32 research outputs found

    Determining different germination techniques on the seeds of some plant genus named as thyme

    Get PDF
    Bu çalışma, 2007-2008 yılları arasında Beydere Tohum Sertifikasyon Test Müdürlüğü'ne ait laboratuarda yürütülmüştür. Çalışmada farklı cinslere dahil 5 farklı kekik türü ( L., Ten., Thymbra spicata L. var. , Boiss. et Hohen ve (L.) Reichb. fil.) tohumlarında 3 farklısıcaklık (15 C, 20 C, 20-30 C) etkisi altında kontrol, değişik süre ve sıcaklıklarda soğuk ve sıcak ön işlem, değişik dozlarda KNO , NaCl ve GA uygulamaları, soğuk katlama, soğukta bekletme ve sıcak su uygulaması olmak üzere 16 farklı ön işlem uygulanmıştır. Farklı kekik türlerinin tohumlarında en yüksek çimlenme oranı; L. tohumlarında %70,66'lık bir değerle 20 C sıcaklıkta 1. uygulamadan (kontrol), Ten. tohumlarında %78,66'lık bir değerle 20-30 C sıcaklıkta 14. uygulamadan (soğuk katlama; 4 hafta +1 C), L. var. tohumlarında %36'lık bir değerle 15 C sıcaklıkta 1. uygulamadan (kontrol), Boiss. et Hohen tohumlarında %58,35'lik bir değerle 20 C sıcaklıkta 3. uygulamadan (soğuk ön işlem; 5 dakika süreli -20 C) ve (L.) Reichb. fil. tohumlarında %80'lik bir değerle 20 C sıcaklıkta 4. uygulamadan (Sıcak ön işlem; 5 dakika süreli +90 C) elde edilmiştir. Kekik türlerinin tohumlarında GA uygulaması (24 saatlik 50 ppm, 100 ppm, 500 ppm ve 1000 ppm) ve sıcak su (65 C'lik suda 24 saat bekletme) uygulamalarında 3 farklı sıcaklık ortamında da çimlenme olmamıştır.This study is conducted between 2007-2008 at the laboratory of Beydere Seed Certification and Test Center. In this study, seeds of five different thyme genus belong to different varieties ( L., Ten., L. var. , Boiss. et Hohen and (L.) Reichb. fil. have been tested with 16 different pre-processing methods such as; control under 3 different temperatures (15 C, 20 C, 20-30 C), cold and warm pre-processing with various temperatures and durations, KNO , NaCl and GA applications with different dosage, cold stratification, cold waiting and warm water application. The highest germination rate of L.seeds is 70,66 % and obtained from the first application (control) under 20 C temperature. The highest germination rate of Ten. is 78,66 % and obtained from the 14 application (cold stratification; 4 weeks, +1 C) under 20- 30 C temperature. The highest germination rates of L. var. is 36 % and obtained from the first application (control) under 15 C temperature. The highest germination rates of Boiss. et Hohen is 58,35 % and obtained from the 3 application (cold pre-processing; 5-minute duration, -20 C) under 20 C. The germination rate of (L.) Reichb. fil. is 80 % obtained from application (warm pre-processing; 5-minute duration, +90 C) under 20 C. The seeds of five different genus in different varieties did not germinate under the following applications with all 3 different temperatures: 50 ppm GA for 24 hours, 100 ppm GA for 24 hours, 500 ppm GA for 24 hours, 1000 ppm GA for 24 hours and warm water (keeping in 65 C water for 24 hours)

    The effect of the organic and inorganic fertilizer applications on yield and yield components of anise (pimpinella anisum l.) type and ecotypes

    Get PDF
    Bu çalışma, Aydın ekolojik koşullarında organik ve inorganik gübre uygulamalarının Anason (Pimpinella anisum L.) çeşit ve ekotiplerinin verim ve verim öğeleri üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Deneme, 2005 üretim sezonunda Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Uygulama Çiftliğinde yürütülmüştür. Araştırmada üç farklı anason ekotipi (Çeşme, Feşiye-Seki, Denizli-Acıpayam) ve bir tescilli çeşit (Gölhisar) ile altı farklı gübre uygulaması (kontrol, ticari gübre, ahır gübresi, organik gübre, ticari gübre x organik gübre ve ticari gübre x ahır gübresi kombinasyonu) denenmiştir. Çalışmada; bitki boyu, bitkide dal sayısı, bitki başına şemsiye sayısı, şemsiyedeki tohum sayısı, tane verimi ve bin tane ağırlığı değerleri incelenmiştir. Çeşme, Feşiye ve Denizli ekotiplerinde bitki boyu, bitkide dal sayısı, bitki başına şemsiye sayısı, şemsiyedeki tohum sayısı, tohum verimi ve bin tane ağırlığı organik gübre ve organik-inorganik gübre kombinasyonu uygulamasından olumlu yönde etkilenmiştir. Tohum verimi bakımından en yüksek değer (114.5 kg/da) ticari gübre uygulamasıyla Gölhisar çeşidinden elde edilirken; en düşük verim (30.4 kg/da) kontrol uygulamasıyla Denizli ekotipinden elde edilmiştirThe purpose of this study was to determinate the effect upon yield and yield components of anise (Pimpinella anisum L.) type and ecotypes of the organic and inorganic fertilizer applications. Study was conducted in Adnan Menderes University Agricultural Faculty application farm in 2005. In the experiment, three different anise ecotypes (Çeþme, Fethiye-Seki, Denizli-Acýpayam) and one certificated type (Gölhisar) with six different fertilizers applications (control, commercial fertilizer, stable manure, organic fertilizer, commercial fertilizer x organic fertilizer and commercial fertilizer x stable manure combination) were used. In the study, plant height, number of branch per plants, number of umbrella per plants, number of seed per umbrella, seed yield and thousand seed weight were investigated. Plant height, number of branch per plants, number of umbrella per plants, number of seed per umbrella, seed yield and thousand seed weight in Çeþme, Fethiye and Denizli ecotypes were affected positively from organic fertilizer and organic–inorganic fertilizer combination application. The highest seed yield (114.5 kg/da) with commercial fertilizer application from Gölhisar type also the lowest seed yield (30.4 kg/da) with control application from Denizli ecotype was determined

    Impacts of organic and inorganic fertilizer applications over some technological characteristics of anise (Pimpinella Anisum l.) variety and ecotypes

    Get PDF
    Bu çalışma, Aydın ekolojik koşullarında organik ve inorganik gübre uygulamalarının Anason (Pimpinella anisum L.) çeşit ve ekotiplerinin bazı teknolojik özellikleri üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Deneme, 2005 üretim sezonunda Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Uygulama Çiftliğinde yürütülmüştür. Araştırmada üç farklı anason ekotipi (Çeşme, Fethiye-Seki, Denizli-Acıpayam) ve bir tescilli çeşit (Gölhisar) ile altı farklı gübre uygulaması (kontrol, ticari gübre, ahır gübresi, organik gübre, ticari gübre x organik gübre ve ticari gübre x ahır gübresi kombinasyonu) denenmiştir. Çalışmada; uçucu yağ oranı, uçucu yağ verimi, uçucu yağ bileşimi, uçucu yağın yoğunluğu incelenmiştir. Uçucu yağ oranının en yüksek değeri (%1.863) ticari gübre x organik gübre uygulaması ile Çeşme ekotipinden, en düşük değeri ise kontrol (%1.267) uygulaması ile Gölhisar çeşidinden elde edilmiştir. Uçucu yağın en önemli bileşeni olan Trans-anethol oranı % 97.50-98.49 arasında değişmiştir. Organik gübre uygulaması ve organik-inorganik gübre kombinasyonu uygulamasında uçucu yağın veriminin arttığı, fakat gübre uygulamalarının uçucu yağın bileşenlerini etkilemediği belirlenmiştir.This study was conducted to determine the impacts of organic and inorganic fertilizer applications over some technological characteristics of anise (Pimpinella anisum L.) variety and ecotypes under Aydın ecological conditions. Experiments were carried out over the experimental fields of Adnan Menderes University Agricultural Faculty during the production season of the year 2005. Three different anise ecotypes (Çeşme, Fethiye-Seki, Denizli-Acıpayam), one registered variety (Gölhisar) and six different fertilizer applications (control, commercial fertilizer, livestock manure, organic fertilizer, commercial x organic fertilizer and commercial fertilizer x livestock manure combination) were used in this research. Essential oil content, yield, composition and density were analyzed. While the highest essential oil content (1.863%) was observed in Çeşme ecotype with commercial x organic fertilizer application, the lowest value (1.267%) was observed in control treatment of Gölhisar variety. Trans-anethol ratio of essential oil varied between 97.50-98.49%. It was concluded that fertilizer application and organic-inorganic fertilizer combination increased the essential oil yield but didn't affect the composition of essential oil

    Bazı tohum uygulmalarının sideritis perfoliata l.’da çimlenmeye etkisi

    Get PDF
    The genus Sideritis L. belonging to Lamiaceae family is represented with more than 150 species worldwide.. The genus is represented in Turkey by 46 species and 53 taxon within two sections among which 39 are endemic. Endemism rate (79.5%) in Turkey is quite high because Turkey is one of the two major gene centers of the genus. Sideritis species are known among people with different local names such as mountain tea, highland tea, sage, sarıkız tea and tail tea. According to some recent researches, extracts obtained from Sideritis species were shown to have antistress, antiulcer, analgesic, antioxidant, antibacterial, anti-inflammatory and insecticidal effects. The interest in and the demand for this plant species has increased particularly due to its antioxidant effect. Seed germination studies of this species have great importance on determination of production strategies of medical and aromatic plants. This study was conducted to determine the effects of some pre-treatments (ethylene, gibberellin, mannitol, seaweed and cold pre-treatment) on germination of Sideritis perfoliata L. which is naturally grown in western Anatolia. The study was carried out at 25/15oC day/night temperature conditions. The experiments were performed according to completely randomized design with 3 replications at Adnan Menderes University, Faculty of Agriculture, Field Crops Laboratory. Significant differences were determined between applications with respect to germination rates and germination vigor values.Lamiaceae familyasına dahil olan Sideritis L. cinsi dünyada 150’den fazla türe sahiptir. Türkiye’de bu cins iki seksiyon altında toplanan 46 tür ve 53 taksonla temsil edilmektedir ve bunlardan 39 taksonu endemiktir. Türkiye Sideritis cinsinin 2 ana gen merkezinden biri olduğu için endemizm oranı (%79.5) oldukça yüksektir. Sideritis türleri halk arasında dağ çayı, yayla çayı, adaçayı, sarıkız çayı, kuyruk çayı gibi değişik yöresel adlarla bilinmektedir. Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalarda bazı Sideritis türlerinden elde edilen ekstrelerin; antistres, antiülser, analjenik, antioksidan, antibakteriyal, antiflamatuar ve insektisidal etkiler gösterdiği tespit edilmiştir. Özellikle antioksidan etkisinin ön plana çıkmasıyla, bu bitkiye karşı olan ilgi ve talep artmıştır. Tohum çimlendirme çalışmaları, tıbbi ve aromatik bitkilerin üretim stratejilerinin belirlenmesinde büyük önem taşımaktadır. Bu çalışma, Batı Anadolu’da doğal yayılış gösteren Sideritis perfoliata L. türünde farklı ön uygulamaların (etilen, gibberellin, mannitol, deniz yosunu ve soğuk ön işlem) çimlenme üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma 25/15oC gündüz/gece sıcaklık koşullarında yapılmıştır. Denemeler Tesadüf Parselleri deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak, Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Laboratuarında yürütülmüştür. Çimlenme hızı ve çimlenme gücü değerlerinde uygulamalar arasında önemli farklılıkların olduğu belirlenmişti

    Bazı parfüm bitkilerinde (Lavandula angustifolia mill., Melissa officinalis L., Salvia sclarea L. ) verim ve ontogenetik varyabilite üzerine araştırmalar

    No full text
    Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz.ABSTRACT This investigation has been done with the aim to find out the yield and the ontogenetic variability of some per fume plants (Lavandula angustifolia Mill., Melissa offici nalis L., Salvia sclarea L.), according to conducted in a split-H?lot design on the Bornova ecological conditions.As first factor different N doses and second one, the time of harvest (Prior to flowering, full bloom, following the crown leaves dropped) were studied in the experiments. By the findings the highest drug flower yield "and the essential oil content were obtained in the stages of full bloom and prior to flowering as 285.9 kg/da and percent 2.19» respectively on Lavandula angustifolia Mill. Melissa officinalis L. was harvested two times. The highest annual total yields as drug leaves was 872.8 kg/da in the stage of following the crown leaves dropped. The highest annual total ration df the essential oil was obtained in full bloom and following the crown leaves dropped as percent 0.33* In Salvia sclarea L., the highest drug flower yield and the essential oil content were determined in the sta ges of following the crown leaves dropped as 146.7 kg/da and 0.69 %?> respectively.ABSTHAKT Bornova ekolojik koşullarında, bölünmüş parseller dene me desenine göre kurulan denemede, bazı parfüm bitkilerin - de (Lavandula angustifolia Mill., Melissa officinalis L., Salvia sclarea L. ) verim ve ontogenetik varyabilite saptan mıştır. 1. faktör olarak farklı N dozları ve 2. faktör olarak hasat zamanları (Çiçeklenme öncesi, tam çiçeklenme, taç yapraklar döküldükten sonra) incelenmiştir..Bulgulara göre Lavandula angustifolia Mili. bitkisinde drog çiçek verimi 285.9 kg/da ile tam çiçeklenme devresin de ve uçucu yağ miktarı % 2.19 ile çiçeklenmeden önceki devrede en yüksek değere ulaşmıştır. Melissa officinalis L. iki kez biçilmiştir. Sn yüksek drog yaprak yıllık toplam verimi 872.8 kg/da ile taç yapraklar döküldükten sonraki devrede elde edilmiştir. Uçucu yağın en yüksek yıllık top lam miktarı % 0.33 olarak tam çiçeklenme ve taç yapraklar döküldükten sonraki devrede bulunmuştur. Salvia sclarea L. de drog. çiçek /ve pimi ve uçucu yağ oranının sırasıyla 14-6.7 kg/da ve % 0.69 ile en yüksek değere taç yapraklar döküldükten sonraki devrede ulaştığı tesbit edilmişti

    İzmir kekiği (Origanum onites L. ) nin yetiştirme tekniği ve kalite özellikleri üzerinde araştırma

    No full text
    Menemen ekolojik koşullarında izmir kekiği ( Origanum onites L. )'nin yetiştirme tekniği ve kalite özelliklerini ortaya koymak amacıyla yürütülen bu çalışma 1990, 1991, 1992 yıllarında gerçekleştirilmiştir. İki ayrı deneme şeklinde yürütülen bu çalışmada birinci deneme bölünen bölünmüş parseller deneme desenine göre ve 3 tekerrürlü olarak, ikinci deneme ise bölünmüş parseller deneme desenine göre ve 4 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Birinci denemede ; azot dozları ( 0,5,10, 15 kg/da ) ana parseli, fosfor dozları (0,5 kg/da ) alt parseli ve hasat zamanlan ( erken hasat, normal hasat, geç hasat ) minik parselli oluşturmuştur. İkinci denemede ; sulama zamanı ( susuz, genç gelişme devresi sulama, normal sulama ) ana parseli ve bitki sıklığı ( 20X20, 30X20, 40X20, 50X20, 60X20, 70X20 cm.) ise alt parseli oluşturmuştur. Denemelerin tarla ve labaratuvar çalışmalarına ait bulgular deneme yıllan ortalaması olarak ayn başlıklar halinde aşağıda özetlenmiştir. Gübre - Hasat Zamanı Denemesi Bitki Boyu ( cm. ): Azotlu gübre ve hasat zamanlan bitki boyu üzerinde etkili olmuştur. Fosforlu gübrenin boy üzerinde bir etkisi gözlememiştir. En uzun bitki boyu 1 5 kg/da azot dozu (36,4 cm.) ile meydana gelmiştir. Hasat zamanlanna göre ise en uzun boy geç hasat zamanında (36, 1 cm.) belirlenmiştir. Yeşil Herba Verimi ( kg/da ): Fosfor dozunun verim üzerinde belirgin bir etkisi görülmemiş, diğer deneme faktörleri olan azot dozlan ve hasat zamanlannın yeşil herba verimi üzerindeki etkileri dikkati çekmiştir. En yüksek verim 15 kg/da azot dozu ( 2178,3 kg/da ), en düşük verim ise 0 kg/da azot dozu ( 1 132,1 kg/da ) ile elde edilmiştir. En yüksek yeşil herba verimi erken hasat zamanında ( 1886,8 kg/da ) sağlanmış, hasat zamanı geciktikçe verimde bir azalma gözlenmiştir. Drog Herba Oranı (%): Azotlu ve fosforlu gübrenin verilmemesi, bitkinin geç hasat edilmesi drog herba oranını yükseltmiştir. 0 kg/da azot dozunda % 42,3 aym miktarda fosfor dozunda % 40,6 ve geç hasat zamanında % 43,6 ile en yüksek orana ulaşılmıştır. Drog Herba Verimi ( kg/da): Bu özellik üzerine deneme faktörlerinin tümü etkili olmuştur. Azotlu gübrede 15 kg/da azot dozu (812,6 kg/da ), fosforlu gübrede 0 kg/da fosfor dozu (611,0 kg/da ) ile en yüksek verim sağlanmıştır. Hasat zamanlannın drog herba verimi üzerinde belirgin bir etkisi gözlenmiş, en yüksek verim erken hasat-114- zamanında ( 665,9 kg/da ) belirlenmiş, hasat zamanı geciktikçe verimde bir azalma kaydedilmiştir. Yeşil Yaprak Oranı (%): Azotlu gübrenin verilmemesi yeşil yaprak oranını (% 72,7) arttırmıştır. Fosforlu gübrenin verilmesi ise oranı etkilememiştir. Normal hasat zamanında hasadı gerçekleştirilen bitkilerden en yüksek yeşil yaprak oranı (%73,9 ) elde edilmiştir. Yeşil Yaprak Verimi (kg/da): Azotlu gübre, fosforlu gübre ve hasat zamanlarına göre yeşil yaprak verimi farklılık göstermiştir. Azotlu gübrede 15 kg/da düz seviyesiyle ( 1462,6 kg/da ), fosforlu gübrede ise 5 kg/da fosfor dozuyla ( 1084,5 kg/da ) ve hasat zamanında erken hasatda ( 1237,3 kg/da ) en yüksek verim elde edilmiştir. Drog Yaprak Oranı (%): Deneme faktörlerinin etkilerinin belirgin olduğu tespit edilmiştir. Azotlu gübrenin kullanılmaması drog yaprak oranını arttırmış, fosforlu gübrenin kullanımı ise oran üzerinde olumlu etki yapmıştır. ( % 66,7 ). Hasat zamanlarına göre en yüksek oran normal hasat zamanında ( % 68,4 ) belirlenmiştir. Drog Yaprak Verimi ( kg/da ): Azotlu gübre dozları arttıkça drog yaprak veriminde bir artış kaydedilmiş, en yüksek verim 15 kg/da azot dozu (520,9 kg/da ) ile elde edilmiştir. Fosforlu gübre uygulaması ile drog yaprak veriminde belirgin bir artış sağlanmamıştır. En yüksek drog yaprak verimi normal hasat zamanında (435,9 kg/da ) elde edilirken, en düşük verim de geç hasat zamanında ( 320,7 kg/da ) elde edilmiştir. Kuru Madde Oranı (%): Azotlu ve fosforlu gübrenin kullanılmaması ayrıca bitkinin de geç hasat edilmesi kuru madde oranını yükseltmiştir. 0 kg/da azot ve fosfor dozlarıyla ( sırasıyla % 38,9, % 38,4 ) ve geç hasat zamanında % 41,5 ile en yüksek orana ulaşılmıştır. Kuru Madde Verimi ( kg/da ): Azotlu gübre, fosforlu gübre ve hasat zamanı etkili olmuştur. Azotlu gübre arttıkça kuru madde veriminde bir artış kaydedilmiş, en yüksek verim 15 kg/da azot dozu ( 753,8 kg/da ) ile sağlanmıştır. Fosforlu gübrede ise 0 kg/da fosfor dozuyla ( 573,4 kg/da ) en yüksek verim erken hasat zamanının gecikmesiyle verimde bir azalma dikkati çekmiş, en yüksek verim erken hasat zamanında ( 624,1 kg/da ) belirlenmiştir. Uçucu Yağ Oranı (%): Azotlu gübre dozunda çok az etkilenmiş, fosforlu gübre dozundan ise hiç etkilenmemiştir. 15 kg/da azot dozunda uçucu yağ oranının % 2,0 olduğu tespit edilmiştir. Vejetasyon süresince uçucu yağın değişimi incelenmiş, ortogeneuk varyabilite ortaya konmuştur. En yüksek uçucu yağ oram bitkinin çiçeklenme-115- başlangıcı döneminde yapılan erken hasatla ( % 2,02 ), en düşük uçucu yağ oranı ise bitkinin tam çiçeklenme döneminde yapılan normal hasatla ( % 1,82 ) belirlenmiştir. Uçucu Yağın Bileşimi (%) : Uçucu yağın bileşiminde ana kompanentin Carvacrol olduğu belirlenmiş, Linalool'un ise carvacrol'den sonra geldiği tespit edilmiştir. Deneme faktörlerinin bileşim üzerine belirgin bir etkisi bulunamamıştır. Besin Elementleri (%) : Topraktan kaldırılan azot oranı % 1,489, fosfor oranı % 0,208, potasyum oranı % 1,475, kalsiyum oranı % 0,884, magnezyum oranı % 0,410 ve sodyum oranı % 0,036 olarak belirlenmiştir. Sulama Zamanı - Bitki sıklığı Denemesi Bitki Boyu ( cm.): Deneme faktörleri bitki boyu üzerine etkili olmuştur. Sulama koşullanılın iyileşmesi bitki boyunda bir uzama meydana getirmiş, en uzun boy normal sulama koşullan altında yetiştirilen bitkilerde ( 35,7 cm.) belirlenmiştir. Farklı bitki sıklığının boy üzerindeki etkisi gözlenmiş en uzun bitki boyu 70 X 20 cm. mesafede yetiştirilen bitkilerden ( 37,6 cm.) elde edilmiştir. Yeşil Herba Verimi ( kg/da ): Normal sulama koşullan altında yetiştirilen bitkilerden en yüksek yeşil herba verimi ( 1300,3 kg/da ) sağlanmıştır. Sulamanın azalması ile birlikte verimde de bir azalma dikkati çekmiştir. Bitki sıklığının vejetatif aksam üzerinde olumlu bir etki yaptığı belirlenmiş, en yüksek yeşil herba verimi 20X20 cm. mesafede yetiştirilen bitkilerle ( 1764,9 kg/da ) sağlanmıştır. Drog Herba Oranı (%): En yüksek drog herba oranını susuz koşullar altında yetiştirilen bitkiler ( % 49,3 ) vermiştir. Sıklık faktörünün birbirine yakın değerler verdiği gözlenmiş, en yüksek drog herba oranı 30 X 20 cm. mesafede yetiştirilen bitkilerle ( % 48,1 ) elde edilmiştir. Drog Herba Verimi ( kg/da ): Sulama faktörleri drog herba verimi üzerine etkili olmuştur. Susuz koşullar altında yetiştirilen bitkilerin ( 389,8 kg/da ) en düşük verimi, normal sulama koşullan altında yetiştirilen bitkilerin de ( 587,8 kg/da ) en yüksek verimi oluşturduklan belirlenmiştir. Bitki sıklığı azaldıkça drog herba veriminde bir azalma tespit edilmiştir. Sıklık faktörü drog herba verimi üzerinde olumlu etki yapmış ve en yüksek verim 20 X 20 cm. mesafede yetiştirilen bitkilerden ( 768,0 kg/da ) elde edilmiştir. Yeşil Yaprak Oranı (%): Susuz koşullarda yetiştirilen bitkilerde yeşil yaprak oranının azaldığı, normal sulama koşullarda yetiştirilen bitkilerin ( % 72, 4 ) en yüksek oranı verdiği belirlenmiştir. Sık koşullarda yetiştirilen bitkilere göre, seyrek koşullarda yetiştirilen bitkilerin oram arttırdığı, 70 X 20 cm. mesafede yetiştirilen bitkilerin ( % 70,7 ) en yüksek oranı verdiği tesbit edilmiştir.116- Yeşil Yaprak Verimi( kg/da ): Deneme faktörlerinin etkileri belirgin olmuş, normal sulama koşullan altında yetiştirilen bitkilerde ( 907,5 kg/da ) en yüksek verim sağlanmıştır. 20 X 20 cm. mesafede yetiştirilen bitkilerde ( 1194,9 kg/da) en yüksek verim elde edilmiştir. Drog Yaprak Oranı ( % ): Sulama koşullarındaki değişim, drog yaprak oranını değiştirmiş, en yüksek drog yaprak oranı normal sulama koşullan altında yetiştirilen bitkilerde ( % 67,3 ) belirlenmiştir. Sıklık faktörünün drog yaprak oranı üzerindeki etkisi fazla önemli olmamış, birbirine yakın değerler verdiği gözlenmiştir. Drog Yaprak Verimi ( kg/da ): Normal sulama koşullannın bitki gelişimini olumlu yönde etkilemesi vejetatif aksamı arttırmış, bunun sonucunda drog yaprak verimi ( 367,4 kg/da ) yükselmiştir. 20 X 20 cm. mesafede yetiştirilen bitkiler ( 460,1 kg/da ) en yüksek drog yaprak verimini, 70 X 20 cm. mesafede yetiştirilen bitkiler ise (223,5 kg/da ) en düşük drog yaprak verimini sağlamıştır. Sıklık faktörünün verim üzerinde etkili olduğu belirlenmiştir. Kuru Madde Oranı ( % ): Susuz koşullar altında yetiştirilen bitkiler (%49,1) en yüksek oranı vermişlerdir. Sulama koşullan iyileştikçe kuru madde oranının azaldığı tesbit edilmiştir. Sıklık faktörünün kuru madde oranı üzerine etkili olduğu 30 X 20 cm. mesafede yetiştirilen bitkilerin ( % 46,2 ) en yüksek oranı verdikleri, seyrek koşullara gidildikçe oram azaldığı dikkati çekmiştir. Kuru Madde Verimi ( kg/da ): Sulama zamanlan verim üzerinde etkili olmuş, en yüksek verime normal sulama koşullan altında yetiştirilen bitkilerle ( 542,9 kg/da ) cm. mesafede yetiştirilen bitkilerde ( 726,7 kg/da ) en yüksek verim belirlenmiştir. Uçucu Yağ Oranı (%): Uçucu yağ oram % 2,02 - 2,33 arasında değişim göstermiş, en düşük oran normal sulama koşullan altında yetiştirilen bitkilerde, en yüksek oran ise susuz koşullar altoda yetiştirilen bitkilerde elde edilmiştir. Susuz koşulların uçucu yağ oranını arttırdığı belirlenmiştir. 40 X 20 ve 50 X 20 cm. mesafelerde yetiştirilen bitkilerin en yüksek uçucu yağ oranını ( % 2,20 ) verdikleri, daha sık ve daha seyrek koşullara doğru gidildikçe uçucu yağ oranında bir azalmanın meydana geldiği gözlenmiştir. Uçucu Yağın Bileşimi (%): Uçucu yağın ana bileşenin carvacrol olduğu cineol'ün carvacrol' den sonra ikinci sırayı aldığı belirlenmiştir. Deneme faktörlerinin bileşim üzerine belirgin bir etkisi bulunamamıştır. Besin Elementleri (%): Deneme süresince topraktan kaldınlan azot oranı % 1,412, fosfor oranı % 0,178, Potasyum oram % 0,397, sodyum oranı % 0,045 olarak belirlenmiştirThe purpose of the study was to determine the cultivation technique and quality characters of the Izmir oregano ( Origanum onites L. ) under Menemen ecological conditions in 1990, 1991 and 1992. The study was arranged in two seperate experiments. The split - split - plot ( 3 reps ) and split - plot ( 4 reps ) experimental designs in the first and second experiments were used, respectively. In the first experiment, the main plots had the nitrogen doses (0,5, 10, 15 kg/da ) while sub plots and sub-sub plots had phosphorus doses (0,5, kg/da ) and harvesting times ( early harvest, normal harvest, late harvest ). In the second experiment the main plots and sub plots had different irrigation times ( no irrigation, irrigation in young development stage, normal irrigation ) and plant desities ( 20 X 20, 30 X 20, 40 X 20, 50 X 20, 60 X 20, 70 X 20 cm. ) ; respectively. The results obtained from field and lab work were show below as the means of the experiment based on years. Fertilization - Harvesting Time Experiment Plant Height (cm) : Nitrogen fertilizer and harvesting applications have affected the plant height. Phosphorus fertilizer had no effect on plant height. The highest plant height ( 36,4 cm.) was measured in applying 15 kg/da nitrogen.In terms of harvesting times, the highest value of plant height was determined in the late harvesting time. Green Herbage Yield ( kg/da ) : There was no effect of phosphorus doses on yield. But the other factors ( nitrogen doses and harvesting times ) have affected the yield. The highest yield ( 2178,3 kg/da ) was obtained under 15 kg/da nitrogen dose, while the lowest one ( 1 132,1 kg/da ) was in the 0 kg/da nitrogen application. Early harvesting gave the highest green herbage yield ( 1886,8 kg/da ). In general, these was a substantialy reduction as much as harvesting become late. Drug Herbage Ratio (%) ; Drug herbage ratio has increased significantly when there was no application of nitrogen, and phosphorus, and harvesting late. Drug herbage ratios ; 42,3 %, 40,6 % and 43,6 % were obtained under no nitrogen, phosphorus and late harvesting, respectively. Drug Herbage Yields ( kg/da ) : Drug herbage yield was affected by the all factors used in the study. 15 kg/da nitrogen, 0 kg/da phosphorus doses have given the highest drug herbage yields ( 812,6 kg/da and 611,0 kg/da, respectively ). Harvesting118- times significant affect this character. The highest value of it was 665,9 kg/da under early harvesting. Becoming late in harvest reduced the yield in parallel. Green Leaf Ratio ( %) : The green leaf ratio increased when there was no application of nitrogen, while it was not affected by phosphorus application. The plants harvested lately under normal harvesting had the highest green leaf ratio ( 73,9 % ) Green Leaf Yield ( kg/da ) : There was no significantly difference under any application of nitrogen, phosphorus and harvesting in green leaf yield. 15 kg/da nitrogen, 5 kg/da phosphorus and early harvest gave the highest yields, 1462,6 kg/da, 1084,5 kg/da and 1237,3 kg/da, respectively. Drug Leaf Ratio ( %) : Factors used affected significantly the drug leaf ratio. Nitrogen application increased it. Phosphorus application had also a positive effect on it. Normal harvesting time has given the highest ratio ( 68,4 % ). Drug Leaf Yield ( kg/da ) : Drug leaf yield increased with increasing doses of nitrogen. 15 kg/da nitrogen application gave the highest value ( 520,9 kg/da ). Phosphorus application did not have any significant effect on it. Normal harvest time gave highest yield ( 435,9 kg/da ),while the late harvesting gave the lowest one ( 320,7 kg/da). Dry Matter Ratio (%) : Under no application of nitrogen, phosphorus and late harvesting increased the dry matter ratio. The highest volues of the character,38,9 % 38,4 % and 41,5 % were obtained in applying 0 kg/da nitrogen, 0 kg/da phosphorus and late harvesting, respectively. Dry Matter Yield ( kg/da ) : It was increased with increasing nitrogen doses. 15 kg/da nitrogen and 0 kg/da phosphorus gave the highest yields, 753,8 kg/da and 573,4 kg/da, respectively. The dry matter yield decreased with becoming, late in harvest. The highest value of it ( 624, 1 kg/da ) was obtained in early harvest. Essential Oil Ratio (%) : This ratio was not affected very much by nitrogen, while it was not at all by phosphorus. It was 2,0 % in 15 kg/da nitrogen dose. Ontogenetic variability was determined during the vegetative devolopment. The highest value of it was 2,02 % in the early harvest at the begining of flowering. The lowest one was 1,82 % in the normal harvest in the full flowering. Composition of Essential oil (%) : The main component of this composition was determined to be carvacrol and secondly Linalool. The composition of essential oil was not changed significantly by the factors used in this study.-119- Nutrition Elements (%) : Nitrogen, phosphorus,potasium, calcium, magnesium and sodium ratios uptaken from soil were 1,489 %, 0,208 %, 1,475 %, 0,884 %, 0,410 % and 0,036 %, respectively. irrigation - Plant Density Experiment Plant Height ( an.) : It was affected by factors used in the study. Irrigation have affected positively it. The highest plant height was 35,7 cm. under normal irrigation. Different plant densities have affected plant height. The highest value of it ( 37,6 cm.) was observed in 70 X 20 cm. Green Herbage Yield ( kg/da ) : The highest values of this character ( 1300,3 kg/da ) were obtained under normal irrigation conditions. The yield decreased with decreasing irrigation. The plant density had a positive effect on vegetative parts of the plant. The highest green herba yield ( 1764.9 kg/da ) was obtained in 20 X 20 cm. plant density. Drug Herbage Ratio (%) : The highest drug herbage ratio ( 49,3 % ) was obtained under no irrigation. Plant densities gave similar values in terms of this character. The highest drog herba ratio ( 48, 1 % ) was obtained in 30 X 20 cm. plant density. Drug Herbage Yield ( kg/da ) : Irrigation did affected the drug herba yield. The lowest and highest yields, 389,8 kg/da and 587,8 kg/da were obtained in no irrigation and normal irrigation applications, respectively. It was decreased with decreasing plant density. The highest yield ( 768,0 kg/da ) was obtained in 20 X 20 cm. plant density. Green Leaf Ratio ( %) : This ratio decreased in no irrigation, while it increase in normal irrigation application. It was noted that the higher plant density gave the lower ratio. The highest value of it ( 70,7 % ) was obtained in 70 X 20 cm. plant density. Green Leaf Yield ( kg/da ) : Yield was significantly affected by the factors used. The highest yield ( 907,5 kg/da ) was obtained under normal irrigation. 20 X 20 cm. plant density gave the highest yield ( 1 194,9 kg/da ), too. Drug Leaf Ratio (%) : Irrigation did affected the drug leaf ratio, while the plant density did not. The highest value of it ( 67,3 % ) was obtained under normal irrigation. Drug Leaf Yield ( kg/da ) : Normal irrigation application have affected the vegetative development. So that drug leaf yield reached higher values such as 367,4-120- kg/da. 20 X 20 cm. plant density gave higher drug leaf yield ( 460, 1 kg/da ) than 70 X 20 cm. plant density (223,5 kg/da ). Dry Matter Ratio (%) : Plants under no irrigation gave higher dry matter ratio ( 49,1 % ). 30 X 20 cm. plant density gave the highest yield ( 46,2 % ). It was determined that the ratio increased with decreasing the plant density. Dry Matter Yield ( kg/da ) : Irrigation had significant effect on yield. The normal irrigation gave the highest yield ( 542,9 kg/da ). Yield increased with increasing the plant densities. 20 X 20 cm. plant density gave the highest yield ( 726,7 kg/da ). Essential Oil Ratio (%) : This character showed a variation which has a range of 2,02 - 2,33 %. The lowest and highest rations were obtained under normal and no irrigation conditions, respectively. 40 X 20 and 50 X 20 cm. plant densities gave the 2,02 % essential oil ratio. The plant density becoming too lower and higher, ratio become lower. Composition of Essential Oil (%) : The main composition of essential oil was carvacrol and secondly cineol. The factors used did not any effect on this character. Nutrition Elements (%) : Nitrogen, phosphorus, potasium, calcium, magnesium, sodium ratios uptaken from soil were 1,412 %,0,178 %,1,588 %,1,096 % 0,397 % and 0,045 %, respectively

    The effect of nitrogen fertilization and plant density on some agronomic and quality traits of lavender ( Lavandula Angustifolia Mill.) under ecological conditions of Aydın

    No full text
    Aydın ekolojik kosullarında 2001-2004 yılları arası dört yıl süre ile yürütülen bu çalısmada, farklı bitki sıklıkları (20x20, 40x20,60x20 ve 80x20 cm) ve azotlu gübrenin (0 kg/da ve 10 kg/da) lavanta ( Lavandula Angustifolia Mill)’nın bazı agronomik ve kalite özellikleri üzerine etkisi arastırılmıstır. Drog çiçek veriminin 2002 yılında ortalama 134 kg/da, 2003 yılında 216 kg/da ve 2004 yılında 443 kg/da oldugu belirlenmistir. Bitki sıklıgı verimi istatistiksel bakımdan önemli miktarda arttırmıs ve en yüksek verim 20x20 cm bitki sıklıgından elde edilmistir. Uçucu yag oranın 2002 yılında ortalama %1.54, 2003 yılında %2.34 ve 2004 yılında %2.22 oldugu tespit edilmistir. Uçucu yag oranına azotlu gübrexbitki sıklıgı ikili interaksiyonun önemli bir etkisi olmustur. Uçucu yagın en önemli bileseni olan LinalilAsetat oranı yıllara göre %25.82-54.76 arasında degismistir.The effect of nitrogen fertilizer (0 kg/da and 10 kg/da) and different plant densities (20x20, 40x20, 60x20 and 80x20 cm) on some agronomic and quality traits of Lavender (Lavandula Angustifolia Mill.) were investigated under ecological conditions ofAydin during consecutive four years in 2001-2004. The mean yield of drug flower was 134 kg/da in 2002, 216 kg/da in 2003 and 443 kg/da in 2004. The density of plant increased the yield significantly, and maximum yield was obtained with 20x20 cm plant density. The mean essential oil contents were 1.54% in 2002, 2.34% in 2003 and 2.22% in 2004. Nitrogenxplant density interaction had significant effect on essential oil content. Linalyl acetate ratio, the most important component of essential oil varied from 25.82% to 54.76% for the years

    Sağlık çalışanlarının adli psikiyatri hastakarına yönelik tutmları ve bu tutmlarını etkileyen faktörler

    No full text
    Health care personnel working with forensic psychiatric patients deal with cares and treatments of committing psychiatric patients. It is not easy at all to work with a patient group that was stigmatized twice both as guilty and as psychopath (4,8,16). In recent years, in the studies about health personnel, it is emphasized that strong senses of health personnel taking place in care and treatment of forensic psychiatric patients can prevent the personnel from performing their professional rotes (8,11,16) and it is necessary that those senses must be cleared away from the parameters of health personnel's own life experiences8. Therefore, those life experiences, personal beliefs, fears, stereotypes, myths, sbgmatizations (labelling) and cultural effects form the health personnel's response to the patient and this situation prevents the patients from having a sufficient and effective health service as well. For this reason, the importance of health personnel's individual awareness development toward the personal attitudes and beliefs that is breaking down the therapeutic qualification with the patient is also pointed out (8.16). It is not be forgotten that forensic psychiatric patients who cannot have a qualified, effective and sufficient care service, without being completely treated, either will get into society after a while or will spend their life in an inhuman environment The aim of this Article is to dwell on the attitudes of the health personnel giving care to forensic psychiatric patients toward those patients and on the factors effective in bringing out those attitudes.Adli psIkiyatri hastalari ile calisan saglik personeli, suc isleyen psIkiyatrik hastalarin bakim ve tedavisi ile ilgilenmektedir. Hem suclu hem de ruh hastasi olarak iki kez damgalanmis ve kolay incinebilir boyle bir hasta grubu ile calismak hic de kolay degildir (4, 8, 16). Son yillarda, saglik calisanlari ile yapilan calismalarda, adli psIkiyatri hastalarinin bakim ve tedavisinde yer alan saglik calisanlarina ait guclu duygularin, calisanlarin profesyonel rollerini yerine getirmesini onleyebilecegi (8, 11, 16) ve bu duygularin calisanlarin kendi yasam deneyimlerindeki parametrelerden kaldirilmasinin gerekliligi vurgulanmaktadir8. Cunku, bu yasam deneyimleri, kisisel inanislar, korkular, stereotipiler, mitler, stigmalar (etiketlemeler) ve kulturel etkiler saglik calisanlarinin hastaya yanitini sekillendirmekte ve bu da hastalarin yeterli ve etkin bir saglik hizmeti almasina engel olmaktadir. Bu sebeple, saglik calisanlarinin, hasta ile olan tedavi edici niteligi bozan, bu kisisel tutum ve inanclarina yonelik bireysel farkindaliklarinin gelistirilmesinin onemine ayrica dikkat cekilmektedir . Unutulmamalidir ki, kaliteli, etkin ve yeterli bir bakim hizmeti alamayan adli psIkiyatri hastalari, bir sure sonra tam olarak tedavi edilmeksizin, ya topluma karisacak ya da insanlik disi bir ortamda omrunu tuketecektir. Bu makalenin amaci, adli psIkiyatri hastalarina bakim veren saglik calisanlarinin bu hastalara yonelik tutumlarinin ve bu tutumlarin olusmasinda etkili olan faktorlerin uzerinde durmaktir
    corecore