Toplumsal Duyarlılık Projeleri Çocuk Haklarının Hayata Geçirilmesi ve Mesleki Gelişim için Bir Araç Olabilir Mi?

Bu araştırmada, Sınıf Öğretmenliği Lisans Programındaki Toplumsal Duyarlılık Projesi (TDP) dersleri kapsamında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde bulunan çocukların katılım haklarının hayata geçirilmesini desteklemek amacıyla gerçekleştirilen bir projenin sağlayabileceği çoklu faydanın incelenmesi amaçlanmıştır. Durum araştırması olarak gerçekleştirilen bu çalışmada proje kapsamında gerçekleştirilen uygulamaların Aile ve Sosyal Hizmetler bünyesindeki çocuklar ve sınıf öğretmeni adayları açısından sağlayabileceği faydalar incelenmiştir. Çalışmanın katılımcılarını ölçüt örnekleme yöntemiyle belirlenen 57 sınıf öğretmeni adayıyla Aile Sosyal Hizmetler bünyesinde görev yapan üç proje koordinasyon sorumlusu oluşturmuştur. Projede veriler; Öğretmen Adayı Görüşme Formu, Proje Koordinasyon Sorumlusu Görüşme Formu ve Öğretmen Adayı Öz Değerlendirme yazılarıyla toplanmıştır. Toplanan veriler içerik analiziyle çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda, “Öğrenciler için çocuk hakları bağlamında sağlanan katkılar”, “Öğretmen adaylarına mesleki gelişim bağlamında sağlanan katılar” ve “Proje ile ilgili görüş ve önerler” olmak üzere üç temaya ulaşılmıştır. Bu kapsamda, projenin etkili ve faydalı bulunduğu, süreç organizasyonuna bağlı olarak birtakım sorunlar yaşandığı, lisans eğitimi süresince uygulamaların devam etmesi, uygulamaların kapsamının genişletilmesi sonuçlarına ulaşılmıştır

3D Propolis-Sodium Alginate Scaffolds: Influence on Structural Parameters, Release Mechanisms, Cell Cytotoxicity and Antibacterial Activity

FEN-C-YLP-130319-0065 BAPKO Project. UID/CTM/50025/2019In this study, the main aim was to fabricate propolis (Ps)-containing wound dressing patches using 3D printing technology. Different combinations and structures of propolis (Ps)-incorporated sodium alginate (SA) scaffolds were developed. The morphological studies showed that the porosity of developed scaffolds was optimized when 20% (v/v) of Ps was added to the solution. The pore sizes decreased by increasing Ps concentration up to a certain level due to its adhesive properties. The mechanical, swelling-degradation (weight loss) behaviors, and Ps release kinetics were highlighted for the scaffold stability. An antimicrobial assay was employed to test and screen antimicrobial behavior of Ps against Escherichia coli and Staphylococcus aureus strains. The results show that the Ps-added scaffolds have an excellent antibacterial activity because of Ps compounds. An in vitro cytotoxicity test was also applied on the scaffold by using the extract method on the human dermal fibroblasts (HFFF2) cell line. The 3D-printed SA-Ps scaffolds are very useful structures for wound dressing applications.publishersversionpublishe

Tophane ve nargile kültürü

Ankara : İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Tarih Bölümü, 2014.This work is a student project of the The Department of History, Faculty of Economics, Administrative and Social Sciences, İhsan Doğramacı Bilkent University.by Aslan, Mustafa Çağatay

High levels of catecholamines cause premature ventricular complex

Ventriküler ekstrasistollerin meydana geliş mekanizmasıbilinsede etyolojisinde rol oynayan ve tetikleyen sebepler tam olarak ortayakonulamamıştır. Ventriküler ekstrasistoller bazı hastalarda asemptomatikseyretsede birçok hastada sıklığına ve kaynaklandığı bölgeye bağlı olaraksemptomatik seyredebilmektedir. Yapılan çalışmalarda uzun süre devam eden sıkVES’in yapısal kalp hastalığı olmadan sol ventrikül sistolik disfonksiyonunaneden olabileceği gösterilmiştir. Norepinefrinin aksiyon potansiyelinin faz-4 kısmındatetiklenmiş aktivite ile ekstra atımlara neden olduğu in vitro çalışmalardagösterilmiştir. Fakat norepinefrinin bu etkisini gösteren insan çalışmasıyapılmamıştır. Aksiyon potansiyelinin faz 3 ve faz 4 aşamasında hücremembranındaki dalgalanmalar eşik değeri aşarsa ekstra uyarı çıkmasına nedenolur.&nbsp; Daha önce yapılan bir çalışmada invitro ortamda ki miyositlere norepinefrin verilince aksiyon potansiyelinin faz4’ünde ekstra uyarılar çıktığı gösterilmiştir. Bu çalışmanın planlanmasındabazı insanların vücudunda endojen olarak fizyolojik miktardan daha fazlakatekolamin sentezlenebileceği ve bu fazla miktarda üretilen katekolaminlerinVES’e neden olabileceği fikri etkili oldu.Katekolaminlerin yarı ömürlerinin çok kısadır ve güniçerisinde salınımları anlık olarak değişim göstermektedir. Bu nedenle fazlakatekolaminin salınımının tespiti için idrarda metanefrin ve normetanefrindüzeylerine bakılmaktadır. Çalışmaya Erciyes Üniversitesi Kardiyoloji kliniğinebaşvuran hastalardan sık ventriküler ekstrasistolü olan 40 hasta çalışmagrubuna, 40 sağlıklı gönüllü kontrol grubu alındı. Hasta grubunda istatikselolarak kontrol grubuna göre idrar normetanefrin ve metanefrin düzeyi kontrolgrubuna göre istatiksel olarak anlamlı fark olduğu izlendi. (p&lt;0,001). Hastagrubunda idrar metanefrin &nbsp;venormetanefrin düzeyi ile ves sıklığı arasında pozitif yönlü orta dereceliistatiksel olarak anlamlı korelasyon izlendi.</p

Auswirkung unterschiedlicher kunststoffentfernungsverfahren auf den zahnschmelz nach debonding von metall- und keramikbrackets: Eine in-vitro-mikro-computertomographie-studie

Purpose The aim of this study was to conduct an in vitro evaluation of the effects of different adhesive debonding and polishing techniques performed after metal and ceramic bracket removal on enamel using micro-computed tomography (micro-CT). Methods This study was performed on 42 extracted maxillary first premolars divided into 2 main groups and 6 subgroups as follows: metal (group 1) or ceramic (group 2) brackets were bonded to the teeth, then, after debonding, one of three different methods was used to remove the residual adhesive: tungsten carbide burs with pumice (A), fiber-reinforced composite burs and polishing paste (B), or Sof-Lex discs (C; 3M Dental, St Paul, MN, USA). The samples were evaluated by micro-CT before bracket bonding (T0) and after resin removal (T1). Demineralization area, demineralization depth, demineralization volume, mineral density, and mineral volume were measured. Results At T1, demineralization area was significantly larger in groups 1A and 2A compared to groups 1B, 1C, 2B, and 2C (P = 0.001). Group 2A (ceramic bracket/tungsten carbide-pumice) had the highest demineralization volume (P = 0.001). When the groups were compared in terms of change from T0 to T1, groups 1A and 2A showed significantly larger changes in demineralization area compared to the other 4 groups (P = 0.001). The increase in demineralization volume was larger in group 2A compared to all other groups (P = 0.001). Conclusion All resin removal methods damaged the enamel surface to varying degrees. Regardless of bracket type, the use of tungsten carbide and pumice should be avoided when cleaning the tooth surface after debonding. Use of composite burs and Sof-Lex discs in particular after the debonding of ceramic brackets will help minimize damage

Progression of aortic stenosis and associated heavy metal in blood

Aorticstenosis (AD) is the most common cardiopulmonary disease, and with the increasein elderly population, the frequency is increasing in developed countries.Degenerative / calcific aortic stenosis is a very common disease in developedsocieties, 21-26% in people over 65 years old and 48% in people over 85 yearsold. The rate of progression of aortic stenosis and the factors affecting itare known; it is important that the rate of progress can be slowed down bytreatment approaches for these factors, if there are controllable risk factorsthat affect the rate of progression, and which patients should be assessed on afrequent basis. We considered the effects of heavy metals on the aortic valveprogression, taking into consideration the increasing environmental pollutionconditions.METHODS:A total of 55 patients (33 patients with mild AD and 22 patients withmoderate AD) were included in the study, who had mild to moderate AD with acalcified aortic valve over 50 years of age who were diagnosed with aorticstenosis between 2011 and 2014. Patients' blood heavy metal levels andprogression status (mean 3-year follow-up) were studied.RESULTS:There were two groups of patients showing progressive andnon-progressive follow-up. Twenty-six patients in the progressive group and 29in the non-progressive group were identified. Baseline characteristics weresimilar between the two groups. A significant difference was found betweenzinc, chromium, magnesium and selenium in blood heavy metal levels (p&lt;0.001), there was no correlation with copper (p = 0,1) (figure 1).Progression in the group with mild aortic stenosis was seen more (19 vs 7).CONCLUSIONS:Some findings have been obtained in our study that may help tounderstand the relationship between serum trace element levels and calcific ADseverity and progression. Changes in the levels of tracer elements may causeoxidative stress and endothelial dysfunction leading to the development ofcalcific AD. Trace element levels may be indicative of rapid progression inpatients with calcific AD.</div

Determination of Potential Criminals in Social Network

This paper proposes a new approach to determine potential criminals by performing content analysis on Tweets. The analysis is done with the help of machine learning technologies and big data analysis. In this study, we have utilized from the MLP algorithm. A dataset consisting of 384 words are used to make the classification process. Dataset consist of two classes that are organized crime and cyber-crimes. In the analysis process, date, time, location values of sent twitter sharings are also used. Criminals can be detected with a success rate of 71,61\%. Also, the developed system identifies potential criminals who commit an offence of organized crime and cybercrime with the world's most widely used social media. User can use the system to get accurate results for scanning potential criminals with analyzing their sharings or scanning keywords to reach potential criminals. In addition to this property, user can get results that are more accurate with narrowing the content screening with location and date information. It is thought that the proposed system might help to find criminals and the security forces can easily detect them by the developed software

Idiyopatik Renal Arteriyovenöz Fistül

Kazanılmış, idiyopatik ve doğuştan olarak sınıflanan arteriyovenöz fistüller böbreklerde nadir görülen ve genelde parankim içinde olan lezyonlardır.Renal arteriyovenöz fistül insidansı değişkendir.Doğal renallerde %0,3-%1,9,renal transplantlılarda %6-8 olarak tahmin edilmektedir.Vakaların %70 iyatrojenik ve %20 si konjenitaldir.Arteriyovenözfistüllerin tedavinde ki en büyük endikasyon yüksek debili kalpyetmezliğine neden olmasıdır. Bu vakada da kalp yetmezliğinin tedavisi amacıyla arteriyovenöz fistül kapatılması yapılmıştır.53 yaşında erkek hasta karın ağrısı ve uzun süredir devam eden nefes darlığı şikayetiyle başvurdu. Hastanın yapılan muayanesinde batında devamlı üfürüm tespit edilmesi üzerine Çekilen BT anjiyografide sağ renal ven belirgin geniş olup,arteriyal fazda dolum göstermektedir.İnferior vena kavaya boşalmaktadır. Bu özelliklerin sağ renal arter ve renal ven arasında A-V fistülle uyumlu olarak değerlendirilmiştir.Hasta mevcut kliniği ile A-V fistül kapatılmak üzere işleme alındı. 10 mm vasküler plug implante edildi. Hastanın takibinde çekilen BT de A-V fistülün tamamen kapandığı gösterildi.</p