63 research outputs found
SCHIZOPHRENIA AND BIPOLAR AFFECTIVE DISORDER: A DIMENSIONAL APPROACH
Aim: Schizophrenia (SCH) and bipolar affective disorder (BAD) are currently classified separately according to the DSM (The
Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) and ICD (International Statistical Classification of Diseases and Related
Health Problems) standardized diagnostic guidelines. However, the validity of this categorical approach is controversial because
psychotic symptoms may be observed in both diagnoses. The purpose of this study was to compare the clinical and social
characteristics in a sample group consisting of patients diagnosed with SCH or BAD to help demonstrate the basic difficulty in the
current classification of SCH and BAD as two etiologically distinct diseases.
Subjects and methods: The study sample group consisted of 102 patients diagnosed with SCH and 92 patients diagnosed with
BAD. All of the participants were evaluated by Structured Clinical Interview for Diagnostic and Statistical Manual of Mental
Disorders, Fourth Edition with regard to beginning symptoms of the disease, the symptoms and signs of active disease period within
total disease duration, continuining residual symptoms in intermediate period. The patients were administered the Positive and
Negative Syndrome Scale, the Quality of Life Enjoyment and Satisfaction Questionnaire and the Social Functioning Scale.
Results: The SCH and BAD groups in this study were statistically similar in terms of sex, length of education, age at disease
onset, attempted suicide, quality of life and social functioning.
Conclusion: Our study findings indicated that the course of disease in patients with BAD-1, in which psychotic features
predominate and which exhibits a recurring course, shares various characteristics with SCH. It can be concluded that further
phenomenological and neurobiological evaluations are required for intermediate cases with similiar clinical characteristics with
schizophrenia and bipolar disorders
The Reliability and Validity of The Organizational Cynicism Scale On Health Professionals
Sağlık çalışanlarının, beklentileri karşılanmadığı takdirde, kurumlarına karşı geliştirebilecekleri olumsuz tutum ve davranışları ifade eden örgütsel sinizmin belirlenmesinde kullanılabilecek geçerli ve güvenilir ölçüm araçlarına gereksinim vardır. Amaç: Bu çalışma, sağlık çalışanlarında Örgütsel Sinizm Ölçeği'nin geçerlik ve güvenirliğini sınamak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Metodolojik olarak gerçekleştirilen çalışmanın örneklemi İstanbul'da yer alan Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerde çalışan hekim, hemşire ve ebelerden oluşan 140 sağlık çalışanından oluşmaktadır. Veri toplama araçlarını sosyo-demografik bilgileri sorgulayan soru formu ve Örgütsel Sinizm Ölçeği oluşturmaktadır. Ölçeğin geçerlik ve güvenirliğini sınamak için kapsam geçerliği, madde analizi, açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri ile iç tutarlılık katsayısı kullanılmıştır. Bulgular: Ölçek ifadelerinin kapsam geçerlik indeksinin .80 ve madde toplam puan korelasyon değerlerinin .59 - .91 aralığında ileri derecede anlamlı olduğu bulunmuştur (p < .001). Ölçek alt boyutlarının iç tutarlık katsayıları .86 - .93 ve ölçek bütününde ise α = .94 olarak hesaplanmıştır. Açıklayıcı faktör analizi sonucunda, ölçek maddelerinin faktör yüklerinin .54 - .85 aralığında olduğu ve uygulanan doğrulayıcı faktör analizinde ise, uyum indekslerinin iyi ve kabul edilebilir uyum gösterdiği saptanmıştır. Sonuç: Bilişsel, duyuşsal ve davranışsal olarak 3 alt boyut ve 14 maddeden oluşan Örgütsel Sinizm Ölçeği'nin sağlık çalışanlarında uygulanabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçek olduğu belirlenmiştir. Background: It's needed to use valid and reliable measurement tools for determining Organizational Cynicism that represents negative attitudes and behaviors which health professionals may develop against the institutions if their expectations are not met. Objectives: The current study was conducted to measure the reliability and validity of the Organizational Cynicism Scale on health professionals. Methods: The sample of the methodologically conducted study is composed of 140 health workers who are pyhsicians, nurses and midwives which employed in Hospitals of Ministry of Health in Istanbul. Sociodemographic information included questionnaire and Organizational Cynicism Scale are used as data collection tools. For testing the reliability and validity of the scale, content validity, item analysis, exploratory and confirmatory factor analysis and internal consistency were used. Results: Content validity index of the scale .80 and item total score correlation values of the scale were found very significantly between .59 - .91 (p < .001). Internal consistency coefficients for the subdimensions .86 - .93; and total of the scale's Cronbach's alpha cofficient value was found α = .94. The result of the exploratory factor analysis, factor loadings of the scale items ranged from .54 to .85 and the result of the applied confirmatory factor analysis, fit indexes showed a good fit, and acceptable accordance. Conclusion: It was determined that the Organizational Cynicism Scale which includes 14 items and three sub-dimensions; cognitive, affective and behavioural is a valid and reliable tool that can be applied on health professionals
Fakiri Ezmek, Zengini Sevmek; Yok Öyle! "Yaykıl Köyü Muhtarı"
Sinop’un Gerze İlçesi Yaykıl köyü muhatarı Ahmet Tiryaki’nin köylerinde kurulmak istenen termik santrale karşı mücadelelerinin anlatan yazısı çevre hakkı mücadeleleri açısından önemli deneyimlerin aktarıldığı bir belge niteliğinde. Yazıyı noktasına virgülüne dokunmadan yayınlıyoru
THE EFFECTS OF EXTERNAL MONETARY POLICY SHOCKS ON TURKISH MACROECONOMIC VARIABLES
Ekonomik olarak gelişmiş ülkelerin para politikalarindaki degişiklikler sadece bu ülkelerin reel makro ekonomik değişkenlerini degil aynı zamanda effektif talep dışşallıkları yoluyla onlarla ekonomik ve finansal anlamda entegre olan diğer ülkelerin reel makro değiskenlerine etki etmektedir. Bu çalısma ampirik olarak Amerika ve Almanya gibi ekonomik anlamda büyük ülkelerin uygulamış oldukları tight(sıkı) para politikalarının Türkiye gibi küçük ülkelerin finansal piyasalarını ve reel çıktılarını negatif yönde etkiledigini ortaya koymaktadır
POST-KEYNESIAN THEORY AND ITS CRITIQUE TO NEOCLASSICAL ECONOMICS
Bu eser, Post-Keynesyen teori hakkinda bir literatur calismasi olup, bu yaklasimin ozelliklerini ve ozellikle klasik ekonomik yaklasima getirmis oldugu kritigi ortaya koyar. Post-Keynesyenler, Keynes’in klasikler tarafindan yanlis yorumlandigini ortaya koyarken, onun goruslerinin otantik bir yorumunu yaparlar ve Keynes’in goruslerinden heteredox olanlarindan etkilenirken, kapitalist ekonominin gelisimini institutional yaklasim icerisinde degerlendirirler
Bankacılık düzenlemeleri ile finansal istikrar ilikisi: 1990 -2010 türkiye deneyimi
Bu çalÕúmada, bankacÕlÕk düzenlemeleri ile finansal istikrar arasÕndaki
iliúki iki aúamalÕ bir metod çerçevesinde ele alÕnmÕútÕr. ølk olarak, TCMB finansal
istikrar endeksinden farklÕ olarak bankalarÕn aracÕlÕk iúlevlerini de dikkate alan ve
literatürde ilk olarak 1990-2010 arasÕndaki 20 yÕllÕk finansal serbestleúme dönemini
kapsayan Türkiye Ekonomisi için bir finansal istikrar indeksi oluúturulmuútur. økinci
olarak çalÕúmada baúlÕca bankacÕlÕk düzenlemelerinden olan sermaye yeterlili÷i,
sorunlu kredilere iliúkin karúÕlÕklar, likidite yeterlili÷i ve zorunlu karúÕlÕklar ile
finansal istikrar arasÕndaki iliúkiler ekonometrik bir model çerçevesinde kÕsa ve
uzun dönemde incelenmiútir. Böylece, özellikle yaúanan her finansal úok ve
ekonomik kriz sonrasÕ ilk akla gelen sÕkÕ düzenleme aracÕnÕn, finansal istikrar
yönünden gerçekten önemli bir de÷iúken olup olmadÕ÷Õ finansal serbestleúme
dönemi Türkiye tecrübesinden hareketle ortaya koyulmaya çalÕúÕlmÕútÕr.
Eúbütünleúme yöntemiyle yapÕlan ekonometrik çalÕúma sonucunda 1989 yÕlÕndaki
finansal serbestleúme sonrasÕ Türkiye ekonomisinde bankacÕlÕk düzenlemeleri ile
finansal istikrar arasÕnda kÕsa ve uzun dönemde güçlü pozitif bir iliúkinin mevcut
oldu÷u neticesine ulaúÕlmÕútÕr. Bu nedenle Finansal istikrar ve kamu menfaati
açÕsÕndan, bankalarÕn sermaye düzeylerinin yükseltilmesi, likit varlÕklarÕnÕn
artÕrÕlmasÕ, sorunlu kredi karúÕlÕklarÕ ile zorunlu karúÕlÕklar gibi düzenleme
araçlarÕnÕn politika otoritelerince ihmal edilemeyecek uygulamalar oldu÷u
de÷erlendirilmektedir
Single center experience in single-incision laparoscopic surgery in children in Turkey
WOS: 000289466100024PubMed ID: 21496541Purpose: Minimally invasive surgery has evolved into single-incision laparoscopic surgery (SILS) in the recent years. Few reports have addressed the practicality of SILS in children. Our current experience with regard to feasibility and effectiveness of SILS in children is presented. Methods: A retrospective review of the operative database for patients operated on using SILS in our department from March 2009 to July 2010 was performed. Data regarding the type of the procedure, age, sex, operative performance, hospital stay, and complications were collected. Main Results: Among 43 patients, cholecystectomy was performed in 11; appendectomy, in 10; unroofing for ovarian cysts, in 5; unroofing for splenic cysts, in 4; oophorectomy, in 6 (ovarian torsion, 2; teratoma, 4); ovary-preserving teratoma excision, in 1; splenectomy, in 1; gonadectomy, in 3; and varicocelectomy, in 2. There were no conversions to standard laparoscopic or open techniques. The only postoperative complication was a wound infection that occurred after an appendectomy. Conclusion: Although currently more expensive, SILS can be performed in children in almost every pediatric surgical procedure that can be accomplished with conventional laparoscopic techniques. The most significant contribution of SILS procedure is cosmesis. Postoperative pain and length of hospital stay were not improved. (C) 2011 Elsevier Inc. All rights reserved
- …