18 research outputs found

    Investigation Of Residual Strains On Arterial Wall By Optical Methods

    Get PDF
    Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2011Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2011Özellikle gelişmiş toplumlarda kalp ve damar hastalıkları insan hayatını tehdit eden en önemli unsurlardan biridir. Bu sebeple günümüzde araştırmacılar dolaşım sisteminin sağlıklı ve patalojik vaka durumları üzerine araştırmalarını arttırarak sürdürmektedirler. Araştırmaların bir kısmı biyoloji ve tıp disiplinleri konularında ilerlerken aynı zamanda matematik, mekanik ve bilgi teknolojileri alanlarında da çalışmalar devamlı gelişme göstermektedir. Hesaplama ve ölçüm imkanlarının çok hızlı gelişmesiyle beraber dolaşım sistemini konu alan matematik ve mekanik denklemlerin oluşturulması ve incelenmesi kolaylaşmıştır. Bu çalışmanın amacı, damarın kendini yeniden modellemesi ve gelişim sürecinin bir göstergesi olduğu belirtilen ön birim şekil değiştirmelerin üzerinde durularak literatürde bulunan teorik ön birim şekil değiştirme kabulünün doğrudan gelişmiş optik ölçümler ile ortaya çıkan sonuçlar karşılaştırılması ve sonuçların değerlendirilmesidir. Çalışma kapsamında öncelikle damar duvarının anatomik yapısı hakkında temel bilgiler verilmiştir. Bu bölümü damar duvar mekaniğinin incelenmesi bölümü takip etmiştir. Damar kinematiğine girilmiş ve ileri yöndeki şekil değiştirmeler için matematik ifadeler verilmiştir. Bu ifadelere ek olarak tersine denklemler de elde edilmiştir. Bir sonraki bölüm olan deneysel çalışmalar bölümünde ise öncelikle optik şekil değişimi ölçüm sistemlerinin doğrulukları üzerine çalışmalar yapılmıştır. Her bir testin hata miktarları değerlendirilmiştir. Damar duvarının ön birim şekil değiştirmelerinin ölçülebilmesi için bir deney düzeneği oluşturulmuş ve deneyler gerçekleştirilmiştir. Son bölümde çalışmanın değerlendirilerek sonuç çıkarımları yapılmış, ilerleyen dönemlerde çalışmanın nasıl geliştirilebileceğine dair yorumlara yer verilmiştir. Deneyler sonucunda doğrudan ölçüm sonuçlarıyla teorik sonuçlar arasında belirgin bir fark ortaya çıkmıştır. Ortaya konular bu fark ve çalışmanın çıktıları gelecekteki çalışmaları tetikleyecek ve katkı sağlayacak unsurlar olarak önem taşıyacaktır.Cardiovascular diseases are one of the most important threat to human life in civilized world. Therefore nowadays researchers are mainly concentrated on investigating healthy and pathological cases of cardiovascular system. While a part of reasearch proceed on biological and medical studies, simultaneously another part proceeds on the ever-growing mathematics, mechanics and information technologies. Developing and investigating mechanical and mathematical formulations entreating vasculature, became easier with the help of progression on computational and experimental systems. The aim of this study to focus on residual strains which is agreed to be one of the main indicator of growth in arterial wall, which is a biological tissue, and compare and evaluate experimental result obtained by advanced optical measurement systems to the result of theoretical assumptions In the scope of this study initially the basic anatomical and histological information about arteries is given. This section is followed by the section on the mechanics of arterial wall. Kinematics are introduced and mathematical formulations are given for forward deformation. In addition to that reverse deformation formulations are also derived. In the next chapter named experimental studies, firstly studies conducted on investigation of accuracy of optical correlation systems. Error values of each verification test are evaluated. Then, radial cuts are introduced to arterial wall segments and strains are measured on exterior surfaces. In the last section the implications of the study is evaluated. Ways of developing-contributing this study in future studies are indicated. At the end of the study a significant difference between theoretical and experimental results revealed. This results and implications of the study will surely trigger and contribute future studies on the subject.Yüksek LisansM.Sc

    CD11b Expression in Acute Myeloid Leukemia is Associated With Hemostatic Complications and Response to Treatment

    Get PDF
    Aim:In our study, we aimed to investigate the effects of CD11b expression on myeloblasts on clinical course and prognosis in patients with AML.Materials and Methods:Data of 123 patients diagnosed with AML between 2014-2017 in Trakya University Faculty of Medicine, Department of Hematology, a tertiary referral hospital in the Trakya Region, were evaluated in a retrospective manner. The diagnosis of AML was based on WHO 2016 criteria of Myeloid Neoplasms.Results:Of the 123 patients in our study, 60 were female, and 63 were male. The mean age was 57.93 years. CD11b positivity was observed in 40 patients. Platelet counts were significantly lower in patients with CD11b positivity (p = 0.004). Likewise, D-dimer levels at presentation were higher in the CD11b positive patient group (p = 0.000). Regarding outcomes, patients with CD11b positivity were found to have lower rates of remission with first-line remission induction therapy (p = 0.003). There was no significant relationship between CD11b positivity and overall survival with Kaplan Meier survival analysis (8.5 months in CD 11b positive group, 12.1 months in negative group, p: 0.436).Conclusion:Our study demonstrated that patients with CD11b expression had lower remission rates with remission induction chemotherapy

    PRESENTEEISM (İŞTE VAROLMAMA SORUNU) İLE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK ARASINDAKİ İLİŞKİ: ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ AKADEMİK PERSONELİ ÜZERİNDE BİR UYGULAMA

    No full text
    DergiPark: 73038ejovocWith contemporary management mentality, people have become the focus of the management science, and every subject or problem that concern employees have become the basis of the studies carried out in management domain. The importance and value attached to people have become more important than even the most sizeable investments.Presenteeism is the problem of those who have to work in today’s competitive work environment. This problem stems from the fact that employees don’t properly fulfill their duties although they attend the work. This problem is one of the important factors that cause the efficiency of both employees and operations to decrease.Organizational commitment is the attachment of the employees to the organization and their vigorous efforts for the purposes of their organization after they attach themselves to it. The operations which have employees whose organizational commitment are at a high level are much more advantageous than their rivals. From this respective, organizational commitment is very important for operations.The answer of the question “Is there any relation between presenteeism and organizational commitment?” is tried to be found in this study which aims at studying the relation between presenteeism and organizational commitment. Therefore, to answer this question, a survey was conducted on the 207 academicÇağdaş yönetim anlayışı ile birlikte insan yönetim biliminin odak noktası haline gelmiş, çalışanları ilgilendiren her konu ve her sorun da yönetim alanındaki araştırmaların temelini oluşturmaya başlamıştır. İnsana verilen önem ve değer, işletmeler için en büyük maddi yatırımlardan bile daha önemli hale gelmiştir. Presenteeism, günümüzün yoğun rekabet ortamında çalışmak zorunda olan kişilerin sorunudur. Bu sorun, çalışanların işlerinin başında olmalarına rağmen, görevlerini tam anlamıyla yerine getirememelerinden kaynaklanan bir sorundur. Bu sorun hem çalışan verimliliğinin, hem de işletmenin verimliliğinin düşmesine neden olan önemli etkenlerden biridir. Örgütsel bağlılık ise, çalışanların örgütlerine karşı bağlılık geliştirmeleri ve örgütleriyle özdeşleşmeleri sonucunda, örgütün amaçlarına ulaşması için yoğun çaba sarfetmesidir. Örgütsel bağlılığı yüksek olan çalışanlara sahip olan işletmeler, rakiplerine karşı büyük bir avantaj sağlamış olacaklardır. Bu açıdan bakıldığında örgütsel bağlılık işletmeler açısından oldukça önemli bir konu halini almaktadır. Presenteeism ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlayan bu çalışmada, presenteeism ile örgütsel bağlılık arasında bağlılık var mıdır sorusuna cevap aranmaktadır. Bu amaçla, Adnan Menderes Üniversitesi’nin çeşitli akademik birimlerinde görev yapan 207 akademik personel üzerinde bir anket çalışması yapılmıştır. Anket sonuçları faktör, korelasyon, regresyon, t testi ve anova analizleri ile analiz edilmiştir. Anket sonucunda, Adnan Menderes Üniversitesi akademik personelinin presenteeism sorunu yaşamaları ile örgütsel bağlılık düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Araştırmada ayrıca, örgütsel bağlılık ile katılımcıların demografik değişkenleri arasındaki bağlantı incelenmiş örgütsel bağlılığın yaş ve görev süresi değişkenine göre farklılık gösterdiği; unvan, akademik birim ve cinsiyete göre verilen cevaplar arasında anlamlı bir ilişki bulunmadığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra presenteeismin ile katılımcıların demografik değişkenlerine göre farklılık göstermediği belirlenmişti

    Needle in the heart

    No full text

    Damar Duvarındaki Ön Birim Şekil Değiştirmelerin Optik Yöntemler Kullanılarak incelenmesi

    No full text
    Konferans Bildirisi -- Teorik ve Uygulamalı Mekanik Türk Milli Komitesi, 2011Conference Paper -- Theoretical and Applied Mechanical Turkish National Committee, 2011Özellikle gelişmiş toplumlarda kalp ve damar hastalıkları insan hayatını tehdit eden en önemli unsurlardan biridir. Bu sebeple günümüzde araştırmacılar dolaşım sisteminin sağlıklı ve patolojik vaka durumları üzerine araştırmalarını arttırarak sürdürmektedirler. Bu çalışmanın amacı, damarın kendini yeniden modellemesi ve gelişim sürecinin bir göstergesi olduğu belirtilen ön birim şekil değiştirmelerin üzerinde durularak literatürde bulunan teorik ön birim şekil değiştirme kabulünün doğrudan gelişmiş optik ölçümler ile ortaya çıkan sonuçların karşılaştırılması ve değerlendirilmesidir. Çalışma kapsamında öncelikle damar duvarının anatomik yapısı hakkında temel bilgiler verilmiş, damar kinematiği tanıtılmış ve ileri yöndeki şekil değiştirmeler için matematik ifadeler verilmiştir. Bu ifadelere ek olarak tersine denklemler de elde edilmiştir. Daha sonra deneysel çalışmalar bölümünde ise damar duvarının ön birim şekil değiştirmelerinin ölçülebilmesi için bir deney düzeneği oluşturulmuş ve deneyler gerçekleştirilmiştir. Deneyler sonucunda doğrudan ölçüm sonuçlarıyla teorik sonuçlar arasında belirgin bir fark ortaya çıkmıştır. Bu fark ve çalışmanın çıktıları gelecekteki çalışmaları tetikleyecek ve katkı sağlayacak unsurlar olarak görülmektedir

    Should early weightbearing be allowed after intramedullary fixation of trochanteric femur fractures? A finite element study

    No full text
    Background: This study aims to investigate the effects of early weightbearing after intramedullary fixation of trochanteric fractures. Methods: Femurs with different types of trochanteric fractures were modeled according to AO/OTA classification. Fractures were ideally reduced with one mm gap between fragments and fixed with intramedullary nails. Forces were applied simulating single- (Body weight: 60 kg, joint reaction force: 1999.2 N, abductor muscle force:1558.8 N) and double-leg standing positions (Joint reaction force: 196 N). In another model, a 500 Nm rotational force was applied as a simulation of a fall. Results: A higher level of stress was determined at the calcar femorale, the fracture site, the holes for the lag screws, and the hole for the proximal locking screw on the nail, the threadless parts of the lag screws, and the mid-portion of the nail. During the single-leg stance, up to 3 mm displacement was observed with the reverse oblique type of fractures. In the simulation of the fall, 1.5 mm displacement occurred at the fracture site. No displacement was measured at stabile and type 31A2 fracture models. In addition, higher levels of stress were measured at the body of the nail (up to 133 MPa), proximal screws (up to 133 MPa) and at the bone distal to the nail (up to 84.3 MPa), but all values were under the limit of the yield stress of the bone and the titanium. Conclusion: Full weightbearing after intramedullary fixation of trochanteric femur fractures may be allowed except in obese patients and patients with 31A3 type fractures according to the AO/OTA classification. The use of support is recommended in order to prevent complications. Implant removal can be discussed with patients after fracture union in order to prevent possible periprosthetic fractures
    corecore