Robot yardımlı yürüme eğitiminin serebral palside motor performans üzerine etkisi: Pilot çalışma

Purpose: Children with Cerebral Palsy (CP) have significantly impaired motor performance. There are various rehabilitationmethods in rehabilitation in CP. Robot Assisted Gait Training (RAGT) is an alternative rehabilitation system in addition to othertherapies. This study aims to investigate effects of RAGT in children with CP.Methods: Seventeen patients with spastic type CP, mean age 12.83±5.41 years, participated in this study. Muscles’ tone wereassessed with “Modified Ashworth Scale”, motor developmental level was analysed by “Gross Motor Function Scale (GMFM)”,motor performance was assessed by “Gross Motor Performance Measure (GMPM)” balance and coordination was assessedwith “Paediatric Balance Scale (PBS)”. GEO robotic systems designed by Reha-Technology was used in treatment for 10 weeks(45 minutes-3 days a week), which was composed of treadmill and stair training.Results: The level of motor development, motor performance and balance has been detected to change positively at the end ofRAGT (p<0.05).Conclusion: Robotic rehabilitation method such as walking, climbing stairs has a positive effect on the motor performance andthe balance parameters in patients with CP. However, there is not a certain protocol in which to define the level and duration ofapplication of RAGT for these patients.Amaç: Serebral palsili (SP) çocukların motor performansları ciddi derecede bozulmuştur. Sp rehabilitasyonunda pek çok rehabilitasyon metodu kullanılmaktadır. Robot yardımlı yürüyüş eğitimi konvansiyonel rehabilitasyonlara ek olarak uygulanan alternatif bir rehabilitasyon sistemidir. Çalışmanın amacı Robot Yardımlı Yürüyüş Eğitiminin (RYYE) SP’li çocuklarda motor performans üzerine etkisini araştırmaktır. Yöntem: Spastik tip tanılı, 12.83±5.41 yıl yaş ortalamasında olan 17 hasta çalışmaya dahil edildi. Kas tonusu “Modifiye Ashworth Skalası” ile, motor gelişim seviyesi “Kaba Motor Fonksiyon Ölçütü” ile değerlendirildi, Motor performansı değerlendirmek için “Kaba Motor Performans Ölçütü”, denge ve koordinasyonu değerlendirmek amacıyla “Pediatrik Denge Skalası” kullanıldı. Düz zeminde yürüme ve merdiven çıkma olarak iki ayrı modda 10 hafta süreyle haftada 3 gün 45 dk olarak tedavi protokolü uygulandı. Eğitimlerde GEO robotik sistemi (Reha-Technology) kullanıldı. Bulgular: RYYE sonunda motor gelişim seviyesi, motor performans ve denge parametrelerinde anlamlı pozitif değişimler görüldü (p<0.05). Sonuç: Yürüme ve merdiven çıkma gibi aktiviteleri içeren robot destekli rehabilitasyonun motor performans ve denge üzerine olumlu etkileri vardır. Bununla birlikte RYYE’nin serebral palside uygulanabilirliği açısından, uygulamanın seviyesi veya durasyonu ile ilgili olarak belirli bir protokol veya görüş birliği bulunmamaktadır

ÇOK ÖLÇÜTLÜ KARAR VERME YÖNTEMİ VE HEDEF PROGRAMLAMA TEKNİKLERİ İLE TEDARİKÇİ SEÇİMİ

Sert pazar koşullarının etkisini her fırsatta gösterdiği günümüzde, firmaların amacı bu zor koşullara direnip, doğru kararlar vermektir. Verilmek istenen doğru kararlardan biri de firma için uygun olan tedarikçinin seçimidir. Tedarikçi seçimi problemi, en basit ifade ile malzemelerin kimden ve ne kadar alınacağının belirlenmesi olarak tanımlanabilir. Firmalar, faaliyetlerini sürdürebilmek adına birçok tedarikçi firmayla çalışmak zorundadırlar. Tedarikçi firmaların bir grup adayın içinden seçilmesi zor bir karar problemidir. Bu çalışmada otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir firmanın tedarikçi seçim problemi ele alınmıştır. Problemi çözmek için hedef programlama tekniği kullanılmıştır. Ölçütlerin ağırlıklarını belirlemek için Analitik Ağ Süreci yönteminden yararlanılmıştır. Analitik Ağ Süreci yönteminde 4’ü ana, 12’si alt ölçüt olmak üzere toplam 16 ölçüt satın alma departmanı uzmanları tarafından belirlenmiştir. Sonrasında SuperDecisions 2.2.6 programından yararlanılarak analitik ağ süreci için gerekli hesaplamalar yapılmıştır. Belirlenen ölçütler ışığında kurulan model LINGO 14.0 programı yardımıyla çözülmüştür ve firma için uygun tedarikçiler belirlenmiştir

Researcher Selection Problem in Higher Education by Using Multi Criteria Decision Making: A Case Study

Bu çalışmada, Türkiye'deki bir yüksek öğretim kurumundaki endüstri mühendisliği bölümü için araştırma projesinde yer alacak uygun araştırmacı seçimi yapılmıştır. Günümüzde, kişisel eğitim alma konusundaki önem artmıştır. Ayrıca, lisans eğitimindeki bilgilerin temelleri, lisansüstü eğitiminde araştırmacı olabilmek adına önemlidir. Eğitimli kişilerin şirketlerdeki varlığı, şirketlerin karar verme aşamalarında daha etkili sonuçlar elde etmesini sağlamaktadır. Bireylerin kişisel gelişim süreci, şirketler arası rekabet nedeniyle şirketin imajını ve marka değerini doğrudan etkiler. Sorununun çözümünde Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) ve PROMETHEE yöntemleri kullanılmaktadır. AHP yöntemi ile kriterler ağırlıklandırılmıştır. PROMETHEE yöntemi ile 15 aday arasında sıralama yapılmıştır. Kriterlerin ağırlıklandırma sonuçlarında ALES puan %24’lük bir değer ile ön plana çıkmaktadır. Adaylar arasında ise bu kriter ağırlıklarına göre 14 numaralı aday ilk sırada çıkmıştır.In this study, appropriate researcher selection will be aimed for industrial engineering department in a research project in Turkey. Nowadays, the importance on getting personal education has been increased. In addition, the foundations of knowledge in undergraduate education are important for being a researcher in graduate education. The presence of trained individuals in companies enables achievement in more effective results in decision-making. Personal development of individuals directly affects the company's image and brand value because of competition. Analytic Hierarchy Process (AHP) and PROMETHEE methods are used in solving this problem. Criteria are weighted by AHP. 15 candidates have been ranked with PROMETHEE method. ALES score comes to the fore with a value of 24% in weighting. Candidate 14 came first according to the weight of candidates

Mortality from gastrointestinal congenital anomalies at 264 hospitals in 74 low-income, middle-income, and high-income countries: a multicentre, international, prospective cohort study

Summary Background Congenital anomalies are the fifth leading cause of mortality in children younger than 5 years globally. Many gastrointestinal congenital anomalies are fatal without timely access to neonatal surgical care, but few studies have been done on these conditions in low-income and middle-income countries (LMICs). We compared outcomes of the seven most common gastrointestinal congenital anomalies in low-income, middle-income, and high-income countries globally, and identified factors associated with mortality. Methods We did a multicentre, international prospective cohort study of patients younger than 16 years, presenting to hospital for the first time with oesophageal atresia, congenital diaphragmatic hernia, intestinal atresia, gastroschisis, exomphalos, anorectal malformation, and Hirschsprung’s disease. Recruitment was of consecutive patients for a minimum of 1 month between October, 2018, and April, 2019. We collected data on patient demographics, clinical status, interventions, and outcomes using the REDCap platform. Patients were followed up for 30 days after primary intervention, or 30 days after admission if they did not receive an intervention. The primary outcome was all-cause, in-hospital mortality for all conditions combined and each condition individually, stratified by country income status. We did a complete case analysis. Findings We included 3849 patients with 3975 study conditions (560 with oesophageal atresia, 448 with congenital diaphragmatic hernia, 681 with intestinal atresia, 453 with gastroschisis, 325 with exomphalos, 991 with anorectal malformation, and 517 with Hirschsprung’s disease) from 264 hospitals (89 in high-income countries, 166 in middleincome countries, and nine in low-income countries) in 74 countries. Of the 3849 patients, 2231 (58·0%) were male. Median gestational age at birth was 38 weeks (IQR 36–39) and median bodyweight at presentation was 2·8 kg (2·3–3·3). Mortality among all patients was 37 (39·8%) of 93 in low-income countries, 583 (20·4%) of 2860 in middle-income countries, and 50 (5·6%) of 896 in high-income countries (p<0·0001 between all country income groups). Gastroschisis had the greatest difference in mortality between country income strata (nine [90·0%] of ten in lowincome countries, 97 [31·9%] of 304 in middle-income countries, and two [1·4%] of 139 in high-income countries; p≤0·0001 between all country income groups). Factors significantly associated with higher mortality for all patients combined included country income status (low-income vs high-income countries, risk ratio 2·78 [95% CI 1·88–4·11], p<0·0001; middle-income vs high-income countries, 2·11 [1·59–2·79], p<0·0001), sepsis at presentation (1·20 [1·04–1·40], p=0·016), higher American Society of Anesthesiologists (ASA) score at primary intervention (ASA 4–5 vs ASA 1–2, 1·82 [1·40–2·35], p<0·0001; ASA 3 vs ASA 1–2, 1·58, [1·30–1·92], p<0·0001]), surgical safety checklist not used (1·39 [1·02–1·90], p=0·035), and ventilation or parenteral nutrition unavailable when needed (ventilation 1·96, [1·41–2·71], p=0·0001; parenteral nutrition 1·35, [1·05–1·74], p=0·018). Administration of parenteral nutrition (0·61, [0·47–0·79], p=0·0002) and use of a peripherally inserted central catheter (0·65 [0·50–0·86], p=0·0024) or percutaneous central line (0·69 [0·48–1·00], p=0·049) were associated with lower mortality. Interpretation Unacceptable differences in mortality exist for gastrointestinal congenital anomalies between lowincome, middle-income, and high-income countries. Improving access to quality neonatal surgical care in LMICs will be vital to achieve Sustainable Development Goal 3.2 of ending preventable deaths in neonates and children younger than 5 years by 2030

Effiziente informations und wissensbereitstellung im unternehmen durch den einsatz von intelligenten suchmaschinen

Şirket içinde bulunan ve ulaşılabilir olan bilgilerden yararlanılarak şirketlerde kararlar alınmaktadır. Günümüzde karar alma aşamasında şirketlerin yaşamakta olduğu sıkıntı bilgi eksikliğinden kaynaklanmamaktadır. Intraneti ve Interneti kullanarak bilgi aramak isteyen çalışanlar çok fazla miktarda bilgi ve doküman bulmaktadırlar. Bulunan bilgiler ve dokümanlar çalışanlara düzenli ve anlaşılabilir bir biçimde sunulmak yerine düzensiz ve karmaşık olarak sunulmaktadır.Gerekli olan bilgiler şirketin içinde bulunuyor olabilir. Ancak bu bilgiler şirket içindeki başka sistemlerde saklı kalmış olabilir ve kullanıcıların da bu sistemlere ulaşma imkanları olmayabilir veya aradıkları bilginin bu sistemlerin içinde olabileceğini bilmiyor olabilirler.Doğru bilgilerin doğru kişiye doğru zamanda ulaşabilmesi için sirketlerin akıllı arama motorlarını şirket içinde kullanıma sunmaları gerekmektedir.Bu konuda çözümle ilgili olarak ceşitli yaklasımlar bulunmaktadır. Akıllı arama motorları bilgileri toplar, bunları sınıflandırır, bilgiler arasındaki bağlantıları ortaya çıkarır ve taxonomiler yardımıyla gerekli olan kategorileri oluşturur ve birbirleriyle ilgili olan bilgiler arasında bağlantıları gerçekleştirir. Deutsche Telekom AG şirketi bir akıllı arama motorunu kullanıma sunmak için pilot proje gerçekleştirdi. Sekiz üretici üretmiş oldukları çözümlerle proje kapsamında değerlendirmeye alındı. Deutsche Telekom AG'nin şirketlerinin ihtiyaçları belirlendi ve buna gore bir kriter kataloğu oluşturuldu. Bu katalokları üreticiler doldurdu. Kriterlerin değerlendirilmesi sonucunda üç üretici daha sonraki çalışmalar icin seçildi. Bu üç üretici ile testler ve Workshop çalışmaları yapıldı. Ve proje sonucunda arama motoru için bir tavsiye yapıldı. Entscheidungen werden in Unternehmen auf der Grundlage der zur Verfügung stehenden und erreichten Informationen getroffen. Das Problem, das sich hierbei stellt, ist nicht etwa ein Mangel an Informationen.Wer das Intranet und Internet für die Informationssuche nutzen möchte, der findet unglaubliche Mengen an Daten und Dokumenten. Doch diese bieten sich dem Anwender nicht übersichtlich und strukturiert, sondern ungeordnet und chaotisch dar.Die relevanten Informationen können also im Unternehmen vorhanden sein. Somit kann es sein, dass das Wissen in anderen Systemen des Unternehmens versteckt ist, auf die der Mitarbeiter entweder keinen Zugriff hat oder von dem er schlichtweg nicht weiß, wo er dieses Wissen suchen bzw. finden kann.Um das Wissen und Informationen effizient bzgl. Relevanz, Rechtzeitigkeit und Qualität im Unternehmen verfügbar zu machen, werden innerhalb eines Unternehmens intelligente Suchmaschinen eingesetzt.Es gibt verschiedene Annäherungen an diese Lösung. Intelligente Suchmaschinen sammeln Daten, klassifizieren diese, entdecken Beziehungen und Korrelationen innerhalb der Inhalte, entwickeln schließlich Kategorien mittels Taxonomien und erstellen Verweise und Verknüpfungen von Informationen, die miteinander in Zusammenhang stehen. Die DT AG führte in diesem Jahr ein Pilotprojekt bezüglich des Erwerbs einer intelligenten Suchmaschine durch. Acht verschiedene Hersteller standen mit ihren Softwarelösungen zur Auswahl. Anhand dieses Pilotprojektes wurden die Anforderungen der Divisionen der DT AG festgestellt und dementsprechend wurde ein Kriterienkatalog erstellt. Diesen Kriterienkatalog haben die Hersteller ausgefüllt. Nach der Auswertung der Kriterien sind drei Hersteller übrig geblieben. Unter diesen drei Herstellern wurden Tests und Workshops durchgeführt, um die Funktionalitäten und Leistung zu testen. Am Ende des Pilotprojektes stand eine Empfehlung über eine intelligente Suchmaschine

Numerical Investigation on the Collision between a Solitary Wave and a Moving Cylinder

A 2-D numerical wave tank (NWT) was applied for solving the interaction between a solitary wave and a moving circular cylinder. The cylinder was placed at various positions from the tank bed floor. The cylinder can move at a constant horizontal velocity towards the solitary wave. The collision between a solitary wave and a moving cylinder is investigated at various conditions. A total of fifteen cases were studied. Ten different numerical simulations were used, including five submergence depths and two different moving velocities. The other five different numerical simulations were studied when the cylinder was unmoved in the NWT for comparing wave-structure interaction results between the moving and unmoved cylinders. The numerical results were obtained by calculating Reynolds-Averaged Navier-Stokes (RANS) equations and the volume of fluid (VOF) equations. Two different codes (User-Define-Function-UDF) were used for the generation of a solitary wave by moving a wave paddle and traveling cylinder in the NWT. The dynamic mesh method was applied for recreating mesh. First, the ability of CFD codes to generate a solitary wave by using wave paddle movement and the hydrodynamic forces of a moving cylinder were validated by numerical results. Further, the free-surface elevation and hydrodynamic forces were considered at various conditions. The numerical results show that moving cylinder velocity and the space between the cylinder and the tank bed floor have significant effects on surface displacement and hydrodynamic forces

Supplier Selection with in Multi Criteria Decision Making Method and Goal Programming Techniques

Sert pazar koşullarının etkisini her fırsatta gösterdiği günümüzde, firmaların amacı bu zor koşullara direnip, doğru kararlar vermektir. Verilmek istenen doğru kararlardan biri de firma için uygun olan tedarikçinin seçimidir. Tedarikçi seçimi problemi, en basit ifade ile malzemelerin kimden ve ne kadar alınacağının belirlenmesi olarak tanımlanabilir. Firmalar, faaliyetlerini sürdürebilmek adına birçok tedarikçi firmayla çalışmak zorundadırlar. Tedarikçi firmaların bir grup adayın içinden seçilmesi zor bir karar problemidir. Bu çalışmada otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir firmanın tedarikçi seçim problemi ele alınmıştır. Problemi çözmek için hedef programlama tekniği kullanılmıştır. Ölçütlerin ağırlıklarını belirlemek için Analitik Ağ Süreci yönteminden yararlanılmıştır. Analitik Ağ Süreci yönteminde 4'ü ana, 12'si alt ölçüt olmak üzere toplam 16 ölçüt satın alma departmanı uzmanları tarafından belirlenmiştir. Sonrasında SuperDecisions 2.2.6 programından yararlanılarak analitik ağ süreci için gerekli hesaplamalar yapılmıştır. Belirlenen ölçütler ışığında kurulan model LINGO 14.0 programı yardımıyla çözülmüştür ve firma için uygun tedarikçiler belirlenmiştir.In crucial market conditions, companies try to resist and make some true choices about decision problems. One of the desired right decisions is the selection of appropriate supplier for the company. Within the simple statement, supplier selection problem can be defined as determining to buy from whom and how much. Companies must work with lots of suppliers to continue their activities. Selection of the suppliers in a group of candidate firms is a difficult decision problem. In this study, the supplier selection problem is discussed, which is operating in the automotive production sector. Goal Programming technique is used to solve the problem. Analytic Network Process (ANP) methods have been used to determine the weights of the criteria. In ANP calculations, 16 different criteria are defined under 4 main criteria and 12 sub-criteria by a team of purchasing department specialist. After that, SuperDecision 2.2.6 is used for making ANP calculations. In the light of these results, the structured model is solved by the help of LINGO 14.0 and best suppliers are verified for the company