35 research outputs found
Identity management strategies and outgroup favoritism of Kurds living in Turkey
Bu araştırmanın temel amacı; Tajfel ve Turner (1979) tarafından ortaya atılan, Blanz ve arkadaşları (1998) tarafından geliştirilen Kimlik Yönetim Stratejileri kapsamında, düşük statülü grup üyelerinin benlik saygılarını korumak amacıyla sergileyecekleri tepkileri ve bu tepkilerin belirleyicilerini incelemektir. Ayrıca, açık ve örtük ölçümler kullanılarak Dış Grup Tarafgirliği ve stratejiler arasındaki ilişkileri araştırmaktır. Sosyal Kimlik, Sosyal Baskınlık ve Sistemi Meşrulaştırma Kuramlarından türetilen hipotezler, bireysel stratejilerin kullanımını öngörmede hangi yaklaşımın en güçlü olduğunu görmek için test edilmiştir. Veriler Uludağ Üniversitesi'nin çeşitli bölümlerinde okuyan 125 Kürt kökenli öğrenciden toplanmıştır. Katılımcılar, yedi ölçeği ve bir demografik bilgi formunu içeren anket formunu doldurdular. Katılımcılar üstelik örtük tutumları ölçmek için bilgisayara dayalı bir teknik olan Örtük Çağrışım Testi'ni yanıtladılar. Kimlik Yönetim Stratejileri Ölçeği'nden elde edilen verilere uygulanan faktör analizlerinin sonuçları, dört faktörlü bir çözümün orijinal beş faktörlü çözüme göre daha uygun olduğunu göstermiştir. Korelasyon bulguları, stratejilerin meşruluk ve geçirgenlik algılarıyla, etnik ve dini özdeşleşmeyle, açık ve örtük dış grup tarafgirliğiyle, sosyal baskınlık yönelimiyle, politik görüşlerle ve etnik grupla ilgili eylem ve hedeflerle yakından ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Regresyon analizlerinin sonuçları, iç grup özdeşleşme ve iç grup tarafgirliği değişkenlerinden yüksek puan alan ve sistemi meşru algılayan bireylerin rekabet stratejini kullanmayı tercih ettiklerini gösterirken; dış grup tarafgirliği sergileyen ve grup sınırlarını geçirgen algılayan bireylerin hareketlilik stratejilerini kullanmayı tercih ettiklerini göstermiştir. Ayrıca, grubuyla düşük düzeyde özdeşleşen ve dış grup tarafgirliği sergileyen katılımcıların ise sınıflandırma stratejilerini kullanmaya eğilimli oldukları bulunmuştur. Sonuçlar, etnik özdeşleşmenin ve meşruluğun rekabet stratejilerini en güçlü yordayan değişkenler olduğunu ortaya çıkarırken, açık dış grup tarafgirliğinin ve geçirgenliğin hareketlilik stratejilerini en güçlü yordayan değişkenler olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sınıflandırma stratejilerini yordamada en etkili değişkenlerin ise etnik özdeşleşme, açık dış grup tarafgirliği ve örtük dış grup tarafgirliği olduğu görülmüştür. Son olarak, sistemin meşru olarak algılanması karşılaştırma stratejilerinin tek belirleyicisi olarak bulunmuştur. Bulgular, ilgili literatüre katkıları açısından tartışılmıştır.The main aim of the present study was to examine the low-status group members' reactions to protect their self-esteem and the determinants of these reactions by using Blanz et al.'s (1998) Identity Management Strategies that were originally proposed by Tajfel and Turner (1979). In addition, the relationships between these strategies and outgroup favoritism were studied by applying explicit and implicit measurement techniques. Several hypotheses that were derived from the theories of Social Identity, Social Dominance, and System Justification were tested to see which approach was the most powerful one in predicting the use of the individual strategies. Data were collected from 125 Kurdish students studying in different departments of Uludag University. The participants filled out questionnaires that included seven scales and a demographic information form. Participants also responded to the Implicit Association Test, a computer-based technique for measuring implicit attitudes. Results of the factor analyses of data from the Identity Management Strategies Scale showed that a four-factor solution proved to be a better fit than the original five-factor solution. Correlational findings indicated that the strategies were closely related to the perceptions of legitimacy and permeability, ethnic and religious identification, explicit and implicit outgroup favoritism, social dominance orientation, political views and actions/future targets related to ethnic groups. Results of the regression analyses showed that individuals who scored high on the variables of ingroup identification and ingroup favoritism, and perceived the system as illegitimate preferred to use competition strategies, whereas individuals who favored the outgroup and perceived the group boundaries as permeable preferred mobility strategies. In addition, participants who had low levels of identification with their ingroups and those with outgroup favoritism tend to use classification strategies. Results revealed that ethnic identification and legitimacy were found to be the most powerful predictors of competition strategies, whereas explicit outgroup favoritism and permeability were the strongest predictors of mobility strategies. The variables that predicted significant variance in the classification strategies were ethnic identification, explicit outgroup favoritism, and implicit outgroup favoritism. Finally, perceiving the system as legitimate was the only significant predictor of the comparison strategies. Findings were discussed in terms of their contributions to the relevant literature
Sufism and terror management: a comparison between Sufis, other religious individuals, and atheists in relation to their reactions to mortality salience
Dehşet yönetim kuramı (DYK), insanların ölümlülüklerinin farkına varmalarının onlarda eşsiz bir dehşet duygusuna yol açtığını ve insan davranışlarını yönlendiren en temel motivasyonun ölüm korkusu olduğunu iddia eder. Kurama göre insanlar bu duyguyu yönetmek için çeşitli psikolojik yapılara başvurmaktadır. Kuramda, ölümlüğün belirginleşmesinin yaratacağı kaygıyı yöneten en önemli yapılardan birinin dinî inanç olduğu ileri sürülmektedir. Bu çalışmanın temel amacı, İslam dinine özgü tasavvuf dindarlığına odaklanılarak DYK’nın ana iddialarını bireysel dindarlık anlayışına alternatif bir dinî yaşayış biçimi üzerinden sınamaktır. Bu amaç doğrultusunda 60’ı tasavvufla herhangi bir bağı olmayan dindar, 60’ı ateist ve 61’i sûfî olmak üzere toplam 181 katılımcıdan veri toplanmıştır. Farklı metinlerin okutulması yoluyla, her bir grupta yer alan katılımcılarının yarısı ölümlülük belirginliği manipülasyonuna, diğer yarısı diş ağrısı belirginliği manipülasyonuna maruz bırakılmıştır. Bulgulara göre, ölümlülük belirginliği dindar gruptaki katılımcılarda DYK’nın temel varsayımıyla tutarlı olarak ölüm düşüncesine ulaşılabilirlik ve dünya görüşü savunma düzeylerinde artışa yol açarken, ateist ve sûfî grubundaki katılımcılarda DYK’nın temel varsayımıyla tutarlı olmayan sonuçlara yol açmıştır. Ölümlülüklerini hatırlamak, hem ateistlerde hem de sûfîlerde ölüm düşüncesine ulaşılabilirliği artırmıştır. Ancak ölümlülük belirginliğinin sonucu olarak dünya görüşü savunma düzeyi ateist grupta değişime uğramazken, sûfî grupta azalmıştır. Bunlarla birlikte, her üç katılımcı grubunun da dinî/ateist dünya görüşleri konusunda daha hassas oldukları ve dinî/ateist dünya görüşlerine yönelik eleştirilere daha olumsuz karşılık verdikleri görülmüştür. Bu çalışmanın temel savı, DYK’nın iddia ettiğinin aksine, ölümü hatırlamanın tüm insan gruplarında dehşet duygusuna yol açmayacağı ve olumsuz sonuçlar üretmeyeceğidir. Sûfîlerde ölümlülük belirginliğinin dünya görüşü savunmasına yol açmaması bu savı destekler niteliktedir.Terror management theory (TMT) claims that people's awareness of their mortality leads to a unique sense of terror and that fear of death is the most basic motivation that drives human behavior. According to the theory, people apply to various psychological structures to manage this emotion. In the theory, it is suggested that one of the most important structures that manage the anxiety caused by the mortality salience is the religiosity. The main purpose of this study was to test the main claims of the TMT through an alternative religious lifestyle to the understanding of individual religiosity by focusing on the piety of Sufism specific to the Islamic religion. For this purpose, data were collected from a total of 181 participants, 60 of whom were religious, 60 of whom were atheists and 61 of whom were sufis. Through the reading of different texts, half of the participants in each group were subjected to “mortality salience” manipulation and the other half to “dental pain salience” manipulation. According to the findings, the mortality salience led to an increase in the level of death thought accessibility and worldview defence in the religious group consistent with the basic assumption of the TMT, while in atheist and sufi groups it led to results that were inconsistent with the basic assumption of the TMT. Remembering their mortality has increased the death thought accessibility among both atheists and sufis. However, as a result of mortality salience, while the level of worldview defence remained unchanged in the atheist group, it decreased in the sufi group. In addition, it was observed that all three groups of participants were more sensitive to religious/atheist worldviews and responded more negatively to criticism of their religious/atheist worldviews. The main argument of this study is that, contrary to what the TMT claims, remembering death may not always lead to a sense of terror and will not produce negative consequences in all human groups. The fact that the mortality salience among sufis did not lead to a worldview defence supports this argument
The role of identification and identity management strategies in protecting self-esteem
Although the main claim of social identity theory regarding identity management strategies is related to the role of strategies in protecting and enhancing self-esteem, strategies have rarely been examined in relation to both personal and collective self-esteem. The present research aims to examine the mediating role of identification and strategies in the relationship between perceived discrimination and personal and collective self-esteem among disadvantaged Kurdish ethnic group members. A sample of 138 Kurdish people in Turkey participated in this study. The path analysis results indicated that perceived discrimination was associated with higher levels of identification and competition strategies, but lower levels of mobility, individualization, and superordinate re-categorization strategies. Identification was associated with higher levels of collective self-esteem and competition strategies, but lower levels of personal self-esteem and mobility strategies. Competition was related to higher collective self-esteem, whereas mobility was related to lower personal self-esteem. Serial mediation effects show that perceived discrimination increases identification, which in turn increases competition, which in turn increases collective self-esteem. Moreover, perceived discrimination increases identification, which in turn decreases mobility, subsequently increases personal self-esteem. We discussed the findings on the basis of a reformulated version of the self-esteem hypothesis and the Rejection-Identification Model
How are Kurds problematized and addressed by psychology theses in Turkey? A Thematic Analysis
Eser Ü, Bayad A, Alparslan K, Şen E. How are Kurds problematized and addressed by psychology theses in Turkey? A Thematic Analysis. OSF Preprints. 2023.The Kurdish issue and the representation of the Kurds have generally remained a relatively neglected topic among Turkish psychologists. We have recently demonstrated that a common lack of interest is closely related to the political atmosphere of the country. Despite this general neglect, there are a few researchers who have been interested in the Kurdish question recently. In this article, we investigate the language and discourse of these studies – one way or another – related to the Kurds in order to reveal the knowledge-power production relations in Turkish psychology. To this aim, we subjected psychology theses on Kurds, written between 2000 and 2019 to thematic analysis and examined how psychology deals with and defines the Kurds. As a result of the preliminary analyses, we have found that the distribution of theses is quantitatively concentrated in the social change period called the ‘Peace Process’ in Turkey (i.e., 2009-2015) with a diversity of topics, methods, and content. Thus, we selected a total of 32 theses; three of which correspond to the period before the Peace Process, fifteen correspond to the period of the Peace Process and fourteen correspond to the period after the Peace Process for the thematic analysis. The results show that the Kurds are mainly discussed within the meta-themes of “Kurdish Issue” and “Defining Kurdishness”, respectively. The Kurdish Issue consists of State Oppression/Tyranny, Turkish-Kurdish Relations, the Kurdish question/problem, and Conflict & Violence themes, respectively. On the other hand, Defining Kurdishness consists of the Kurds, the Ignored, the Ethnocultural Minority and the Subordinate Group themes, respectively. In this paper, we delve into a more elaborate picture of the results with examples from emerging themes and the transformation of these themes during the changing political atmosphere. We also address the relationship between authority/state and knowledge/academia in light of the hegemonic discourse of Turkishness in the Turkish Republic
How are the Kurds problematized and addressed by psychology theses in Turkey? A Thematic Analysis
The Kurdish issue and the representation of the Kurds have generally remained a relatively neglected topic among Turkish psychologists. We have recently demonstrated that a common lack of interest is closely related to the political atmosphere of the country. Despite this general neglect, there are a few researchers who have been interested in the Kurdish question recently. In this article, we investigate the language and discourse of these studies – one way or another – related to the Kurds in order to reveal the knowledge-power production relations in Turkish psychology. To this aim, we subjected psychology theses on Kurds, written between 2000 and 2019 to thematic analysis and examined how psychology deals with and defines the Kurds. As a result of the preliminary analyses, we have found that the distribution of theses is quantitatively concentrated in the social change period called the ‘Peace Process’ in Turkey (i.e., 2009-2015) with a diversity of topics, methods, and content. Thus, we selected a total of 32 theses; three of which correspond to the period before the Peace Process, fifteen correspond to the period of the Peace Process and fourteen correspond to the period after the Peace Process for the thematic analysis. The results show that the Kurds are mainly discussed within the meta-themes of “Kurdish Issue” and “Defining Kurdishness”, respectively. The Kurdish Issue consists of State Oppression/Tyranny, Turkish-Kurdish Relations, the Kurdish question/problem, and Conflict & Violence themes, respectively. On the other hand, Defining Kurdishness consists of the Kurds, the Ignored, the Ethnocultural Minority and the Subordinate Group themes, respectively. In this paper, we delve into a more elaborate picture of the results with examples from emerging themes and the transformation of these themes during the changing political atmosphere. We also address the relationship between authority/state and knowledge/academia in light of the hegemonic discourse of Turkishness in the Turkish Republic
Boztepe Recai Kutan Baraj Gölü‟ndeki capoeta umbla (Heckel, 1843)’nın otolit biyometrisi ve balık boyu arasındaki ilişki
Giriş: Bu baraj gölü bulunduğu bölge için gerek su gerekse balık popülasyonları açsından önemli bir kaynak olarak görülmektedir. Capoeta umbla Fırat ve Dicle nehir sistemlerinde yaygın olarak bulunan ve ekonomik olarak değerlendirilen balık türleri arasında bulunmaktadır.
Materyal ve Metot: Bu çalışma Temmuz-Ağustos 2014 tarihlerinde Boztepe Recai Kutan Baraj Gölü’nden farklı göz açıklıklarına sahip tam ve yarım boy olmak üzere 0,50 donam faktörüne göre donatılmış monofilament sade ağlar kullanılarak yakalanmışlardır. Yakalanan C. umbla bireyleri içi buz kalıpları ile doldurulmuş kapalı taşıma tankları ile Elazığ Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü laboratuvarına getirilmiştir. Balıkların total boyları (TB) ölçüm tahtasında ±1 mm ve ağırlıkları (A) ±1 g hassasiyetle ölçülüp tartılmıştır. Balıkların eşeylerini belirlemek amacıyla karınları açılarak makroskobik olarak incelenmiş ve cinsiyet ayrımları yapılmıştır. Balıkların sağ ve sol sagittal otolitleri ince uçlu pens yardımıyla çıkarılarak petr kaplarına bırakılmıştır üzerlerinde bulunan dokular iyice temizlendikten sonra kilitli poşetlerde muhafaza edilmişlerdir. Otolitlerin ağırlıkları (OA) Bel Engineering marka hassas terazide ± 0,0001 g hassasiyetle tartılmıştır. Otolitlerin boyutları ise bilgisayar destekli Olympus BX53 marka mikroskop yardımıyla Olympus DP25 Analysis LS Research programı kullanılarak 0,001 mm hassasiyette iki eksen üzerinde ölçülmüştür.
Bulgular ve Tartışma: Malatya Boztepe Recai Kutan Baraj Gölü’nde yaşayan Capoeta umbla (Heckel, 1843) popülasyonuna ait toplam 99 örnekte sagittal otolit büyüklüğü (uzunluk, genişlik ve ağırlık) ile balık boyu (total boy) arasındaki ilişkiler incelendi. Total boy ile otolit boyu arasındaki ilişki y=0,0556x+1,2509 (R2=0,7785), total boy ile otolit genişliği arasındaki ilişki y=0,0399x+0,9683 (R2=0,6708) ve total boy ile otolit ağırlığı arasındaki ilişki y=0,0002x+0,0013 (R2=0,6663) olarak tespit edilmiştir. Yapılan literatür taramasından elde edilen bazı balık türlerindeki balık boyu ile otolit biyometrisi üzerine yapılan çalışmalardan elde edilen verilen ile bu çalışmadan elde edilen veriler karşılaştırıldığında büyük oranda birbirleri ile uyumlu oldukları görülmüştür. Malatya ili Boztepe Recai Kutan Baraj Gölü’nde yaşayan Capoeta umbla balığının balık boyu ve otolit biyometrisi ilişkisi üzerine gerçekleştirdiğimiz bu çalışma bölge hakkında bir fikir edinmemize ve otolit biyometrisi çalışmalarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir
Some population parameters of Capoeta umbla (Heckel, 1843) in the Boztepe Recai Kutan Dam Lake (Malatya)
Objective: The aim of this study is determine some biological properties of Capoeta umbla population and this is first study in the Boztepe Recai Kutan Dam Lake.
Methods: Fish samples were caught from Boztepe Recai Kutan Dam Lake between February-March-April 2014. The fish samples were collected using the gill nets with mesh sizes between 36 and 100 mm and each net was 100 m in length. Total length and weight of the each fish sample were measured and their ages were determined from the otolith. To determine sex of fishes were investigated gonads by opened its abdomen. Condition factor was calculated from CF= (W*100)/L3 equation. The length-weight relationship was determined with Le Cren’s W= a*Lb equation and the age-length relationship was determined with the von Bertalanffy’s Lt =L∞*(1-e-K*(t –t0)) equation.
Results and Discussion: A total of 318 C. umbla samples (131 males and 187 females) were investigated and age distribution of the population were determined between I and X years old. The mean total length values were determined between 10.2-45.2 cm in male individuals; between 11.10-46.83 cm in female individuals, and the mean weight values were determined between 11.20-602.00 g in male individuals; between 23.00-678.00 g in female individuals. The equation of total length-weight relationship were found as W= 0.010TL2.8375 for all individuals. Fish age-total length relationship were found as Lt= 51.29*(1-e-0.15*(t+1.99)) for all individuals. The mean condition factor values were determined between 0.845-0.968 in male individuals; between 0.703-0.998 in female individuals. As a result of fishing activities carried out on the dam consideration of these data it is very important for the sustainable fishing of the population
Boztepe Recai Kutan Baraj Gölü’ndeki (Malatya) Chondrostoma regium Heckel, 1823’un bazı populasyon parametreleri
Bu çalışmanın amacı Chondrostoma regium populasyonunun bazı biyolojik özellikleri belirlemektir ve bu çalışma Boztepe Recai Kutan Baraj Gölü’nde ilk çalışmadır. Balık örnekleri Şubat-Mart-Nisan 2014 tarihleri arasında Boztepe Recai Kutan Baraj Gölü’nden yakalanmıştır. Balık örneklerinin temininde göz açıklıkları 36-100 mm arasında değişen, her biri 100 m uzunlukta olan galsama ağları kullanılmıştır. Balıkların total boyları ve ağılıkları alınmış, yaş tayinleri otolitlerden yapılmıştır. Balıkların eşeylerini belirlemek için karınları açılarak gonadları incelenmiştir. Kondisyon faktörleri KF= (VA*100)/L3 formülü ile hesaplanmıştır. Boy-ağırlık ilişkileri Le Cren’in W= a*Lb formülü ile yaş-boy ilişkileri von Bertallanfy’nin Lt =L∞*(1-e-K*(t –t0)) formülü ile belirlendi. Çalışma süresince 442 (211 erkek ve 231 dişi) adet C. regium örneği incelenmiş ve populasyonun yaş dağılımı I-IX arasında belirlenmiştir. Populasyonun erkek bireylerinde total boy değerlerinin 13,70-25,80 cm, dişi bireylerinde 14,20-28,10 cm arasında değişmekte olup ortalama ağırlık değerleri erkek bireylerde 21,16-403,00 g dişi bireylerde 22,73-416,00 g arasında değişmektedir. Tüm populasyon için boy-ağırlık ilişkisini açıklayan denklem W= 0,0165*TL2,6752 (R2=0,91) olarak bulunmuştur. Tüm bireyler için balık yaş-boy ilişkisi Lt= 35,63*(1-e-0,21*(t+1,98)) olarak bulunmuştur. Ortalama kondisyon faktörü değerleri erkek bireylerde 0,685-1,386; dişi bireylerde 0,691-1,299 arasında değişmektedir. Sonuç olarak bu baraj gölünde yürütülecek avcılık faaliyetlerinde bu verilerin göz önünde bulundurulması populasyonun sürdürülebilir avcılığı için oldukça önemlidir