82 research outputs found

    Medieval Famagusta: socio-economic and socio-cultural dynamics (13th to 15th centuries)

    Get PDF
    This dissertation examines the socio-economic and socio-cultural dynamics of medieval Famagusta from the thirteenth to the fifteenth centuries. Contrary to the traditional historiography suggesting that Famagusta enjoyed commercial privilege after the fall of Acre in 1291 and lost its importance with the Genoese occupation of the city in 1374, this work offers more detailed analysis of economic and social dynamics of the late medieval Famagusta by examining wide-range of archival evidence and argues that Famagusta maintained its commercial importance until the late fifteenth century. In late medieval ages, Famagusta enjoyed economic prosperity due to its crucial role in Levant trade as a supplier and distributor of agricultural and luxury merchandise. It hosted nearly all prominent Genoese, Venetian, and Tuscan merchant companies and become one of the most important part of the Levantine trade policy of Venice and Genoa. Moreover, beside the economic growth Famagusta also witnessed social and cultural prosperity which enabled it to bear the title 'emporium'. People from almost every nation lived, visited, co-operated, and enjoyed the cultural wealth where the cultural differences were far from being social disintegration factor. By analysing notarial, fiscal, ecclesiastical and visual evidence from the period under examination, the main elements that are necessary to understand the evolution of medieval 'emporium', such as economic, social, cultural, administrative and urban dynamics, are scrutinized in order to draw more consistent conclusions. Regarding the lack of any monograph on this subject, this dissertation provides the first comprehensive analysis of economic and socio-cultural dynamics of late medieval Famagusta

    Ekmeklik ve Makarnalık Buğdaylara Uygulanan Çinko Dozlarının Kadmiyum Alımına Etkisi

    Get PDF
    Bu çalışmanın amacı, yüksek Cd konsantrasyonuna sahip toprağa çinko (Zn) uygulamaları ile ekmeklik ve makarnalık buğdayın Cd alımına olan etkisini araştırmaktır. Çalışma sera koşullarında Zn noksanlığına sahip kireç içeriği yüksek bir toprakta tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekerrürlü olarak gerçekleştirilmiştir. Denemede Cd uygulamaları 0 (Cd 0) ve 10 (Cd10) mg kg-1 Cd dozlarında uygulanmıştır. Çinko uygulamaları ise topraktan 0 (Zn 0) ve 10 (Zn 10) mg kg-1 Zn ile toprak + yapraktan (Zn10+3Y; Zn10+8Y) olacak şekilde yapılmıştır. Yapraktan Zn uygulamalarına sapa kalkma döneminde başlanmış ve haftada 1 defa olmak üzere 3 ve 8 defa yapraktan %0,1 dozunda ZnSO4.7H2O uygulaması yapılmıştır. Bitkiler tane olgunluk döneminde hasat edilmiş ve tanelerde Zn ve Cd konsantrasyonları belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlardan topraktan ve toprak+yapraktan Zn uygulamaları ile ekmeklik ve makarnalık buğdayların tane Zn konsantrasyonlarında önemli artışların olduğu görülmüştür. Toprağa Cd uygulaması ile Karacadağ çeşidine göre Harran-95 çeşidinin tanesinde daha fazla Cd birikimi olduğu görülmüştür. Karacadağ çeşidinin kontrol koşullarında 31 μg kg-1 olan Cd konsantrasyonu, Cd 10 koşullarında 3.616 μg kg-1’e, Harran çeşidinin ise 70 μg kg-1 tane Cd konsantrasyonu Cd10 koşullarında 8.434 μg kg-1’e yükseldiği görülmüştür. Bununla birlikte, toprak, toprak + yapraktan Zn uygulamaları, makarnalık buğday çeşitlerinin tane Cd konsantrasyonlarını önemli ölçüde azaltmıştır. Haran-95 çeşidinin Cd 10 koşullarında 8.434 μg kg-1 olan tane Cd konsantrasyonu, Zn10 koşullarında 6.464 μg kg-1’a, Zn10+3Y koşullarında 7.932 μg kg-1’a, Zn10+8Y koşullarında ise 6.745 μg kg-1’a düşmüştür. Sonuçlardan makarnalık buğday çeşidinin ekmeklik buğday çeşidine göre topraktan daha fazla Cd aldığı görülmüştür. Bunun yanında topraktan ve yapraktan Zn uygulamaları ile makarnalık buğday çeşidinin Cd alımında daha fazla azalma olduğu görülmüştür

    Effects of Different Forms and Doses of Sulphur Application on Wheat

    Full text link
    Deficiency of sulphur (S) is an important limiting factor of plant growth for sustainable agricultural production. The decline in sulphur dioxide emission, decrease in S-containing fertilizer consumption due to the high cost of S-fertilizers, breeding of new high yielding species are the well known causes of S-deficiency. A greenhouse experiment was conducted to investigate the effects of several doses of K2SO4-S, CaSO4-S and elemental-S applied on growth, shoot dry matter yield, S and N concentrations of wheat cultivar. The experiments were conducted in three soils differed from available S concentrations. Effects of different S-treatments (0, 25, 50 and 100 mg S kg-1) and S-forms had significant effects on shoot dry matter yields of plants. Sulphur from different S-sources did not increase shoot S-concentrations in Eskisehir and Konya soils, but increase was significant obtained in the Harran soil. Shoot S-concentration in Harran soil for zero K2SO4 treatment was 0.09%, the values were 0.22, 0.26 and 0.27% respectively for 25, 50 and 100 mg kg-1 treatments. The results indicated significant effects of S-treatments on plant growth and yield mostly based on soil properties, especially the available S-level

    Standart Cordes tekniğine göre kalbin sağ/sol ekseninin ve malpozisyonlarının prenatal ekokardiyografik tanısı

    Get PDF
    Objective: The aim of this study was to evaluate distinguishing the right/left side of the fetus, cardiac axis and position according to the standardized Cordes technique in 20 cases with cardiac malposition. Methods: We studied retrospectively 1536 cases whose fetal echocardiographic examinations were performed between 1999 and 2006 in prenatal cardiology unit. Among these, cardiac malpositions were determined in 20 cases. The cardiac axis and position were determined according to the Cordes technique. All cases were followed-up by serial fetal echocardiograms until birth or intrauterine death occurred. In cases of intrauterine death, an autopsy was performed. After birth, physical and echocardiographic examinations were done and prenatal and postnatal diagnoses were compared. Results: Of 1536 fetal echocardiograms performed, 144 revealed congenital heart diseases (9.4%), among these cases 20 were diagnosed with cardiac malposition. Of cases with cardiac malposition, 16 had congenital heart disease, and four had extracardiac malformation. There were six cases of isolated dextrocardia, three cases of situs inversus totalis, six cases of situs ambiguous, and one case of situs inversus with isolated levocardia. Of four cases with extracardiac malformations, two cases had mesoposition, one had dextroposition, and one had extreme levoposition. In six cases the autopsy findings were the same as that their prenatal echocardiographic findings. When postnatal echocardiographic results of the remaining cases with cardiac malposition due to congenital heart disease were compared with prenatal diagnoses, the same echocardiographic findings were verified. Conclusion: The fetal right/left axis must be determined correctly for the accurate diagnosis of cardiac malpositions. Therefore, we recommend that Cordes technique provides a simple and reliable determination of the fetal right/left axis and fetal situs.Bu çalışmada, standart Cordes tekniğine göre fetüsün sağ/sol tarafının, kalbin aksının ve pozisyonunun ayrımı ve bu teknikle kardiyak malpozisyon tanısı konulan 20 olgunun değerlendirilmesi amaçlandı. Yöntemler: Çalışmamızda, 1999-2006 yılları arasında prenatal Kardiyoloji ünitesinde fetal ekokardiyografi yapılan 1536 olguyu retrospektif olarak değerlendirildi. Bu olguların 20’sinde kardiyak malpozisyon saptandı. Kalbin aksı ve pozisyonu Cordes tekniğe göre saptandı. Tüm olgular seri fetal ekokardiyografik çalışmalar ile doğuma veya intrauterinde ölüm meydana gelene kadar izlendi. İntrauterin ölen olgulara otopsi yapıldı. Doğumdan sonra fizik muayene ve ekokardiyografik değerlendirme yapıldı, prenatal ve postnatal tanılar karşılaştırıldı. Bulgular: Fetal ekokardiyografi yapılan 1536 olgunun 144’ ünde konjenital kalp hastalığı saptandı ve bu olguların 20’sine kardiyak malpozisyon tanısı konuldu. Kardiyak malpozisyonlu olguların 16’sında konjenital kalp hastalığı ve 4’ünde kalp dışı nedenlere bağlı malpozisyon mevcuttu. Altı olguda izole dekstrokardi, 3 olguda situs inversus totalis, 6 olguda situs ambigus ve 1 olguda izole levokardi ile birlikte situs inversus saptandı. Kalp dışı nedenlere bağlı malpozisyonlu 4 olgunun 2’sinde mezopozisyon, 1’inde dekstropozisyon ve 1’inde ileri levopozisyon mevcuttu. Altı olguya yapılan otopsi bulguları prenatal ekokardiyografik bulgular ile benzerdi. Konjenital kalp hastalığına bağlı kardiyak malpozisyonlu diğer olguların doğum sonrası ekokardiyografik sonuçları prenatal tanılarıyla karşılaştırıldığında aynı sonuçlar elde edildi. Sonuç: Kardiyak malpozisyonun doğru tanısı için fetüsün sağ/sol aksı doğru saptanmalıdır. Bu nedenle fetal situs ve fetüsün sağ/sol aksının saptanmasında kolay ve güvenilir bir teknik olan Cordes tekniğini öneriyoruz

    Atrioventricular thrombus in a 14-year-old patient: a case report

    Get PDF
    Right atrioventricular thrombus was diagnosed by echocardiography in a 14-year-old boy. Thrombus was reached through the right ventricle to the pulmonary artery and it was caused to tricuspit valve insufficiency. Surgical thrombectomy was performed and, he was treated with oral anticoagulation in postoperative period

    Examination of modern and traditional applications in hazelnut production

    Get PDF
    Hazelnut production in Turkey, which is carried out in a land area of approximately 700 thousand ha and yields ~600 thousand t year-1 of in shell nuts, makes up about 70% of the world’s hazelnut production. Turkey is followed by Italy, Georgia, USA, Azerbaijan, China, Iran, Spain, respectively, in terms of major hazelnut producing countries. Italy is the second largest hazelnut producing country with a production area of 70 thousand ha. Its share of world production is approximately 10%. Spain is one other main hazelnut producing country with 14 thousand t year-1. A new European ERASMUS + Project “Examination of modern and traditional applications in hazelnut production” was prepared highlighting a “Cooperation for Innovation and the Exchange of Good Practices”. Four partners from Turkey (Ordu Commercial Exchange, Ordu University, Ordu Governor and Altınordu Chamber of Agriculture), one from Italy (Università degli Studi della Tuscia, Viterbo), and one from Spain (IRTA-Mas de Bover, Tarragona) are involved in this EU project. The most fundamental problem in hazelnut is low quality and low yield according to the World trade union. Accordingly, teaching new methods to the farmers by sharing the best practices with vocational training in Turkey, Italy and Spain, which enjoy the highest shares in hazelnut culture, would make great contributions to this issue. At the same time, this would also provide policy makers with new ideas. Farmers learning appropriate agricultural methods and implementing them would increase the hazelnut production and improve fruit quality. The expected goals of the project are to develop cooperation between the institutions, increase hazelnut quality and productivity, learn and adopt new farming methods, plant a pilot orchard, draft a hazelnut booklet, increase the communication between farmers, and share the best practices among three countries. At the end of the project, the outputs obtained will be disseminated to all hazelnut sectors.s

    Orta Çağ’da Papalık Yasakları ve Müslüman Doğu: Latin Noter Kayıtları Işığında Doğu-Batı Ticareti (1162-1350)

    No full text
    Orta Çağ’da Müslüman Doğu ve Hıristiyan Batı arasındaki siyasi dinamikler akademik merakın yaygın bir konusu olmuş olsa da Latinler ve Müslümanlar arasındaki ticari ilişkiler bugüne kadar pek az tarihçi tarafından incelenmiştir. Batılı tarihçiler arasında, XII. yüzyıldan itibaren Avrupa devletlerinin Yakın Doğu ticaretini kontrol ettiğine dair yanlış bir kanı vardır. Bunun başlıca sebebi, tarihçilerin DoğuBatı ticaretini ‘Avrupa merkezci’ bir yaklaşım ile incelemeleridir. Bu dönemde, Latinler ve Müslümanlar arasındaki ticari ilişkiler konusunun ihmal edilen bir alt başlığı ise Papalığın Müslüman Doğu’ya uygulamak istediği ekonomik yasaklardır. Batılı tarihçiler arasında Papalığın Müslüman Doğu’ya uygulamak istediği ticari ambargoların başarılı olduğu konusunda yaygın bir görüş hâkimdir. Bu alanda yapılmış sınırlı sayıdaki çalışmalar ilişkilerin genellikle diplomatik ve ideolojik yönünü incelerken, söz konusu dönemdeki ticaret hacmi ve Müslüman tüccarların ticari faaliyetleri hakkında bilgi vermemektedir. Bu çalışma, bu tarz ‘Avrupa merkezci’ bir yaklaşımı reddetmekle birlikte, Papalık tarafından ilan edilen ticari yasakların ne derece etkili olduğunu ve Doğu-Batı arasındaki ticaret hacmini Latin noter kayıtları üzerinden incelemektedir. Bununla birlikte, çalışma Latin tüccarların Müslüman topraklarındaki ticari faaliyetleri ve Müslüman tüccarlarla olan sosyo-ekonomik etkileşimlerini de detaylı bir şekilde incelemektedir
    corecore