106 research outputs found
The impact of security cooperation established in Turkey on private security officers’ burnout and turnover intention
Günümüzde suç önleme politikalarının merkezinde yer alan özel güvenliğin, kamu güvenliğine katkısını
artırabilmek için tüm dünyada çeşitli işbirliği projeleri gerçekleştirilmektedir. Bu projelerin en
önemlilerinden biri de, Türkiye’de polis ve özel güvenlik görevlileri arasında işbirliği kültürü yaratarak
özel güvenlik görevlilerinin genel güvenliğe katkısını azami seviyeye çıkarmayı amaçlayan Genel Kolluk
Özel Güvenlik İşbirliği ve Entegrasyonu-KAAN Projesidir. Proje, genel hedeflerine ulaşma yönünde
başarılı olmakla birlikte, özel güvenlik görevlilerinin iş tutumları üzerinde olumlu etkiler oluşturma
potansiyeline de sahiptir. Araştırmanın amacı Türkiye’de gerçekleştirilen işbirliği projesi kapsamında
görev yapan özel güvenlik görevlileriyle bu kapsamda görev yapmayanların tükenmişlik ve işten ayrılma
niyetleri arasında fark olup olmadığını tespit etmektir. Nicel paradigma çerçevesinde gerçekleştirilen
araştırma, betimsel tarama şeklinde desenlenmiştir. Araştırmanın evrenini Isparta ilinde çalışan özel
güvenlik görevlileri oluşturmaktadır. Araştırmada tam sayım kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama
aracı olarak, Maslach ve Jackson (1981) tarafından geliştirilen Maslach Tükenmişlik Envanteri ve Scott
ve arkadaşları (1999) tarafından geliştirilmiş olan İşten Ayrılma Niyeti Ölçeğini içeren anket formu
kullanılmıştır. Araştırma sürecinde elde edilen verinin analizi neticesinde, Proje kapsamında çalışan özel
güvenlik görevlileriyle bu kapsamda görev yapmayanların kişisel başarı algıları arasında istatistiksel
olarak fark bulunduğu, işten ayrılma niyeti ve tükenmişlik envanterinin diğer boyutları kapsamında
herhangi bir farkın olmadığı tespit edilmiştir.In order to increase the contribution of private security which has been at the center of crime prevention
policies today, to public safety, various cooperation projects are carried out all over the world. One of the
most important ones of these projects is also Law Enforcement Private Security Cooperation and
Integration-KAAN Project which aims to maximize the contribution of private security to public safety in
Turkey by creating a cooperation culture between police and private security officers. While the project is
successful in achieving its overall goals, it also has the potential to have positive effects on private
security officers’ job attitudes. The aim of the study is to determine whether there is any difference
between the private security officers’ burnout and turnover intention who works in the scope of Project
and who don’t work. The research carried out within the framework of the quantitative paradigm was
planned as a descriptive survey. The universe of the research consists of private security officers working
in Isparta city. The full count sample was used in the study. In the research, a questionnaire form was
used as data collection tool which contains Maslach Burnout Inventory developed by Maslach and
Jackson (1981) and Intention to Leave Scale developed by Scott et al (1999). As a result of the analysis of
the data obtained during the research process, it was determined that there is a statistically significant
difference between the personal success perception of the private security officers working within the scope of the project and those who don’t work within it, and there is no difference in terms of turnover
intention and other dimensions of the burnout
MESNET FARKLILIKLARININ BAZALT ELYAF TAKVİYELİ KOMPOZİT BORULARIN DÜŞÜK HIZLI DARBE DAVRANIŞLARINA ETKİSİNİN İNCELENMESİ
MESNET FARKLILIKLARININ BAZALT ELYAF TAKVİYELİ KOMPOZİT BORULARIN DÜŞÜK HIZLI DARBE DAVRANIŞLARINA ETKİSİNİN İNCELENMESİÖzetGerçekleştirilen bu çalışmada, ±55o filaman sarım BTP/Epoksi kompozit borulara iç çapı ölçülerinde dolu çelik mil yerleştirilerek, borunun içinden mesnetleme yapılmıştır. Mesnetle yapılmayan içi boş BTP/Epoksi kompozitler ile birlikte çelik mil ile mesnetlenmiş BTP/Epoksi kompozit boruların 20J ve 25J enerji seviyelerinde düşük hızlı darbe testleri gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen testler neticesinde, içi dolu çelik ile mesnetlenmiş BTP/Epoksi ve içi boş BTP/Epoksi kompozit boruların maksimum darbe kuvvetleri, deplasman değişimleri ve absorbe edilen enerji miktarları belirlenmiştir. Mesnetin ±55o filaman sarım BTP/Epoksi kompozitlerin düşük hızlı darbe davranışlarına etkisi tespit edilmiştir. Mesnetleme ile maksimum kuvvet değerinin arttığı, deplasman miktarının da düştüğü belirlenmiştir.Anahtar Kelimeler: Bazalt elyaf, Filaman sarım kompozit, Düşük hızlı darbe davranışlarıINVESTIGATION OF THE EFFECT OF SUPPORT DIFFERENCES ON LOW VELOCITY IMPACT BEHAVIORS OF BFR/EPOXY COMPOSITE TUBESAbstractIn this study, ±55o filament wound BFR / Epoxy composite tubes have been supported by a steel shaft with placing inside the composite tube according to internal diameters. Low velocity impact tests were performed at 20J and 25J energy levels for BFR / Epoxy composite tubes supported by the steel shaft and unsupported. As a result of the tests, maximum impact forces, displacement changes and absorbed energy amounts of BFR / Epoxy composite tubes supported by the steel shaft and unsupported were determined. The effects of a steel shaft support of ± 55o filament wound BFR/Epoxy composites on low velocity impact behavior were investigated. It was determined that the maximum force value increased and the amount of displacement decreased by the steel shaft support.Keywords: Basalt fiber, filament wound composite, low velocity impact behaviors
Mature Live Weights and Some Reproductive Characteristics of Orta Anadolu Merinosu Sheep under Breeder Conditions
Bu araştırma, ıslah çalışması yürütülen yetiştirici sürülerindeki Orta Anadolu Merinosu koyunların bazı döl verimi özellikleri ve ergin canlı ağırlıklarını (CA) tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada Eskişehir ilinin Çifteler, Mahmudiye ve Sivrihisar ilçelerine bağlı 14 köydeki 33 adet sürüdeki 16575 baş koyunun döl verimleri ve 9616 baş koyun ve 297 baş koçun sıfat dönemi öncesi CA’ları belirlenmiştir. Orta Anadolu Merinosu koyunların doğum ve ikizlik oranları yıllar itibarıyla önemli seviyede (p<0.01) farklı bulunmuştur. Koyunlarda CA bakımından hem yıllar hem de yaşlar arasında önemli seviyede (p<0.01) farklılıklar tespit edilmiştir. Koyun ve koçların ortalama CA’ları sırasıyla 56.7 ve 79.6 kg olarak bulunmuş ve CA 3.5 yaşa kadar önemli seviyede (p<0.01) artmıştır. Bu çalışmanın sonucuna göre, halk elinde yetiştirilen ve ıslah çalışması yürütülen sürülerdeki Orta Anadolu Merinosu koyunların döl verim özelliklerinin ve ergin canlı ağırlıklarının tatmin edici seviyede olduğu söylenebilir.The goal of this study was to determine the reproductive performance and mature live weights of Orta Anadolu Merinosu (Central Anatolian Merino) sheep conducted improvement study in breeder’ flocks. The study was conducted on 33 flocks in 14 villages of Çifteler, Mahmudiye and Sivrihisar districts of Eskişehir province. In the study, data obtained from 16575 ewes for reproductive performance, 9616 ewes and 297 rams for live weight were used. The rates of the lambing and, the twinning of Central Anatolian Merino ewes were significantly found different by the years (p<0.01). In terms of ewes' live weight, there were significant differences (p<0.01) for the years and the ages. The means of live weights for ewes and rams were 56.7 and 79.6 kg, respectively. The live weights of ewes and rams increased significantly (p<0.01) until 3.5 years old. As a result, it can be said that the reproductive performance and adult live weights of Central Anatolian Merino sheep in both breeder’ flocks and in improved flocks are in satisfactory level
A descriptive literature review of phubbing behaviors
The practice of phubbing has become an emerging phenomenon of worldwide interest to researchers. The cause is due to the fact that smartphones are ubiquitous and are often used in co-present interactions. This behavior is generally considered inappropriate and is called “phubbing”. Phubbing, as described by Chotpitayasunondh and Douglas (2018), is the act of snubbing someone in a social setting by looking at one's phone instead of paying attention to the other person. The aim of this article is to provide an overview of research studies on phubbing through a review of the current literature. To do this, a search was carried out in an international database, finding 84 relevant articles in English that appeared in peer-reviewed journals published between 2012, the year in which the term ‘phubbing’ appears, and January 2020. The review covers the main fields of research studies on phubbing behaviors. Likewise, the results of the study show the distribution of published articles on phubbing by year that detail the type of study and the methodological approach and, finally, the research journals that have published articles on phubbing. The results of this review are expected to stimulate and guide future research in this field
New approaches to non-toxic material and techniques in original printmaking
Text in Turkish; Abstract: Turkish and EnglishIncludes bibliographical references (leaves 239-246)xviii, 252 leavesBu tez çalışmasında baskıresim sanatı, insanın taş üzerine ilk kazımaları ve mağara resimlerinden günümüze kadar olan süreç kapsamında ele alınmıştır. Bu süreç dahilinde olan sağlık açısından güvenli baskıresim tekniklerine odaklanılmıştır. Araştırma ve literatür tarama sürecinde daha güvenli/toksik olmayan baskıresim teknikleri üzerine ülkemizde fazla kaynak rastlanmamış, bulunan kaynakların da yakın zamanda yazıldığı görülmüştür. Bu nedenle Kuzey Avrupa, Kanada ve Amerika gibi ülkelerde daha sağlıklı baskıresim teknikleri üzerine çalışmalarını sürdüren sanatçıların kaynakları incelenmiştir. Dünya genelinde yapılan araştırmalara göre geleneksel baskıresim tekniklerinde kullanılan asitler, solventler, petrol bazlı zeminler, toksik solvent ve ağır metal içerikli pigment mürekkepler, reçineler ve çok daha fazlasının sağlığımıza ve doğamıza ciddi zararlarının olduğu kanıtlanmıştır. Bu sağlık sorunları arasında ciddi solunum sorunları, sarhoşluk, bulantı, baş ağrısı, göz problemleri, cilt yanıkları, körlük hatta kanser riski ve ölümle sonuçlanabileceği bilinmektedir. Ülkemizde de birçok baskıresim sanatçısı yıllarca zehirli malzemelerle çalışmalarını sürdürmüş ve toksik maddelerin neden olduğu çeşitli sağlık sorunlarıyla yüzleşmiştir. Geleneksel baskıresim tekniklerinde kullanılan çeşitli toksik maddeler yerine alternatif olabilecek sebze temizleme solüsyonu (Vegetable Cleaning Agent, VCA), sirke, Marsilya sabunu, bitkisel yağ, soya sosu, akrilik mürekkep ve zeminler gibi daha sağlıklı ve tamamıyla toksik olmayan malzemelerin kullanımı zehirsiz bir çalışma ortamı yaratmaktadır. Araştırmalar doğrultusunda ülkemizde de toksik olmayan baskıresim çalışmaları başladığı görülmüştür. Çoğu üniversite atölyelerinde halen akademisyenler tarafından toksik malzemelerle geleneksel teknikler uygulatılmaktadır. Dünyada pandemik hastalığın olduğu ve son yıllarda sürdürülebilirlik üzerine yoğunlaşıldığı şu dönemlerde birçok sanatçı/sanatçı adayı daha çok geleneksel tekniklerin uygulandığı ülkemizdeki donanımlı atölyelerden uzak kalmıştır. Bu noktada, pahalı atölye donanımlarına gerek duymadan, toksik olmayan malzemelerle, kendi imkanları doğrultusunda denemeler yapılmıştır. Bu noktada sanatçı/sanatçı adayları pahalı atölye donanımlarına gerek duymadan, toksik olmayan malzemelerle, kendi imkanları doğrultusunda denemeler yapmışlardır. Ülkemizde malzeme açısından eksikler olması sebebiyle sanatçılar alternatif malzeme kullanımına yönelmişlerdir. Bu araştırmada sanatçıların ev ortamlarında nasıl daha güvenli teknikler uygulayabilecekleri sorularına odaklanılmıştır. Ülkemizde çok genç olan toksik olmayan özgün baskıresim teknikleri incelenerek hem literatüre hem de sanatçıların malzeme olarak kullanmalarına katkıda bulunmak, bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır.In this thesis, the art of printmaking is discussed within the scope of the process from the first engravings of humanity on stone and cave paintings to the present day. In this process, the focus is on health-safe printmaking techniques. During the research and literature review process, there were not many sources in our country on safer/nontoxic printmaking techniques, and it was seen that the found sources were written recently. For this reason, the sources of artists who continue to work on healthier printmaking techniques in countries such as Northern Europe, Canada and America have been examined. According to studies conducted around the world, it has been proven that acids, solvents, petroleum-based floors, toxic solvents and heavy metal-containing pigment inks, resins and much more, used in traditional printmaking techniques, have serious harms to our health and nature. It is known that these health problems can result in serious respiratory problems, drunkenness, nausea, headache, eye problems, skin burns, blindness, even cancer risk and death. Many printmaking artists in our country have continued to work with toxic materials for years and have faced various health problems caused by toxic substances. The use of healthier and completely non-toxic materials such as vegetable cleaning solution (Vegetable Cleaning Agent, VCA), vinegar, Marseille soap, vegetable oil, soy sauce, acrylic ink and floors, which can be alternatives to various toxic substances used in traditional printmaking techniques, creates a non-toxic working environment. In line with the researches, it has been seen that non-toxic printmaking studies have started in our country as well. Traditional techniques with toxic materials are still being applied by academicians in most university workshops. In these times when there is a pandemic disease in the world and there has been a focus on sustainability in recent years, many artist/artist candidates have stayed away from well-equipped workshops in our country where traditional techniques are applied. At this point, experiments were made with non-toxic materials, without the need for expensive workshop equipment, in line with their own means. At this point, artist/artist candidates have made experiments with non-toxic materials in line with their own means, without the need for expensive workshop equipment. Due to the lack of materials in our country, artists have tended to use alternative materials. This research focuses on the questions of how artists can apply safer techniques in their home environment. The main purpose of this study is to contribute to both the literature and the use of artists as materials by examining the non-toxic printmaking techniques, which are very young in our country
The evaluation of effect of sternocleidomastoid muscle flap on frey's syndrome through galvanic skin response in patients who underwent superficial parotidectomy
Süperfisiyal parotidektomi sonrası en sık görülen komplikasyonlardan biri Frey Sendromu'dur. Frey Sendromu oluşumunu engellemek için birçok cerrahi yöntem tanımlanmıştır. Sternokleidomastoid (SKM) kas flebi uygulaması bu yöntemler arasında basit, güvenli ve etkin olması özellikleriyle sık kullanılmaktadır. Çalışmamızda çıkarılan parotis dokusu yerine SKM kas flebi çevrilmiştir. Frey Sendromu tanısında objektif yöntem olarak genellikle Minor'ün nişasta-iyot testi kullanılmaktadır. Bu testin semptomatik olmayan hastalarda da büyük oranda pozitif sonuç vermesi daha özgül bir test kullanılmasını gerekli kılmaktadır. Bu amaçla çalışmamızda galvanik deri cevapları testi (GDC) kullanılmıştır. Çalışmamızın amacı süperfisiyal parotidektomi yapılan hastalarda SKM kas flebi kullanılmasının Frey Sendromu ve GDC ölçümleri üzerindeki etkisini araştırmaktır.Çalışmamızda benign hastalıklar nedeniyle süperfisiyal parotidektomi yapılan 22 flepli ve 21 flepsiz hasta değerlendirildi. Hastaların preoperatif sağ ve sol parotis lojuna uyan bölgedeki cilt üzerinden GDC'ları ölçüldü. Postoperatif 6. ayda yine her iki tarafın GDC'ları ölçüldü. Opere edilmemiş taraf kontrol grubu olarak kabul edildi.Hastaların 4'ünde (%9,3) Frey Sendromu bulguları vardı. Bu hastaların hepsi flepsiz gruptaydı. Flepsiz hastalar içinde Frey Sendromu oranı %19 olarak hesaplandı. Flepli hastalarda postoperatif opere ve sağlam taraflardan elde edilen GDC ölçümleri arasında fark saptanmadı. Flepsiz hastalarda postoperatif opere tarafta sağlam tarafa göre GDC değerlerinin daha yüksek olduğu saptandı. Frey Sendromu yakınmaları olan hastaların GDC değerleri diğer hastalardan anlamlı şekilde daha yüksekti. GDC testinin Frey Sendromu tanısında duyarlılığı %100, özgüllüğü %92 olarak hesaplandı.Çalışmamızda SKM kas flebi uygulamasının Frey Sendromu'nuönlemede etkin bir yöntem olduğu, GDC testinin kantitatif sonuç verebilen, duyarlılığı ve özgüllüğü yüksek bir test olduğu gösterilmiştir.Frey's Syndrome is one of the most encountered complications after superficial parotidectomy. There are numerous surgical methods identified in order to prevent development of Frey's Syndrome. Sternocleidomastoid (SCM) muscle flap is frequently used because of its simplicity, reliability and effectiveness. In our study SCM muscle flap was placed on the area of the extracted parotid tissue. Minor's starch-iodine test is generally used for the diagnosis of Frey's Syndrome as an objective method. The fact that Minor's starch-iodine has a high positive rate among asymptomatic patients the use of a more specific test suitable. Therefore, galvanic skin responses (GSR) test was used in our study. The aim of the present study was to explore the effect on Frey's Syndrome of the use of SCM muscle flap and the reliability of the GSR measurements among the patients who underwent superficial parotidectomy.Twenty-two patients with flap and 21 patients without flap, both of whom underwent superficial parotidectomy due to benign diseases, were evaluated in our study. GSR's were measured on the area appropriate for preoperative right and left parotid region of the patients. Again, in the 6th month of the postoperative period GSRs of the both sides were measured. The side not operated was accepted as control group.There was not any significant difference between the two groups in terms of age and sex. Four patients (9.3%) had symptoms of Frey's syndrome. All of the patients belonged to the group without flap. The ratio of Frey's syndrome among the patients without flap were estimated as 19%. There was no difference between postoperative GSR measurements of the operated region and intact region among the patients with flap. On the other hand, there were higher values of postoperative GSR measurements of the operated region compared to the intact region among the patients without flap. GSR values of the patients with Frey's syndrome were significantly higher than others. It was found out that sensitivity of GSR test in the diagnosis of Frey's syndrome was 100% and specificity was 92%.It was demonstrated in our study that the use of SCM muscle flap was an effective method in preventing Frey's syndrome and GSR test was a test that provided quantitative results, had a high sensitivity and specificity
Fuzzy diffusion filter with extended neighborhood
GUVENC, Ugur/0000-0002-5193-7990; Demirci, Recep/0000-0002-3278-0078WOS: 000311133600006Anisotropic diffusion filters, which are motivated from heat diffusion between mediums, have become a widely used technique in the field of image processing. In the initial proposals of anisotropic diffusion filters, 4-neighborhood values with diffusivity functions are computed independently for each spatial location because of numerical approximation. However, anisotropic diffusion filters could not be used in real-time image and video processing applications because they need diffusivity parameters, which must be specified by users in every sampling period. In this study, a fuzzy adaptive diffusion filter using extended neighborhood without diffusivity functions has been developed. The fuzzy adaptive diffusion filter does not require any parameter chosen by user and therefore they could be employed in real-time applications. In the fuzzy adaptive diffusion filter, a similarity transformation by means of relation matrix and fuzzy logic is carried out. Accordingly, the similarity image, output of transformation, is directly used as a heat diffusion coefficient in the diffusion filter. Results show that the fuzzy adaptive diffusion filter is very efficient for removing noise in image while preserving edges. (C) 2012 Elsevier Ltd. All rights reserved
- …