24 research outputs found

    Identification of crack noises in household refrigerators

    Get PDF
    The crack noises propagating from a refrigerator disturb residents in a household; however, the reasons behind the mechanisms of such noises have not been identified yet. In this study, the crack noises in modern household refrigerators are identified and their root causes are explored. The appropriate parameters for overall and Fourier analyses are first determined and the noise characteristics of typical household refrigerators under various conditions are presented. Then, a special test rig providing remote control of the subcomponents including the compressor, fan and heater is designed and structural acceleration and sound pressure measurements inside and outside the test rig in a quiet room are performed. The acoustic and vibration measurements are conducted under various conditions by separately controlling each subcomponent. The crack noises in typical household refrigerators are identified and their root causes are explored by using the results of the overall and Fourier analyses. Some solutions to minimize the crack noises in household refrigerators are also summarized.WOS:000346546300025Scopus - Affiliation ID: 60105072Science Citation Index ExpandedQ2ArticleUluslararası işbirliği ile yapılmayan - HAYIRMart2015YÖK - 2014-1

    1441. Quantification of the flow noise in household refrigerators

    Get PDF
    The flow noise in household refrigerators is quantified in this study. First, the sound pressure measurements in a quiet room using typical household refrigerators are conducted and the noise characteristics of the refrigerators are presented. Then, the flow noise in household refrigerators is quantified using the results of the overall analysis and Fourier transform of the measured sound pressure data. After that, the flow noise in household refrigerators is quantified using the sound pressure measurements conducted using a specially designed test rig. The frequency characteristics of the flow noise in household refrigerators are also explored and the contribution of the flow noise is identified.WOS:000345241900034Scopus - Affiliation ID: 60105072Science Citation Index ExpandedQ4ArticleUluslararası işbirliği ile yapılmayan - HAYIRKasım2014YÖK - 2014-1

    Evaluation of the effect of honey-containing chitosan/hyaluronic acid hydrogels on wound healing

    Get PDF
    The 3D polymeric network structure of hydrogels imitates the extracellular matrix, thereby facilitating cell growth and differentiation. In the current study, chitosan/hyaluronic acid/honey coacervate hydrogels were produced without any chemicals or crosslinking agents and investigated for their wound-healing abilities. Chitosan/hyaluronic acid/honey hydrogels were characterized by FTIR, SEM, and rheology analysis. Moreover, their water content, water uptake capacities, and porosity were investigated. In FT-IR spectra, it was discovered that the characteristic band placement of chitosan with hyaluronic acid changed upon interacting with honey. The porosity of the honey-containing hydrogels (12%) decreased compared to those without honey (17%). Additionally, the water-uptake capacity of honey-containing hydrogels slightly decreased. Also, it was observed that hydrogels’ viscosity increased with the increased hyaluronic acid amount and decreased with the amount of honey. The adhesion and proliferation of fibroblast cells on the surface of hydrogel formulations were highest in honey-containing hydrogels (144%). In in vivo studies, wound healing was accelerated by honey addition. It has been demonstrated for the first time that honey-loaded chitosan-hyaluronic acid hydrogels, prepared without the use of toxic covalent crosslinkers, have potential for use in wound healing applications

    The evaluation of preparation and comprehension works that primary school teacher candidates created for Turkish lessons

    Get PDF
    Bu araştırmanın amacı, sınıf öğretmeni adaylarının ilköğretim 5. sınıf düzeyindeki metinler için hazırladıkları anlama çalışmalarının değerlendirilmesidir. Dört ayrı üniversitedeki 100 sınıf öğretmeni adayı üzerinde gerçekleştirilen araştırmada öğretmen adaylarına biri öyküleyici, biri bilgilendirici, biri de şiir olmak üzere üç metin verilmiş, öğretmen adaylarından her metin için 5. sınıf düzeyinde hazırlık ve anlama çalışmalarını nasıl yapacaklarını yazılı olarak anlatmaları istenmiştir. Toplanan veriler üzerinde kategorisel içerik analizi yapılmıştır. Elde edilen bulgulara göre öğretmen adaylarının üç metin için hazırlık çalışması olarak yazdıkları etkinliklerin dağılımı şu şekildedir: Ön hazırlık (46), ön bilgileri harekete geçirme (107), anahtar kelimelerle çalışma (37), metni tanıma ve tahmin etme (58), amaç belirleme (0), tür, yöntem ve teknik belirleme (4). Öğretmen adaylarının anlama çalışması olarak hazırladığı etkinliklerin dağılımı ise şu şekildedir: Görsel okuma (126), dinleme (50), okuma (323), anlamı bilinmeyen kelimelerle çalışma (67), metni inceleme (179), söz varlığını geliştirme (37). Hazırlık aşamasıyla ilgili etkinliklerin öğrenci başına düşen ortalaması 2.52 iken anlama etkinliklerinin ortalaması 7.82’dir. Hazırlanan etkinliklerin metin türüne göre öğrenci başına düşen ortalaması bilgilendirici metinde 3.35, öyküleyici metinde 3.50, şiirde ise 3.49’dur. Çalışmada birinci öğretim öğrencilerinin ikinci öğretim öğrencilerine göre daha fazla etkinlik hazırladıkları, hazırlanan etkinlik sayısında cinsiyete göre anlamlı bir fark olmadığı belirlenmiştir.The purpose of this research is to be evaluated of comprehension works that primary school teacher candidates prepared for texts whose levels are appropriate for fifth grade in primary education. In the research that was conducted on 100 primary school teacher candidates who are in four different universities, three texts that consist of a narrative, an informative and a poem were given to teacher candidates and they were asked to explain in writing how to do preparation and comprehension works for each text whose level is appropriate for fifth grade. Categorical content analysis was performed on data gathered. According to findings obtained, the range of the activities, which teacher candidates wrote as preparation study for three texts, is as below: Preliminary preparation (46), activation of foreknowledge (107), study with key words (37), to recognize and guess the text (58), to set an aim (0), to determine sort, method and technique (4). The range of the activities, which teacher candidates prepared as comprehension work, is as below: Visual reading (126), listening (50), reading (323), studying with unknown words (67), examining the text (179), improving vocabulary (37). While the average of activities related to preparation stage per a student is 2.52, the average of comprehension activities is 7.82. The average of the activities prepared according to kind of text per a student is 3.35 at informative text, 3.50 at narrative text, 3.49 at poem. In the study, it is determined that first education students prepared more activities with respect to second education students and there is no significant difference in number of the activities prepared according to sex

    Medikolegal Değerlendirme Yapılan Olgularda Radyolojik Raporlandırma Süreçlerinin Tamamlanmasının Önemi; Olgu Sunumu

    No full text
    Giriş ve Amaç: Medikolegal değerlendirme süreçlerinde gönderilen tıbbi belgelerde epikrizlerdeki klinisyen görüşlerinin veya radyolojihekimlerinden alınan sözel yorumların, resmi radyoloji raporlarıyla ciddi farklılıklar gösterdiği bilinmektedir.Bu çalışmada; medikolegal değerlendirme için yönlendirilen olgularda istenen hususlar dışında değerlendirme yapmanın gerekliliği vedeğerlendirmede resmi radyoloji raporlarının öneminin tartışılması amaçlanmıştır.Olgu:1 yıl önce ateşli silah yaralanması nedeniyle eğitim araştırma hastanesine başvuran 38 yaşında erkek hastanın yüzünde ve sol gözündeyaralanmalar olduğu, yüz kemiklerindeki kırıkların tedavisi amacıyla DEÜH’ne başvurduğu, olay sonrası adli tıp şube müdürlüğüncedüzenlenen medikolegal değerlendirme raporunda; sol maksiller sinüs ön duvarında fraktür, sol orbita dış duvar fraktürü olduğu, şahıstatespit edilen kemik kırıkları ve göz hasarına neden olan yaralanmasının, şahsın yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit bir tıbbimüdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyecek nitelikteolduğu belirtilmektedir.Hasta olaydan 1 yıl sonra yüzdeki yaralanmanın değerlendirilmesi açısından anabilim dalımıza gönderilmiştir. DEÜH otomasyon sistemindekayıtlı maksillofasiyal BT raporunda; solda sfenoid kemik ala majorda, temporal kemik squamöz parçada, sol orbita lateral duvarda, solmaksiler kemikte fraktürler olduğunun anlaşılması üzerine yüzde sabit iz değerlendirmesinin yanında hastaya ait mevcut rapor tekrardeğerlendirilerek; meydana gelen yaralanmaların; basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı, yaşamsal tehlikeye nedenolduğu, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını ağır (6) derecede etkilediği, tıbbi kanaatine varıldığı belirtilmiştirTartışma ve Sonuç: Adli raporlama yapılırken radyolojik incelemelerin raporlandırma süreçlerinin tamamlanmasının beklenmesi ve gönderilentıbbi belgeler içerisinde bulunmuyorsa, mutlaka istenmesi gerektiği, hekimin cevaplaması istenen sorular dışında da görüş bildirmesinin adliyargılama süreçleri açısından önemli olduğu görüşündeyiz.&nbsp;</p

    Associations between the standardized uptake value of F-18-FDG PET/CT and demographic, clinical, pathological, radiological factors in lung cancer

    No full text
    Objectives: F-18-fluoro-2-deoxyglucose (FDG) positron emission tomography (PET)/computed tomography (CT) is extensively used to diagnose and stage of lung cancer. The aim of the current study was to investigate the correlation of demographic, clinical, pathological and radiological factors with primer tumor FDG Uptake in patients with lung cancer. Materials and methods: This cross-sectional, clinical study was performed on a total of 57 lung cancer patients newly diagnosed that underwent FDG PET/CT. In addition to descriptive variables, histopathological diagnosis, tumor site and size, hemoglobin level, red cell distribution width, neutrophil to lymphocyte ratio were noted for each patient. The correlation of these variables to SUVmax values in FDG PET/CT was investigated. Results: A total of 57 patients (4 women, 53 men) with an average age of 60.8 +/- 9.4 (range: 33-89) participated in the study. Histopathological diagnoses were consistent with squamous cell carcinoma (28, 49.1%), adenocarcinoma (15, 26.3%) and small cell cancer (14, 24.6%). The SUVmax of primary tumor was positively correlated with tumor size (P<0.001). The tumor SUVmax of squamous cell carcinoma (SqCC) (17.49 +/- 8.37) was higher than that of adenocarcinoma (AC) (12.80 +/- 4.77) and small cell carcinoma (SCC) (12.40 +/- 5.80) (P=0.038). Conclusion: SUVmax value was significantly higher for squamous cell carcinoma and it SUVmax values in PET scans was found to be positively correlated with tumor size. This study suggests that, tumor size and histologic subtype had influences upon FDG uptake in lung cancer

    Batık ve katı faz fermentasyonu ile lakkaz üretimi: Fayda ve maliyet analizi

    No full text
    Demir, Aynur (Aksaray, Yazar)Bu çalışmanın amacı, katma değer ürünlerin üretimlerine sahip biyoteknolojik süreçlerden katı faz ve batık fermentasyon teknikleri ile enzim üretiminin, fayda maliyet analizini değerlendirmektir. Fayda maliyet analiz yaklaşımı projenin karar verilmesinde ve değerlendirilmesinde genelde kullanılan bir yoldur. Bu analiz, çevresel biyoteknolojide önemli bir enzim olan lakkazın üretiminde kullanılan iki yöntemle ilgilidir. Karşılaştırma sonucuna göre, katı faz fermentasyonla elde edilen lakkaz aktivitesinde fayda/maliyet oranı 1.76 ve aktivite değeri 22.62 U ml-1 olurken batık fermentasyonla elde edilen lakkaz aktivitesi içinse bu değer 2.42 ve aktivite değeri 29.08 U ml-1’dir. Özellikle batık fermentasyonla elde edilen indüklenmiş sıvı kültürü, üretim faaliyetinin maksimum fayda sağladığı ve minimum maliyet getirdiği görülmektedir. Bu durum bir şirket için bu tip fermentasyonla lakkaz üretiminin daha cazip olduğunu göstermektedir.The aim of this study is to investigate benefit and cost analysis of enzyme production with solid state and submerged fermentation techniques, biotechnological processes within production of value-added products. The approach of benefit and cost analysis is commonly used a way at deciding and investigating of the project. This analysis was referred two methodologies on production of laccase, a significant enzyme at environmental biotechnology. According to the result of the comparison, benefit/cost ratio in laccase activity obtained with solid state fermentation was calculated 1.76 and the ratio of laccase activity was 22.62 U ml-1, whereas those of submerged fermentation was 2.42 and the activity was 29.08 U ml-1. In particular, induced liquid culture obtained submerged fermentation is seen maximum benefit of production facilities and the minimum cost. This situation indicates laccase production with this type fermentation for a company is more attractive

    Erectile dysfunction is a marker for obstructive sleep apnea

    No full text
    Purpose: To investigate the prevalence of erectile dysfunction (ED) in patients with obstructive sleep apnea (OSA) with and without any other comorbidities

    Geçmişten Günümüze Dünyada Su Yapıları & From Past to Present Water Works in the World

    No full text
    Uygarlıkların kesişme alanı olmuş Anadolu toprakları üzerinde, son dört bin yıl boyunca gerçekleştirilmiş olan su mühendisliği eserleri, Türkiye'yi tarihi su yapılarıaçısından dünyanın en zengin ve ilgi çekici açık hava müzelerinden biri kılmaktadır. Elinizdeki Türkçe ve İngilizce kitap, bu yapıları yurt içinde ve dışında daha geniş ölçüde tanıtmak, 1978’den beri, önce Ege Üniversitesi, 1982’den itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi çatısı altında, İnşaat Mühendisliği Bölümünce verilmekte olan ‘Su mühendisliği tarihi’ dersine de yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır.Tarihi su yapıları konusu, ilk bakışta arkeoloji ve/veya tarih uzmanlarının uğraş alanı gibi gözükse de, konunun özellikleri dikkate alındığında, mühendislere olan ihtiyaç ağırlığını hissettirmektedir. Birinci yazarın 2014’te Antalya’daki Frontinus ‘Likya, Pamfilya, Pisidya’ sempozyumuna sunduğu, Efes’in tarihi suyollarıyla ilgili bildiri, mühendislerin arkeolojiye hizmetini gösteren ilginç bir örnektir. Yazarlar meslek hayatları boyunca, çağdaş su yapılarının yanı sıra, tarihi su yapıları konusunda da çalışmışlardır. Ünal Öziş 1973’ten, Orhan Baykan ve Ayhan Atalay 1979’dan, Yalçın Arısoy 1986’dan, Ahmet Alkan 1988’den, Yalçın Özdemir 1998’den beri tarihi su yapıları konusunda yayınlar yapmışlardır. Farklı dönemlerde, ikinci, üçüncü, dördüncü yazarlar Ege Üniversitesinde, öteki ikisi Dokuz Eylül Üniversitesinde, diğer yazarların hepsi Ünal Öziş’in öğrencisi olmuşlardır. Orta Anadolu'da M.Ö.II.binyılda Hitit; Doğu Anadolu'da M.Ö.I.binyılın ilk yarısında Urartu; Batı ve Güney Anadolu'da M.Ö.I.binyılın ikinci yarısı ile M.S.I.binyılda Helenistik, Roma, Bizans; Türkiye’nin muhtelif yerlerinde M.S.II.binyılda Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde inşa edilmiş, pek çok su yapısının kalıntısı bulunmaktadır. M.Ö.8.yüzyılda yapılmış olan Van yöresindeki Şamram sulama kanalı, M.S.16.yüzyılda Mühendis ve Mimar Sinan tarafından yapılmış olan TaşlımüsellimEdirne ve muhteşem kemerleriyle Kırkçeşme-İstanbul suyolları, M.S.17. ila 19.yüzyıllarda inşa edilmiş olan İstanbul su temini bentleri, başka bazı tesisler, günümüzde de kısmen veya tümüyle kullanılmağa devam etmektedir.Elinizdeki kitabın kapsamına baraj, bent, bağlama, sarnıç gibi su biriktirme yapıları; kanal, boru, kehriz, tünel, galeri gibi su iletim yapıları; değirmenler, hidromekanik düzenler gibi su kuvveti yapıları dahildir. Ancak, büyük su kullanıcısı niteliğinde olsalar dahi, çeşmeler ve hamamlar, arkeoloji ve mimarlık yönleri ağır bastığından ötürü, dahil edilmemiştir.Türkiye’deki ve dünyadaki tarihi su yapılarıyla ilgili yayınlar kitabın geniş ‘İlgili yayınlar’ bölümünde belirtilmiş; metin içinde gerekli yerlerde atıflar yapılmış; Türkiye’deki gelişmeler ‘Tarihçe’ bölümünde özetlenmiştir.Bu su yapılarıyla doğrudan ilgili olarak, 20.yüzyılın ikinci yarısına kadar, arkeolog, tarihçi, ender olarak da inşaat mühendisleri tarafından sınırlı sayıda yayın yapılmış olmakla birlikte, su mühendisliği tarihinin, özellikle eski su yapılarının, ancak 1950'lerden sonra gittikçe artan bir ilgiyle ve özellikle inşaat mühendislerinin de önemli katkılarıyla ele alındığı görülmektedirTurkey is one of the richest and most interesting open-air museums of the world with regard to historical water works, thanks to hydraulic engineering structures dating from the last four millenia in Anatolia, the crossroads of civilizations. This book, in Turkish and English, aims to introduce them to a wider readership at home and abroad; furthermore, it would serve as a textbook for students of the course ‘History of hydraulics engineering’, given by the Civil Engineering Department since 1978, first at the Ege University, then moved in 1982 to the newly founded Dokuz Eylül University.The subject of the historical hydraulic structures appears, at first glance, as an occupation field of archeology and/or history specialists; however, the nature of the subject requires the participation of engineers. The paper on the water works of Ephesus, presented by the first author at the Frontinus ‘Lycea, Pamphylia, Pisidia’ Symposium in Antalya in 2014, is an interesting example of the contribution of the engineers to archeology.The authors worked during almost their entire professional lives, besides modern hydraulic schemes, also on historical water structures. Ünal Öziş since 1973, Orhan Baykan and Ayhan Atalay since 1979, Yalçın Arısoy since 1986, Ahmet Alkan since 1988, Yalçın Özdemir since 1998, have written publications on historical hydraulic schemes. All authors were, at different times, students of Ünal Öziş; the second, third and fourth authors at the Ege University, the other two at the Dokuz Eylül University.There are remains of hydraulic structures constructed in Central Anatolia during the the Hitite period, IInd millenium B.C.; in eastern Anatolia during the Urartu period, the first half of the Ist millenium B.C.; in western and southern Anatolia during the Hellenistic, Roman, Byzantine periods, the second half of the Ist millenium B.C. and the Ist millenium A.D.; in various parts of Turkey during the Seljukide and Ottoman periods, the IInd millenium A.D.The Şamram irrigation canal near Van constructed in 8th century B.C., the Taşlımüsellim-Edirne and Kırkçeşme-İstanbul water conveyance systems, with spectacular aqueduct-bridges, constructed by the great engineer and architect Sinan in 16th century A.D., the water supply dams near İstanbul constructed in the period of 17th to 19th centuries and several other schemes are still in full or partial use.The present book deals with water storage works like dams, weirs, cisterns; with conveyance works like canals, pipes, qanats, tunnels, galleries; with water power schemes like water mills, hydromechanical devices. However, fountains and baths,though large consumers of water, were not included, since their archeological and architectural features overweigh their engineering sides.The publications concerning historical water schemes, in Turkey and in foreign countries, are referred to in the text and given in the large ‘References’ section of the book; the developments in Turkey are summarized in the ‘Chronology’ section. A limited number of publications, concerning such schemes, were made until the first half of the 20th century, by archeologists, historians, and just a few engineers. However, after 1950, there was a steadily increasing interest towards the history of hydraulic engineering and to ancient water structures, especially by civil engineers, in the publications. 3Su mühendisliği tarihi konusunda ilk kez Hunter Rouse, 1957'de Simon Ince ile birlikte yayınlanan ‘Hidrolik tarihi’ kitabının ivmesiyle, Iowa Devlet Üniversitesinde aynı isimli dersi programa aldırmıştır. Asit Biswas’ın 1970’te ‘Hidroloji tarihi’ kitabı yayınlanmıştır.Bergama antik suyolları üzerindeki kapsamlı çalışmalarının ivmesiyle Günther Garbrecht 1976'da Braunschweig Teknik Üniversitesinde "Hidrolik ve Su Yapıları Tarihi" dersini programa koydurmuştur.1973'den itibaren Ünal Öziş’in ve Turhan Acatay’ın yönetimlerinde, Ege Üniversitesinde tarihi su yapıları konusunda diploma çalışmaları yapılmış, 1977-78 yıllarında bazı uluslararası ve ulusal bilimsel toplantılarda Anadolu'daki tarihi su yapılarını konu alan bildiriler sunulmuştur. Bunlara gösterilen ilgi üzerine, 1978 yaz yarıyılından itibaren Ege Üniversitesinde, İnşaat Mühendisliği lisans programında, seçime bağlı bir ‘Su Mühendisliği Tarihi’ dersi Ünal Öziş tarafından verilmeğe başlanmıştır. İnşaat Mühendisliği Bölümünün 1982'de yeni kurulan Dokuz Eylül Üniversitesine bağlanması üzerine, bu dersin verilmesine yeni üniversitede devam edilmiştir. Ünal Öziş’in 2001’de emekli olmasından sonra, ders Ahmet Alkan ve Yalçın Özdemir tarafından sürdürülmektedir. Orhan Baykan 20.yüzyılın sonlarında, 21.yüzyılın başlarında, Pamukkale Üniversitesinde tarihi su yapılarıyla ilgili çok sayıda bitirme projesi ve yüksek lisans tezi yönetmiş, tarihi su yapıları konusunda ders vermiştir. Ayhan Atalay ve Yalçın Arısoy bu çalışmalara önemli katkılarda bulunmuşlardır.Bu tür bir derste öğrenciye yardımcı olacak bir kitap yaratmak amacıyla, 1980'de Ünal Öziş’in bazı bildirileri bir araya getirilmiş; 1984'de birinci yazar tarafından daha kapsamlı bir kitap hazırlanmış; 1987'de bu kitabın genişletilmiş ikinci baskısı yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda, birinci yazarın 1994’te Devlet Su İşleri, 1995’te İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi için yazmış olduğu kitaplardan yararlanılmıştır.Tarihi su yapıları açısından dünyada ender rastlanılan bir açık hava müzesi niteliğinde olan Türkiye’de, geçmiş dönemlerden kalan ve bazıları işlevlerini halen de sürdüren eski su yapılarına, kitabın ‘Tarihçe’ bölümünde görüleceği üzere, gerek ulusal, gerekse uluslararası ortamda gösterilen ilginin daha da artacağı beklenmelidir</p

    Ruptured Pulmonary Hydatid Cysts in The Course of Enteric Fever; An Unreported Case

    No full text
    A thirty-two-years-old female admitted to the emergency department of a peripheral hospital with complaints of fever, cough, nausea, vomiting, heartburn, and abdominal pain. An empiric treatment has been given to the patient. Three days later, the patient has been referred to the department of internal medicine through increased complaints and was diagnosed with reflux and enteric fever by esophagography and serology. After an evaluation requested from our clinic due to ground-glass-opacities and a cavitary-lesion observed on the radiography, a ruptured cystic-echinococcosis was considered. The diagnosis was confirmed by IHA-test and cystic-membranes detected on computed tomography (CT). The patient refused the surgical treatment and was followed up for three months with oral albendazole. On the CT, taken in the second month, there was not any pathology other than the old ruptured cyst. As a result, this case will be the first case of pulmonary hydatid cyst reported being ruptured in the course of enteric fever
    corecore