15 research outputs found

    In situ measurement of humidity induced changes in the refractive index and thickness of polyethylene glycol thin films

    Get PDF
    6th International Conference on PhotonicsHumidity induced changes in the refractive index and thickness of polyethylene glycol (PEG) thin films are in situ determined by optical waveguide spectroscopy. PEG brushes are covalently attached to the surface of a thin gold film on a borosilicate crown glass (BK7) using a grafting-from chemical synthesis technique. The measurements are carried out in an attenuated total internal reflection setup. At low humidity levels, both the refractive index and the thickness change gradually due to swelling of the PEG thin films upon water intake. At around 80% relative humidity, a steep decrease in the refractive index and a steep increase in the thickness are observed as a result of a phase change from a semicrystalline state to a physical gel state. The hydrogenation of PEG films causes a less pronounced phase change from a semicrystalline state to a gel state. Due to fewer ether oxygen atoms available for the water molecules to make hydrogen bonding, the polymer has a more stable structure than before and the phase change is observed to shift to higher humidity levels. It is discussed that such a humidity induced change in the index of refraction can be utilized in constructing of a PEG based humidity sensor.Czech & Slovak Soc Photonc; Act M Agcy; Czech Tech Univ; Acad Sci Czech Republic; Slovak Acad Sci; Meopta Prerov; SPIE; SPIE Europe; European Opt Soc; Opt Soc Ame

    A framework for advanced technology medicines from the perspective of community pharmacists; with or without technology

    No full text
    Nowadays, the number of medicines manufactured using advanced technologies such as biotechnology, nanotechnology, and 3D printing is increasing along with the accelerated pace of technological change. Evaluating high technology medicines from the perspective of community pharmacists is important for the quality of the pharmacy practice. The aim is to analyze the knowledge, attitude, and behavior of community pharmacists regarding advanced technology medicines and to examine the social and ethical aspects from the pharmacist’s perspective. A face-to-face cross-sectional survey was conducted with each of the 879 community pharmacists in Istanbul using a stratified sampling method. In this context, the gaps in pharmacists’ knowledge of high technology medicines were determined. It has been found that the pharmacists’ level of knowledge and willingness to learn new technologies differs according to the current education levels of the pharmacists and diversity in patient profiles. The pharmacists should close the knowledge gaps and update their information about medicines that are manufactured via the implementation of advanced technologies. The more pharmacists adapt to technology, the better guidance they can offer to society. This will also ensure that communication between the pharmacist and the patient to be built on trust, and significantly improve pharmacy practice

    Metabolik Hastalıklarda Perkutan Endoskopik Gastrostomi: Altı Olgu Sunumu

    No full text
    GİRİŞ VE AMAÇPerkutan endoskopik gastrostomi (PEG), beslenme rehabilitasyonunda 1980 yılından buyana uygulanan güvenilir bir yöntemdir. Nörolojik tutulumu olan metabolik hastalıklarda,hastaların yutma fonksiyon bozukluğu da görülebilir. PEG kullanımı; hastaların beslenmedurumunu ve bakım verenlerin yaşam kalitesini arttırmanın yanı sıra, mevcut hastalıklarınabağlı gelişen metabolik bozuklukları ve hospitalizasyon sürelerini de azaltmaktadır. Buçalışmanın amacı PEG ile beslenen altı hastanın PEG öncesi ve sonrası klinik takibiniincelemektir.YÖNTEMÇalışmaya 2 metilmalonik asidemi (MMA), 2 nonketotik hiperglisinemi, 1’er propionikasidemi ve GM1 gangliosidoz olmak üzere toplam 6 hasta alındı. Hastaların 4’ü (%66,6)erkek idi. PEG sonrası en az 2 yıl takibi olanlar çalışmaya dahil edildi. Olgu 5’in PEG sonrasıtakip süresi 6 ay idi. Bu nedenle hasta çalışmadan çıkarıldı. Hastaların PEG öncesi ve sonrasıenfeksiyon sıklığı, hospitalizasyon ihtiyacı ve süresi, kilo, boy standart deviasyon skoru(SDS) değerleri, hemoglobin (Hb) ve albümin değerleri retrospektif olarak dosyalarındanelde edilen bilgiler ile incelendi. Hastaların PEG öncesi, PEG sonrası 1. yıl ve PEG sonrası2. yılda bakılan değerlerinin ortalaması alınarak karşılaştırıldı. Hastaların bilgileridosyalarından alındı.BULGULARÇalışmaya alınan hastaların mevcut yaş ortalamaları 7,9 yıl (min-maks: 3,3-11,2 yıl), PEGaçılma zamanı ortalama 30 ay (13-63 ay), PEG sonrası takip süresi ortalama 63,8 ay (24-122ay) idi. Hastalardan 4’ünün PEG açılma endikasyonu disfaji iken, 1 hastaya ileus sonrasıPEG açıldı (Tablo 1).Hastaların PEG sonrası kilo SDS, hemoglobin, albümin değerlerinde artış; yıllıkhospitalizasyon sıklık ve sürelerinde ise düşme gözlendi. Hemoglobin düzeyindeki artışistatistiksel olarak anlamlı idi (Tablo 2).TARTIŞMA VE SONUÇKalıtsal metabolik hastalığı olan hastalarda sıklıkla yeme güçlüğü ortaya çıkmakta ve budurum hastanın metabolik dengesinin bozulmasına, hastaneye yatış sıklığının artmasına veantropometrik bozukluklara neden olmaktadır. Hastalara gastrostomi ile beslenmeseçeneğinin verilmesi bu komplikasyonların azalmasına olanak vermektedir. Çok sayıdahastanın yer aldığı çalışmalar yapılması, parametreler üzerindeki etkinin daha net olarakortaya konulmasını sağlayacaktır. </p

    Organik Asidemili Hastalarda Uzun Dönem Karglumik Asit Kullanımı

    No full text
    Klasik organik asidemiler (metilmalonik asidemi, propiyonik asidemi, izovalerik asidemi) tekrarlayan asidoz, ketonüri vehiperamonyemi atakları ile seyreden, tedavi edilmezse koma ve hatta ölümle sonuçlanabilen hastalıklardır. Karglumikasit, üre siklusunda karbomoyl fosfat sentaz(CPS) enzimini aktive eden sentetik bir analogdur. Akut hiperamonyemiatakları karglumik asitle etkili bir şekilde tedavi edilmektedir. Bu çalışmanın amacı, klasik organik asidemi tanısı ileizlenen dokuz hastada, uzun dönem karglumik asit kullanımının tedavi sürecindeki etkinliğinin değerlendirilmesidir.DEÜTF Çocuk Beslenme ve Metabolizma Kliniğinde organik asidemi tanısı ile takip edilen hastalar geriye dönük olarakincelendi. Hastaların hiperamonyemi atakları, karglumik asit kullanımı ile ataklar öncesi ve takibindeki amonyakdüzeyleri, diyetlerindeki protein miktarları kaydedildi. Altı aydan fazla kullanım süresi uzun dönem kullanım olarakdeğerlendirildi Çalışmaya 8 metilmalonik asidemi (MMA), 1 propiyonik asidemi (PA) hastası alındı. Hastaların 3’ü(%33.3) erkek idi, mevcut yaş ortalamaları 101.0 ± 46.9 ay [min-maks;18-177], tanı yaşları ortanca değeri 31.0 gün [2-900] idi. Hastaların 3’ü yeni doğan döneminden sonra bulgu vermiş ve geç başlangıçlı kabul edilen olgulardı. Karglumikasit, amonyak düşürücü olarak tüm hastalarda toplam 489 ay, ortanca 56.0 ay [8-88] kullanılmıştı. Beş hastayadekompansasyon atağı sırasında, diğer dört hastaya tedavi sürecinde karglumik asit başlanmıştı. Hastaların kullandığıortalama doz 100 mg/kg/gün [15-215] idi. Hiperamonyemi ataklarında ölçülen plazma amonyak değerleri ortanca182.2 µmol/L [144.0-212.1] saptandı. Atak dışı dönemlerde ise amonyak ortanca değeri 118.6 µmol/L [100.6-240.0]iken, karglumikasit ile tedavi sürecinde ortanca değer 99.0 µmol/L [38.1-158.0] düzeylerine geriledi (p=0.013). Tümhastalar proteinden kısıtlı diyet almaktaydı. Karglumikasit tedavisi ile birlikte diyette tolere edilebilen toplam proteinmiktarı ortalama 1.9 ± 0.5 gr/kg/gün [1.2-2.5] ’den, 2.3 ± 0.5 gr/kg/gün [1.4-3.0] miktarına yükselmişti (p=0.120). Hiçbirhastada yan etki gözlenmedi. Organik asidemilerde uzun dönem karglumikasit ile tedavinin, hastalarda akut ataklarınve hospitalizasyon ihtiyacının azaltılması, hiperamonyemi ile gelişebilecek nörolojik hasarın engellenmesi, diyet proteintoleransının artmasında olumlu etkileri saptanmıştır. Karglumik asit MMA ve PA hastalarında kronik hiperamonyemiyönetiminde etkili ve güvenli tedavi modeli olarak düşünülmelidir.</p

    Idiopathic Retroperitoneal Fibrosis Presenting with Hypertension and Acute Renal Failure

    No full text
    Abdominal aort anevrizması, aortik plaklardaki inflamatuar hücrele- rin retroperitoneal bölgeye kaçağına bağlı olarak nadir olarak retro- peritoneal fibrozise neden olabilir. Biz de abdominal aort anevrizma- sı ve buna sekonder retroperitoneal fibrozisi hipertansiyon ve akut böbrek yetmezliği ile prezente olan hastayı sunmayı amaçladıkAbdominal aortic aneurysm can rarely cause retroperitoneal fibrosis secondary to the leakage of inflammatory cells from aortic plaques to the retroperitoneal area. In this study, we present a case with severe hy- pertension and acute renal failure secondary to retroperitoneal fibrosis related to abdominal aortic aneurys

    Idiopathic Retroperitoneal Fibrosis Presenting with Hypertension and Acute Renal Failure

    No full text
    WOS: 000398932800008Abdominal aortic aneurysm can rarely cause retroperitoneal fibrosis secondary to the leakage of inflammatory cells from aortic plaques to the retroperitoneal area. In this study, we present a case with severe hypertension and acute renal failure secondary to retroperitoneal fibrosis related to abdominal aortic aneurysm
    corecore