39 research outputs found

    The ambiguous utility of psychometrics for the interpretative foundation of socially relevant avatars

    Get PDF
    Accepted for publication in Theory & PsychologyInternational audienceThe persisting debates that measurement in psychology elicits can be explained by the conflict between two aspiration types. One, the epistemologic aspiration, resting on the search for scientific truth, and two, the social aspiration, resting on the demonstration of a capacity to contribute to psychological assessment problems in particular. Psychometrics answer essentially to psychology's demand for social utility, leading to the quasi-exclusive attribution of importance to quantitative interpretation. For psychology to be considered an empirical science, it has to establish its capacity for the measurement of psychological phenomena, even if this means that it recognizes that these phenomena are essentially qualitative

    Las obsesiones antes de Freud: historia y clínica

    Full text link

    Ueber die Hallucinationen im Santonrausch

    No full text

    Michel Paysant : Logique et poétique

    No full text

    Büyük Filozoflar ve Felsefeleri Tanıtan: Tamer YILDIRIM

    No full text
    Descartes’tir. Yazar, kartezyen felsefenin yeni bir felsefe oluşturduğunu ve antik çağın sonunu getirdiğini belirtir. Descartes’in cogito kavramını ele alarak ince- leyen yazar, Kartezyenciliği Aziz Augustinus’un öncelediğini, “Cogito ergo sum” şeklindeki ünlü cümlede “var olan” olarak olumlanan ya da olumlanabilenin, yal- nızca düşünce olduğunu ve bundan dolayı, cogitoyu “kendini düşünen düşünce” olarak tanımlar. Descartes’te olduğu gibi cogitodan sonra bunun bir sonucu olan Tanrı’nın ontolojik ve kozmolojik kanıtlamasını verir. Bunun bilgiden varlığa ge- çiş olduğunu belirtir. Hatta Descartes, dinsiz birinin bilgi sahibi olamayacağını söyler. Yazar, Descartes’in genelde evreni özelde ise dünyadaki oluşumları açıkla- dığı mekanik modele değinerek bitirir. Devamında Spinoza’yı ele alır ve Spinoza’yı Kartezyen felsefenin mensuplarından biri olarak değerlendirilmesine karşın onu “anti-kartezyenlerin en kartezyeni” olarak niteler (s. 76). Yazar, Descartes’in her şeyi Tanrı ile dünya, ruh ile beden, düşünce ile uzam, anlık ile istenç şeklinde ayırmışken Spinoza’nın farklı olarak her şeyi birleştirmeye çalıştığını belirtir

    Büyük Filozoflar ve Felsefeleri Tanıtan: Tamer YILDIRIM

    No full text
    Descartes’tir. Yazar, kartezyen felsefenin yeni bir felsefe oluşturduğunu ve antik çağın sonunu getirdiğini belirtir. Descartes’in cogito kavramını ele alarak ince- leyen yazar, Kartezyenciliği Aziz Augustinus’un öncelediğini, “Cogito ergo sum” şeklindeki ünlü cümlede “var olan” olarak olumlanan ya da olumlanabilenin, yal- nızca düşünce olduğunu ve bundan dolayı, cogitoyu “kendini düşünen düşünce” olarak tanımlar. Descartes’te olduğu gibi cogitodan sonra bunun bir sonucu olan Tanrı’nın ontolojik ve kozmolojik kanıtlamasını verir. Bunun bilgiden varlığa ge- çiş olduğunu belirtir. Hatta Descartes, dinsiz birinin bilgi sahibi olamayacağını söyler. Yazar, Descartes’in genelde evreni özelde ise dünyadaki oluşumları açıkla- dığı mekanik modele değinerek bitirir. Devamında Spinoza’yı ele alır ve Spinoza’yı Kartezyen felsefenin mensuplarından biri olarak değerlendirilmesine karşın onu “anti-kartezyenlerin en kartezyeni” olarak niteler (s. 76). Yazar, Descartes’in her şeyi Tanrı ile dünya, ruh ile beden, düşünce ile uzam, anlık ile istenç şeklinde ayırmışken Spinoza’nın farklı olarak her şeyi birleştirmeye çalıştığını belirtir. Ya- zar Spinoza’nın başlangıçta Kartezyen Felsefenin İlkeleri’nde Kartezyen düşüncey

    LA FILIERE LAIT EN CHINE, DESCRIPTION GENERALE, EVALUATION DE LA QUALITE DU LAIT A LA PRODUCTION

    No full text
    La production laitière chinoise, secteur non-traditionnel, connaît un développement sans précédent depuis une dizaine d'années. Elle a triplé entre 1997 et 2003, passant de 6,011 à 17,463 millions de tonnes. Cependant, elle reste faible comparée à la taille de la population et à l'échelle du pays. La consommation, qui avoisinait les 1 kg/habitant/an dans les années 1990 atteint aujourd'hui les 9,7 kg/personne/an. Elle reste très inférieure à la moyenne mondiale (100 kg/personne/an). La filière laitière, soutenue par une volonté gouvernementale forte, présente donc un potentiel énorme. Elle suscite un intérêt marqué de la part des industries, des organismes de recherche et des pays étrangers qui désirent profiter de ce nouvel or blanc. L'étude trace les grandes lignes de cette filière et met en évidence les freins à son développement : manque de ressources fourragères, cheptel restreint entre autres. Dans un deuxième temps, des visites d'élevages réalisées dans quatre provinces apportent un complément d'information sur la structure et la qualité de la production. Celle-ci se concentre dans les provinces du Nord (Heilongjiang, Mongolie Intérieure). Les fermes familiales constituent 97,9% du cheptel et 64,9% de la production. Les grandes structures (plus de 100 têtes) sont très minoritaires en nombre mais représentent 19,2% de la production totale. La qualité du lait est très variable. Les taux cellulaires n'ont aucune conséquence sur le prix du lait. Les éleveurs accordent en conséquence peu d'intérêts aux mammites.MAISONS-ALFORT-Ecole Vétérin (940462302) / SudocSudocFranceF

    La Dernière place : rencontres en pays de misère, Pakistan-Inde / Philippe Dagonet,...

    No full text
    Contient une table des matièresAvec mode text
    corecore