Türkiye’ de radyo ve televizyonda yayınlanan dramatik yapılı çocuk programlarının toplumsal ve pedagojik açıdan değerlendirilmesi

ÖZET Radyo ve televizyonda yayınlanan çocuk programlarını ele alırken öncelikle çocuk tiyatrosunun gelişimini irdelememiz gerekir. Bu üç faktörü, tiyatro,radyo ve televizyonda yayınlanan çocuk programlarını ortak bir noktada buluşturan; dramatik yapıdır. Bu nedenle "drama nedir?" sorusunu kendimize sorup onun tanımı ışığı radyo ve televizyonda yayınlanan çocuk programlarını inceleyeceğim. Dramatik kurgunun çocuğun kişiliğinin yapılanmasındaki etkilerini ve hayatı anlamlandırmasında nasıl bir rol oynadığını tezimde anlatacağım. Bunu yaparken yayınlanmış programları örnek olarak incelememiz konuyu detaylarıyla anlamamıza olanak sağlayacak. Ve dramatik yapının, çocuk programlarının vazgeçilmez,zorunlu bir öğesi olduğunu göreceğiz. Dramatik yapının çocuk üzerindeki etkisi, yapılan araştırmalar sonucunda genel kabul görmüş bir olgudur. Tezimin çıkış noktasıda dramatik yapı etkeninedayanmaktadır.Bu etken çocuğun ileriki yaşamını biçimlendirecek önemli bir olgu olması dolayısıyla tiyatroda,radyo ve televizyonda nasıl kullanıldığı ya da kullanılması gerektiği de önemli bir sorundur. Çünkü,radyo ve özellikle televizyon artık insanları çok kolay etkisi altına alabilen bir güçtür.Bu gücü olumlu yönde kullanabilecek ve yönlendirebilecek olanlarda program yapımcılarıdır. Dolayısıyla bu gücün yetkin kişilerce kullanımı, çocuğun en doğru ve olumlu yönde gelişmesini ve reel yaşama uyumlanmasını kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır. SUMMARYIt is better to identify the development of child theater essentially while examining the child programs held on radio and television. It is the dramatic structure that gathers these three common factors, child programs held on theater, radio and television. For this reason, the question of "what is drama?" will be asked and in the light of the answers found the child programs held on radio and television will be examined. The effects of dramatic fancy on the development of child personality and how this dramatic fancy shapes and makes the life meaningful will be studied in the Thesis. During the thesis, to examine the postproductions as examples will not only be beneficial but also make us to understand the subject in details. And we will see that the dramatic structure is the major component of child programs. The effect of dramatic structure on children has become the common sense as a result of research held on this field. The rising point of the thesis depends on the dramatic structure factor. Since this factor has important effects on the future life of children, the use of this factor on theater, radio and television programs constitutes a major problem. Because, radio and especially television programs are powerful concepts that can easily affect people. Those who can use and direct this power in positive ways are the program producers. As a result, the use of this power by authorized people will provide the development of child in a better way and make the accordance of child to real life in an easier and faster manner

Türkiye’ de radyo ve televizyonda yayınlanan dramatik yapılı çocuk programlarının toplumsal ve pedagojik açıdan değerlendirilmesi

Radyo ve televizyonda yayınlanan çocuk programlarını ele alırken öncelikle çocuk tiyatrosunun gelişimini irdelememiz gerekir. Bu üç faktörü, tiyatro,radyo ve televizyonda yayınlanan çocuk programlarını ortak bir noktada buluşturan; dramatik yapıdır. Bu nedenle "drama nedir?" sorusunu kendimize sorup onun tanımı ışığı radyo ve televizyonda yayınlanan çocuk programlarını inceleyeceğim. Dramatik kurgunun çocuğun kişiliğinin yapılanmasındaki etkilerini ve hayatı anlamlandırmasında nasıl bir rol oynadığını tezimde anlatacağım. Bunu yaparken yayınlanmış programları örnek olarak incelememiz konuyu detaylarıyla anlamamıza olanak sağlayacak. Ve dramatik yapının, çocuk programlarının vazgeçilmez,zorunlu bir öğesi olduğunu göreceğiz. Dramatik yapının çocuk üzerindeki etkisi, yapılan araştırmalar sonucunda genel kabul görmüş bir olgudur. Tezimin çıkış noktasıda dramatik yapı etkeninedayanmaktadır. Bu etken çocuğun ileriki yaşamını biçimlendirecek önemli bir olgu olması dolayısıyla tiyatroda,radyo ve televizyonda nasıl kullanıldığı ya da kullanılması gerektiği de önemli bir sorundur. Çünkü,radyo ve özellikle televizyon artık insanları çok kolay etkisi altına alabilen bir güçtür.Bu gücü olumlu yönde kullanabilecek ve yönlendirebilecek olanlarda program yapımcılarıdır. Dolayısıyla bu gücün yetkin kişilerce kullanımı, çocuğun en doğru ve olumlu yönde gelişmesini ve reel yaşama uyumlanmasını kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır. SUMMARY It is better to identify the development of child theater essentially while examining the child programs held on radio and television. It is the dramatic structure that gathers these three common factors, child programs held on theater, radio and television. For this reason, the question of "what is drama?" will be asked and in the light of the answers found the child programs held on radio and television will be examined. The effects of dramatic fancy on the development of child personality and how this dramatic fancy shapes and makes the life meaningful will be studied in the Thesis. During the thesis, to examine the postproductions as examples will not only be beneficial but also make us to understand the subject in details. And we will see that the dramatic structure is the major component of child programs. The effect of dramatic structure on children has become the common sense as a result of research held on this field. The rising point of the thesis depends on the dramatic structure factor. Since this factor has important effects on the future life of children, the use of this factor on theater, radio and television programs constitutes a major problem. Because, radio and especially television programs are powerful concepts that can easily affect people. Those who can use and direct this power in positive ways are the program producers. As a result, the use of this power by authorized people will provide the development of child in a better way and make the accordance of child to real life in an easier and faster manner

Retrospective evaluation on Brucella antibody seroprevalence of the patients who have applied for any reason in the last four year at the policlinics of Kırıkkale University Faculty of Medicine

Bu çalışmanın amacı, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Polikliniklerine herhangi bir sebeple başvuran kişilerde Brucella antikor seroprevalansını retrospektif olarak tespit etmektir. Araştırmaya, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Polikliniklerine baş vuran 1-80 yaş arasında toplam 938 kişi dahil edilmiştir. Araştırma, Haziran 1998 -Şubat 2002 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Brusella antikorlarının tespiti için başvuran kişilerden alınan kan örneklerine Rose-Bengal Plate Testi (RBPT) ve Standart Tüp Aglütinasyon Testi (SAT) uygulanmıştır. RBPT ile %4.37 (41 kişi) ve SAT ile % 4.26 (40 kişi) oranında pozitiflik saptanmıştır. RBPT pozitifliği erkeklerde % 1.92 ve kadınlarda % 2.45, SAT pozitifliği ise erkeklerde % 1.81 ve kadınlarda % 2.45 olarak bulunmuştur. Her iki yöntemle elde edilen sonuçlar arasında istatistiksel açıdan bir fark bulunamamıştır. RBPT ve SAT yöntemi kolay uygulanabilmesi nedeniyle hastaların takibi açısından kullanışlı testlerdir.The aim of our study is to determine the Brucella antibody seroprevalence of the patients retrospectively who have applied.forany reason, the policlinics of Kırıkkale University Medical Faculty. The research includes totally 938 people who are between the age of l and 80 who have applied to Kırıkkale University Medical Faculty. This research was car-ried out between June 1998 and February 2002. Blood samples, which were obtained from the applicants, were deter-mined by using Rose Bengal Plate agglutination (RBPT) and Serum agglutination (SAT) method. The results show that of the person who is suspected as brucellosis the seroprevalence has been found with RBPT and SAT test is 4.37% (in 41 person) and 4.26% (in 40 person) respectively. Statistical Analysis showed that there are no differences between in (RBPT) and Serum agglutination (SA T) method. The seroprevalence is found with RBPT method in men and women %1.92 and %2.45 and with SAT method 1.81% and 2.45% respectively. in this study the rates gives accordance to the other epidemiological researches which obtained from Turkey

Anaesthetic Management for Caesarean Section Surgery in Two Pregnant Women with Severe Pulmonary Hypertension Due to Mitral Valve Stenosis

Background: Mitral stenosis is the most important and common cardiac complication seen during pregnancy. Conception is discouraged in cases where pulmonary hypertension develops during the course of mitral stenosis. Successful general and regional anaesthetic interventions have been reported in some cases of severe pulmonary hypertension. Case Reports: We present our experiences with anaesthetic management in two pregnant patients with pulmonary hypertension due to mitral valve stenosis. Conclusion: We preferred to continue spinal anaesthesia because gradually increasing the local anaesthetic dose during the procedure may minimise probable undesirable haemodynamic changes, such as hypotension and tachycardia