9 research outputs found

    Kamu Yönetimi Alanında Yazılan Etik Konulu Lisansüstü Tezlerin İçerik Analizi

    Get PDF
    Etik, yarım yüzyıla yakın bir süredir hükümetlerin gündeminde olmasının da etkisiyle, akademik çevrelerde ilgiyle çalışılan konular arasındadır. Kamu yönetimi disiplinini de yakından ilgilendirdiğinden, 1990’ların sonundan itibaren kamu yönetimi etiği konusunda kuramsal ve uygulamaya yönelik akademik çalışmalar yapılmaya başlamıştır. Bu çalışmada, Türkiye’de kamu yönetimi alanında yazılan etik konulu lisansüstü tezlerin içerik analizi yapılarak alana dair genel görüntü ve eğilimlerin ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda 84 lisansüstü tez; tür, yıl, dil, danışman unvanları, üniversiteler, enstitüler, anabilim dalları, çalışılan alt başlıklar ve kullanılan yöntemler itibariyle kategorize edilip, sonuçlar incelenmiştir. Doküman incelemesi yöntemi kullanılarak yapılan araştırmada, veriler içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonucunda tezlerin en çok siyaset bilimi ve kamu yönetimi anabilim dalında ve Ankara Üniversitesi’nde yazıldığı görülmüştür. Kamu yönetimi etiği hakkında en çok tez yazılan yıl 2019 olup, tezlerin büyük çoğunluğunun dilinin Türkçe olduğu görülmüştür. En çok çalışılan alt başlık yönetsel etik olurken, tezlerin sıklıkla alan araştırmasına dayandığı tespit edilmiştir. Bu araştırma sonuçları, kamu yönetimi etiği çalışmalarının genel görünümü hakkında araştırmacılara ışık tutacaktır

    Türkiye’de Yargı Etiği İlkeleri Üzerine Bir İnceleme

    Get PDF
    Etik ilkelerin işlevinin en hayati olduğu alanlardan birisi de kuşkusuz ki yargıdır. Adalet hizmetlerinin, bütün vatandaşları yakından ilgilendiren konuların başında gelmesinin yanı sıra etik ilke ve değerlerin hakim olmadığı bir sistemde, yargılama sürecinin sonucunda adalete ulaşılması da mümkün olmayacaktır. Türkiye’de pek çok farklı meslek kolunun, kendilerine özgü mesleki etik davranış kuralları geliştirdiği bilinmekle birlikte, yargı etiği alanında çalışmalar ise yakın geçmişte başlamıştır. Türkiye’nin yargısal etik davranış kurallarına sahip olmayışının önemli bir eksiklik olarak görülüp sıkça eleştiri alması sebebiyle, bu ilkelerin oluşturulması konusu gündeme gelmiştir. Yargısal etik ilkeler belirlemeyi amaçlayan iki önemli proje kısa süre önce tamamlanmıştır. Her iki projenin sonucunda da yargısal etik davranış ilkeleri belirlenmiştir. Bunlardan ilki Yargıtay Başkanlığı’nın hazırladığı Yargıtay Yargı Etiği İlkeleri, ikincisi Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yayınladığı Türk Yargı Etiği Bildirgesi’dir. Bu çalışmada, sözü edilen bu iki düzenleme Bangalore Yargı Etiği İlkeleri ile karşılaştırılarak incelenmiştir. Sonuç olarak iki düzenlemede de Bangalore İlkeleri’nden çokça esinlenildiği görülmüştür. Ancak Yargıtay Yargı Etiği İlkeleri, Türk Yargı Etiği Bildirgesi’ne göre Bangalore İlkeleri ile daha fazla benzerlik taşımaktadır

    The evolution of security of teure in Turkish civil service

    No full text

    TURKEY IN THE DEVELOPMENT PROCESS: OBSTACLES, PREMISE AND PROSPECTS

    No full text
    compared on the basis of backwardness-forwardness dichotomy. The Industrial Revolution has made the polarization between developed and underdeveloped countries deeper. Those countries that could not complete their industrialization process in the last two centuries are now aware that their less-developed positions and prefer to target the level of developed countries. Turkey’s development endeavor goes back to the Ottoman Reform Movement Era in which the Ottomans tried to imitate the development model of Western European countries. This perspective has gradually expanded from advancement in military technology and administrative structure to political, economic and socio-cultural fields. Thus, the value system of the West concerning development has been taken as a point of reference during the Republic. As a consequence, the last two centuries of Turkey has been passed with successful and failed attempts to reach to the level of modern civilization. This paper investigates on the how far Turkey’s development efforts have gone, what opportunities have been missed, at what level now Turkey stands in the development process, what similarities and differences can be identified between Turkey and Western countries, and at which extent Turkey’s development endeavor provides some clues for transitional countries. In this paper, the fundamental questions are on whether the administration of development process (e.g. misallocation of resources, inefficiency and waste, corruption) is in the “right direction”

    Sosyal Belediyecilik Bağlamında Türkiye’de Büyükşehir Belediyelerinin Sosyal Hizmet ve Sosyal Yardım Faaliyetleri

    No full text
    Bu araştırmanın amacı; Türkiye’de büyükşehir belediyelerinin sosyal hizmet ve sosyal yardım faaliyetlerini sosyal belediyeciliğin gelişimi bağlamında, yedi büyükşehir belediyesi örneğinde incelemek ve belediyelere bu hizmet alanlarında öneriler geliştir- mektir. Araştırmada, Türkiye’de her bir coğrafi bölgeden seçilen; İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Diyarbakır, Samsun ve Erzurum Büyükşehir Belediyeleri ziyaret edilmiş ve bu belediyelerde ilgili birimlerde çalışan 25 belediye çalışanı ile derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda; incelenen belediyelerde sosyal belediyeciliğin nasıl algılandığı ve uygulama bulduğu, belediyelerin sosyal yardım ve sosyal hizmet birimlerinin örgütlenmeleri, sosyal yardımlarda ve hizmetlerde muhtaçlık kriterlerinin belirlenmesi ve sosyal hizmet ve sosyal yardım hizmetlerin sunumu ile ilgili tespit edilen sorunlar sıralanmış ve bu konularda büyükşehir belediyeleri için öneriler geliştirilmiştir.The purpose of this study is to examine social aids and social services of metro- politan municipalities in Turkey in the context of the development of social municipality concept. Seven selected metropolitan municipalities from different geographical regions, which are İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır, Samsun and Erzurum, were visited and in-depth interviews were conducted with 25 municipality officals in relevant units of the municipalities. The problems identified in the municipalities regarding the perception and application of social municipality, the organisation of social welfare and social service units, the determination of need criteria in social aids and the presentation of social welfare services are listed and proposals have been made for the municipalities for en- hancing these services

    Sürdürülebilir Kent ve Çevre Yönetimi Üzerine Yazılar I

    No full text
    Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde faaliyet gösteren Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun 1987 yılında yayımladığı “Ortak Geleceğimiz” isimli Raporda literatüre kazandırılan ve kelime anlamıyla “çeşitlilik, üretkenlik ve gelişmenin devamlılığı sağlanırken, söz konusu daimi olabilme yeteneğini korumak” olarak tanımlanan “sürdürülebilirlik”, günümüzde kamu yönetimi alanında da sıkça kullanılan bir kavramdır. Aşırı nüfus artışı, çarpık kentleşme ve çevresel bozulma tehdidi altındaki dünyamızda hem merkezi ve yerel kamu yönetimi kuruluşlarının hem de özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının kentleşme, kent yönetimi ve çevre yönetimi konularına sürdürülebilirlik perspektifinden bakmalarında büyük fayda vardır. “Sürdürülebilir Kent ve Çevre Yönetimi” gibi hem yereli hem de tüm dünyayı ilgilendiren bir konuya uzmanlar, yerel siyasetçiler/yöneticiler ve yerel halk tarafından gösterilecek ilgi kentlerimizin daha iyiye gitmesi için önemli bir adım olacaktır. Bu perspektifle, “Sürdürülebilir Kent ve Çevre Yönetimi” teması altında, Hacettepe Üniversitesi’nin (Yerel Yönetimler Uygulama ve Araştırma Merkezi- HÜYAM) katkıları ve Alanya Hamdullah Emin Paşa Üniversitesi’nin ev sahipliğinde 14-15 Ekim 2016 tarihlerinde Alanya’da gerçekleştirilen I. KENTFOR (Kent ve Çevre Yönetimi Forumu), sürdürülebilir kent ve çevre yönetimi konusunda bilgi ve deneyimlerini paylaşmak üzere akademisyenleri, bürokratları, yerel siyasetçileri ve yöneticileri, ilgili sivil toplum kuruluşu temsilcilerini, konu üzerinde çalışmaları ve projeleri olan özel firmaların temsilcilerini bir araya getirmeyi amaçlamıştır. Forumun gündeminde, “Sürdürülebilir Kentleşme ve Kent Yönetimi, Sürdürülebilir Çevre ve Çevre Yönetimi, Kentsel Yönetişim, Kentsel ve Çevresel Sürdürülebilirlikte Sorun Alanları olarak Küresel Isınma ve İklim Değişikliği, Karbon Salınımı, Gürültü Kirliliği, Temiz Su Yönetimi, Afet Yönetimi” gibi sorunlar ile “Özgün Kent ve Kentsel Yaşam Örnekleri” gibi hepimizin günlük yaşamını derinden etkileyen konular yer almıştır. İşte, bu Forum’da sunulan ve tartışılan Önsöz VI bildirilerin bir bölümü (yazarların isteği ve editörlerin seçimiyle) bir kez daha hakem incelemesinden geçmiş; gerek Forum’daki tartışmalar ve gerekse hakem önerileri doğrultusunda birer kitap bölümüne dönüştürülerek, Prof. Dr. Ruşen Keleş Hocamızın sunumuyla “Sürdürülebilir Kent ve Çevre Yönetimi Üzerine Yazılar I” kitabı halini almıştır. Bu kitapta, Ruşen Keleş, “Sürdürülebilir Kent ve Çevre Yönetimi” başlıklı yazısında, öncelikle sürdürülebilirlik ve yerel yönetimler arasındaki ilişkiye yönelik kavramsal bir analiz yapmış; devamında ise uluslararası ve ulus-üstü kuruluşların sürdürülebilir kent ve çevre yönetimine ilişkin oluşturdukları kurumsal birikimi özetleyerek Türkiye’deki kent ve çevre yönetimi alanındaki sürdürülebilirlik tartışmalarına yer vermiştir. İrfan Özacit, Uğur Ömürgönülşen ve Uğur Sadioğlu, “Yeni Büyükşehir Modelinin Kent Planlaması ve Kentsel Rant Bağlamlarında Değerlendirmesi: Ankara Örneği” başlıklı yazılarında, belediyelerin en uygun ölçek büyüklüğünü sağlamak için 6360 sayılı Kanun ile büyükşehir belediyelerini etkileyen düzenlemeleri, kent planlaması ve getirim (rant) bağlamında ele almaktadır. Bu bölümün amacı, bu etkilerin olası sonuçlarının ortaya konulabilmesi için bir çerçeve çizebilmek olarak belirlenmiştir. Literatür taraması ve mevcut yasal düzenlemeler incelenip Ankara Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediye meclis üyesi ve yöneticileriyle anket ve mülakatlarla gerçekleştirilen alan araştırması bulguları aktarılmıştır. Bulgular ışığında genel bir değerlendirme sunulmuştur. Buna göre; kent planlaması ve kentsel dönüşüm anlamında Yeni Büyükşehir Modeli (YBM) olumlu sonuçlar doğurabilecektir. Ancak, YBM’nin kent planlaması ve imar düzenlemeleri noktasında olumsuz nitelik arz edici bazı uygulamaları da beraberinde getirebilmesi muhtemeldir. Bunlardan en önemlisi kentsel rantın büyükşehirlerde YBM ile artması durumudur. Aynı zamanda, bu kentsel rant kaygısı tarımsal üretimin düşmesine de sebebiyet verebilecektir. İmar uygulamalarının gerçekleştirilmesine ilişkin bir başka sorun da büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyeleri arasında imar hususunda yaşanabilecek uyumsuzluklardır. Son olarak, büyükşehir belediyelerinin ilçe belediyelerinin yapmış oldukları planları değiştirme yetkisinin olması kentsel ranta sebebiyet verebilecek kararların ilçe belediyesi yerine büyükşehir belediyesinden çıkması ile de sonuçlanabileceği hususu göz önüne alınmamıştır. İlknur Gül ve Fulya Solmaz “Küresel Kentlerin Yönetiminde Kalkınma Ajanslarının Rolü: İstanbul Örneği” başlıklı yazılarında, küresel kentin Önsöz Önsöz VII özelliklerini literatürden yararlanarak sunmuşlar ve küresel kentin ekonomik, sosyal ve diğer bileşenlerini kalkınma ajanslarının nasıl etkilediğini İstanbul örneğinde incelemişlerdir. Kalkınma ajanslarının yerel ve bölgesel kalkınma açısından önemi açıklandıktan sonra, İstanbul Kalkınma Ajansı örneğinde ve buradan hareketle Türkiye genelinde kalkınma ajanslarının etkilerinin belirli bir düzeyde kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Özellikle İstanbul gibi küresel bir kentte kalkınma ajansının faaliyetlerinin çok sınırlı düzeyde görüldüğünün altı çizilmiştir. İhsan Keleş ve Hasan Ege Söyüt, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Bulunan Siyasi Partilerin Parti Programlarında ve Seçim Bildirgelerinde Küresel Isınma ve İklim Değişikliğiyle Mücadele Politikaları” başlıklı yazılarında, Türkiye’de siyasi partilerin küresel ısınma ve iklim değişikliği konusundaki politikalarını analiz etmişlerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan siyasi partilerin bu önemli çevre politikası alanında ne tür yaklaşımlara ve politikalara sahip oldukları araştırmanın temel inceleme konusu olmuştur. Siyasi partilerin programları ve yakın dönemdeki seçim bildirgeleri incelenerek karşılaştırmalı bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışma sonucunda, siyasi partilerin küresel ısınma ve iklim değişikliği konularında ilgilerinin farklılık gösterdiği ve politika önerilerinin sorunlarla mücadelede yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Ercan Oktay, Sevcan Güleç Solak ve İpek Sürmeli, “Sürdürülebilir Çevre ve Kalkınma Ajanslarının Rolü: Mevlana Kalkınma Ajansı Örneği” başlıklı yazılarında, kalkınma ajanslarının çevresel sürdürülebilirlik konusunda bölgelerinde gerçekleştirdikleri ve programlarında gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri Mevlana Kalkınma Ajansı örneği üzerinden incelemişlerdir. Mevlana Kalkınma Ajansı’nın faaliyet raporları, proje ve proje duyuruları, Kalkınma Bakanlığı raporları üzerinden içerik analizi ile elde edilen veriler değerlendirilmiş ve Ajansın çevre politikaları bağlamında görülen çalışmaları analiz edilmiştir. Bu çalışmanın bulgularına göre kalkınma ajansları sadece öne çıkan ekonomik gelişme yönü ile değil, çevre politikaları bağlamında da önemli bir aktör olmaya adaydır. Kalkınma ajanslarının sürdürülebilir bir çevre için roller üstlenebileceği ve diğer yerel-bölgesel aktörleri bu amaca yönlendirebileceği sonucuna varılmıştır. Volkan Göçoğlu ve M. Kemal Öktem, “Yerel Yönetimlerde Sürdürülebilir Enerji Yönetimine Geçiş: Ankara Örneğinde Bir Analiz” başlıklı yazılarında, yenilenebilir enerji konusunu yerel yönetimler açısından ele almış, yerel VIII Önsöz yönetimlerin yenilenebilir enerjiye geçiş eğilim ve potansiyellerini Ankara örneği üzerinden analiz etmişlerdir. Çalışma kapsamında Ankara Büyükşehir Belediyesi hizmet alanında faaliyette bulunan büyükşehir belediyesi ve bazı ilçe belediyeleri üzerinden bir alan araştırması yürütülmüştür. Araştırmanın bulgularına göre, belediyelerin çevre duyarlılıklarının yüksek olmasının yanında yenilenebilir enerjiye geçiş projeleri için yetersiz bütçeye sahip oldukları anlaşılmıştır. Diğer yandan, belediyelerin yenilenebilir enerjiye geçişlerinde özellikle maliyet, yatırımın geri dönüşü, yeniliğin verimliliği, sonuçların şeffaflığı, sonuçların öngörülebilir olması, proje için personel adanmışlığı, somutluk gibi faktörleri önemli buldukları tespit edilmiştir. Çalışma sonucunda, araştırma kapsamında öne çıkan faktörler yorumlanarak belediyelerce geliştirilecek olan yenilenebilir enerjiye geçiş projelerine yönelik öneriler sunulmuştur. Hülya Küçük, “Kent Konseyleri ve Yerel Yönetişim Üzerine Bir Değerlendirme: Esenler Kent Konseyi Örneği” başlıklı yazısında, Yerel Gündem 21 kapsamında önemli bir politika aktörü olarak gelişen kent konseylerini yerel yönetişim anlayışı çerçevesinde yerel demokrasiyi güçlendiren bir yönetim modeli olarak ele almıştır. Çalışma kapsamında, literatür taramasına bağlı olarak kent konseyleri yerel demokrasiyle olan ilişkisi bağlamında incelenmiş ve Türkiye’deki gelişimi anlatılmıştır. Ayrıca Esenler Kent Konseyi örneğinde gerçekleştirilen alan araştırmasıyla, kent konseyinin aldığı kararlarda belediye ile olan etkileşimi, çalışma gruplarının yapısı, sivil toplum örgütlerinin, özel sektörün ve halkın katılımı ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda, kent konseylerinin yerel demokrasi üzerindeki etkisi, halkın katılımı ve kent konseyinin aldığı kararlarla ilgili somut veriler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Buna göre, Esenler Kent Konseyi örneğinde yerel aktörlerin kent konseyinin çalışmalarına katılmaları memnuniyet verici düzeyde ve yerel demokrasiyi güçlendirici niteliktedir. Ancak, kent konseyinin tüm yerel halkı kapsayan projeler geliştiremediği için zayıf yanlarının olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, kent konseyinin belediyeden bağımsız bir sivil kurum olarak gelişmesinin önündeki en önemli engel belediye yönetimine bağımlılık olarak görülmüştür. Kent konseyinin yönetiminde Belediye dışından bir başkanın olması daha demokratik kararların alınması ve kararların yaptırımı açısından önemli görülmüştür. Uğur Ömürgönülşen ve Ahu Sumbas Yavaşoğlu, “Bir Katılım Mekanizması Olarak Kadın Meclislerinin Yasal Düzenlemeler Kaynaklı Sorunları” Önsöz IX başlıklı yazılarında, yerel siyasetin aşağıdan yukarıya doğru demokratik bir yaklaşıma dayalı karar verme sürecine kadınları da dahil eden önemli ve gerekli bir siyaset düzeyi olduğu tartışmasıyla, Türkiye’de Kent Konseyleri kapsamındaki Kadın Meclislerinin, Yerel Gündem 21 Programı’nın bir sonucu olarak kadınların yerel siyasete katılımını ve yerel düzeyde kadınları güçlendirme politikalarını arttırmak için oluşturulmuş bir platform oluşundan yola çıkarak, uygulamadaki aksaklığın nedenlerini, Kadın Meclislerinin yapı ve çalışma biçimini belirleyen düzenlemelerdeki eksikliklerde aramaktadır. Çalışma kapsamında Kadın Meclislerinin karşılaştıkları yasal düzenlemeler kaynaklı sorunlara Ankara Kadın Meclisleri örneğinde değinilmektedir. Kent konseylerinin Türkiye’de kadınların yerel karar alma süreçlerine katılımını artırma potansiyelini yerine getirebilmesi için gerekli yasal düzenleme ve uygulamalar araştırma bulgularına göre analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucuna göre, Kent Konseyi ve Kadın Meclislerinin, siyasal bir kimliği olan belediye ve belediye başkanına maddi ve siyasal bağımlılığının, hukuksal düzenlemelerle azaltılması öncelikli adım olarak görülmektedir. Shirin Izadpanah, “Shaping a Child-Friendly City for a Sustainable Future: A Review on Architectural Factors that Connect Children to the Built Environment of the City” (Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Çocuk- Dostu Kenti Şekillendirmek: Çocukları Kentin Yapılandırılmış Çevresiyle Bağlantılandıran Mimari Faktörlerin Gözden Geçirilmesi) başlıklı yazısında, çocukların kentteki binalarla düzenli olarak temasının çocukların aktif vatandaş olarak hakları olduğu ve kent plancı ve tasarımcıların çocukların ihtiyaçlarına öncelik vermesi gereğini vurgulamaktadır. Çocuk-dostu kent düşüncesi, yeni bakış açılarını biçimlendirmekte ve araştırmacıların bu konuyu öğrenme niyetini teşvik etmektedir. Çocuklar için kentin niteliklerini geliştirme çalışmalarına karşın; birçok ülkede çocuklar planlama ve tasarım sürecinde görünmez olmaktadır. Bu çalışma, ilgili araştırma ve projeleri incelemekte, sınıflandırmakta, kent plancı ve tasarımcılara, kentin inşa edilen çevresiyle çocukların etkileşim ve bağlantısının kalitesini artırmada yardımcı olacak başlıca faktörleri analiz etmektedir. Binaların yüksekliğinin, mimari yapılara çocuk erişiminin, yapıların yeşil alanlarla bütünleşmesinin, oyun ortamının yaratılmasının, çocuk-dostu mekânsal kalıpların, mimarların çocuklar ve yapılar arasındaki bağları geliştirmelerine yardım edebileceğini ortaya koymaktadır. Böylelikle, çocuk-dostu kentlerin kalitesi de gelişebilir sonucuna yer verilmektedir. X Nihan Saldıraner, “Havalimanlarında Karbon Salımının Azaltılması: Antalya Örneği” başlıklı yazısında, havalimanlarında karbon salımının azaltılması uygulamalarını sürdürülebilirlik yönetimi açısından incelemiş ve bu konudaki uygulamaların kent bazında yaygınlaştırılmasına yönelik öneriler geliştirmeye çalışmıştır. Çalışmada, Antalya Havalimanı örneği üzerinden bir alan araştırması yapılmış ve yöntem olarak da havalimanı yöneticileriyle birebir görüş meler ve doğrudan bilgi temini esas alınmıştır. Antalya Havalimanı’nın karbon salımının azaltılması uygulamaları açısından en iyi örneklerden biri olduğu vurgulanmış ve buradaki uygulamaların Antalya kenti bağlamında yaygınlaştırılmasına yönelik önerilerde bulunulmuştur. Duran Bülbül, “Türkiye’de Afet Yönetiminde Yerel Yönetimlerin Rolünün Evrimi” başlıklı yazısında, yerel halkın ihtiyaçlarını, sorunlarını ve alınması gereken önlemleri en sağlıklı biçimde tespit edip en hızlı şekilde uygulamaya koyabilecek olan yönetsel birimlerin yerel yönetimler olacağı düşüncesinden hareketle, yerel yönetimlerin afet yönetimi gibi önemli bir konuda daha fazla yetkilendirilmesi sürecini konu edinmiştir. Çalışmada literatür analizi ve mevzuat incelemesi yapılarak yerel yönetimlerin yetki ve görevleri afet yönetim döngüsünün hem afet öncesi hem de afet sonrası safhaları için incelenmiştir. Özellikle 2009 ve 2015’de değişen afet yönetimi mevzuatında yerel yönetimlerin artan yetki ve görevlerine değinilmiştir. Bu bağlamda, afet yönetiminde benimsenen anlayış çerçevesinde yerel yönetimlere aktif görevler verilmesi olumlu ve gerekli bir gelişme olarak görülmüştür. Ancak, özellikle yapılacak olan yatırımların/harcamaların yüklenmeye girişilmesinin öncesinde ve sonrasında yerel yönetimlerin sıkı biçimde denetlenmesi ihtiyacına işaret edilmiştir. Sonuç olarak, yerel yönetimlerin okullarda ve işyerlerinde eğitimler ve tatbikatlar düzenlemesinin ve afet sonrası için civar ilçe ve illerden acil müdahale ekiplerinin hazır bulundurulmasında merkezle koordinasyon halinde olmasının önemine yer verilmiştir. Ömer Faruk Bilbay ve Zehra Kurt, “Kentsel Su Sorunları ve Sürdürülebilir Su Yönetimine Yönelik Yaklaşımlar” başlıklı yazılarında, dünya nüfusu artış hızı ve yoğunluğunun kentsel alanlarda olduğu vurgusuyla, su kaynaklarının su ihtiyacını karşılayamaması sorunsalını değerlendirmektedir. Çalışmada, küresel ısınma, tatlı su kaynaklarının azalması, evsel ve endüstriyel kaynaklı atıklarla su kaynaklarının kirletilmesi, kayıp ve kaçak oranının artması, su israfı, altyapı eksikliğinden kaynaklı sorunlara değinilmektedir. Bunun yanı sıra, yağmur nedeniyle taşkınlar ile yazın kent merkezinde su Önsöz XI kaynaklarının kuruma noktasına gelmesi gibi kamu sağlığını doğrudan etkileyen sonuçlarına dikkat çekilmektedir. Bir taraftan içme-kullanma amaçlı tatlı su kaynaklarının azalması, diğer taraftan su kaynaklarının bilinçsiz tüketimi ve kirletilmesi, su kaynaklarını korumayı ve gelecek kuşakların da su kaynaklarından aynı miktar ve kalitede yararlanmasını amaçlayan sürdürülebilir su yönetimi zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Çalışmada, kentsel alanlarda yaşanan su sorunları ve bu sorunların çözümüne yönelik politikalar sürdürülebilirlik ilkesi kapsamında incelenmektedir. Sorunlara neden olan faktörler üzerinde durulup, sürdürülebilir su yönetim politikalarının dünyada ve Türkiye’deki uygulamaları karşılaştırılarak, su yönetiminin etkinlik düzeyi üzerine değerlendirilmelerde bulunulmaktadır. Eser Ergönül, “Yerel Yönetimlerin Kişisel Su Tasarrufundaki Önemi: Dikili Belediyesi Örneği” başlıklı yazısında, dünyada kullanılabilir tatlı su kaynakları rezervinin çok sınırlı olması tespitinden hareketle, kişisel su tasarrufunun su sorunu karşısında önemli bir politika aracı olabileceğini konu edinmektedir. Türkiye’de su hizmetleri ağırlıklı olarak kamu sektörü tarafından ve özellikle belediye yönetimlerince sunulmaktadır. Özellikle Türkiye’deki toplam nüfus ve coğrafya açısından düşünüldüğünde, su yönetimi konusunda 30 büyükşehir belediyesi en önemli aktörler olarak görülmektedir. Zira 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu su hizmetini büyükşehir belediyelerinin temel görevi arasında saymıştır. Bu çalışmada, İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde olan Dikili Belediyesi örneğinde, yeni büyükşehir modeli öncesinde belediye yönetiminin girişimiyle uygulanan kişisel su tasarrufu politikası örnek olay olarak incelenmiştir. Bu örneğin ortaya koyduğu başarının ayrıntıları alan araştırması bulgularına dayalı olarak sunulmuş ve gelecekte karşılaşılması muhtemel olan su krizi karşısında diğer belediyelerin yapabilecekleri uygulamalar için öneriler getirilmiştir. İrem Ece Akpınar, “Sürdürülebilir Kalkınmanın Şehirlere Etkisi Trakya’da Bir İnci: Sakin Şehir Vize” başlıklı yazısında, günümüzde kent ve çevre üzerinde ortaya çıkan ve küreselleşen olumsuz etkilere karşı İtalya’da gelişen Sakin Şehir (Cittaslow) hareketi konu edinilmiş ve Türkiye’deki sakin şehirlerden birisi olan Vize örneği incelenmiştir. Türkiye’de Sakin Şehir hareketi 2009’dan beri hızlı bir şekilde yaygınlaşmakta ve küreselleşen çevre sorunları karşısında alternatif bir şehir ve yaşam modeli olarak kendini göstermektedir. Sakin şehirler, yaşanılabilir bir kentte en önemli konuların başında gelen sürdürülebilirlik konusunu merkezine almaktadır. Bu çalışmada, Önsöz XII Trakya’nın ilk sakin şehri olan Vize İlçesi’nin sakin şehir olma süreci ve sahip olduğu yeterlilikler incelendikten sonra, ilçenin sürdürülebilir bir kent modeli olup olamayacağı alan araştırmasından elde edilen bulgularla analiz edilmiştir. Çalışmanın bulguları sakin şehir olmanın bir kente neler kattığını ve kentteki aktörlerin bu konudaki duyarlılıklarının ve gelecek için beklentilerinin neler olduğunu göstermektedir. Buradan hareketle, Türkiye’de sayıları artan sakin şehirlerin sürdürülebilir kalkınma ve kent modeli olabilmesine yönelik tespitler yapılmıştır. Uğur Sadioğlu ve İbrahim Eseroğlu, “Kentsel Dönüşümde Kültürel Birikimin Sürekliliği, Kimliğin Muhafazası ve Aidiyetin Geliştirilmesi: Konya- Bedesten Örneği” başlıklı yazılarında, kentsel dönüşüm olgusunun koruma, yenileme, sağlıklaştırma ve yeniden canlandırma gibi araçlarla, mekândaki kültürel, mimari birikim ve toplumsal örüntüyü sürdürülebilir kılma işlevini vurgulamaktadır. Kentsel dönüşüm çalışmalarının, olumlu-olumsuz sonuçlarına dikkat çekip Konya-Bedesten Dönüşümü örneği üzerinden, fiziksel yenileme, ekonomik mekânı canlandırma, kültürel birikimin sürekliliğini sağlama, kimliğin korunması ve aidiyet geliştirme gibi amaçları gerçekleştirmede kamu programı değerlendirmesi yapılmıştır. Bu çerçevede, Mevlâna Kültür Vadisi Projesi’nde, bu büyük ölçekli ticari işlev taşıyan dokunun dönüşümü, mekânın kullanımı ve yeni bir anlam kazanması sonuçlarının analiz edilmesi için, alan araştırması yapılmış ve yerel aktörlerin değerlendirmeleri alınarak örnek olay incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda, Konya-Bedesten kentsel dönüşüm örneğinde kültürel birikimin sürekliliğine katkı sunulabileceği, yerel kimlik muhafazası noktasında bir hassasiyet kaygısı güdüldüğü, ancak geleceğe dönük bir kimlik ya da aidiyet geliştirme hususunda sorun olduğu gösterilmektedir. Yukarıda özetlenen onbeş bölümü kapsayarak, Hacettepe Üniversitesi Yerel Yönetimler Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (HÜYAM) bir akademik faaliyeti olarak hazırlanan ve Hacettepe Üniversitesi tarafından yayımlanan bu kitabın kent ve çevre yönetimi yazınına katkıda bulunması ümit edilmektedir. Kitabın mutfak çalışması olarak kabul edilebilecek I. KENTFOR’a (Kent ve Çevre Yönetimi Forumu) katılıp sunuşlarını yapan ve böylece Kitabın bölümlerini oluşturmaya katkı sunan Yazarlara, KENTFOR’un düzenlenmesinde emeği geçen tüm Meslektaşlarımıza, kitap bölümlerinin değerlendirmelerini yapan Hakemlere, kitabın oluşumuna kaynaklık eden KENTFOR’u Önsöz XIII destekleyen Alanya Hamdullah Emin Paşa Üniversitesi Yönetimi’ne ve kitabı yayınlayan Hacettepe Üniversitesi Yönetimi’ne ve Hacettepe Matbaası Personeline teşekkürlerimizi sunarız
    corecore