10 research outputs found
Effectiveness of Phosphorous acid, Bacillus subtilis and Copper Compounds on Apple cv. Gala with M9 Rootstock in the Control of Fire Blight
Necrogenic Gram-negative bacterium Erwinia amylovora, which causes economic losses especially in pome fruits such as apple, pear, quince and loquat, some berries and many ornamental plants, causes fire blight disease. Copper compounds are used extensively in disease control programs and they can cause toxicproblems in terms of plant and environmental health. In addition, the formation of resistance to copper in the pathogen is frequently observed. In this study, plant activator phosphorous acid and biological control agent Bacillus subtilis, and 3 different copper compounds, Copper sulfate, Copper oxychloride and Copper hydroxide which are commonly used against E. amylovora, on apple cv. Gala with M9 rootstock were evaluated comparatively. When the new season shoot lengths of 3-year-old plants with homogeneous growth reached 20-25 cm, chemicals and B. subtilis were applied first time before one week ago from the pathogen inoculation, and after 2 times with 1 week intervals. The youngest two leaves at tips of actively growing terminal plant shoots were inoculated by cutting off using scissors dipped in suspension of E. amylovora str. EaARADY5 containing 108 CFU ml-1. Disease assessments were made after the disease severity (%) was determined on the basis of shoot blight after symptom development of the disease stopped, and the results were found to be statistically significant (p<0.05). According to the findings, while the highest effect was obtained by copper oxychloride with 69% effectiveness among all applications, the lowest effectiveness was obtained with 43.5% copper sulfate. It has been revealed that the use of the most effective of the copper compounds in field applications will result in less exposure to chemicals in terms of human and environmental health, and that B. subtilis and phosphorous acid can be used significantly in the integrated control of fire blight
Hypothalamic-pituitary-gonadal axis hormones and cortisol in both menstrual phases of women with chronic fatigue syndrome and effect of depressive mood on these hormones
BACKGROUND: Chronic fatigue syndrome (CFS) is a disease which defined as medically unexplained, disabling fatigue of 6 months or more duration and often accompanied by several of a long list of physical complaints. We aimed to investigate abnormalities of hypothalamic-pituitary-gonadal (HPG) axis hormones and cortisol concentrations in premenopausal women with CFS and find out effects of depression rate on these hormones. METHODS: We examined follicle stimulating hormone (FSH), luteinizing hormone (LH), estradiol, progesterone and cortisol concentrations in 43 premenopausal women (mean age: 32.86 ± 7.11) with CFS and compared matched 35 healthy controls (mean age: 31.14 ± 6.19). Patients were divided according to menstrual cycle phases (follicular and luteal) and compared with matched phase controls. Depression rate was assessed by Beck Depression Inventory (BDI), and patients with high BDI scores were compared to patients with low BDI scores. RESULTS: There were no significant differences in FSH, LH, estradiol and progesterone levels in both of menstrual phases of patients versus controls. Cortisol levels were significantly lower in patients compared to controls. There were no significant differences in all hormone levels in patients with high depression scores versus patients with low depression scores. CONCLUSION: In spite of high depression rate, low cortisol concentration and normal HPG axis hormones of both menstrual phases are detected in premenopausal women with CFS. There is no differentiation between patients with high and low depression rate in all hormone levels. Depression condition of CFS may be different from classical depression and evaluation of HPG and HPA axis should be performed for understanding of pathophysiology of CFS and planning of treatment
Investigated Social Behaviour and Peer Relationships of Children Living With Their Parents and Children Living in Children's Shelter.
Bu çalışma çocuk evinde yaşayan çocuklar ile ailesiyle birlikte yaşayan çocukların akran
ilişkileriyle sosyal davranışlarını incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini 2014-
2015 eğitim öğretim yılında Kırıkkale, Konya, Afyonkarahisar ve Muğla merkez ilçelerinde
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezinin bünyesinde
bulunan çocuk evlerinde yaşayan çocuklar ile aynı illerde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı
bağımsız anaokulları ve ilkokul anasınıflarındaki 5-6 yaş çocukları oluşturmaktadır. Araştırma
kapsamında çocuk evlerinde yaşayan 56 çocuk ile ailesiyle birlikte yaşayan 415 çocuk
örneklemi oluşturmaktadır. Araştırmada çocuk evlerinde yaşayan çocukların ve ailesiyle
birlikte yaşayan çocukların demografik özelliklerini belirlemek için araştırmacı tarafından
geliştirilen, Çocuk Kişisel Bilgi Formu1 ve Çocuk Kişisel Bilgi Formu2 kullanılmıştır.
Çocukların sosyal davranışlarını belirlemek amacıyla Nicki R. Crick, Juan. F. Casas ve
Monique Mosher tarafından geliştirilmiş, Şen (2009) tarafından Türkçeye uyarlanmış ve
geçerlilik güvenilir çalışması yapılmış olan Sosyal Davranış Ölçeği- Öğretmen Formu
kullanılmıştır. Çocukların akran ilişkilerini belirlemek amacıyla Gary W. Ladd ve Suzan M.
Profilet(1996) tarafından geliştirilmiş, Gülay (2008) tarafından Türkçeye uyarlama ve geçerlik
güvenirlik çalışmaları yapılmış Çocuk Davranış Ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen veriler
SPPS paket programında, bağımsız değişkenlerin kategori sayısına göre, ilişkisiz ölçümlerde t
testi ve Tek Yönlü Varyans Analiz (ANOVA), Kruskall Wallis ile analiz edilmiş olup; anlamlı
çıkan farklılıklarda grup farklılıklarını inceleyebilmek amacıyla LSD testi ve Mann Whitney U
testi kullanılmıştır. Çocukların sosyal davranışları ve akran ilişkileri arasındaki ilişkileri tespit
amacıyla ise Pearson Korelasyon katsayısı hesaplanmıştır. Çocukların yaşadıkları yerlere göre
akran ilişkilerinde ve sosyal davranışlarında anlamlı bir değişiklik gösterip göstermediğinin
saptanması amacıyla çok değişkenli varyans analizi (MANOVA) hesaplanmıştır. Araştırma
sonucunda çocuk evlerinde yaşayan çocukların demografik özelliklerine göre sosyal
davranışlarına bakıldığında çocukların cinsiyet ve koruma altına alınma yaşları değişkenlerine
göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık gösterdiği; doğum sırası, okul öncesi eğitim
kurumuna devam etme durumu, anne-babanın durumu, kurumda kalma süresi ve özel problem
durumu değişkenlerine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık göstermediği belirlenmiştir.
Çocuk evlerinde yaşayan çocukların demografik özelliklerine göre Çocuk Davranış Ölçeği alt
boyutlarından asosyal, korku-kaygı, başkalarına yardımı amaçlayan davranış, aşırı hareketli
davranışa bakıldığında cinsiyet ve koruma altına alınma yaşları değişkenlerine göre istatistiksel
açıdan anlamlı bir farklılık gösterdiği; doğum sırası, okul öncesi eğitim kurumuna devam etme
durumu, anne-babanın durumu, kurumda kalma süresi ve özel problem durumu değişkenlerine
göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık göstermediği belirlenmiştir. Çocuk evlerinde
yaşayan çocukların sosyal davranışlarıyla akran ilişkilerinin karşılaştırmasına yönelik
sonuçlarda Sosyal Davranış Ölçeği alt boyutlardan açık/fiziksel saldırganlık, olumlu sosyal
davranış, depresif ve ilişkisel saldırganlık davranışları ile Çocuk Davranış Ölçeği alt
boyutlarından asosyal ve korkulu-kaygılı davranışlar, dışlanma,saldırgan davranışları, aşırı
hareketli davranışlar ve başkalarına yardımı amaçlayan sosyal davranışlarına göre istatistiksel
açıdan anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Ailesiyle birlikte yaşayan çocukların
demografik özelliklerine göre Sosyal Davranış Ölçeği alt boyutlarından açık fiziksel
saldırganlık davranışına bakıldığında çocukların cinsiyet ve okul öncesi kurum türü
değişkenlerine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık gösterdiği; kardeş sayısı, doğum
sırası, okul öncesi eğitim kurumundaki yılı, daha önce eğitim kurumuna devam etme durumu,
annenin eğitim durumu, babanın eğitim durumu ve annenin çalışma durumu değişkenlerine
göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık göstermediği belirlenmiştir. Sosyal Davranış
Ölçeğinin alt boyutlarından depresif duygulanım ve ilişkisel saldırganlık davranışlarına
bakıldığında çocukların cinsiyet değişkenine göre istatistiksel açıdan farklılık tespit edilmiştir.
Olumlu sosyal davranış alt boyutuna bakıldığında okul öncesi eğitim kurumundaki yılı ve
babanın eğitim durumu değişkenlerine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık gösterdiği
tespit edilmiştir. Ailesiyle birlikte yaşayan çocukların demografik özelliklerine göre Çocuk
Davranış Ölçeği alt boyutlarından başkalarına yardımı amaçlayan davranış alt boyutuna
bakıldığında cinsiyet, kardeş sayısı, okul öncesi eğitim kurumdaki yılı, babanın eğitim düzeyi
değişkenlerine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık gösterdiği, doğum sırası, okul
öncesi eğitim kurumuna devam etme durumu, annenin eğitim durumu ve annenin çalışma
durumu değişkenlerine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık göstermediği belirlenmiştir.
Aşırı hareketlilik davranışına bakıldığında cinsiyet, kardeş sayısı ve okul öncesi eğitim
kurumdaki yılı değişkenlerine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık gösterdiği,
saldırganlık ve korku-kaygı alt boyutunda cinsiyet ve kurum türü değişkenlerinde ve asosyal davranış alt boyutta ise doğum sırası değişkeninde istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık
gösterdiği belirlenmiştir. Çocuk evinde yaşayan çocuklar ile ailesiyle birlikte yaşayan
çocukların sosyal davranışlarının karşılaştırılmasında Sosyal Davranış Ölçeği alt boyutlarından açık/fiziksel saldırganlık , olumlu sosyal davranış , ilişkisel saldırganlık ve depresif
duygulanım davranışları ile ilişki içinde olduğu belirlenmiştir. Çocukların yaşadıkları yerin en
çok açık/fiziksel saldırganlık, en az da depresif duygulanım sosyal davranışı üzerinde etkili
olduğu belirlenmiştir. Çocuk evlerinde yaşayan çocukların Çocuk Davranış Ölçeği alt
boyutlarından saldırganlık, aşırı hareketlilik, asosyal, korku-kaygı ve dışlanma davranışlarının
ailesiyle birlikte yaşayan çocuklara göre daha yüksek olduğu bulunmuştur. Ailesiyle birlikte
yaşayan çocukların çocuk evlerinde yaşayan çocuklara göre daha yüksek başkalarına yardımı
amaçlayan sosyal davranış gösterdikleri tespit edilmiştir. Çocukların yaşadıkları yerin en çok
dışlanma davranışı, en az da başkalarının yardımını amaçlayan sosyal davranışı üzerinde etkili
olduğu saptanmıştır.Purpose of this study is to investigate social behavior and peer relationships of children living
with their parents and children living in children's shelter. Research population consists of
children living in the children's shelters of Ministry of Family and Social Policies in central
districts of Kırıkkale, Konya, Afyonkarahisar and Muğla and children who attend to preschools
and primary schools of Ministry of National Education in the same provinces. Both
groups of children are in age group of 5-6. Sample populations used for this research study
consists of 56 children living in the shelters and 415 children living with their parents.
Determination of demographic characteristics of children of each sample population is done by
Personal Child Questionnaire 1 and Personal Child Questionnaire 2 prepared by the
researcher. Determination of social behavior of children is done by using Social Behavior
Scale-Teacher Questionnaire which is written by Nicki R. Crick, Juan. F. Casas and Monique
Mosher and validity and reliability test done and translated to Turkish by Sen (2009).
Determination of social behaviors of children is done by using Child Behavior Scale which is
written by Gary W. Ladd and Suzan M. Profilet and validity and reliability test done and
translated to Turkish by Gulay (2008). Data gathered are analysed by SPPS packaged
programme, number of categories of independent variables, unrelated samples t-test, one-way
analysis of variance (ANOVA) and Kruskall Wallis. Examination of group differences on
statistically significant part of the analysed data is done by LSD and Mann Whitney U tests.
Pearson Correlation coefficient is calculated to determine relationships between social
behaviors of children and their peer relationships. Multivariate analysis of variance
(MANOVA) is calculated to determine if there is a statistically significant difference in
children's social behavior and peer relationships according to where they live. Results show
that when examining social behavior of children living in the shelters, according to the
demographic characteristics, gender and age of being safeguarded variables are stastically
significant but sequence of birth, attending pre-school, condition of parents, residence time in
the shelter and condition of special problem variables are not statistically significant.
According to the demographic characteristics of children living in shelters, subtopics of Child
Behavior Scale like asociality, fear-anxiety, helping others and hyperactivity are statistically
significant when compared to gender and age of being safeguarded. Sequence of birth,
attending pre-school, condition of parents, residence time in the shelter and condition of special
problem are not statistically significant. According to the results of the work on comparison of
social behavior and peer relationships of children living in the shelters ; subtopics of Social
Behavior Scale like direct/physical aggression, positive social behavior, depressive and
relational aggression and subtopics of Child Behavior Scale like behaviors of asociality and
fear-anxiety,exclusion, aggressive behaviors, hyperactivity, and social behavior aiming to help
others are statistically significant .Examination of the direct/physical aggressive behavior
which is a subtopic of Social Behavior Scale on demographic characteristics of children living
with their parents show that gender and pre school type are statistically significant variables
while number of siblings, sequence of birth, time spent in pre school, continuous attendance to
the pre school, education level of mother, education level of father, and employment status of
mother are not statistically significant variables. Children show statistically significant
difference on gender variable when they are compared according to the subtopics of Social
Behavior Scale , depressive affectivity and relational aggression. When the positive social
behavior subtopic is examined according to the year they are at in the school and education
level of father, children show statistically significant difference. Consideration of behavior of
helping others which is a subtopic of Child Behavior Scale shows that gender, number of
siblings, time spent in pre school, education level of father are the variables which created
statistically significant difference and sequence of birth, continous attendance to pre school,
education level of mother and employment status of mother do not create statistically
significant differences. When hyperactivity is examined, gender, number of siblings, and the
year at which the children are in pre school are the variables that create statistically significant
difference. Furthermore, for subtopics like aggressiveness and fear-anxiety , gender and pre
school type variables, and for asocial behavior subtopic, sequence of birth variable are the
variables having statistically significant difference. With whom children live with , whether
with their parents or in the shelter, has impacts on the subtopics of Social Behavior Scale like
direct/physical aggression, positive social behavior, relational aggression and depressive
affectivity. With whom children live with affects direct/physical aggression at most and affects
depressive affectivity at least. It is found that children living in the shelters show more number
of behaviors of asociality, fear-anxiety, and exclusion, aggression, and hyperactivity than the
children living with their families. It is concluded that the children living with their parents
show more number of social behaviors aiming to help others. With whom the children live with affects the behavior of exclusion at most and affects the social behavior aiming to help the
others at leas
Influence of number of pregnancies on bone mineral density in postmenopausal women of different age groups
Gur, Ali/0000-0001-9680-6268; NAS, Kemal/0000-0002-5845-0851WOS: 000183875500008PubMed: 12811629As data on the relationship between parity and bone mineral density often seem to be controversial, ultimately, a comprehensive research study was thought to be necessary. This study focused on examining the influence of the number of pregnancies on bone mineral density and investigating the relationship between pregnancy and bone mineral density at four sites in postmenopausal women of different age groups. A total of 509 postmenopausal women, varying from 45 to 86 years of age (mean age of 60.85+/-7.53 years) were considered for the study. A standardized interview was employed to obtain information on demographics, lifestyle, and, reproductive and menstrual histories. Patients were separated into four groups according to the number of pregnancies, i.e., nulliparae (52 patients), one to two parity (66 patients), three to five parity (178 patients), and more than five parity (213 patients). The patients were further classified into two age groups, 40-59 years (233 patients) and 60-80 years (276 patients), respectively. The number of pregnancies was found to range from 0 to 17 (with an overall mean of 5.42+/-3.68), with 4.29+/-2.74 (range, 0-16) accounting for live births, while 1.02+/-1.53 (range, 0-14) were abortions. There were no significant differences among the groups with respect to parameters such as, age, body mass index (BMI), age at menarche, age at menopause, and years since menopause (P>0.05) in all of the 509 women and in the 40- to 59- and 60- to 80-year groups. When all the patients were considered, the bone mineral density (BMD) values of the spine and the trochanter for the more-than-five-parity group, were found to be significantly lower than those of the other groups (P0.05) values. In conclusion, the present study suggests that the number of pregnancies has an effect on the BMD values and that this situation shows a variation in different age groups. In addition, our study indicates that there is a significant correlation between the number of pregnancies and the spine, trochanter, and Ward's triangle BMD, but there is no correlation for the femur neck BMD