8 research outputs found

    Eğitim Kuramlarında ve Uygulamalarında Karşılaşılan Bazı Çatışkı ve Çelişkiler

    Get PDF
    Eğitim kendi içinde, gerek kuramsal olarak ve gerekse uygulamada pek çok sorun, çatışkı ve paradokslar barındırmaktadır. Eğitimciler ve eğitim felsefecileri tarafından bunlara çözümler önerilmiştir ve önerilmeye de devam edilmektedir. Ancak bazı sorunlar vardır ki, onlar öyle pek üstesinden gelinecek problemler gibi gözükmemektedir. Ancak burada bizim bu alandaki bütün paradoks ve antinomileri detaylandırmamız ve bir çözüm önerisinde bulunmamız mümkün değildir. Yapacağımız şey, sadece kimi “antinomi”lere dikkat çekmekten ibaret olacaktır. “Çatışkı” ve “çelişki” olarak karşılanan antinomi kavramı, iki yasa arasındaki, yani her biri kendinde geçerli olan iki prensip arasındaki çelişkiyi ifade eden bir kavramdır. Tezlerden ve antitezlerden her birinin doğru, geçerli ve “yasayı yapmaya” elverişli olması durumudur. Dolayısıyla çatışkılar birbirine indirgenemezler, birini ihmal etmeden ya da araya ek bir üst prensip konulmadan çözülemezler. Böyle bir çözüm yolu tutulsa bile bu her zaman tartışmaya açık olmak zorundadır. Eğitim ve öğretim söz konusu olduğunda bu çatışkı ve çelişkilerin başlıcaları şunlardır: “Aktarma ve Kendiliğindenlik”, “Disiplin ve Özgürlük”, “Zorlama ve İstek”, “Eğitim ve Politik Rejim”, “Teknikçilik ve Belirsizlik”, “Müfredat, Standartlar ve Değişim”, “Sorumluluk ve Sınavlar”… Özellikle eğitim bağlamında düşünüldüğünde, bu kavram çiftlerinin aralarında bir zıtlığın olduğu kolayca görülmektedir. Ama yine eğitim söz konusu olduğunda, bunlardan hiçbirinden büsbütün vazgeçilemediği de bilinmektedir. Öyleyse, eğitim planlama, program geliştirme ve eğitim pratiğinde, yani hem planlamada hem de uygulamada, bunların devamlı olarak göz önünde tutulması ve sorgulanması bir zorunluluktur. Yani onlar hakkında dikkatli olunmalı ve alınan kararlar sürekli olarak gözden geçirilmelidir. Çünkü söz konusu sorunları göz ardı eden eğitim yaklaşımlarının, problemin çözümüne hiçbir katkıda bulunmadığı ortadadır. Oysa aslında bütün eğitim öğretim tartışmaları, en sonunda bu problemler etrafında dönmektedir. Öyleyse işe bunlar üzerinde düşünerek başlamak gerekmektedir

    The Problem of Sources of Values in the Moral Philosophy of Fârâbî

    No full text
    Fârâbî'nin değerlerle ilgili görüşü yetkinlik ve mutluluk öğretisine dayanmaktadır. Yetkinlik ve mutluluk öğretisi ise Faal Aklın feyezânına açık olmayı, onunla ittisal kurup ondaki akledilirleri almayı ve sonunda da onun derecesine yükselip melekût âlemine katılmayı gaye olarak göstermektedir. Böylece aklın yetkinlik dereceleri, Faal Akıl ve er-Reîsü'l-evvel hakkındaki görüşleriyle, Fârâbî'nin, yetkinlik ve mutluluğu, Faal Akılla ittisal kurmaya bağlamakla değerlerin kaynağını, en azından ilkeler bakımından aşkın bir kaynağa dayandırıyor görünmektedir. İşte bu çalışmada, Fârâbî'nin değerlerin kaynağını gerçekten bu anlamda aşkın bir kaynağa dayandırıp dayandırmadığı sorunu ele alınmaktadır.One of the most controversial problems of values, as far as is known, is the problem of sources of values. Since an answer to the question of `What is the source of values?` is associated with several controversial issues in the field of morals. In this study, Farabi’s thoughts about the source of moral values will be examined. However, this very issue of source is put under the spot in terms of what and how Farabi determined moral values. Is the source of moral values, which is mostly expressed in terms of “good” and “bad”, contained in the human or do they exist somewhere beyond the self? If it is the man, then is it the human who determines the potentials these values? If these values exist beyond the man, in this case, how the concept of “freedom of choice” of humans could be explained? These questions indicate that to address the problem of values requires taking into consideration many other related issues. In order to identify opinions related to this problem in the philosophy of philosophers like Farabi, it requires taking into account the entire philosophy of him. That’s why, in this study, first of all, the issue of how Farabi has grounded his identification of morals principle will be discussed briefly then the human perception will be examined as far as is relevant. Starting from this premise, it is also aimed to identify the thoughts about the source of values. However, as indicated, the fields of philosopher, existence, knowledge and value fields are discussed within an entirety, when determining his views related to our subject this holistic approach is always taken into consideration as much as possible

    Perception of “Philosophy as a Critical Thought” in Islamic Philosophy: the Case of Al-Kindi

    No full text
    dinbilBir düşünce olarak felsefenin neliğinebakıldığında, genellikle “analitik”, “sentetik”, “spekülatif”, “kümülatif”, “gerekçeli” ve “eleştirel” gibi nitelikler üzerinden tanımlama ya da resmetmeyoluna gidildiği görülür. Şüphesiz bu kavramlar, belli içeriklerle diğerdüşünce alanlarının; mesela bilimin de nitelikleri olan anlamlardır. Felsefeninkabul gören genel niteliklerinin yanı sıra bilhassa “eleştirellik”, felsefenintemel niteliği olarak kabul edilir. “Töz/cevher” kuramıyla ifade edecekolursak, nasıl ki ilinek/araz olarak bir nitelik, söz gelimi bir “uzuv”;örneğin bir “yüz”, bir hayvan tözüne yüklendiğinde başka, bir insan tözüneyüklendiğinde başka bir “suret” oluyorsa, anılan nitelikler de felsefe“cevherine” yüklendiğinde anlam genişlemesi ya da farklılaşmasıkazanabilmektedir. Buradan hareketle denebilir ki, araz olarak nitelikler, yüklendikleri cevher olmadan anlaşılamazlar. Zaten cevher-araz teorisiaçısından, onların kendi başlarına bir varlığından bile söz etmek mümkündeğildir. Kısaca “eleştirellik” hangi düşünceye yüklem olmuşsa ve hangidüşünceyi “resm” ediyorsa, ona göre de bir içerik kazanmaktadır.  Felsefe söz konusu olduğunda da “eleştirellik”felsefenin en ayırıcı niteliği olmaktadır. Mantık diliyle ifade edecek olursak“eleştirellik” felsefenin “faslı” gibidir ve neredeyse felsefenin mahiyetinibelirleyecek bir nitelik olarak anlaşılmıştır. İslam felsefesinde de “felsefe”böyle anlaşılmıştır. Nitekim biz de, bu anlayışa, yani İslam felsefesinde“felsefe”nin bir “eleştirel düşünce” olarak algılanmış olduğuna, “felâsife”ninilki olarak kabul edilen Kindî’nin görüşlerinden hareketle dikkat çekmeyeçalışacağız. Kısaca acaba Kindî felsefeden ne anlamaktadır ve onun felsefeanlayışında eleştirellik’in yeri nedir?When we look at the quality of philosophy as a thought, it is generallyseen that the way to define or illustrate is based on qualities such as“analytical”, “synthetic”, “speculative ”, “ cumulative ”, “ reasoned ”and“critical ”. Without a doubt, these concepts, with certain contents, are theattributive meanings of other areas of thought; for example, they are the attributivemeanings of science as well. On the other hand, of these, “criticality” is aleading quality of philosophy along with “speculative”, “cumulative”, and“rationally justified”. if it is expressed by the “substance / ore” theory, howdoes a quality as an accident or attribute, for example a “limb”; for example, if a “face” becomes another when it is loaded into an animal substance, another“image” when it is loaded into a human substance, the aforementioned qualitiescan gain meaning expansion or differentiation when loaded into the ore ofphilosophy. It can be said from this point that the qualities as accident orattribute cannot be understood without the ore they are loaded with. What ismore, according to the theory of ore-accident, it is impossible to accept thesole existence of these concepts. In short, the quality of “criticality” gainsa content depending on which sentence it is a part of or which thought it“pictures”. When it comes to philosophy, “criticality” is the most distinctive featureof philosophy. To put it in logical language, “criticality” is like the“chapter” of philosophy and is almost understood as a quality that willdetermine the nature of philosophy. The philosophy is also understood in thisway in Islamic philosophy. As a matter of fact, in this study we will try todraw attention to this understanding, that the “philosophy” is perceived as a“critical thought” in Islamic philosophy, from the views of Al-Kindi, the firstof Islamic philosophers. Briefly, what does Kindi understand from philosophyand what is the place of criticality in his philosophy?62968

    İslam felsefesinde mutluluk

    No full text
    ÖZETİnsanoğlunun her çağda ve zamanda elde etmek istediği, dolayısıyla felsefede de ne olduğu ve nasıl kazanılacağı hep tartışılagelmiş olan mutluluk konusu, İslâm felsefesinin de önemli konularından biridir. Bu çalışmada IX-XI. yüzyıl arasındaki dönemde İslâm felsefesini temsil eden önemli filozoflardan Kindî, Râzî, Fârâbî, Âmirî, İhvân- Safâ, İbn Miskeveyh ve İbn Sinâ'nın mutluluk görüşleri incelenmiştir. Birinci Bölümde, görüşleri incelenen filozofların gerçek mutluluk dediği mutluğun mahiyeti, belli kavramlardan hareketle belirlenmeye çalışılmıştır. Yine aynı bölümde mutluluğun hangi konularla alakalı olduğunu ve dolayısıyla nasıl ele alınıp incelenmesi gerektiğine de işaret edilmiştir. İkinci ve Üçüncü bölümlerde ise birinci bölümde ortaya çıkan tabloya uygun bir şekilde ilkin mutluluğa götüren bir yol olarak görülen felsefe ve dolayısıyla ilimler incelenmiş, sonra bir bütün olarak insan, onun alemdeki yeri, nefsi ve güçleri incelenerek mutluluk ilkesinin ahlâkı nasıl belirlediği tespit edilmeye çalışılmıştır. Toplum ve mutluluk konusuna ayrılan Üçüncü Bölümde ise mutluluk için bir toplum içinde yaşamanın şart olup olmadığı araştırılmıştır. Bu bölümde ayrıca iyi ve kötü kavramlarıyla kötülük sorunu da mutlulukla alakası bakımından incelenmiştir. Mutluluk görüşleri incelenen filozofların mahiyetini açıklamaya, varlığını temellendirmeye ve nasıl kazanılacağını göstermeye çalıştıkları mutluluk, "gerçek, devamlı ve en yüce" dedikleri mutluluktur. Bu mutluğu ifade eden terimler "es-saadetü'l-kusvâ, es-saadetü ale'l-hakika, el-lezzetü's-sermedî"... gibi terimlerdir. Yine en son gaye, en yüksek iyi (summum bonum) ve nihai yetkinlik de bu mutluluğa işaret etmektedir.SUMMARYThe name of the thesis: Happiness in İslamic Philosophy The happiness subject, manking have ever wanted to reach, and alweys discussed its character and how to gain in philosophy, is one of the mort important subjects of İslamic philosophy. İn this thesis, Kindî, Râzî, Fârâbi, Âmirî, İhvân-ı Safâ, İbn Miskeveyh and İbn Sina's, represent atives of İslamic philosophy in the period between IX.and XI. centuries, opinions about happiness are studied. In the first chapter, the character of happiness, regarded as genuine happiness by those philosophers, is tried to be defined in accordance wiht principal concepts. In addition, the subjects, concerning happiness, and thus how to study it are dealt with. In the second and third cehapters, in accordance with the consequence of the first cehapter, First, the philosophy and sciences, as the ways taking to the happiness, are investigated. Later, that how the principle of happiness defines the ethics is tried to be fixed by dealing with manking as entirely, his place in the üniverse, his soul and abilities. The third chapter is assigned to society and happiness, and also in this chapter, whether or not living in a society is a condition for happiness is dealt with. In addition the concepts of good and bad, and the problem of badness are investigated from the aspect of their connection with happiness.The happiness those philosophers try to explain, originate and designate how to reach, is happiness they call "genuine, permanent and the most lofty". This happiness is expressed in the terms such as " al-saade al-kusvâ,, al-saade al-hakîka, al-lezze al-sermedî" etc. The last aim, summum bonum and the final perfection designate also this happiness

    Hierarchy Contrast and Antinomy of Values According to Nicolai Hartmann and Scheler

    No full text
    dinbilHierarchical structure of values has been criticized by some of the new Kantian philosophers for not being systematic and lack of a certain kind of justification of values, which were handled by Max Scheler by all means before Hartmann. Hartmann, pursuing the path pioneered by Scheler in the field of Ethics of Contextual Values (Materiale Wertethik), reinterprets the values in terms of definition, relation, phenomenon, and at the same time, he set forth the values in a hierarchical order with an approach based on his own new entity (neue Ontologie) philosophy. Reality is divided into two as real and ideal by Hartmann. According to this distinction, reality is divided into four groups on the basis of the basic relationship of advertising categories, while the ideal is defined as the essences (values) that signify another type of existence, showing the characteristic of generality and their realization. The arrangement of the structural qualities of the relations between the ideal essences, which are thought to constitute an ideal sphere of existence and which are perceived as a priori through sensation in this field, through the inter-stratified relation, feature, common and different categorical classification points to a hierarchy. Hartmann, having examined the phenomena with an analytical method indifferent to real or ideal, argues that the existence of a categorical structure in the phenomena of the ideal field can be revealed through the knowledge of value relation, just like the phenomena of the real field.Hartmann’dan daha önce Max Scheler tarafından değerlerin hiyerarşik yapılarının bütün değer alanlarını kapsayacak şekilde ele alınması, sistematik olmayışı nedeniyle ve belirli türden bir temellendirme eksikliği iddiasıyla bazı yeni Kantçı filozoflar tarafından eleştirilmiştir. İçerikli Değerler Etiği (materiale Wertethik) alanında Scheler’in açtığı yolda ilerleyen Hartmann değerleri tanım, ilişki, olgu vb. açılardan yeniden yorumlarken aynı zamanda değerleri hiyerarşik bir düzen içinde kendi yeni varlık (neue Ontologie) felsefesini temele alan bir yaklaşımla göstermeye çalışmıştır. Bilindiği gibi Hartmann varlığı real ve ideal olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Bu ayrıma göre real varlık, varlık kategorilerinin temel ilişkisinden hareketle dört tabakaya ayrılırken ideal varlık, başka türden bir varlığı imleyen özler (değerler) olarak, genellik özelliği gösteren ve gerçekleştirilmelerinden bağımsız olan varlık olarak tanımlanır. İşte ideal bir varlık alanı oluşturduğu düşünülen ve bu alanda duygu yoluyla a priori olarak kavranan ideal özlerin kendi aralarındaki ilişkilerin, tabakalar arası bağıntı, özellik, ortak ve farklı kategorik sınıflandırılması yoluyla yapısal niteliklerinin düzenlenişi bir hiyerarşiye işaret etmektedir. İster real isterse ideal olsun fenomenleri analitik bir yöntemle inceleyen Hartmann tıpkı real alanın fenomenlerinde olduğu gibi ideal alanın fenomenlerinde de kategorik bir yapının varlığının değer ilişkisi bilgisi yoluyla ortaya konulabileceğini savunmaktadır.93992

    Evaluation of anchovy (Engraulis encrasicolus) population dynamics studies (1985-2015) in terms of fisheries management in the Black Sea

    No full text
    Bu çalışmada, hamsi (Engraulis encrasicolus) üzerine 1985 yılından günümüze son 30 yılda yapılan popülasyon dinamiği çalışmalarından elde edilen sonuçlar değerlendirilmiş ve Karadeniz'de hamsi balıkçılık yönetim sisteminin oluşturulmasına katkı sağlamak amaçlanmıştır. Araştırmalarda sunulan av kompozisyonu, büyüme parametreleri, yaşlardaki ortalama boy değerleri, genel ortalama boy değerleri, ölüm oranları ve işletme oranları av sezonlarına ve beş yıllık periyotlara göre değerlendirilmiştir. Cinsi olgunluğa ulaşmamış sıfır yaşındaki bireylerin av içerisindeki oranı ortalama %27,43,6 (n 26 çalışma) olup, bu oran 1985 - 1990 için %32,79,04 (n 7 çalışma), 1990 - 1995 için %39,67,76 (n 5 çalışma), 1995 - 2000 için %24,23,56 (n 7 çalışma), 2000 - 2005 için %14,54,55 (n 5 çalışma) ve 2005 - 2010 için ise %22,121,1 (n 2 çalışma) şeklinde tespit edilmiştir. Sıfır yaşındaki bireylerin beş yıllık dönemlerdeki oranları arasındaki istatistiki fark önemsiz bulunmuştur (one-way ANOVA, P 0,2256). von Bertalanffy büyüme denklemi (VBBD) parametrelerinden asimptotik boy (L?) değeri 14,1 - 23,5 cm arasında (ortalama: 17,00,38 cm), büyüme katsayısı (K) değeri ise 0,139 - 0,920 yıl-1 arasında (ortalama: 0,331 0,031 yıl-1) tespit edilmiştir. VBBD Lt 17,00,4(1 - e-0,3310,031(t2,3440,233) şeklinde (n 26 çalışma) hesaplanmıştır. L? ve K değerleri arasında K 1105,3L?-2,8958 (r2 0,6224, n 26) şeklinde (P 0,05), doğal ölüm oranı (M) ile K arasında ise M 0,7171K0,3073 (r2 0,2982; n 26) şeklinde (P 0,05) bir ilişki tespit edilmiştir. Bu denklemlerin regresyon katsayıları istatistiki olarak sıfırdan farklı bulunmuştur (P 0,05). Hamsinin, L? ve Lmaximum boy değerinin %60-70'lik oranına bir yaşındayken hızlı bir şekilde büyüyerek ulaştığı tespit edilmiştir. Hamsinin yıllık ölüm oranını (Z), balıkçılık ölüm oranının (F) forse ettiği ve işletme oranın (E) ise 1985 - 1990 döneminden 2000 - 2005 dönemine kadar sürekli bir artış gösterdiği ve optimum değerin üzerinde olduğu (E 0,5; F M) belirlenmiştir. Hamsi stokunun devamlılığı ve en yüksek ürünü elde etmek için yıllık av miktarı ve av çabasının kontrol altına alınması, hamsi stok belirleme çalışmaları neticesinde kota uygulamasına geçilmesi ve Karadeniz'de hamsi balıkçılık yönetim sisteminin oluşturulması önerilmiştirIn this study, the result on population dynamics of European anchovy (Engraulis encrasicolus) were evaluated from the present to the past 30 years in the Black Sea and is intended to contribute to the creation of the Black Sea anchovy fishery management system. In studies presented catch composition, growth parameters, the average length values in ages, the mean length values in general, mortality rates and exploration rates were evaluated in the fishing seasons and five-years periods. 0 years of age composition of individuals not reached sexual maturity was estimated as 27.4 3.6% (n 26 studies), and this ratio was calculated as 32.79.04% for 1985 – 1990 period (n 7 studies), 39.67.76% for 1990 – 1995 (n 5 studies), 24.23.56% for 1995 – 2000 (n 7 studies), 14.54.55% for 2000 – 2005 (n 5 studies) and 22.121.1% for 2005 – 2010 (n 2 studies). Zero-year-old age composition was not significantly difference in the five-years periods (one-way ANOVA; P 0.05). The von Bertalanffy growth function (VBGF) parameters; asymptotic length (L) values were ranged between 14.1 – 23.5 cm (mean: 17.00.38 cm) and brody growth coefficient (K) values were ranged between 0.139 – 0920 year-1 (mean: 0.331 0.031 year-1). The VBGF was calculated as Lt 17.00.4(1 – e-0.3310.031(t2.3440.233) (n 26 studies). A relationship between L and K values was calculated as K 1105.3L-2.8958 (r2 0.6224, n 26). The relationship between natural mortality ratio (M) and K values was determined as M 0.7171K0.3073 (r2 0.2982; n 26). Regression coefficients of this equations were found to be statistically different from zero (P 0.05). Anchovy grew quickly reach at 1 age of 60-70% in the value of L and Lmaximum length values. The instantaneous mortality ratio (Z) of anchovy was designated by fishing mortality ratio (F). The exploration ratio (E) consistently show an increase from 1985 – 1990 period to 2000 – 2005 period and it was determined as above the optimum value (E 0.5; F M). It has been proposed the creation of the Black Sea anchovy fishery management system for sustainable anchovy fisheries in the Black se

    Population Features and Reproducti on Biology of Golden Grey Mullet Liza aurata (Risso, 1810) (Pisces: Mug ilidae), in the Middle Black Sea (Sinop-Samsun Regions)

    No full text
    Bu çalışmada, Orta Karadeniz sahillerinden (Sinop -Samsun yöresi) Ekim 2001 ve Ekim 2002 tarihleri arasında örneklenen altınbaş kefalın, Liza aurata (Risso, 1810), bazı populasyon özellikleri (yaş ve cinsiyet kompozisyonu, kondüsyon faktörü, büyüme ve ölüm oranı ) ve üreme biyolojisi belirlenmiştir. Avlanan örneklerin yaş kompozisyonu 1 ve 6 arasında değişmekle beraber 3. yaş grubu dominant çıkmıştır. Populasyonun cinsiyeti belirlenen bireylerin %85,6’sını dişi ve %14,4’ünü erkekler oluşturmuş olup, cinsiyetler arasında tespit edilen fark istatistiki olarak önemli (ι2=53182,9, p<0,001) bulunmuştur. Populasyonda boy ve ağırlık sırasıyla, 16,2-44,0 cm (toplam boy, TB) ve 10,00-917,00 g arasında değişmiştir. Kondüsyon faktörü ortalama olarak dişiler için 0,803±0,011 ve erkekler için 0,865±0,022 hesaplanmış olup, mevsim ve yaşa göre değişmiştir. Boy–ağırlık ilişkisi 0,0038TB 3,21 (r = 0,87, N = 500) şeklindedir. Von Bertelanffy Büyüme Denklemi (VBBD) parametreleri dişi ve erkek için sırasıyla TB ∞ = 60,5 cm, K = 0,162 yıl -1 , t 0 = -0,259 yıl -1 ve TL ∞ = 48,7 cm, K = 0,209 yıl -1 , t 0 = -0,665 yıl -1 şeklinde tespit edilmiştir. Balıkçılık ölüm oranı dişi ve erkekler için sırasıyla, 1,053 yıl -1 ve 1,610 yıl -1 olarak hesaplanmıştır. Doğal ölüm oranı dişiler için 0,209 yıl -1 , erkekler için 0,303 yıl -1 olarak bulunmuştur. Stoktan yararlanma oranı E = 0,92 populasyonun yoğun bir şekilde av baskısı altında olduğunu göstermektedir. Gonadosomatik indeks (%GSİ) değeri en yüksek olarak her iki cinsiyette de eylül ayında tespit edilmiş olup ekim ayında hızlı bir şekilde azalmıştır. Bu durum üreme periyodunun çok kısa sürdüğünü göstermektedir. Yumurta çapı ortalama 0,458±0,013 mm olarak hesaplanırken mutlak yumurta verimi 112658 ile 792295 adet arasında değişiklik göstermiştir.In this study, population features (age and sex composition, condition factor, growth and mortality) and reproductive biology of golden grey mullet, Liza aurata (Risso, 1810), were determined on speciments collected from the Middle Black Sea coast (between Sinop-Samsun) between October 2001 and October 2002. The age composition varied between 1 and 6, with age group 3 dominant. The population composed of 85.6% females and 14.4% males and there were significant differences between sexes in favour of the females ( ι 2 =53182.9, p<0.001). Total length and weight of the population varied from 16.2-44.0 cm (total length, TL), 10.00-917.00 g, respectively. Mean condition factors were calculated as 0.803±0.011 for females and 0.865±0.022 for males. However, c ondition factors varied depending on season and age. Length-weight relationship was 0.0038TL 3.21 (r = 0.87). The Von Bertalanffy Growth Function (VBGF) parameters were TL ∞ = 60.5 cm, K = 0.162 year -1 , t 0 = -0.259 year -1 and TL ∞ = 48.7 cm, K = 0.209 year -1 , t 0 = -0.665 year -1 for females and males, respectively. The fishin g mortality were calcu lated as 1.053 year -1 and 1.610 year -1 for females and males, respectively. The natural mortality was estimated at 0.209 year -1 for females and 0.303 year -1 for males. An explaitation rate E of 0.92 implied that the stock is being heavily exploited. Gonadosomatic Index (GSI%) values were higest in September for both sexes but were quickly reduced in October. It was inferred that the spawning period is very short. Absolute fecundity varied between 112658 - 792295, while mean egg diameter was 0.458±0.013 mm
    corecore