10 research outputs found

    Dünyada Göçmenlerin Eğitim Alanındaki Sorununa İlişkin Yasal Düzenlemeler

    Get PDF
    Göç, gelişmiş toplumlara olumlu veya olumsuz etkileri olabilen nüfusların yer değiştirme hareketi olarak tanımlanabilir. Bu nüfus hareketliliğinin çeşitleri ve etkileri değişiklik göstermektedir. Bu değişiklikler ülkelere göre de çeşitlilik gösterebilmektedir. Bu değişiklikler, beraberindeki sorunların çözümlerini ve göçün topluma olan etkilerini ortaya çıkarması açısından önemlidir. Göç alan ülkelerin genel durumlarına bakıldığı zaman ülkelerin kendilerine ait bir göçmen politikası uygulaması, göçmenleri eğitme politikası ve kendi hukuk düzenlerinde düzenlemeler yapılması zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Göçmenlerin sorun olmaktan çıkarılıp onların topluma uyumunun sağlanması, göçmen eğitimindeki temel yolların başında gelmektedir. Eğitim alan insanların, toplumsal kurallara uymaları ve sosyolojik olarak topluma kendilerini adapte etmeleri daha kolaylaşır. Göç insanların ister kendi ülkeleri içerisinde isterse dış ülkelere yapılsın amaç kendi yaşadıkları bölgenin kötü koşullarından kurtularak daha iyi koşullar elde etmek içindir. Göçmenler çoğu zaman karma sebeplerle göç etmiş, insanların yer değiştirmelerine sebep olan durumlar, yaşanılan yer ve zamana göre değişiklik göstermiştir. Ekonomik rahatlık arayışı, çatışma ya da şiddetten uzaklaşma, politik düzensizlikler, siyasi sığınma isteği, mevcut durumlarına göre şartları daha uygun eğitim imkânları gibi çok farklı etkenden sebebiyle kişisel veya toplu göç hareketleri oluşmuştur ve oluşacaktır. Günümüzde ırkçılık kurumsal alanlarda gözle görülmez ancak derinden hissedilir olduğu bir zamana ırkçılığın artık abartılı ve saldırgan bir şekilde kendini gösterdiği zamandan doğru değişmiştir. Oluşabilecek tepkilerden çekinilmesi sebebiyle kurumsal birçok alanda ırkçılığın devam etmesinin önüne geçilmesiyle birlikte hala bu tutumun zihinlerde yer ettiği görülmektedir. Bundan dolayı hem bireysel hem de toplumsal anlamda sivil toplum örgütlerinin rolü bu alanda daha çok hissedilmektedir Dünyadaki göçmen sorununu çözmek için ülkeler, eğitim alanına ait kendi kanunlarında yeni yasal değişiklikler ve düzenlemeler yapmaktadır. Bu yasal düzenlemeler ülke içerisinde dahi değişiklikler göstermektedir. Günümüz dünyasında göç sorununa yönelik “çok kültürlülük anlayışı“ doğrultusunda uygulamalar yapılmaktadır. Çok kültürlülük çalışmaları toplumsal algının değişmesini ve kültürel çeşitliliği sağlamaktadır. Bunun için yapılan eğitim faaliyetleri, ülkelerin ve toplumların da eğitimiyle mümkün olmaktadır. Göçmen sorunlarının çözümüne yönelik daha gelenekçi anlayışlarda ise eğitimi “asimilasyon yoluyla“ yapılan politikalar çözüm yolu gibi görünse de eğitimin hedeflenen olumlu sonuçlarından ziyade olumsuz sonuçlara yol açtığı görülmektedir

    Anesthetic Techniques in Octogenarians and Older Undergoing Orthopedic Surgery for Hip Fracture

    Get PDF
    Objectives: Hip fracture is common orthopedic problems for patients aged 80 years and older. Because of their decreased cardiopulmonary capacity, an optimal anesthetic technique should be chosen by anesthesiologists. The purpose of the present study is to analyze anesthetic techniques and related postoperative mortality in octogenarians and older who underwent hip fractures surgery. Patients and Methods: We analyzed hip fracture surgeries and identified patients aged 80 years and older between January 2012 and December 2013. Patient age, gender, coexisting diseases, American Society of Anesthesiologists (ASA) Physical Status classification, anesthetic technique, hematocrit, hemoglobin, total lymphocyte count (TLC), the length of surgery, intraoperative blood transfusion requirements, postoperative discharge ward, the length of postoperative hospital stay, and postoperative status were recorded. Results: We retrospectively identified 106 patients aged 80 years and older underwent hip fracture surgeries. Six (5.6%), 36 (34.0%), 2 (1.9%), 53 (50.0%), and 9 (8.5%) of procedures were performed under general anesthesia (GA), spinal anesthesia (SA), epidural anesthesia, combined spinal-epidural anesthesia (CSEA), and peripheral nerve block (PNB), respectively. The postoperative 7 and 30-day mortality were 6.6% and 10.4%, respectively. Age, gender, ASA, hematocrit, hemoglobin, TLC, discharge to the ward, the length of postoperative hospital stay, and the postoperative mortality rates were similar between the GA, SA, CSEA, and PNB. There was no relationship between postoperative mortality and anesthetic technique. Conclusion: In octogenarians and older, the postoperative mortality is higher after hip fracture and is not associated with the anesthetic technique

    Spinal anaesthesia for a caesarean section in a patient with paraneoplastic cerebellar ataxia

    No full text
    Paraneoplastic cerebellar ataxia (PCA) is most frequently observed in gynaecological cancers, small cell lung cancer, breast cancer, Hodgkin's lymphoma, cancer testis or malignant thymoma. In the literature, there is no data related to the effects of PCA during pregnancy or reports on the effects of anaesthesia in patients with PCA. We present management of a pregnant woman with PCA who was suddenly unable to walk with PCA and for whom effective spinal anaesthesia was performed for an elective caesarean section with no complications

    İş Sağlığı ve Güvenliği Meslek Hastalıkları

    No full text
    Ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği ile meslek hastalıkları konularında, kapsamlı Türkçe kitap ihtiyacı bulunmaktadır. Bu saptamadan hareketle “İş Sağlığı ve Güvenliği Meslek Hastalıkları” kitabı iki yılı aşkın bir sürede tamamlanmıştır. Mezuniyet öncesi ve sonrası eğitimlere, sertifika eğitimlerine, çalışanların sağlıklı ve güvenlikli ortamda çalışmaları hakkına, saha uygulamalarına, araştırmalara katkı sağlaması amaçlanmıştır. Kaynak kitap ihtiyacı öncelikle, müfredatlarında konuya ilişkin başlıklar bulunan, Tıp, Mühendislik, Hemşirelik, Sağlık Bilimleri ve Fen fakülteleri, ilgili yüksek lisans ve doktora programları, ilgili yüksek okullar olmak üzere yüksek öğretim öğrencileri için geçerli iken aynı zamanda iş yeri hekimleri, iş güvenliği uzmanları, diğer sağlık personeli sertifika eğitimleri, çalışanların yasal olarak zorunlu olan eğitimleri için de söz konusudur.Kitabın, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail TOPUZOĞLU’nun 1980’li yıllarda başlattığı, Prof. Dr. Nazmi BİLİR’in emekli olana kadar 30 yılı aşkın süre ile sürdürdüğü mezuniyet öncesi ve sonrası eğitim, araştırma, uygulama ve yayın çalışmaları ile bu alanlarda öncü rolü olan Hacettepe Üniversitesi’nin yayını olması ayrı bir mutluluk kaynağıdır, kendilerine şükranlarımızı sunarız.Kitap, sayfa dağılımları farklılık gösteren, konu başlıkları itibariyle toplam 79 bölümden oluşmaktadır. Meslek hastalıklarına ilişkin bazı bölümlerde, yazarlar ikinci baskısı yapılmış olan “Yıldız, A.N., Sandal, A. (Ed.). Meslek Hastalıkları İşle İlgili Hastalıklar (Seçilmiş Başlıklarda). Ankara: Hacettepe Üniversitesi Yayını. ISBN: 978-975-491-460-3.” kitabındaki bölümlerini güncelleyerek genişletmişlerdir.Kitabın yazarları başlıca, Hacettepe Üniversitesi öğretim elemanları, Tıp Fakültesi İş ve Meslek Hastalıkları Yan Dal Uzmanlık Eğitimi Programı eğitim kadrosu ile bu kapsamda eğitim almış veya almaya devam eden uzman hekimler, ile T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yönetici ve uzmanlarıdır. Bütün yazarlara katkıları için teşekkür ederiz.Kitabın elektronik kitap olarak yayınlanması, ulaşılabilirliğinin artması, içerik arama ve güncelleme gibi hususlarda kolaylık sağlayacağı kanaatindeyiz. Ayrıca kaynakları metin içinde gösterilmiş olması da ileri incelemeler için katkı sağlayacaktır.Yoğun çalışma sürecinde gösterdikleri anlayış için ailelerimize, Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Basım Yayın ve Tanıtım Koordinatörlüğü ile Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı yetkilileri ve çalışanlarına, kitabı yayına hazırlamada katkı sağlayan Dr. A. Kadir ATLI, Dr. Buhara ÖNAL ve Özge Rojda BENZİL’e teşekkür ederiz.Saygılarımızla,Prof. Dr. Bülent ALTUN (Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı)Prof. Dr. Ali Naci YILDIZ (Editör)Uzm. Dr. Abdulsamet SANDAL (Editör

    The predictors of COVID-19 mortality in a nationwide cohort of Turkish patients

    No full text
    © 2021 Elsevier LtdThe COVID-19-related death rate varies between countries and is affected by various risk factors. This multicenter registry study was designed to evaluate the mortality rate and the related risk factors in Turkey. We retrospectively evaluated 1500 adults with COVID-19 from 26 centers who were hospitalized between March 11 and July 31, 2020. In the study group, 1041 and 459 cases were diagnosed as definite and highly probable cases, respectively. There were 993 PCR-positive cases (66.2%). Among all cases, 1144 (76.3%) were diagnosed with non-severe pneumonia, whereas 212 (14.1%) had severe pneumonia. Death occurred in 67 patients, corresponding to a mortality rate of 4.5% (95% CI:3.5–5.6). The univariate analysis demonstrated that various factors, including male sex, age ≥65 years and the presence of dyspnea or confusion, malignity, chronic obstructive lung disease, interstitial lung disease, immunosuppressive conditions, severe pneumonia, multiorgan dysfunction, and sepsis, were positively associated with mortality. Favipiravir, hydroxychloroquine and azithromycin were not associated with survival. Following multivariate analysis, male sex, severe pneumonia, multiorgan dysfunction, malignancy, sepsis and interstitial lung diseases were found to be independent risk factors for mortality. Among the biomarkers, procalcitonin levels on the 3rd-5th days of admission showed the strongest associations with mortality (OR: 6.18; 1.6–23.93). This study demonstrated that the mortality rate in hospitalized patients in the early phase of the COVID-19 pandemic was a serious threat and that those patients with male sex, severe pneumonia, multiorgan dysfunction, malignancy, sepsis and interstitial lung diseases were at increased risk of mortality; therefore, such patients should be closely monitored

    The predictors of COVID-19 mortality in a nationwide cohort of Turkish patients

    No full text
    © 2021 Elsevier LtdThe COVID-19-related death rate varies between countries and is affected by various risk factors. This multicenter registry study was designed to evaluate the mortality rate and the related risk factors in Turkey. We retrospectively evaluated 1500 adults with COVID-19 from 26 centers who were hospitalized between March 11 and July 31, 2020. In the study group, 1041 and 459 cases were diagnosed as definite and highly probable cases, respectively. There were 993 PCR-positive cases (66.2%). Among all cases, 1144 (76.3%) were diagnosed with non-severe pneumonia, whereas 212 (14.1%) had severe pneumonia. Death occurred in 67 patients, corresponding to a mortality rate of 4.5% (95% CI:3.5–5.6). The univariate analysis demonstrated that various factors, including male sex, age ≥65 years and the presence of dyspnea or confusion, malignity, chronic obstructive lung disease, interstitial lung disease, immunosuppressive conditions, severe pneumonia, multiorgan dysfunction, and sepsis, were positively associated with mortality. Favipiravir, hydroxychloroquine and azithromycin were not associated with survival. Following multivariate analysis, male sex, severe pneumonia, multiorgan dysfunction, malignancy, sepsis and interstitial lung diseases were found to be independent risk factors for mortality. Among the biomarkers, procalcitonin levels on the 3rd-5th days of admission showed the strongest associations with mortality (OR: 6.18; 1.6–23.93). This study demonstrated that the mortality rate in hospitalized patients in the early phase of the COVID-19 pandemic was a serious threat and that those patients with male sex, severe pneumonia, multiorgan dysfunction, malignancy, sepsis and interstitial lung diseases were at increased risk of mortality; therefore, such patients should be closely monitored
    corecore