Okul yöneticilerinin etik davranışlarının öğretmenlerin iş doyumuna etkisi

Eğitim yöneticilerinin, kendilerine verilen yetkileri kullanarak görevlerini yerine getirirken, etik ilkelere bağlı olmaları beklenmektedir. Okul yöneticilerinin etik ilkeleri içselleştirmeleri, okuldaki diğer çalışanları olumlu yönde etkileyerek görevlerinde daha başarılı ve mutlu olmalarına katkı sağlayacaktır. İlköğretim birinci ve ikinci kademesinde çalışan öğretmenlerin görüşlerine göre, okul yöneticilerinin yönetsel ve mesleki etik davranışlarının, öğretmenlerin iş doyumunu nasıl etkilediğini belirlemek amaçıyla yapılan bu araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmaya İstanbul’un beş ilçesinden 210 öğretmen katılmıştır. Bilgi toplama aracı olarak “Okul Yöneticisinin Yönetsel ve Mesleki Etik ölçeği (Pehlivan, 2001:197-190) ve Minaseto İş Doyum Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde yüzde (%), frekans(f), Crosstabs, Tek Yönlü Varyans analizi Etik ölçeği ve etik alt ölçekleri ile iş doyumu ölçeği arasında anlamlı bir ilişkinin olup olmadığını belirlemek amacıyla Pearson Corelasyon yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öneriler geliştirilmiştir

Management of granulomatous lobular mastitis: an international multidisciplinary consensus (2021 edition)

Granulomatous lobular mastitis (GLM) is a rare and chronic benign inflammatory disease of the breast. Difficulties exist in the management of GLM for many front-line surgeons and medical specialists who care for patients with inflammatory disorders of the breast. This consensus is summarized to establish evidence-based recommendations for the management of GLM. Literature was reviewed using PubMed from January 1, 1971 to July 31, 2020. Sixty-six international experienced multidisciplinary experts from 11 countries or regions were invited to review the evidence. Levels of evidence were determined using the American College of Physicians grading system, and recommendations were discussed until consensus. Experts discussed and concluded 30 recommendations on historical definitions, etiology and predisposing factors, diagnosis criteria, treatment, clinical stages, relapse and recurrence of GLM. GLM was recommended as a widely accepted definition. In addition, this consensus introduced a new clinical stages and management algorithm for GLM to provide individual treatment strategies. In conclusion, diagnosis of GLM depends on a combination of history, clinical manifestations, imaging examinations, laboratory examinations and pathology. The approach to treatment of GLM should be applied according to the different clinical stage of GLM. This evidence-based consensus would be valuable to assist front-line surgeons and medical specialists in the optimal management of GLM.Improving the Ability of Diagnosis and Treatment of Difficult Disease

DİL ÖĞRENEN TÜRK ÖĞRENCİLERİ ERASMUS DENEYİMİNE HAZIRLAMAK: BARTIN ÖRNEĞİ

Since Turkey started participating in Erasmus+ program in 2002, the interest in studying abroad has been growing in terms of popularity among Turkish students. With the aim of better preparing these students before their experience abroad, Bartın University decided to implement a language course for the outgoing students, and the researcher was responsible for the speaking lessons. The researcher implemented a plan that mainly included dialogue preparation, acting out and getting to know each other activities, icebreakers, and giving presentations in different contexts related to real life situations. The data was collected with the participation of four students who agreed to participate in the semi structured interviews during their stay. The result of the interviews indicated that the students felt positively towards the language course and the speaking lessons and the situation-based dialogue exercises generally enabled them to better cope with the challenges they faced while they were studying abroad. Moreover, the participants also expressed that they made use of the phrases they practiced in the lessons during their stay abroad and that they could easily adapt to the similar icebreaker activities organized during the programs weeks of the universities abroad

Neurolinguistics

Presentation on Neurolinguistics:An IntroductionNeurolinguistics:An Introduction 1-Animals and Human Language This section of the presentation covers samples of chimpanzees and apes producing human-like language. You may refer to the related readings: Chapter 2, Animals and human language. Yule, G. (2010). The study of language. UK: Cambridge University Press. 2-Cognitive Tradeoff Hypothesis This section covers a hypothesis put forward by a Japanese scientist. You may watch the related video on: https://www.youtube.com/watch?v=ktkjUjcZid0&t 3-Language Areas in the Brain This section covers the specific parts of the brain which are related to language functions. You may refer to the related readings: Chapter 12, Language and the brain. Yule, G. (2010). The study of language. UK: Cambridge University Press. 4-The Critical Period Hypothesis You may refer to the related readings: Chapter 12, Language and the brain (p. 165). Yule, G. (2010). The study of language. UK: Cambridge University Press. Questions to consider: Can an ape ever learn to use language the way humans do? What do you think differentiate humans from apes in terms of language? How do you think the language is processed in a human’s brain? Is there a specific area for language? What is the difference between the language learning/acquisition process of a 5-year-old and a 45-year-old

A mathematical model for personnel task assignment problem in banking sector

BANKACILIK SEKTÖRÜNDE PERSONEL İŞLEM ATAMA PROBLEMİ İÇİN BİR MATEMATİKSEL MODEL İşgücünün, hizmet sektöründe faaliyet gösteren şirketler için en önemli kaynak olduğu bilinen bir gerçektir. Bu nedenle; işgücü kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde kullanılması, planlanması ve yönlendirilmesi en önemli gerekliliktir. Bankalar özelinde, şubelerden ve doğrudan doğruya müşterilerden gelen işlemler, direkt olarak Merkez İşlemler Birimine gelmektedir ve birimin amacı departmanlardaki sınırlı çalışan kaynakları ile en yüksek verimlilikte en iyi operasyonel hizmet sunmaktır. Bu çalışmada, gerçek bir atama problemi ele alınmış olup, problem Genelleştirilmiş Atama Problemi olarak değerlendirilmiştir. Sorunun çözümü için ilgili algoritmalar listelenmiş ve literatür araştırması bölümünde incelenmiştir. Ardından, üç aşamalı bir yöntem önerilmiştir. Birinci adım sisteme gelen işlemlere müşteri türlerine, SLA' sürelerine, termin sürelerine, görev tipine göre öncelik vermektedir. İkinci aşamada, çalışan gruplarına işlerin atanması amacıyla bir matematiksel model geliştirilmiş ve modelin çözümü için lineer fiziksel programlama kullanılmıştır. Üçüncü adımda, işlemleri çizelgelemek için öncelik skorları kullanılmıştır. Ardından önerilen model gerçek bankacılık verileri üzerinde test edilmiştir. Tüm testler için GAMS çözücü olarak kullanılmıştır. Sonuçlar, önerilen modelle elde edilen çözümlerin mevcut durumla karşılaştırıldığında yeterli sonuç verdiğini göstermektedir. -------------------- A MATHEMATICAL MODEL FOR PERSONNEL TASK ASSIGNMENT PROBLEM IN BANKING SECTOR It is a known fact that workforce is the most important resource for the companies operating in the service sector. Therefore; effective and efficient utilization, planning and directing of the workforce resource is one of the most essential requirements. For banks, a large number of transactions from the branches and directly from the customers during the day coming to Central Operations Department and their aim is to provide the best operational service with the highest efficiency with the limited employee resources in the departments. In this study, a real assignment problem was discussed and the problem was considered as Generalized Assignment Problem. For the solution of the problem, related algorithms were listed and examined in the literature survey part. Then, a three-step method is proposed. First step prioritizes the task coming to the system according to customer types, SLAs, cut-off times, task type. In the second step, a mathematical model was developed to assign task to employee groups and linear physical programming is used to solve the model. Third step schedule the tasks by using prioritization score. Afterward, proposed model was tested on real banking data. For all the tests, GAMS was used as a solver. Results show that proposed model and obtained solutions gave better results compared with current situation

A mathematical model for personnel task assignment problem in banking sector

BANKACILIK SEKTÖRÜNDE PERSONEL İŞLEM ATAMA PROBLEMİ İÇİN BİR MATEMATİKSEL MODELİşgücünün, hizmet sektöründe faaliyet gösteren şirketler için en önemli kaynak olduğu bilinen bir gerçektir. Bu nedenle; işgücü kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde kullanılması, planlanması ve yönlendirilmesi en önemli gerekliliktir.Bankalar özelinde, şubelerden ve doğrudan doğruya müşterilerden gelen işlemler, direkt olarak Merkez İşlemler Birimine gelmektedir ve birimin amacı departmanlardaki sınırlı çalışan kaynakları ile en yüksek verimlilikte en iyi operasyonel hizmet sunmaktır.Bu çalışmada, gerçek bir atama problemi ele alınmış olup, problem Genelleştirilmiş Atama Problemi olarak değerlendirilmiştir. Sorunun çözümü için ilgili algoritmalar listelenmiş ve literatür araştırması bölümünde incelenmiştir. Ardından, üç aşamalı bir yöntem önerilmiştir. Birinci adım sisteme gelen işlemlere müşteri türlerine, SLA' sürelerine, termin sürelerine, görev tipine göre öncelik vermektedir. İkinci aşamada, çalışan gruplarına işlerin atanması amacıyla bir matematiksel model geliştirilmiş ve modelin çözümü için lineer fiziksel programlama kullanılmıştır. Üçüncü adımda, işlemleri çizelgelemek için öncelik skorları kullanılmıştır.Ardından önerilen model gerçek bankacılık verileri üzerinde test edilmiştir. Tüm testler için GAMS çözücü olarak kullanılmıştır. Sonuçlar, önerilen modelle elde edilen çözümlerin mevcut durumla karşılaştırıldığında yeterli sonuç verdiğini göstermektedir.--------------------A MATHEMATICAL MODEL FOR PERSONNEL TASK ASSIGNMENT PROBLEM IN BANKING SECTORIt is a known fact that workforce is the most important resource for the companies operating in the service sector. Therefore; effective and efficient utilization, planning and directing of the workforce resource is one of the most essential requirements.For banks, a large number of transactions from the branches and directly from the customers during the day coming to Central Operations Department and their aim is to provide the best operational service with the highest efficiency with the limited employee resources in the departments. In this study, a real assignment problem was discussed and the problem was considered as Generalized Assignment Problem. For the solution of the problem, related algorithms were listed and examined in the literature survey part. Then, a three-step method is proposed. First step prioritizes the task coming to the system according to customer types, SLAs, cut-off times, task type. In the second step, a mathematical model was developed to assign task to employee groups and linear physical programming is used to solve the model. Third step schedule the tasks by using prioritization score.Afterward, proposed model was tested on real banking data. For all the tests, GAMS was used as a solver. Results show that proposed model and obtained solutions gave better results compared with current situation

Tone burst evoked auditory brainstem responses and clinical applications.

TEZ8629Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2012.Kaynakça (s. 78-80) var.xi, 81 s. : res. ; 29 cm.Behavioral audiometry is one of the most effective methods to evaluate the auditory functions. Because of its subjectivity on evaluation, it may not give enough information to measure the hearing of some people. These are infants, younger children, patients that may be pretending, patients that have fallen into the coma and people who have mental etardatory. Therefore, subjective audiometry can not be used as a measurement method for hearing in all cases. Because of these reasons, some electrophysiological testing methods that are objective to evaluate the hearing of these people are necessary. Auditory brainstem responses are one of the most important tools to evaluate the hearing objectively. There are usually two types of stimuli. These are click which is not frequency specific and Tone Burst which is frequency specific. Although click ABR may be used to provide sufficient nformation about hearing thresholds at high frequency, it doesn't provide enough nformation about low frequency hearing thresholds. The second well- known stimuli is one Burst stimuli that have frequency specificity. The Tone Burst evoked responses provide frequency-specific tresholds.İşitsel fonksiyonların değerlendirilmesinde en etkili ölçüm metodu, davranış odyometrisidir. Ancak subjektif bir değerlendirme olması nedeniyle simülasyon yapan hastalarda, mental retarde kişilerde, komadaki hastalarda, bebek ve küçük çocuklarda yetersiz kalmakta ve bu tür hastalarda işitme ölçüm metodu olarak kullanılamamaktadır. Bu nedenle bu tür hastalarda işitmenin değerlendirilmesi için, objektif elektrofizyolojik test yöntemleri geliştirilmiştir. İşitsel beyinsapı yanıtları (ABR) , işitmenin objektif eğerlendirilmesinde önemli bir elektrofizyolojik gereçtir. ABR ölçümlerinde, uyaran tipi olarak Klik, Tone Burst uyaranlar kullanılmaktadır. Klik uyaran ile elde edilen ABR yanıtlarının yüksek frekanslardaki işitme eşikleri hakkında bilgi verdiği, ama alçak frekans işitme eşikleri hakkında yeterli bilgi vermediği belirlenmiştir. Tone Burst uyaran ise frekansa spesifiktir ve uyaran olarak kullanılan frekanslarda işitmenin eğerlendirilmesi ile ilgili ön bilgi verir. Bu çalışmanın amacı, Tone Burst uyarılı ABR yanıtlarından elde edilen V. dalga eşikleri ile saf-ses odyometri uygulanarak elde edilen eşikler arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak incelenmesi, anlamlı bir ilişki mevcut ise bu veriler doğrultusunda referans eşikler belirlenmesidir. Bu nedenle merkezimize işitsel değerlendirme için başvuran hastaların, yaş ve cinsiyet farklılığı dikkate alınarak 40 normal ve 20 işitme kayıplı olan 60 kulaktan oluşan örnek grup oluşturulmuş, bu ruplara Saf Ses Odyometri ve Tone Burst uyarılı ABR testleri uygulanmış, 500, 2000 ve 4000 Hz frekanslarında hem Saf Ses işitme eşikleri, hemde Tone Burst ABR V.dalga eşikleri incelenmiştir. Normal işiten hastaların Tone Burst ABR ve Saf Ses Odyometri eşikleri arasındaki fark, 500 Hz için 20.0 dB, 2000 Hz için 8.0 dB ve 4000 Hz için 6.0 dB olarak bulunmuştur. Bu eşik farkları, işitme kayıplı hastalar için ise 500 Hz için 16.0 dB, 2000 Hz için 6.0 dB ve 4000 Hz için 4.0 dB olarak daha düşük bulunmuştur. Yaş ve cinsiyet özetilerek yapılan ölçümlerden elde edilen bulgulara göre normal işiten erkek ve kadın hastaların latans sürelerinin arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Normal işiten hastaları yaşlarına göre 20-30 yaş ve 30-40 yaş olmak üzere iki gruba ayırıp Tone Burst ABR uygulandığında 20-30 yaş ve 30-40 yaş arasında Tone Burst ABR latans farklılıklarının istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır. Tone Burst ABR ve Saf Ses şitme eşikleri arasındaki farkın, uyaran frekansının artmasına bağlı olarak azaldığı görülmüştür. Elde edilen bu verilerin, literatür ile uyumlu olduğu görülmüştür

The effect on sporadic-E region of quasi-biennial oscillaton occured at equatorial stratosphere

Bu çalışmada, ekvator bölgesindeki stratokürede doğu-batı yönünde esen hemen hemen iki yılda bir meydana gelen salınımlar (QBO) ile iyonkürenin E-bölgesinde aralıklarla görülen sporadik-E'nin kritik frekansı (foEs) arasında bir ilişkinin olup olmadığı istatistiksel olarak incelenmiştir. Değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemek için istatistiksel bir araç olarak çoklu regresyon modeli kullanıldı. Bu modelde, her bir istasyon (Casos Island, Gibilmanna, Niue Island ve Tahiti) için ilk olarak değişkenlerin (foEs ve QBO) durağanlığı analiz edildi. Daha sonra, QBO ve foEs arasında uzun dönemli bir ilişkinin varlığını belirlemek için Eş Bütünleşme testi yapıldı. Değişkenler arasında uzun dönemli bir ilişkinin varlığı tespit edildikten sonra, Çoklu Regresyon Modeli kullanılarak değişkenler arasındaki ilişkinin büyüklüğü belirlendi. foEs deki değişimlerin, Cacos Island istasyonu için % 69, Gibilmanna istasyonu için % 94, Niue Island istasyonu için % 79 ve Tahiti istasyonu için %58 oranında 10 hPa yüksekliğinde ölçülen QBO ile açıklanabileceği sonucuna varıldı.. foEs deki değişimlerin, Cacos Island istasyonu için % 66, Gibilmanna istasyonu için % 69, Niue Island istasyonu için% 53 ve Tahiti istasyonu için %47 oranında 70 hPa yüksekliğinde ölçülen QBO ile açıklanabildiği görüldü.In this study, it is statistically investigated whether there is a relationship between critical frequency (foEs) of the sporadic-E that seen occasionally on E-region of ionosphere and the quasi-biennial oscillation (QBO) that flow at the east-west direction in the equatorial stratosphere or not. Multiple regression model as a statistical tool was used to determine the relationship between variables. In this model, the stationarity of the variables (foEs and QBO) was firstly analyzed for each station (Casos Island, Gibilmanna, Niue Island, and Tahiti). Then, co-integration test was made to determine the existence of a long-term relationship between QBO and foEs. After determining the presence of a long-term relationship between the variables, the magnitude of the relationship between variables was determined by using the multiple regression model. It is concluded that the variations in foEs was explainable with QBO measured at 10 hPa altitude at the rate of 69%, 94%, 79% and 58% for Casos Island, Gibilmanna, Niue Island and Tahiti stations, respectively. It is observed that the variations in foEs was explainable with QBO measured at 70 hPa altitude at the rate of 66%, 69%, 53% and 47% for Casos Island, Gibilmanna, Niue Island and Tahiti stations, respectively.46381