13 research outputs found

    A new designed biosensor for the glucose determination.

    No full text
    TEZ12728Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2017.Kaynakça (s. 72-75) var.IX, 76 s. :_res. (bzs. rnk.), tablo ;_29 cm.Glukoz tayinine yönelik bu çalışmada glukoz oksidaz enzimi ve peroksidaz enzimi, sığır serum albümini/jelatin ve glutaraldehit ile çapraz bağlanarak Au elektrot yüzeyine sabitlenmiş ve geliştirilen biyosensör ile glukoz ölçümleri 0.9 V’ta amperometrik yöntem ile alınmıştır. Tasarlanan biyosensörün optimizasyon çalışmalarında öncelikle biyoaktif tabaka için jelatin miktarı, sığır serum albumin miktarı ve glutaraldehit yüzdesi gibi parametreler, çalışma koşullarının optimizasyonunda ise tarama hızı, pH, sıcaklık ve tampon derişimi optimizasyonu gerçekleştirilmiştir. Karakterizasyon çalışmaları içinde doğrusal tayin aralığı, raf ömrü, ölçüm tekrarlanabilirliği ve serumda glukoz analizleri yapılmıştır. Biyoaktif tabakanın optimizasyonunda BSA miktarı, jelatin miktarı ve glutaraldehit yüzdesi sırasıyla 0.030 gr, 0.45 gr ve % 2.5 olarak tespit edilmiştir. Fosfat tamponunun pH: 7.5 ve 50 mM, tarama hızının 0.05 V/s, sıcaklığın ise 35 °C optimum çalışma koşullarını sağladığı belirlenmiştir. Au/BSA-jelatin/glukoz oksidaz-peroksidaz/glutaraldehit modifiye biyosensör için karakterizasyon çalışmalarında 5-400 mg/dL aralığında glukoz için doğrusal sonuçların alındığı belirlenmiştir. Raf ömrü çalışmalarında 40.günün sonunda yanıtın % 72’ye kadar korunduğu, 80 mg/dL derişimle kullanılarak yapılan tekrarlanabilirlik çalışmalarında (n=13) standart sapma (S.S) = ±0.1320 ve % varyasyon katsayısı (V.K) = 0.165 olarak bulunmuştur. Serum örnekleriyle yapılan çalışmalarda; biyosensör, kit ve altın standart olarak kabul ettiğimiz merkez laboratuvar sonuçlarının ROC eğrileri analizi yapılmıştır ve biyosensör sonuçlarının (.90-1.00) ile mükemmel aralıkta olduğu bulunmuştur.In this study for the determination of glucose, glucose oxidase enzymes and peroxidase enzymes fixed on the gold electrode by using BSA/gelatin and crosslinking by glutaraldehyde. Measurements were carried out at 0.9 V with amperometric method. During the optimization studies the amount of gelatin, bovine serum albumin and glutaraldehyde were determined. For the optimization working condition pH, temperature, scanning rate and buffer concentration were carried out. Afterwards, some paramaters such as linearity, repeatability of the measurement, shelf life, and serum glucose analyses were carried out. From the bioactive layer optimization studies; gelatin, bovine serum albumin amount and optimal percentage glutaraldehyde were determined as 0.45 gr, 0.030 gr and %2.5 for the Au/BSA-Gelatin/GOD-POD/ glutaraldehyde modified biosensor. Phosphate buffer of pH 7.5 and 50 mM, scanning rate of 0.05 V/s, temperature 35 °C were determined as a optimum working conditions. It was determined that linear results are obtained between the ranges of 5-400 mg/dL for glucose concentration. As for shelf life studies, at the end of 40th day of responses has been preserved by 72%, repeatability of the measurement (n=13) standard deviation (S. S) = ±0,1320 and % coefficient of variation (V. K) = 0.165, respectively. Studies with using serum samples; biosensor, kit, central laboratory results accepted as gold standard ROC curve analysis reviewed and the biosensor results (.90-1.00) were found with excellent range.Bu Çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje no: TYL-2015-3899

    Biogenesis and Functions of PIWI-Interacting RNAs

    No full text
    Küçük RNA aracılı gen regülasyonu, biyolojide tekrarlanan bir konudur. Hayvan germ hücreleri, PIWI yolu olarak bilinen ilginç bir küçük RNA aracılı gen susturma mekanizması ile karakterizedir. PIWI etkileşimli RNA'lar (piRNA'lar) genomun koruyucuları olarak davranan, invaziv transpoze edilebilir elementlerden koruyan endojen küçük RNA'lardır. Bağlandıkları PIWI proteinine bağlı olarak, piRNA'lar 25-33 nt uzunluğundadır. piRNA'lar, piRNA kümeleri olarak adlandırılan farklı transpozonlardan elde edilir. piRNA'ların nasıl üretildiği belirsizliğini koruyor ancak potansiyel yöntemler önerilmektedir. Biyogenez yolağı, miRNA ve siRNA'dan farklı olarak rasiRNA'lar da piRNA alttürlerindendir. Bu derlemenin amacı, piRNA dünyasında piRNA faktörlerini, biyogenezini, gonadal olmayan fonksiyonu ve genom bütünlüğünün korunmasındaki rolünü vurgulamaktırKüçük RNA aracılı gen regülasyonu, biyolojide tekrarlanan bir konudur. Hayvan germ hücreleri, PIWI yolu olarak bilinen ilginç bir küçük RNA aracılı gen susturma mekanizması ile karakterizedir. PIWI etkileşimli RNA'lar (piRNA'lar) genomun koruyucuları olarak davranan, invaziv transpoze edilebilir elementlerden koruyan endojen küçük RNA'lardır. Bağlandıkları PIWI proteinine bağlı olarak, piRNA'lar 25-33 nt uzunluğundadır. piRNA'lar, piRNA kümeleri olarak adlandırılan farklı transpozonlardan elde edilir. piRNA'ların nasıl üretildiği belirsizliğini koruyor ancak potansiyel yöntemler önerilmektedir. Biyogenez yolağı, miRNA ve siRNA'dan farklı olarak rasiRNA'lar da piRNA alttürlerindendir. Bu derlemenin amacı, piRNA dünyasında piRNA faktörlerini, biyogenezini, gonadal olmayan fonksiyonu ve genom bütünlüğünün korunmasındaki rolünü vurgulamaktır

    Archives Medical Review Journal

    No full text
    Apoptozis üzerinde uzun süredir çalışılan bir hücre ölüm tipidir. Son 30 yıl boyunca bu hücre ölüm tipi oldukça geniş bir şekilde araştırılmış ve bu hücre intiharının altında yatan moleküler mekanizmalar açıklanmıştır. Apoptozisin çok az ya da çok fazla olması hematolojik bozukluklar, otoimmün hastalıklar, nörodejeneratif hastalıklar, iskemik hasar ve birçok kanser türü gibi durumları içeren önemli bir etmendir. Bir hücrenin yaşamının ya da ölümünün düzenlenme yeteneği onun terapötik potansiyelini belirler. Bu amaçla apoptoz araştırma alanı muazzam bir hızla ilerlemektedir. Bu derlemenin amacı apoptotik mekanizmaları, hastalıkta ve sağlıkta apoptozisin rolü, kanser tedavisinde apoptozisten yararlanılarak oluşturulan terapötik fırsatlar ve tedavi örneklerini içeren apoptozis sürecinde güncel bilgilere genel bir bakış sağlamaktırApoptosis is one of the cell death types which is studied for a long times. During the last 30 years many investigation were carried out for this type cell death and the molecular mechanism of this self destruction of live cell were explained. Whether the effect is too little or high. Apoptosis is one of the most important reason for many disease such as hematologic disorder, autoimmune and neurodegenerative diseases, ischemic damages and for various type of cancers. The cell life cycle regulation of the cell is the indication of it is therapeutic potentials. For this reason the studies still hardly continue on the life cycle and signaling pathways that control the cell cycle and apoptosis. The goal of this review is to provide a general overview of current knowledge on the process of apoptosis including apoptotic mechanisms, the role of apoptosis in health and disease, therapeutic opportunities to exploit apoptosis for cancer therapy and treatment sample

    Ferula elaeochytris Kök Ekstresinin Toplam Fenolik Bileşikler ve Glukoz Seviyesi Üzerine Etkisi

    No full text
    Günümüzde önemli bir sorun haline gelen diyabet, insülin sekresyonu, insülin etkisi veya her ikisindeki sorunlardan kaynaklanan hiperglisemi ile karakterize bir metabolik hastalıktır. Diyabet hastalığının vasküler ve nörojenik komplikasyonlarının gelişiminde oksidatif hasarın önemli rol oynadığını ve bu patolojiler üzerinde antioksidanların etkili olduğu bilinmektedir. Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde sıkça kullanılan “ÇAKŞIR” diye bilinen Ferula elaeochytris kök ekstresinin toplam fenolik içeriği ve glukozu inhibe edici etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Kahramanmaraş Engizek yaylasından toplatılan Ferula elaeochytris bitkisinin kök kısmı temiz ve kuru bir zeminde kurutulduktan sonra öğütülerek, işleme alınmak üzere hazırlanmıştır. Ferula eleaochytris’in glukoz üzerine etkisi biyosensör cihazı ile elektrokimyasal olarak; antioksidan etkinliğinin bir göstergesi olarak da Folin-Ciocalteu yöntemi ile toplam fenolik içeriği tayin edilmiştir. Bu çalışmada, biyosensör cihazı ile elektrokimyasal incelemesinde, Ferula elaeochytris kök ekstresinin 100’er µl kümülatif olarak 1 dakika (dk) aralıkla eklenmesi sonucu enzim-substrat etkileşiminin azalmasına bağlı olarak glukoz seviyeleri üzerinde doğrusal bir düşüş olduğu gözlemlenmiştir (N=120). Ayrıca, bu bitkinin Folin-Ciocalteu yöntemi ile toplam fenolik içeriği 41.45±2.38 mg GAE/g (n:3) olarak tespit edilmiştir. Ferula elaeochytris’in glukoz seviyesini inhibe edici etkisinden dolayı hipoglisemik ve toplam fenolik içeriğinin yüksek kapasiteye sahip olması yönüyle ise antioksidan kaynağına sahip olduğu söylenebilir. Yapılacak olan ileri çalışmalarla, insanlar tarafından bilinçsizce kullanılan bu bitkinin yerinde ve amacına uygun daha bilinçli bir kullanımı sağlanabilir

    Ferula elaeochytris kök ekstresinin toplam fenolik bileşikler ve glukoz seviyesi üzerine etkisi

    No full text
    Günümüzde önemli bir sorun haline gelen diyabet, insülin sekresyonu, insülin etkisi veya her ikisindeki sorunlardan kaynaklanan hiperglisemi ile karakterize bir metabolik hastalıktır. Diyabet hastalığının vasküler ve nörojenik komplikasyonlarının gelişiminde oksidatif hasarın önemli rol oynadığını ve bu patolojiler üzerinde antioksidanların etkili olduğu bilinmektedir. Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde sıkça kullanılan “ÇAKŞIR” diye bilinen Ferula elaeochytris kök ekstresinin toplam fenolik içeriği ve glukozu inhibe edici etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Kahramanmaraş Engizek yaylasından toplatılan Ferula elaeochytris bitkisinin kök kısmı temiz ve kuru bir zeminde kurutulduktan sonra öğütülerek, işleme alınmak üzere hazırlanmıştır. Ferula eleaochytris’in glukoz üzerine etkisi biyosensör cihazı ile elektrokimyasal olarak; antioksidan etkinliğinin bir göstergesi olarak da Folin-Ciocalteu yöntemi ile toplam fenolik içeriği tayin edilmiştir. Bu çalışmada, biyosensör cihazı ile elektrokimyasal incelemesinde, Ferula elaeochytris kök ekstresinin 100’er µl kümülatif olarak 1 dakika (dk) aralıkla eklenmesi sonucu enzim-substrat etkileşiminin azalmasına bağlı olarak glukoz seviyeleri üzerinde doğrusal bir düşüş olduğu gözlemlenmiştir (N=120). Ayrıca, bu bitkinin Folin-Ciocalteu yöntemi ile toplam fenolik içeriği 41.45±2.38 mg GAE/g (n:3) olarak tespit edilmiştir. Ferula elaeochytris’in glukoz seviyesini inhibe edici etkisinden dolayı hipoglisemik ve toplam fenolik içeriğinin yüksek kapasiteye sahip olması yönüyle ise antioksidan kaynağına sahip olduğu söylenebilir. Yapılacak olan ileri çalışmalarla, insanlar tarafından bilinçsizce kullanılan bu bitkinin yerinde ve amacına uygun daha bilinçli bir kullanımı sağlanabilir

    A new biosensor for noninvasive determination of fetal RHD status in maternal blood of RhD negative pregnant women.

    No full text
    Prenatal detection of the fetal RHD status can be useful in the management of RhD incompatibility to identify fetuses at risk of hemolytic disease. Hemolytic disease causes morbidity and mortality of the fetus in the neonatal period. The routine use of antenatal and postnatal anti-D prophylaxis has reduced the incidence of hemolytic disease of the fetus and newborn. This study describe the detection of fetal RhD antigens in blood of RhD negative pregnant women using a nanopolymer coated electrochemical biosensor for medical diagnosis. Cell free fetal DNA in maternal plasma was also used to genotyping fetal RHD status using multiplex real-time PCR. Twenty-six RhD negative pregnant women in different gestational ages were included in the study. RhD positive fetal antibodies detected with a developed biosensor in maternal blood of RhD negative mothers. The electrochemical measurements were performed on a PalmSens potentiostat, and corundum ceramic based screen printed gold electrode combined with the reference Ag/AgCl electrode, and the auxiliary Au/Pd (98/2%) electrode. Fetal RHD genotyping performed using fluorescence-based multiplex real-time PCR exons 5 and 7 of the RHD gene. The fetal RHD status of 26 RhD negative cases were detected 21 as RhD positive and 5 as RhD negative with electrochemical biosensor. Fetal RHD status confirmed with extracted fetal DNA in maternal plasma using multiplex real-time PCR RHD genotyping and by serological test after delivery. The new method for fetal RhD detection in early pregnancy is useful and can be carry out rapidly in clinical diagnosis. Using automated biosensors are reproducible, quick and results can be generated within a few minutes compared to noninvasive fetal RHD genotyping from maternal plasma with real-time PCR-based techniques. We suggest the biosensor techniques could become an alternative part of fetal RHD genotyping from maternal plasma as a prenatal screening in the management of RhD incompatibility

    Relationship between Epigenetics and Circadian Clock

    No full text
    Sirkadiyen saat organizmaların biyokimyalarının, fizyolojilerinin ve davranışlarının günlük ritmlerini kontrol eder. Sirkadiyen ritmin bozulması, kanserler de dahil olmak üzere birçok uzun süreli hastalığı ve vücuttaki biyolojik süreçleri etkilemektedir. Sirkadiyen düzenleyici yollar, sirkadiyen epigenomların oluşumuna ve ritmik epigenetik değişikliklere neden olur. Sirkadiyenin bozulmasından dolayı oluşan hipermetilasyon gibi anormal epigenetik modifikasyonlar, normal hücrelerin kanser hücrelerine dönüşümüne sebep olabilir. Bu derlemede sirkadiyen genler ve düzenleyici proteinler, sirkadiyen saatin bozulması sonucu oluşan epigenetik değişikliklere ilişkin güncel kanıtlar ve sirkadiyen bozulmanın karsinojenik etkileri ve insanlardaki farklı kanserlerdeki potansiyel rolü tartışılacaktırThe circadian clock controls the daily rhythmicity of the biochemistry, physiology, and behavior of the organisms. Disruption of circadian rhythms, affects many biological processes within the body and results in different long-term diseases, such as cancer. Circadian regulatory pathways causes rhythmic epigenetic modifications and the formation of circadian epigenomes. Abnormal epigenetic modifications, such as hypermethylation, may be involved in the transformation of normal cells into cancer cells. In this review, some of the circadian genes and regulatory proteins, the current evidence related to the epigenetic modifications that result in circadian disruption and he carcinogenic effects of circadian disruption and its potential role in different human cancers using an epigenetic viewpoint will be reviewe

    Detection of increasing fetal RhD antigen with biosensor in different gestational age mother’s blood.

    No full text
    <p>Curve 1(brown): RhD negative sample; Curve 2(purple): sample 8<sup>th</sup> week of gestation; Curve 3(green): sample 13<sup>th</sup> week of gestation; Curve 4(red): sample 21<sup>th</sup> week of gestation; Curve 5(blue): sample 36<sup>th</sup> week of gestation. (Working conditions: Incubation time for RhD antibody: 1 h., electrochemical redox prob solution: 50 mM, pH 7.0 potassium ferrocyanide [K<sub>4</sub>Fe(CN)<sub>6</sub>] as mediator complex).</p

    The linearity of biosensor antibody.

    No full text
    <p>(Working conditions: Incubation time for RhD antibody: 1 h., electrochemical redox prob solution: 50 mM, pH 7.0 potassium ferrocyanide [K<sub>4</sub>Fe(CN)<sub>6</sub>] as mediator complex).</p

    The optimum working temperature of the biosensor.

    No full text
    <p>Optimum working temperature of the biosensor was detected as 35°C (Working conditions: Incubation time for RhD antibody: 1 h., electrochemical redox prob solution: 50 mM, pH 7.0 potassium ferrocyanide [K<sub>4</sub>Fe(CN)<sub>6</sub>] as mediator complex).</p
    corecore