35 research outputs found

    The Portrayal of Force, Fraud, and Coercion Within Northern Ohio Federal Sex Trafficking Trials -- 2010-2013

    Get PDF
    Human trafficking is often considered to be one of the three largest criminal enterprises worldwide, ranking beside the sale of illegal drugs and illicit firearms (Bales, 2004, 2007 Bales & Doodalter, 2009 Hussein, 2011 Schauer & Wheaton, 2006 Skinner, 2008). National estimates suggest that 100,000-300,000 American, school-aged children are at-risk for sex trafficking (Department of Homeland Security, 2014) while there is only a one percent arrest and conviction record for traffickers (Bales, 2007). This dissertation explored the portrayal of force, fraud, and coercion within federal domestic minor sex trafficking (DMST) trials of Northern Ohio from 2010-2013 so as to gain a greater understanding of the contributing factors that make individuals vulnerable to the phenomenon. DMST occurs when a commercial sex act is induced by force, fraud or coercion, or in which the person induced to perform such act has not attained 18 years of age (U.S. Department of State, 2011). Data were examined via qualitative means by conducting a narrative analysis of existing court documentation of fifteen confirmed DMST cases, guided by critical theory and feminist epistemology. Findings revealed dimensions of individual agency in tension with structural and cultural conditions as well as a complex set of factors contributing to the persistence and legal response to sex trafficking. The examined episodes of DMST were initiated via factors that included fraudulent documents, economic instability, emotional dependency, drug addiction, reliance on an informal/underground economy, and lack of educational attainment. DMST continued through factors including physical force, coercion, indebtedness, feelings of belonging, the leveraging of an intimate relationship, financial arrangements, and the reliance on an informal/underground economy. The episode of DMST was terminated via law enforcement involvement, voluntary departure, familial involvement, ending the use of illegal drugs, and coming into a period of economic stabil

    DEĞİŞİK UÇUCU KÜLLERİN YÜKSEK PLASTİSİTELİ KİLİN SERBEST BASINÇ DAYANIMINA ETKİSİ

    Get PDF
    This paper presents an experimental investigation into the stabilization of a soft clayobtained from a military zone in Izmir with two different fly ashes. 5, 10, 15 and 20 % by weight of thesoil was replaced with fly ash. In addition to the neat soil sample, the optimum moisture contents andmaximum dry unit weights of four soil-fly ash mixtures prepared from each fly ash were determined byStandard Proctor Tests. The unconfined compressive strengths of the samples prepared at optimummoisture contents were determined at 1, 7, 28 and 90 days. It was found that, inclusion of fly ashimproved the properties of the soil. The improvements were more pronounced with increasing fly ashcontent of the mixture and lime content of the fly ash. The fact was attributed to the pozzolanic reactionand pore refinement effect of fly ash as well as its free lime content.Bu çalışmada, İzmir Çiğli Jet Üssünden temin edilen bir tip yumuşak kilin, iki farklı uçucu kül ilestabilizasyonu üzerine bir deneysel araştırma sunulmaktadır. Bu amaçla, kuru kil ağırlığının % 5, 10, 15ve 20’si oranlarında uçucu kül içeren farklı uçucu kül-kil karışımları hazırlanmıştır. Katkısız zemine ekolarak, kireç içeriği farklı iki uçucu külden yukarıda verilen oranlarda kül eklenerek hazırlanan dördernumunenin Standart Proktor deneyi ile optimum su muhtevaları ve maksimum kuru birim hacimağırlıkları belirlenmiştir. Optimum su muhtevasında sıkıştırılarak hazırlanan uçucu kül-zeminnumunelerinin, 1, 7, 28 ve 90 günlük serbest basınç dayanımları ölçülmüştür. Deneysel çalışma sonunda,eklenen uçucu külün zeminin serbest basınç mukavemetini artırdığı görülmüştür. Bu artışın uçucu kültipine bağlı olarak değişimler gösterdiği tespit edilmiştir. Artan kül içeriği ve külün kireç içeriğine bağlıolan bu artışlar, puzolanik reaksiyon, uçucu külün boşlukları doldurma etkisi ve uçucu külün serbestkireç içeriğinin etkisi ile açıklanabilir

    Perspektifler 2017 Denizli dosyası

    Get PDF
    Okumaya koyulduğunuz derleme, Pamukkale Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi öğretim elemanlarının bir kısmının yazılarını bir araya getiriyor. Yazı davetine fakültemizin Denizli vizyonunu ortaya koyan geleceğine ilişkin notlar düşen bir broşür-rapor kitaptan söz ederek çıkmıştık. Amaçladığımız, hem bizlerin akademik-proje bilgi ve fikirlerini ortaya koymak hem de yaşadığımız şehrin hızlı akan zaman içinde verilerini ve envanterini içeren raporunu tutmaktı. Bu bakımdan kitabın ismi şimdiki zamandan geleceğe bakış açısını anlatan ‘Perspektifler’ genel başlığını aldı. Her yıl çıkabilir mi bilemem ama belirli yıllarda çıkma hedefini gerçekleştirebilir. Kitabın alt başlığında bu yılın tarihinin (2017) yer alması bu yüzden. Denizli üzerinde benzer alandaki yazıları bir bütün halinde derlediğinden ilaveten ‘Denizli Dosyası’ dedik. Bölüm yazıları, ilgilisi ve meraklısına nazaran akademik-popülerlik arasındaki zor bir üslupta istendi. Yazı uzunluğunun 3500 kelime ile sınırlanması bile birikimli ve deneyimli yazarlarımız için kolay olmadı. Nihayet, ilgi çekecek bir dosya-kitap çıktı ortaya. Katkı veren yazar arkadaşlara minnettarım. Son teşekkür notu MAC ART Ajansına. Çünkü aklımda şöyle bir tasarım var düşüncemi aşan bir kitap çıkarttılar. Faydalı olması ümidiyle

    Değişik tip çimentoların ve bunlardan üretilen betonların sülfat direnci

    No full text
    Bu tezde,değişik tip çimentoların ve bunlardan üretilen betonların sülfat direnci incelenmiştir. Deneylerde, bir portland çimentos, bir sülfata dayanıklı çimento ve üç tip kompoze portland çimentosu kullanıldı. Sülfata dayanıklı çimento dışındaki çimentolar aynı klinkerden fakat farklı oranlarda ve/veya değişik mineral katkılar kullanılarak üretilmiştir. ASTM C452, ASTM C1012 ve ASTM C1038 deney yöntemleri kullanılarak hazaırlanan harç numunelerinin boy değişimleri belirlenmiştir. Sülfatın harçlar üzerindeki etkilerine ek olarak , 10X10X10 cm beton küp numunelerin de sodyum sülfat çözeltisindeki ağırlık ve dayanım değişimi belirlenmiştir. Çalışmanın birinci bölümü çalışmanın amaç ve kapsamı, ikinci bölümü betonun yapısı, üçüncü dördüncü ve beşinci bölümleri ise sülfat etkisi kontrol yöntemleri ve deneyleri ile ilgili bilgiler içermektedir. Altıncı bölümünde konu ile ilgili geçmişte yapılmış çalışmaların taraması verilmektedir. Yedinci ve sekizinci bölümler, deneysel çalışma, deney sonuçları ve değerlendirilmesi için ayrılmıştır. Dokuzuncu bölümde ise elde edilen sonuçlar özetlemiştir

    BİSPEKTRAL İNDEKS KONTROLLÜ DÜŞÜK AKIMLI ANESTEZİDE SEVOFLURAN / AZOTPROTOKSİT VE SEVOFLURAN / REMİFENTANİL ANESTEZİSİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

    No full text
    Azot protoksit kullanımına karşı çok sayıda tartışmanın varlığı, kullanımı için onaylanmış kesin bir endikasyonunun olmayışı ve azot protoksitsiz inhalasyon anestezisi uygulamanın kolay ve ekolojik oluşu nedeniyle bu gazın halen rutin taşıyıcı gaz olarak kullanımının sorgulanmasına yol açmıştır. Bu randomize prospektif çalışmada, düşük akımlı anestezi pratiğini arttırmak, sevofluran vaporizatör ayarlarının BIS ölçümleriyle sağlandığı farklı dozlarda remifentanil yanında hava/oksijen veya azot protoksit/oksijen ile düşük akımlı anestezi uygulamalarının hemodinamik parametreler, derlenme zamanları, volatil anestezik tüketimi üzerine etkileri ve maliyetlerinin karşılaştırılması amaçlanmaktadır. ASA I-II risk grubunda, abdominal histerektomi veya miyomektomi planlanan 45 olgu premedikasyon uygulanmadan azot protoksit (Grup N), yüksek doz remifentanil (Grup RI) ve düşük doz remifentanil (Grup RII) olmak üzere rastgele üç eşit gruba ayrıldı. Anestezi indüksiyonunda her üç gruba da 2 mg kg-1 propofol, 0.6 mg.kg-1 rokuronyum uygulandı. Remifentanil gruplarına 0.5 &#956;g kg-1 remifentanil yüklemesini takiben Grup RI için 0.2 &#956;g kg-1 dk-1 , Grup RII için 0.05 &#956;g kg-1dk-1 infüzyona başlandı. Endotrakeal entübasyonun ardından, 4 L dk-1 % 50 O2/N2O (Grup N) veya hava (Grup RI-RII) karışımı içinde sevofluran % 2 volüm olarak başlandı. 5 dakikalık yüksek akımı takiben taze gaz akımı 1 L dk-1 düzeyine düşürülerek sevofluran % 2.5 volüm değerine yükseltildi. Remifentanil infüzyon hızı sabit tutulurken, sevofluran düzeyi BIS 50&#63721;10 olacak şekilde ayarlandı. Hemodinamik parametreler ve SpO2 , BİS, etCO2, FiO2, FetO2, grup N2O için FiN2O, FetN2O, % sevofluran volümü, FiSevo, FetSevo, MAK değerleri, ekstübasyon ve spontan göz açma zamanları, oluşan komplikasyonlar ve tedavileri, derlenme odası bulguları kaydedildi. Maliyet hesaplaması Dion Formülü uygulanarak toplam ve hasta başına dakikada kullanılan sevofluran miktarı ve maliyeti hesaplandı. Tüm zamanlarda Grup N FiO2 değerleri diğer iki gruba göre istatistiksel olarak yüksek bulundu (p<0,05), % O2 ile FiO2 arasındaki fark en az azot protoksit grubunda saptanırken düşük akımın 90. dakikasında yüksek doz remifentanil grubunda diğer gruplara kıyasla fark anlamlı olarak fazlaydı. Grup RI ve RII&#8217;de KAH ve OAB değerlerinin Grup N&#8217;den daha 96 düşük olduğu gözlendi. Hasta başına dakikada kullanılan sevofluran miktarı ve maliyeti hesaplandığında gruplar arasında istatistiksel fark bulunmadı. Aldrete Derlenme Skoru 15. dakikada Grup RII&#8217;de diğer gruplara göre anlamlı yüksek bulundu. Sonuç olarak; taşıyıcı gaz olarak hava-oksijen kullanılan remifentanil gruplarında FiO2&#8217;nin daha düşük seyretmesi, azot protoksit yerine hava kullanılmasının daha güvenli olmadığını gösterdi. Uygun dozda remifentanil ile hava oksijenin, azot protoksit grubuna göre daha iyi hemodinami sağladığı, volatil anestezik tüketimini arttırmadığı, her iki yöntemde de FiO2&#8217;nin dikkatle izlenmesi ve % 30 altına düşürülmemesi şartıyla güvenle kullanılabileceği, özellikle sevofluran gibi düşük çözünürlüğe sahip bir volatil anesteziğin titre edilerek BIS kontrolüyle uygulandığında değişen anestezi derinliklerine hızla uyum sağlayabileceği gösterilmiştir.There is a debate on ongoing nitrous oxide (N2O) usage; in fact there is no specific indication for its use and N2O free anesthesia is easy to administer and ecologic. These all provide compelling reasons to question the continued use of nitrous oxide as a carrier gas in anesthesia. In this prospective randomized study, we aimed to improve low flow anesthesia practice and to compare the effects of different remifentanil doses in air/oxygen mixture with nitrous oxide/oxygen mixture on homodynamic, recovery times, volatile anesthetic consumption and costs in BIS controlled low flow sevoflurane anesthesia. Forty-five ASA I-II unpremedicated women scheduled for abdominal hysterectomy or myomectomy were randomly divided into three groups; Group N, Group RI and Group RII. 2 mg kg-1 propofol, 0.6 mg kg-1 rocuronium were administered at induction. In remifentanil groups following 0.5 &#956;g kg-1 bolus remifentanil 0,2 &#956;g kg-1 dk-1 for Group RI and 0,05 &#956;g kg-1 dk-1 for Group RII were infused. After tracheal intubation, 50 % O2 with N2O (in Group N) or medical air (in Group RI, RII) in 4 L dk-1 fresh gas flow with 2 % sevoflurane volume was started. Following a five minute high flow period fresh gas flow was reduced to 1 L dk-1 and sevoflurane was increased to 2.5 % volume. Opioid infusions were constant as sevoflurane was adjusted to maintain BIS 50&#63721;10. Hemodynamic parameters and SpO2, BİS, ETCO2, FiO2, FetO2, % sevoflurane volume, Fisevo, Fetsevo, MAC, for Group N FiN2O, FetN2O, time for extubation and eye opening, complications and treatments, recovery room findings were recorded. Consumption and costs for sevoflurane were calculated with Dion Formula represented as per person per minute. For all recording times, FiO2 was statistically greater in Group N. The difference between % O2 and FiO2 was the lowest in Group N, at the 90th minute of low flow period in Group RII this difference was the greatest compared with the other groups. In Group RI and RII heart rate and mean arterial pressure values were lower than Group N. There was no significant difference in sevoflurane consumption and costs per patient per minute between groups. Aldrete Recovery Scale was greatest in Group RII at postoperative 15th minute. 98 In conclusion, in remifentanil groups with medical air-oxygen as carrier gas lower FiO2 values revealed that medical air is not safer than N2O when used in low fresh gas flows. Special regards with volatile anesthetic consumption and prevention of hypoxia no superiority was shown with N2O free low flow anesthesia. Monitoring FiO2 is essential in both air/oxygen or N2O/oxygen mixtures; both are safe to administer unless FiO2 is lower than %30. With appropriate remifentanil doses air/oxygen provided better hemodynamia without increasing sevoflurane consumption. Especially BIS controlled sevoflurane with its low solubility feature was successful in adapting quickly to variable anesthetic depth levels

    Kalker ve klinker özelliklerinin kalkerli çimento özelliklerine etkisi

    No full text
    Bu tezde, klinker ve kalker tipinin, öğütülerek hazırlanan kalkerli çimentoların özelliklerine olan etkisi araştırılmıştır. Ayrıca, kalker miktarının, alçı miktarının, çimento inceliğinin ve üretim yönteminin etkileri de çalışma kapsamında araştırılmıştır. Deneylerde, iki tip kalker ve iki tip klinker kullanılmıştır. Birlikte ve ayrı olmak üzere iki öğütme yöntemi ile çalışılmıştır. Çimentoların kalker yüzdeleri, %0, 6, 21 ve 35 olarak seçilmiştir. Hazırlanan çimentoların standart özellikleri belirlenmiş, seçilen numuneler üzerinde mikroyapı incelemeleri yapılmış ve çimentoların sülfat dirençlerinin değerlendirilmesi için genleşme ve tomasit oluşumunun değerlendirilmesi için basınç dayanımı ölçümleri yapılmıştır. Çalışmanın birinci bölümü çalışmanın amaç ve kapsamı, ikinci bölümü kalkerin çimento özelliklerine etkisi ile ilgili bilgileri içermektedir. Üçüncü ve dördüncü bölümler, deneysel çalışma, deney sonuçları ve değerlendirilmesi için ayrılmıştır. Beşinci bölümde ise elde edilen sonuçlar özetlenmiştir

    THE EFFECT OF AGGREGATE MAXIMUM SIZE ON IMPACT RESISTANCE OF FIBER REINFORCED CONCRETE

    No full text
    In this study, the effect of maximum size of aggregate on impact resistance of fiber reinforced concrete were investigated. Using crushed limestone aggregate with 10, 15, 20 and 25 mm of maximum size, 8 different normal-steel fiber reinforced concretes were produced. Water/cement ratio and cement dosage of concrete mixtures are 0.5 and 400 kg/m3, respectively. Hooked-end bundled steel fibers with l/d ratio of 65 and 1.0% fiber volume were used in fiber concretes. After 28 days standard curing, compressive strength, split tensile strength and ultrasonic pulse velocity tests were performed on 150/150/150 mm cube specimens. Additionally, impact resistances of concrete specimens were determined using impact test apparatus described in ACI 544.3R-93. 150x300 mm cylinders were prepared for impact resistance tests. After 28 days curing, these specimens were cut and 150x64 mm special discs were prepared. Impact resistance test were performed on these special discs. Experimental results were evaluated corresponding to presence of steel fiber and aggregate maximum size

    Usage of steel slag in concrete as fine and/or coarse aggregate

    No full text
    339-344In this study, the use of steel slag as fine and/or coarse aggregate in concrete is investigated. For this purpose, 12 different concrete mixtures with different water/cement ratios of 0.40, 0.55 and 0.70 which include steel slag aggregate as fine and/or coarse aggregate are prepared. Compressive strength, split tensile strength, flexural strength, freeze-thaw resistance and water penetration depth of concrete mixtures containing steel slag aggregate are examined in comparison with concrete mixtures prepared by using crushed limestone aggregate. Eventually, concrete mixtures containing coarse steel slag show better performance than concrete mixtures containing limestone aggregate. Concrete mixtures containing fine steel slag show worse performance in comparison with concrete mixtures containing limestone aggregate. </span
    corecore