A comparıson of Carl Marıa von Weber's pıano sonats and examınatıon of the fırst part of the op.24 pıano sonata

Bu çalışmanın amacı, Erken Romantik Dönem bestecilerinden Carl Maria von Weber’in piyano sonatlarının karşılaştırılması ve Op. 24 Piyano Sonatı’nın ilk bölümünün incelenmesidir. Nitel doküman analizi yönteminin kullanıldığı bu araştırmada ilk olarak literatür taraması yapılarak besteci ve eserler hakkında bilgiler edinilmiştir. Bu veriler ışığında eserlerin seçilen notaları üzerinde incelemeler yapılarak karşılaştırmalar yapılmış ve elde edilen veriler betimlenerek verilmiştir. Son olarak Op. 24 Piyano Sonatı’nın birinci bölümü form özellikleri açısından incelenerek elde edilen veriler nota üzerinde örneklerle gösterilmiştir. Sonuç olarak; Weber’in bu piyano sonatlarının Klasik Dönem’den Romantik Dönem’e geçişte önemli bir rolü olduğu, kendinden sora gelen bestecilerin piyano stillerini etkilediği, Weber’in piyanistik eserlerinin en önemli özelliklerinden birisinin orkestra seslerini piyanoda betimlemesi olduğu görülmüş, Op. 24 Piyano Sonatı’nın ilk bölümünün, her ne kadar Klasik Dönem özelliklerini yansıtsa da, armonik ve form yapısı açısından Romantik Dönem bireyselciliğini yansıttığı görülmüştürThis study aims to compare the piano sonatas of Carl Maria von Weber, one of the Early Romantic Period composers, it examines the first part of the Op. 24 Piano Sonata. At this research used the qualitative document analysis method; firstly, it searched the literature and obtained information about the composer and his works. In light of these data, made comparisons by examining the works’ selected score, and the data obtained were given by describing them - finally, The first part of the Op. 24 Piano Sonata looked in terms of form features, and the data obtained was shown with examples on the note. As a result, these piano sonatas of Weber played an essential role in the transition from the Classical Period to the Romantic Period. They influenced the piano styles of the composers who came after him. One of the essential features of Weber’s pianistic works is the depiction of orchestral sounds on the piano. Although the first part of the Op. 24 Piano Sonata reflects the Classical Period’s characteristics, it reflects the Romantic Period’s individualism in harmonic and form structure

The healing effects of the topical mesenchymal stem cells application on colonic anastomosis subjected to ischemia reperfusion injury

Intestinal ischemia reperfusion injury (IRI) is a challenging problem and it adversely affects the healing of colonic anastomosis. Our experimental study aimed to investigate the role of mesenchymal stem cells (MSC) administration in the healing of colonic anastomosis. A total of 33 rats were grouped as Control, IRI and MSC treatment groups. Three rats were reserved for obtaining MSCs. Colonic resection and anastomosis procedure was performed in all groups. Anastomotic line was wrapped with MSCs impregnated spongostan after colonic anastomosis in the rats of the MSC treatment group. All rats were sacrificed and anastomotic line were sampled for examination on the post operative seventh day. Tissue hydroxyproline (HP) levels and anastomotic bursting pressures were statistically compared. Anastomotic bursting pressures were found to be significantly high in MSC treatment group rats. The lowest anastomotic bursting pressure was detected in IRI group rats. Hydroxyproline content of the anastomotic sites were also found to be significantly higher in the rats of the MSC treatment group when compared with the IRI group rats. Our study showed that the detrimental effects of IRI on the healing process of colonic anastomosis in an experimental model may be alleviated with the treatment of MSCs. © 2021, Veteriner Fakultesi Dergisi. All rights reserved

Technical and musical analysis of C. M. Von Weber's piano sonata in C Major Op.24

Bu araştırmanın amacı, Erken Romantik Dönem bestecilerinden Carl Maria von Weber’in Op. 24 numaralı do majör piyano sonatını teknik ve müzikal açıdan inceleyerek, eseri yorumlamak, incelemek veya eğitimde kullanmak isteyenler için eser hakkında derinlemesine bilgi sunmaktır. Nitel araştırma yöntemleri kullanılarak yapılan bu çalışmanın ilk aşamasında, eseri daha iyi anlayabilmek için bestecisinin hayatı, yaşadığı dönemin müzikal özellikleri ilgili literatürden elde edilen bilgiler betimsel analiz yapılarak derlenmiştir. Sonrasında eserin ulaşılabilen notaları arasında inceleme yapılarak urtekst notası seçilmiş ve nota üzerinde doküman analiz yöntemleri kullanılarak müzikal analiz yapılmıştır. Müzikal analizin alt boyutları olarak; form, tonal tasarım ve formu destekler nitelikte armonik analizler yapılmıştır. Sonuç olarak eserin Klasik Dönem’den Romantik Dönem’e geçişte önemli bir rolü olduğu, kendinden sonra gelen bestecilerin piyano stillerini etkilediği, Weber’in piyanistik eserlerinin en önemli özelliklerinden birisinin orkestra seslerini piyanoda betimlemesi olduğu, eserin bölümlerinin formlarının sırasıyla sonat allegrosu, lied, triolu sonat ve rondo şeklinde tasarlandığı görülmüştür. Op. 24 Piyano Sonatı her ne kadar Klasik Dönem özelliklerini de taşısa da armonik ve form yapısı açısından Romantik Dönem bireyselciliğini yansıtmaktadır.This research aims to find one of the Early Romantic Period composers Carl Maria von Weber’s Op. It provides in-depth information about the piece for those who want to interpret, examine or use it in education by reading the piano sonata Op. 24 from a technical and musical point of view. In the first stage of this study, which was carried out using qualitative research methods, the information obtained from the literature about the composer’s life and the musical characteristics of the period in which he lived was compiled by making descriptive analysis to understand the work better. Afterward, the urtext note was selected by examining the accessible notes of the work, and musical analysis was performed on the note using document analysis methods. As sub-dimensions of musical analysis, form, tonal design, and harmonic analyzes supporting the form were made. As a result, the piece played an essential role in the transition from the Classical to the Romantic Period. It influenced the piano styles of the composers who came after it. As a result, it has been seen that, one of the most critical features of Weber’s pianistic works is the depiction of the orchestral sounds on the piano, and the form of the parts of the piece have been designed as sonat allegro, lied, sonat with trio and rondo respectively. Although the Op. 24 Piano Sonata carries the characteristics of the Classical Period, it reflects the Romantic Period’s individualism in terms of harmonic and form structure

The effect of tunnel length and position on postoperative corneal astigmatism: An optical coherence tomographic study

Purpose: The purpose of this study is to evaluate the effects of variation in tunnel length of same-sized clear corneal phacoemulsification incisions on the generation of surgically induced astigmatism and corneal astigmatism. Methods: A total of 126 cataract patients treated in four study groups based on location and tunnel length of the clear corneal incisions (superior long, superior short, temporal long, temporal short) were reviewed. In the short tunnel groups, a 2.8 mm keratome was used with a motion parallel to the iris surface, while in the long tunnel groups, the same keratome was advanced in the corneal stroma until the mark on the keratome was reached. The surgically induced astigmatism and the corneal astigmatism were measured with corneal topography. The tunnel lengths were determined by anterior segment optical coherence tomography. Results: The tunnel lengths of the long tunnel groups were significantly longer than the short tunnel groups. The total and anterior corneal surgically induced astigmatism of the superior long group was significantly higher than the other groups. Posterior corneal surgically induced astigmatism was similar. The postoperative total and anterior corneal astigmatism values of the superior long group was significantly higher than the other groups. No difference was observed for mean change in corneal astigmatism between the groups. Conclusion: The tunnel length of a clear corneal incision is a significant determinant of surgically induced astigmatism for superior placed corneal incisions. Therefore, for superiorly positioned clear corneal incision, the incision should be rectangular with a shorter tunnel to keep the surgically induced astigmatism to a minimum. For squarer-shaped clear corneal incision, limbal-temporal incisions may be performed for astigmatic neutrality

META VE GÖSTERİ OLARAK KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK: MARXİST BİR ELEŞTİRİ

Bu makalenin ana konusu, serbest piyasa mekanizması ile kamusal yarar arasındaki sözde karşılıklı fayda ilişkisini, Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) tartışmaları üzerinden sorgulamaktır. Mevcut eleştirel KSS yazınını aşmak amacında olan bu makale, KSS kavramına Marxist bir bakış açısı ile yaklaşmaya çalışmaktadır. Makalede, KSS kavramının, Debordcu anlamda gösteri kavramının en az iki özelliğini taşıdığı için (işçi sınıfının birbirleriyle karşı karşıya getirilmesi ve insani değerlerin metalaştırılması), gösteri olarak nitelendirilebileceğini ileri sürmekteyiz. Makale, sözü edilen iki özelliğin küresel alandaki KSS söylemine ne kadar içkin olduğunu göstermek amacıyla KSS alanında kabul edilmiş en kapsamlı kılavuzlar olan Birlemiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) Çok Uluslu Şirketler için Kılavuzu üzerinde durmaktadır. Amaç, KSS kavramının ve uygulamalarının sınırlılıkları, başarısızlıkları veya potansiyeline dair yapılan tartışmaları aşmaktır, çünkü bu tür analizler doğaları gereği meta ilişkilerinin mantığı içerisinde kalmaktadır. Dolayısıyla, bu makalenin sunduğu katkı, KSS kavramını gösteri olarak yeniden kavramsallaştırmak olacaktır

Meta ve Gösteri Olarak Kurumsal Sosyal Sorumluluk Marxist Bir Eleştiri

Bu makalenin ana konusu, serbest piyasa mekanizması ile kamusal yarar arasındaki sözde karşılıklı fayda ilişkisini, Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) tartışmaları üzerinden sorgulamaktır. Mevcut eleştirel KSS yazınını aşmak amacında olan bu makale, KSS kavramına Marxist bir bakış açısı ile yaklaşmaya çalışmaktadır. Makalede, KSS kavramının, Debordcu anlamda gösteri kavramının en az iki özelliğini taşıdığı için (işçi sınıfının birbirleriyle karşı karşıya getirilmesi ve insani değerlerin metalaştırılması), gösteri olarak nitelendirilebileceğini ileri sürmekteyiz. Makale, sözü edilen iki özelliğin küresel alandaki KSS söylemine ne kadar içkin olduğunu göstermek amacıyla KSS alanında kabul edilmiş en kapsamlı kılavuzlar olan Birlemiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) Çok Uluslu Şirketler için Kılavuzu üzerinde durmaktadır. Amaç, KSS kavramının ve uygulamalarının sınırlılıkları, başarısızlıkları veya potansiyeline dair yapılan tartışmaları aşmaktır, çünkü bu tür analizler doğaları gereği meta ilişkilerinin mantığı içerisinde kalmaktadır. Dolayısıyla, bu makalenin sunduğu katkı, KSS kavramını gösteri olarak yeniden kavramsallaştırmak olacaktır