15 research outputs found
A Real-Life Turkish Experience of Ruxolitinib in Polycythemia Vera
Introduction:Ruxolitinib is a small -molecule inhibitor of the JAK1/2 pathway. This study aimed to reveal the results and side-effect profile of the use of ruxolitinib as a treatment option in polycythemia vera (PV).Methods:A total of 34 patients with PV from 18 different centers were included in the study. The evaluation of the response under treatment with ruxolitinib was determined as a reduction in spleen volume (splenomegaly size: ≥35%) by imaging and control of hematocrit levels (≤45%) compared to baseline.Results:While the number of patients in which a reduction in spleen volume and hematocrit control was achieved was 19 (55.9%) at 3 months of treatment, it was 21 (61.8%) at 6 months. Additionally, while the number of side effects was negatively correlated with the reduction in spleen volume (Spearman’s rho: -0.365, p=0.034), a decrease in the hematocrit level was positively correlated (Spearman’s rho: 0.75, p=0.029). Those without a reduction in spleen volume experienced more constipation (chi-square: 5.988, Fisher’s exact test: p=0.033).Conclusion:This study shed light on the use of ruxolitinib in PV and the importance of splenomegaly on studies planned with larger patient groups
Gerçek yer altı suyu örneklerinde bikarbonat analizi için fiber optik uyumlu kromoiyonofor/matriks kombinasyonlari
Çözünmüş ve gaz haldeki karbon dioksit su örnekleri, endüstriyel, biyokimyasal ve medikal uygulamalar için önemli bir parametredir. Genellikle gaz ve çözünmüş karbon dioksitin doğru tayini matriks etkileri nedeniyle zordur. Bu çalışmada yeraltı suyu örneklerinde çözünmüş karbon dioksitin optik analizi için yeni yaklaşımlar araştırıldı. Çalışmalarımız yeni sentezlenmiş kromoiyonoforlar veya onların yeni matriks materyalleri ile kombinasyonları üzerine odaklanmıştır. Bu kromoiyonoforların spektral karekterizasyonu şeffaf polimerlerde yapılmış ve katı haldeki optiklere uyumluluğu test edilmiştir. Bu çalışmada, pH indikatörü olan 8-hidroksipiren?1,3,6-trisülfonik asidin iyon çifti CO2 gazı tayininde kulanıldı. Polimer olarak etil selüloz ve polimetil metakrilat kullanılmıştır. Sensör yüzeyleri elektro eğirme yöntemi kullanılarak üretildi. Tüm sensör tasarımlarında, sensör yanıtı, rejenere edilebilirliği, doğrusal çalışma aralığı ve tekrarlanabilirlik özellikleri belirlendi. Benzer şekilde, yeni sentezlenen N'-[(E)-(9-metil-9H-karbazol?3-il) metiliden] piridin?4-karbohidrazid ve N'-{(1E, 2E)-3-[4-(dimetilamino) fenil] prop-2-en-1-iliden} piridin-4-karbohidrazid etil selüloz ve polimetil metakrilat polimerlerinde nanofiber formunda veya ince film fazında spektroskopik çalışmalarla karakterize edilmiştir. İndikatör boyaların asitlik sabiti hesaplamaları ve kuantum verimi bilinen çözücülerde ve/veya kullanılan katı matrikslerde gerçekleştirilmiştir. İndikatörlerin ince film ve nanofiber formunda çözünmüş karbon dioksite floresans esaslı yanıtları incelenmiştir. İndikatör kompozisyonunun anyonlara ve metal katyonlarına karşı duyarlılıkları incelenmiştir. N'-[(E)-(2-hidroksifenil) metiliden] piridin?4-karbohidrazid (MY2), N'-[(E)-(3- hidroksifenil) metiliden] piridin?4-karbohidrazid (MY4), N'-[(E)-(4-nitrofenil) metiliden] piridin?4-karbohidrazid (MY5), boyaları spektroskopik olarak karekterize edilmiş ve HCO3- iyonunun spektrofotometrik analizi için önerilmiştir. Boyar maddelerin asitlik sabitleri ve metal katyonlarına ve anyonlara olan yanıtları da test edilip değerlendirilmiştir. Yeraltı suyu örneklerinde bikarbonat analizi spektrofotometrik ve volumetrik (indikatör ve potansiyometrik) metodla gerçekleştirilmiştir. Bu metotlardan elde edilen sonuçlar önerilen metot ile karşılaştırılmıştır. Dissolved and gaseous carbon dioxide is an important parameter in water samples, industrial, biochemical and medical applications. Mostly, correct analysis of gaseous and dissolved carbon dioxide is difficult due to the matrix effects. Here we intended to investigate new approaches for optical analysis of dissolved carbon dioxide in groundwater samples. Our investigations focused on newly synthesized choromoionphores or their combination with new matrix materials. We performed their spectral chacterization in transperent polymers and tested their compatibility to solid state optics. In this work, the ion pair form of pH indicator dye, 8-hydroxypyrene-1,3,6-trisulfonicacidtrisodiumsalt was used for the gaseous CO2 detection. Poly (methyl methacrylate) and ethyl cellulose were used as polymeric materials. Sensing slides were fabricated by electrospinning technique. In this sensor design, the response time, reversibility, linear concentration range and repeatability characteristics also have been studied. Similarly newly synthesized dyes N'-[(E)-(9-methyl-9H-carbazol-3-yl) methylidene] pyridine-4-carbohydrazide and N'-{(1E, 2E)-3-[4-(dimethylamino) phenyl] prop-2-en-1-ylidene} pyridine-4-carbohydrazide were characterized by spectroscopic ways in thin film or nanofiber form in the ethyl cellulose and poly (methyl methacrylate) polymers. Acidity constant and quantum yield calculations of the employed dyes were performed in the conventional solvents and/or in the solid matrices. Their fluorescence based response to dissolved CO2 were examined both in thin film and nanofiber form. Their cross sensitivities to anions, metal cations were tested. The indicator dyes namely N'-[(E)-(2-hydroxyphenyl) methylidene] pyridine-4-carbohydrazide (MY2), N'-[(E)-(3-hydroxyphenyl) methylidene] pyridine-4-carbohydrazide (MY4), N'-[(E)-(4-nitrophenyl) methylidene] pyridine-4-carbohydrazide (MY5), were spectroscopically chacterized and offered for emission based analysis of bicarbonate anion. Acidity constant values of three indicator dyes were calculated and cross sensitivities to other cations and anions were also tested and evaluated. Bicarbonate analysis in groundwater samples was performed by spectrophotometric and volumetric (indicator and potentiometric) methods. Obtained results were compared with proposed method
Joint effect of data rate and routing strategy on energy-efficiency of IEEE 802.11 DCF based multi-hop wireless networks under hidden terminal existence
We investigate the joint effect of data rate and routing strategy on energy-efficiency of multi-hop wireless networks incorporating a comprehensive behavior of the IEEE 802.11 DCF under the presence of hidden terminals. Two basic routing strategies, direct transmission versus multi-hop routing, are considered over a large range of traffic loads. The goal of this study is to layout guidelines for a cross-layer energy-efficient rate adaptation algorithm, which takes medium access control and network layer dynamics into account together with the hidden terminal effect. Our results show that, for the low-power wireless IEEE 802.11g standard considered in this article, the highest data rate consumes the least power in multi-hop wireless networks when hidden terminals mostly constitute the reason of collisions. In case of channel impairments, adapting the rate jointly with the routing strategy can save the energy consumed per bit by up to 250% under moderate traffic loads and much more under heavy traffic loads. © 2015 Elsevier B.V. All rights reserved
Yetişkinlere yönelik bir mobil sistemin analiz, tasarım ve geliştirme süreçleri
Yetişkin bireyler, dünya sağlık örgütü tarafından tanımlandığı üzere
18-64 yaş arasındaki kişileri kapsamaktadır. Bireyin gelişimi, kişilerin
öğrenme sürecini de etkilediğinden dolayı yetişkin bireylerin de
öğrenme ortamları, diğer kademelerdeki öğrenme ortamlarına
göre farklılık göstermektedir. Bu ortamlarda yetişkin bireyler kendi
öğrenmelerinden sorumlu tutulmalıdır. Kişinin; kendi ihtiyaçlarının,
öğrenme sürecinin ve sahip olduğu bilgi seviyesinin bilincinde olduğu
göz önünde bulundurulmalıdır. Başka bir deyişle kendi öğrenmesini
yönetebileceği ortamlar yetişkinlere sunulmalıdır. Bu ortamlarda
öğretmenler daha çok motive edici, destekleyici ve rehber rolünde
olmalıdır. Yetişkin öğrenme ortamları her zaman birey olarak
öğretmeni içermeyebilir. Bu rolü bilgi iletişim teknolojilerinin gelişmesi
ile uygulamalar, web sayfaları, bloglar veya sosyal paylaşım siteleri
alabilmektedir. Yetişkinler bu ortamlarda varlıklarını sürdürürken
internet teknolojisinin yanı sıra fiziki teknoloji olan mobil sistemleri
de kullanmaktadırlar. Yetişkinler için teknoloji tabanlı öğrenme
ortamlarının geliştirilmesi çeşitli eğitsel fırsatlar sağlar. Ayrıca çeşitli
kurumlarca yapılan bilişim teknolojileri kullanım istatistiklerine
bakıldığında bu fırsatların yanısıra erişilebilirlik ve kullanım oranları açısından mobil sistemlerin yetişkin eğitiminde büyük avantaj
sağlayabileceği söylenebilir. Örneğin, Türkiye İstatistik Kurumu’nun
hane halkı internet kullanımı ve cep telefonu kullanımı 2021 verileri
incelendiğinde Türkiye’de internet kullanımı tüm nüfusun %82,6’sını
oluşturmaktadır. Ayrıca yetişkin bireylerin %98’inin mobil telefona
sahip olduğu istatistiklerine de ulaşılmaktadır. Tüm bu durumlardan
hareketle bu çalışmanın amacı, yetişkin öğrenenler için öğrenme
kuramlarını temel alan, mobil tasarım ve çoklu ortam tasarım
ilkelerine uygun bir sistem geliştirilmesidir. Bu doğrultuda mobil
sistemin geliştirilmesi için gerekli olan adımlardan olan; analiz,
tasarım ve geliştirme aşamaları yürütülmüştür. Analiz ve tasarım
aşamaları bu süreç içerisinde döngüsel olarak yürütülmüştür. Analiz
aşamasında kuramsal temeller, çoklu ortam tasarımı ilkeleri ve mobil
tasarım ilkeleri başlıkları kapsamında uygulamanın bileşenlerinin ve
özelliklerinin belirlenmesi işlemleri gerçekleştirilmiştir. Bu üç başlığa
yönelik üç ayrı uzman görüşü formu tasarlanmış, ilgili başlığa uygun
olacağı düşünülen bileşen, bileşene yönelik açıklama ve taslak sistem
tasarımı için uzman görüşlerine sunulmuştur. Hayat boyu öğrenme ve
bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi alanında çalışmaları olan
10 uzmanın, uzman görüşü formlarını kullanarak görüş bildirmeleri
ve bileşenlerin (beğen butonu, profil ayarları, paylaşım seçeneği vb.)
uygunluk seviyelerine yönelik puanlama yapmaları talep edilmiştir.
Kuramsal temellere ve tasarım ilkelerine uygunluğun yanı sıra
bileşenlerde eksikliklerin kalmaması adına en çok kullanılan 3
uygulama bileşenleri ile sistemde yer alan bileşenlere yönelik olarak
bir uzman formu daha tasarlanmıştır. Bu form aracılığı ile 10 uzmanın
görüşüne tekrar başvurulmuştur. Bu uzman formlarından elde edilen
geribildirimler doğrultusunda mobil sistemin taslak tasarıma son
hali verilmiş ve geliştirme aşamasına geçilmiştir. Mobil sistemin
iOS ve Android sürümlerinin oluşturulması için Ionic Framework,
oluşturulan sistemin sunucu ile haberleşmesini sağlamak ve sunucu
üzerindeki işlemleri gerçekleştirmek için ise PHP programlama dili
kullanılmıştır. Sistemdeki verilerin depolanması amacıyla MySQL
veritabanı kullanılmıştır. Bu sistem öğrenme ortamı sunacağından
çoklu ortam nesneleri de sisteme entegre edilmiştir. Geliştirme
işlemi tamamlanan mobil sistem; Android cihazlarda ve İOS tabanlı
cihazlarda uygulama mağazalarında “Dijital ebeveynlik” uygulaması
adında kullanıma sunulmuştur
Yetiskin eğitimi alanına yönelik geliştirilen öneri sistemleri üzerine bir literatür taraması.
Öğrenme ortamlarında öneri sistemlerinin kullanılması, uyarlanabilir
öğrenme ortamlarında olduğu gibi “herkese aynı beden elbise (one
size fits all)“ kavramını reddederek, bireyselleştirilmiş öğrenmeyi
desteklemektedir. Öneri sistemleri bu bireyselleştirme işlemini kişinin
demografik bilgileri, gezinme verileri veya tercih verileri gibi doğrudan
ya da gizil olarak toplanan veriler aracılığı ile gerçekleştirmektedir.
Bireyselleştirilmiş öğrenme ortamları çoğu öğrenme düzeyinde etkili
olduğu gibi yetişkinlere yönelik tasarlanacak öğrenme ortamları için
de biçilmiş kaftan olarak düşünülmektedir. Çünkü yetişkin öğrenme
ortamları bireyin kendi tercihlerini yapabildiği ve kendi öğrenme
sürecini yönetebildiği öğrenme ortamlarını gerektirmektedir.
Literatürde bireysel öğrenmeyi destekleyici farklı sistemler kullanıldığı
görülmektedir. 2000’li yılların başında öğrenme ortamlarında
kullanımının yaygınlığı bu çalışma ile de kanıtlanan ve öğrenme
ortamlarında etkililiği bir çok çalışma ile kanıtlanan sistemlerden
biri de öneri sistemleridir. Öğrenme alanlarında öneri sistemlerinde
öğrenme nesneleri, içerikler, kaynaklar, arkadaşlar veya öğrenme
yolu gibi farklı öneriler ile kişiselleştirme sağlanabilmektedir. Bu kişiselleştirmeler için öneri sistemlerinde filtreleme yöntemleri
kullanılmaktadır. Önerilerde kullanılacak veri setlerine göre bu
filtreleme yöntemleri temelde üç başlık altında toplanmaktadır. Bunlar;
içerik tabanlı, işbirlikli ve hibrit filtreleme yöntemleridir. Bu çalışmanın
amacı; yetişkin öğrenme ortamlarında kullanılmak üzere geliştirilen
öneri sistemlerine yönelik sistematik bir tarama yürütmektir. Bu
doğrultuda üç farklı anahtar kelime belirlenmiş ve Türkçe/İngilizce
olarak farklı veri tabanları ve google akademik üzerinden taramalar
yapılmıştır. Taramalar sonucunda 2000-2021 yılları arasında
yapılmış toplam 116 çalışmaya ulaşılmıştır. Bu çalışmalar; makaleler,
literatür taramaları, doktora tezleri, yüksek lisans tezleri ve konferans
bildirilerini kapsamaktadır. Bu çalışmalar yazarlar tarafından
belirlenen dahil etme ve dahil etmeme kriterleri çerçevesinde ayrıntılı
olarak incelenmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda çalışmaların;
18 tanesinin eğitim dışında kalan alanlarda yapılmış çalışmalar
olduğu ve eğitim alanında yapılan diğer çalışmaların 5 tanesinin
yetişkin eğitiminde olmadığı, 1 tanesinin İspanyolca yazıldığı ve
3 tanesinin literatür taraması olduğu, 11 tanesinde ise filtreleme
yönteminin içerik tabanlı, işbirlikli veya hibrit olmadığı görülmüştür.
Söz konusu araştırmalar, mevcut çalışmada belirlenen literatür
taramasına dahil olma kriterlerine uymadığından kapsam dışı olarak
değerlendirilmiştir. Geri kalan 79 çalışma; önerinin türü, yılı, çalışma
yöntemi, filtreleme yöntemi ve kullanılan algoritmalar açısından
ayrıntılı olarak incelenmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda; en
fazla içerik önerisinde ve öğrenme nesnesi önerisinde bulunulduğu,
bunların yanı sıra öğrenme yolu, öğretmen, kurs ve meslek önerileri
gibi farklı önerilerde de bulunulduğu görülmüştür. En fazla yayının
2020 yılında yapıldığı bilgisine ulaşılmıştır. Çalışmaların yöntemlerine
bakıldığında; en çok sistem performansının test edilmesi ve tanıtımı
faaliyetlerinin yürütüldüğü, en az kullanılan araştırma yönteminin ise
karma araştırma ve sistemin kullanılabilirliği olduğu gözlemlenmiştir.
Kullanılan filtreleme yöntemleri incelendiğinde en çok kullanılandan
en az kullanılan filtreleme yöntemine doğru sıralamanın; işbirlikli,
içerik tabanlı ve hibrit filtreleme şeklinde olduğu görülmüştür. Var olan
verilerin analizinde kullanılan algoritmalar incelendiğinde en yakın
K-komşunun (KNN) en çok kullanılan algoritma olduğu, regresyon
analizi ve N-gram kümeleme gibi algoritmaların birer çalışmada
kullanıldığı, toplamda 19 farklı algoritma kullanıldığı sonucunda
ulaşılmıştır. Sonuç olarak yapılan araştırmalar son yıllarda öneri
sistemleri üzerine çalışmaların yaygın olduğu, ders ortamlarındaki
farklı nesne, öğrenen, kurs ve hatta öğreten kişilerin dahi öneri olarak
sunulabileceğini göstermektedi
Öğrenme Analitiği Göstergelerinin Sınıflandırılması
Öğrenme analitikleri, öğrenmeyi ve öğrenmenin gerçekleştiği ortamları daha iyi anlayabilmek amacıyla öğrenenlerle ilgili olarak gerçekleştirilecek her türlü ölçüm, veri toplama, analiz ve raporlama etkinliklerinin bir bütünüdür (Siemens ve Long, 2011, s. 34). Öğrenme analitiği alanı, öğrenenlerin ve öğrenme süreçlerinin analiz edilmesine ve öğrenme sistemlerinin kanıta dayalı geliştirilmesine odaklanmaktadır (Shum, 2012’den akt. Bozkurt, 2016). İlk olarak pazarlama alanında, ticari şirketlerin müşteri profillerini çözümlemeye yönelik olarak kullandıkları, “web analitikleri”, son yıllarda eğitimin farklı kademelerinde gerçekleştirilen araştırmalarda karşımıza çıkmaya başlamıştır. İnternete ulaşımın daha kolay ve ucuz olması, günümüzde internet temelli uzaktan eğitimin de popülerliğini artırmıştır. İnternet temelli uzaktan eğitim ortamlarında öğrenenler, ağırlıklı olarak kendilerine eş zamansız olarak sunulan dijital içerikleri ve etkileşim araçlarını kullanırken, öğretmen ve öğrenciler belirli aralıklarla eş zamanlı olarak canlı oturumlarla yüz yüze gelmektedirler. Halihazırda kullanılan pek çok uzaktan eğitim ortamında öğrenme içerikleri olabildiğince zengin dijital materyal ile desteklenmektedir. Öğrenenlerin bu içeriklerle, etkileşim araçlarıyla ya da öğret men ve diğer öğrenenlerle etkileşimlerinin analiz edilmesi ve yorumlanması, öğrenmeyle ilişkili davranış modellerinin belirlenmesi ve öğrenmenin iyileştirilmesi için önemlidir. Öğrenenlerin davranış modellerinin incelenmesi, farklılıklarının ortaya konması ve bu doğrultuda onlara kişiselleştirilmiş öğrenme ortamları sunulmasına odaklanan uyarlanabilir system çalışmaları son yılların öne çıkan diğer bir çalışma alanıdır (Ahn ve Brusilovsky, 2013; Gwizdka ve Spence, 2007; Azevedo, 2007; Witherspoon vd., 2008; Bol ve Garner, 2011; Jeske vd., 2014; Güyer ve Çebi, 2015; Somyürek ve Yalın, 2014). Bu ortamlarda öğrencinin gezinme davranışları, etkileşim araçlarını kullanma durumu ya da iletişim tercihleri gibi öğrenmeyi olumlu veya olumsuz yönde etkileyen etkenleri n belirlenmesi ve ardından buna uygun şekilde içeriklerin, gezinmenin ve araçların kişiselleştirilmesi gerçekleştirilmektedir (Fırat, 2015). Öğrenme analitikleri, öğrenen, içerik ve etkileşim ile ilgili verilerdeki eğilimleri ortaya koyma yeteneği ve ileriye dönük kestirimde bulanabilme özelliği ile uyarlanabilir sistemlerin geliştirilmesi için önemli bir çözüm olarak belirmektedir