyutunun 30-120 nm aralığında olduğu tespit edilmiştir. X-Işını Kırınım (XRD) analizleri ile de gümüş partiküllerin kristalografisi ve saflığı incelenmiştir.Key Words: Nanotechnology, Ag nanoparticles, plant polyphenols, antibacterial.Nanotechnology is called the technology of the next century coming after microtechnology. Nanoscience, and nanotechnology, is going to initiate a technological impact that can probably not be compared with any other technical development up to the present time, since it will concern all aspects of human life, ranging from novel building materials to medicine. The most revolutionary consequences can be expected if the most valuable properties of nanoparticles, their electronic properties, are exploited. Meanwhile, we know the most important basic facts about nanoparticles and so can predict future applications based on their novel properties.In this study a novel and facile method to synthesize silver nanoparticles that have antibacterial feature was applied by using plant polyphenols which have reduction effect with involving ?OH groups and keeps the prepared particles stable since their macro molecular structures. There is no other reducing agents were used. This reaction was carried out at 70-80°C temperature. Effects of reactants? concentrations, polyphenol species and pH were investigated on particle size and morphology. The sizes of these silver nanoparticles were found to be in the range of 30-120 nm as analyzed using Scanning Electron Micrographs (SEM). Also the crystallography of the particles were investigated by X-Ray Diffraction patterns
Lityum iyon piller için nano ölçekli spinel yapılı katot materyallerin sentezi
06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Günümüzde ikincil pil alanındaki aktif çalışmalar şarj edilebilir lityum piller üzerine odaklanmıştır. Uzun şarj-deşarj döngü ömrü, hafıza etkisi göstermemesi, maliyetlerinin düşmesi, çevreye dost olması dolayısıyla cep telefonu, bilgisayar, dijital kamera gibi taşınabilir elektronik cihazlar için vazgeçilmez bir güç kaynağı haline gelmiştir. Lityum iyon pillerin elektrikli araçlar ve akıllı şebekeler için de geleceğin güç kaynağı olacağı iddia edilmektedir. Şarj edilebilir lityum iyon pillerin spesifik güç yoğunluğunun ve akım yoğunluğunun arttırılması bilim ve endüstri çevresinde en çok ilgi çeken konu haline gelmiştir. Günümüzde bunu gerçekleştirebilmek için nano elektrot aktif materyalleri içeren elektrotlar incelenmektedir. Lityum iyon pillerin kapasitesi genellikle katot ile sınırlıdır. Katodun kapasitesini arttırmak lityum iyon pilin performansını yükseltmek anlamına gelir. Günümüzde çeşitli morfolojilerde nano yapılı lityum katot aktif materyalleri üzerinde çalışılmaktadır. Çalışmalar, bilgisayar ve cep telefonlarında kullanılan LiCoO2 yerine spinel LiMn2O4 ve metal katkılı LiMxMn2-xO4 (M: metal) üzerinde yoğunlaşmaktadır çünkü LiMn2O4 ve LiMxMn2-xO4 yüksek güç gerektiren uygulamalar için LiCoO2 katottan daha güvenli, daha ucuz ve daha çevre dostudur. Birçok nano yapılı elektrot aktif materyali kimyasal metotlarla sentezlenebilmektedir. Üretilen nano yapıların morfolojileri ve boyutları sentez parametrelerindeki değişiklere bağlı olarak farklı olmaktadır. Yapılan bu çalışmada spinel LiMn2O4 ve metal katkılı LiMxMn2-xO4 katot aktif materyallerinin, mikrodalga destekli hidrotermal sentez metodu kullanılarak nano boyutlarda elde edilmesi ve elde edilen katot aktif materyalleri ile daha yüksek kulombik etkiye, şarj tutma kabiliyetine, döngü kararlılığına ve spesifik kapasiteye sahip pillerin üretilmesi amaçlanmıştır. Üretilen katot aktif nanopartiküllerin yapısal karakterizasyonu X-ışınları difraksiyonu (XRD) ile, morfolojik karakterizasyonu taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve yüksek çözünürlüklü geçirimli elektron mikroskobu (HRTEM) ile, elektrokimyasal analizler çok fonksiyonlu elektrokimyasal çalışma istasyonu ile yapılmıştır. Elde edilen materyal tabakalı-spinel (Li2MnO3-LiMn2O4-Li1,24Mn1,76O4) kompozit yapısı olarak tanımlanmıştır. Üretilen materyalin partikül şekli oktahedraldir ve boyutu kalsinasyon sıcaklığına göre 30 nm ile 1 µm arasında değişmektedir. Bu katot aktif nanopartiküllerin 0,1 C hızda ilk deşarj kapasitesi yaklaşık 600 mAh/g ve kulombik etkinliği % 95 üzerindedir. 0,5 C hızda şarj tutma kapasitesi ve kulombik etkinliği % 95 üzerindedir.Most of the active research in the field of secondary battery is currently focused on rechargeable lithium ion batteries. They have excellent performance and storage characteristics, long charge-discharge cycle life, no memory effect, environmentally friendly and are available at low cost. Lithium-ion batteries for smart grid and electric vehicles are considered as future power sources. Increasing the specific power density and current density of rechargeable lithium ion batteries has become the most interesting title in science and industry vicinities. Nowadays nanostructured electrodes containing nano scaled active materials are examined to improve the specific power density of lithium batteries. Improvements at the cathode side are also critical for the progress of lithium batteries. Enhancing at the capacity of cathode means that improvement at the performance of lithium ion battery. Recently, nanostructured lithium cathode materials had various morphologies have been studied. The new Li-ion cells are based on positive electrodes of either spinel LiMn2O4 or metal dopped LiMxMn2-xO4 (M: metal) instead of LiCoO2. This is because LiMn2O4 and LiMxMn2-xO4 offer significant safety advantages over LiCoO2 that become critical in batteries designed for high power applications. Many of nanostructured electrode active materials can be synthesized by soft chemical methods. Morphologies and sizes of the achieved nanostructures show distinction depending on the changes of synthesis parameters. It has been aimed to synthesize nanosized LiMn2O4 and metal dopped LiMxMn2-xO4 cathode active materials at low temperatures by using microwave assisted hydrothermal method in this work. Also aimed to fabricate CR2016 rechargeable lithium ion button cells which have higher columbic efficiency, capacity retention ability, cycling stability and specific capacity. Structural and morphological characterization of the synthesized cathode active nanoparticles were performed by XRD and SEM, HRTEM respectively. Electrochemical characterizations were performed by electrochemical workstation. Synthesized materials were defined as layered-spinel (Li2MnO3-LiMn2O4-Li1,24Mn1,76O4) composite cathode active materials. Particle shapes of the materials were octahedral and the sizes were between 30 nm and 1 µm subjected to calcination temperature. First discharge capacity of the material at 0,1 C rate is about 600 mAh/g and columbic efficiency is over 95 percent
Bivariate Long Term Fuzzy Time Series Forecasting of Dry Cargo Freight Rates
AbstractThis paper proposes a bivariate long term fuzzy inference system for time series forecasting task in the field of freight market. Fuzzy time series methods are applied by many scholars, it is broadly accepted pattern recognition, forecasting tool. Previous studies mainly establish algorithms for high frequency time series data such as daily, monthly intervals. The proposed model performs similar techniques for long term annual base data, also extends the conventional method with multi-variate heuristic algorithm.Empirical work is accomplished on shipping freight rate data, life expectancy is used as a leading indicator in the bivariate fuzzy time series model
Energy Consumption-Youth Unemployment Nexus in Europe: Evidence from Panel Cointegration and Panel Causality Analyses
This paper employs a panel data set of 20 European countries and examines the impacts of energy consumption on youth unemployment over the period 1990-2011. We employed panel FMOLS and panel DOLS estimations, panel Granger causality tests based on vector error correction model and panel causality tests of Emirmahmutoglu and Kose (2011) and Dumitreschu and Hurlin (2012). According to the panel FMOLS and DOLS estimators results, there is negative impact of energy consumption on youth unemployment rates. In addition, the causality tests yield unidirectional causality from energy consumption to youth unemployment rates. The outcome of this paper explores the importance of energy policies to decrease youth unemployment rates and, hence, it may suggests policymakers follow relevant policies encouraging energy consumption and new potential energy investments to diminish youth unemployment rates.
Keywords: energy consumption; youth unemployment; panel analysis; EU
JEL Classifications: C33, E24, Q4
BSC VE GF-AHP İLE LOJİSTİK ŞİRKETLERİ İÇİN STRATEJİ PLANLAMA VE YÖNETİMİ
Traditional performance assessment is mainly based on financial aspects, but the significance of non-financial aspects such as customer satisfaction or innovation becomes important factors for business success especially in service areas. The aim of this paper is to investigate the appropriate strategy and performance measurement in logistics companies by using the Balanced Scorecard (BSC) method with fuzzy AHP (FAHP) approach to ensure comprehensive performance analysis of both financial and non-financial aspects. Since the major customer of logistics companies are traders and manufactures, they provide a series of transportation solution or other logistics activities. In this paper, the relative algorithm is proposed to measure each dimension of BSC. According to their significance level, all dimensions are ranked to pay attention respectively for the selection of the strategy of the logistic companies. The weight of each technical criterion which is important for the strategy of logistics companies is found to calculate the relative weight of each dimension of BSC. The most important measures of each BSC dimension are return on investment, safety and reliability, administrative performance, employee satisfaction. Klasik performans değerlendirmesi çoğunlukla finansal beklentiler üzerine kuruludur, fakat finansal olmayan faktörler, örneğin tüketici memnuniyeti veya yenilik-değişim, şirketlerin başarılı olmasında özellikle servis alanlarında önemli olmaya başladı. Bu çalışmanın amacı Dengeli Sonuç Kartı (Balanced Scorecard-BSC) ve bulanık analitik hiyerarşi süreci metodları kullanılarak lojistik şirketleri için finansal ve finansal olmayan faktörler göz önünde bulundurularak uygun strateji ve performans ölçümünü araştırmaktır. Başlıca lojistik şirketlerinin müşterileri alıcı ve üreticiler olduğundan dolayı, lojistik şirketleri farklı ulaşım yolları ve çözümleri sağlarlar. Bu makalede, BSC'ın her bir boyutunun ölçülmesi için göreli algoritma önerildi. Her bir boyut için elde edilen önem derecelerine göre, boyutların hepsi derecelendirilerek lojistik şirketleri için strateji seçimi belirlenmeye çalışıldı. Lojistik şirketlerinin strateji seçimi için önemli olan her bir teknik kriterin ağırlıkları hesaplanarak BSC'ın boyutları için göreceli ağırlıklar bulundu. Stratejik öneme sahip kriterler sırasıyla yatırım getirisi, emniyet ve güvenirlilik, idari performans, çalışan memnuniyetidi
Investigation of musculoskeletal system injuries in athletes doing bodybuilding and fitness sportsVücut geliştirme ve fitness sporu yapanlarda, kas, iskelet sistemi sakatlıklarının belirlenmesi
The aim of this research is to investigate the musculoskeletal system injuries in athletes doing bodybuilding and fitness sports.The population of the study consists of 143 female (34.5%) and 272 (65.5%) male participants aged between 16-60 (26.16 ± 8.83) doing body building and fitness training in the gymnasiums located in İzmir, Denizli, Aydın, Manisa and Muğla. The "Extended Nordic Musculoskeletal System Questionnaire (ENMSQ)" was used to question musculoskeletal disorders. ENMSQ asks yes / no whether there is pain, pain or discomfort in the nine body regions up to now, within the last 12 months, within the last four weeks, and on the day the assessment is made. The Nordic Musculoskeletal The data obtained from ENMSQ was calculated at a significance level of 0.05 in the 95% confidence interval by the SPSS 22.0 package program.In the study, it was found that there was no significant difference between individuals in terms of getting injured according to variables such as gender, sports training, warming exercises before training (p>0.05); There was a statistically significant difference (p<0.05) between individuals in the knee region according to age variable; on shoulder and knee regions according to BMI values, elbow, hand-wrist and forearm and foot-to-foot area according to frequency of weekly training.In the study, it was concluded that increase in the likelihood of getting injured in the knee and shoulder regions due to increase in age and BMI values for the athletes doing body building and fitness sports. Therefore, doing regular physical activity, adequate and balanced diet should be regulated the body weight according to height in order to avoid injuries in knee and shoulder areas. In addition, the study found that as the frequency of weekly training decreased in those engaged in body building and fitness, there were increases in elbows, hand-wrists and injuries to the forearms and foot-to-foot areas of them. Therefore, the likelihood of getting injured in the elbow, hand-wrist and forearm and foot-ankle regions can be reduced by increasing the frequency of weekly training and broadening its scope.Extended English abstract is in the end of Full Text PDF (TURKISH) file. ÖzetBu araştırmanın amacı vücut geliştirme ve fitness sporu yapanlarda görülen, kas-iskelet sistemi sakatlıklarının belirlenmesidir.Araştırmanın örneklemini İzmir, Denizli, Aydın, Manisa ve Muğla illerinde bulunan spor salonlarında vücut geliştirme ve fitness antrenmanlarına katılan, yaşları 16-60 (26.16±8.83) arasında değişen, 143’ü kadın (%34.5) ve 272‘si erkek (%65.5) olmak üzere 415 gönüllü kişi oluşturmuştur. Kas iskelet sistemi rahatsızlıklarını sorgulamak amacıyla “Genişletilmiş Nordic Kas İskelet Sistemi Anketi (GNKİSA)” kullanıldı. GNKİSA, dokuz vücut bölgesinde şimdiye kadar, son 12 ay içinde, son dört hafta içinde ve değerlendirmenin yapıldığı gün, acı, ağrı veya rahatsızlık olup olmadığını evet/hayır şeklinde sorgular. GNKİSA’dan elde edilen veriler SPSS 22.0 paket programında %95 güven aralığında 0.05 anlamlılık düzeyinde değerlendirildi.Yapılan istatistiki analizlerde yaş değişkenine göre diz bölgesinden; BKİ değerlerine göre omuz ve diz bölgelerinden; haftalık antrenman yapma sıklığına göre dirsek, el-el bileği ve ön kol ile ayak-ayak bileği bölgelerinden sakatlık geçiren ve geçirmeyen bireyler arasında anlamlı bir farklılığın olduğu görüldü (p<0.05).Araştırmada vücut geliştirme ve fitness sporuyla uğraşanlarda yaş ve BKİ değerlerinin artışına bağlı olarak diz ve omuz bölgelerinde sakatlıklarının görülme oranında artışların olduğu sonucuna ulaşıldı. Bu nedenle diz ve omuz bölgelerinde sakatlıklarla karşılaşmamak için düzenli fiziksel aktiviteye katılım, yeterli ve dengeli beslenme ile boy uzunluğuna uygun vücut ağırlığının denetimi sağlanmalıdır. Buna ek olarak, araştırmada vücut geliştirme ve fitness sporuyla uğraşanlarda haftalık antrenman sıklığı azaldıkça dirsek, el-el bileği ve ön kol ile ayak-ayak bileği bölgelerinde görülen sakatlıklarda artışların olduğu ortaya konuldu. Bundan dolayı haftalık antrenman sıklığının arttırılması suretiyle kapsam genişletilerek dirsek, el-el bileği ve ön kol ile ayak-ayak bileği bölgelerinde sakatlık görülme olasılığı azaltılabilir
A Batch Adsorber Design for Rhodium Adsorption on Gallic Acid Formaldehyde Resin
The adsorption of rhodium (III) ions onto gallic acid formaldehyde resin in a batch adsorber has been studied. Adsorption experiments were carried out by agitating 1 g resin particles with 1000 ml of Rh (III) ion solution of the initial concentrations from 16.54 to 88.80 mg/l (293K, 1M HCl). Using Langmuir isotherm, a single stage batch adsorber was designed for different adsorbent mass/treated effluent volume ratios. An initial rhodium concentration of 100 g/m(3) is assumed and the required amount of resin particles to recover metal ion content by 75%-99% at various volumes of effluents. For a single-stage adsorption system, thus the adsorbent demonstrated recovery capacity. For example, 1 m(3) of solution is to be treated; the required masses of gallic acid resol resin are 25 kg for 75% rhodium removal. In order to recover 90% of the rhodium (III) at various volumes of solution which having different metal concentrations, the required amount of gallic acid resin was calculated. For example, 1 m3 of solution is to be treated, the required amounts of resin particles to reduce the rhodium content by 90% increased from 75 to 76 kg with increase in the initial rhodium metal concentration from 0.1 to 100 g/m(3). Through such a projection, a real single stage adsorption system can be designed
- …