429 research outputs found
Dispute Settlement Alternatives in Future EU BITS. IES WORKING PAPER 1/2012
Following the inclusion of the Common Commercial Policy in the exclusive
competences of the European Union, a handful of policy adjustments have occurred.
Among these adjustments, investment protection has been a remarkable one - given
its new, exclusive framework and an already established, state-level practice. As the
new policy stands, Bilateral Investment Treaties, which had been negotiated and
executed by the EU Member States in the pre-Lisbon period, can now only be
negotiated and executed by the EU. These prospective ‘EU BITs’, inter alia, aim for
an even stronger mechanism for the protection of investors both in the EU and in
third states. A strong protection mechanism inevitably calls for a strong Dispute
Settlement Mechanism, and the establishment of a DSM may prove to be challenging.
The EU currently faces several questions on its path to a tangible and reliable ‘EU
BIT’, and arguably the most outstanding one is the question of the DSMs to be
incorporated in these new agreements. What are the alternatives of a DSM for these
new BITs? Which alternatives are currently utilizable and which ones are not? What
are the current problems that the EU face, and how can those problems be tackled?
Is the International Centre for Settlement of Investment Disputes an alternative, and
if not, why? Following a thorough overview, this paper aims to analyse the DSM
alternatives for the EU to be used in the new EU BITs and ultimately provide a solid
DSM proposal
Recommended from our members
Can host countries have legitimate expectations?
In international investment law, foreign investors can claim that host countries have acted against investors’ legitimate expectations. Especially in light of recent investment treaties recognizing sustainable development goals and the importance of responsible business conduct, this Perspective asks whether host countries too can have legitimate expectations regarding foreign investors’ conduct
Örgütsel Değişimde Bilgi Teknolojilerinin Rolü
Bilgi teknolojilerinin organizasyonlarda uygulanmaya ba+land, 1950'li yllardan günümüze de,in bilgi teknolojilerinin organizasyonlarn üzerindeki etkisinin ne olaca, akademisyenler ve sektör temsilcileri tarafndan belirlenmeye çal+lmaktadr. Teknolojik ilerlemeler yeni frsatlar sunmakta, organizasyonlar yeni ihtiyaçlar duymaktadr ve dolaysyla yeni uygulamalar geli+tirilmektedir. Bilgi teknolojisi uygulamalar, özellikle organizasyon yaplar, i+letmelerin faaliyet biçimleri, mü+teri ve tedarikçileriyle ileti+im kurma yöntemleri üzerinde önemli de,i+ikliklere yol açmaktadr. Bu çal+mada, çevresel de,i+kenlik ve rekabet basklar nedeniyle organizasyonlarn faaliyet biçimlerini temelden de,i+tirme aray+ içinde olduklar örgütsel de,i+im sürecinde bilgi teknolojilerinin rolü vurgulanmaktadr. Örgütsel de,i+im sürecinin önemli unsurlar yeni sistemin tasarm, kurulumu ve i+leyi+i ile organizasyon yapsnda gereken de,i+ikliklerin bütünle+tirilme sürecidir. Bu çal+mada, bilgi teknolojilerinin bu süreç içerisinde hem de,i+imi mümkün klan hem de di,er unsurlar bütünle+tirici bir faktör oldu,u ileri sürülmektedir. Bununla birlikte teknolojik yaplandrma için bilgi teknolojilerinin i+letme süreçleri ile ili+kilendirilmesi ve de,i+ime kar+ olu+abilecek dirence sosyo-teknik bir yakla+m geli+tirilmesi gerekmektedir
The effects of ownership through insiders and institutional and investors on firm value
Die vorliegende Studie untersucht den Zusammenhang zwischen der Eigentümerstruktur und dem Unternehmenserfolg. Die Eigentümerstruktur und ihr Einfluss auf den Unternehmenserfolg sind seit einigen Jahren zunehmender Bestandteil zahlreicher empirischer Studien, welche sich jedoch in ihren Rückschlüssen widersprechen. Die Arbeit erforscht im Besonderen den Eigenkapitalanteil von Insidern und institutionellen Anlegern sowie ihren Einfluss auf den Unternehmenserfolg. Als Erfolgsmaß dient dabei das
Tobin’s Q, welches den Unternehmenserfolg in Marktwerten bemisst. Das auf Buchwerte basierende Erfolgsmaß, Return on assets, wird in der Untersuchung als alternative Messgröße herangezogen. Die Studie durchleuchtet hierbei eine umfangreiche Stichprobe von börsennotierten Unternehmen in den USA für einen Zeitraum von 10 Jahren. Demzufolge wird ein Zusammenhang zwischen Unternehmenserfolg und dem Eigenkapitalanteil von Insidern bestätigt. Zudem stellt ein hoher Eigenkapitalanteil von institutionellen Investoren einen wesentlich positiven Einfluss auf den Unternehmenswert dar. Die Auswirkungen von Unternehmensgröße, Verschuldungsgrad und Beta, als Risikomaß, werden ebenfalls sowohl in marktwertorientierter als auch in buchhalterischer Hinsicht auf den Unternehmenserfolg analysiert.This study explains the relationship between ownership structure and firm value. In particular, it highlights the effects of ownership by insiders and institutional investors using a measure of firm performance Tobin’s Q and return on assets as an alternative measure. The study examines a large sample of publicly listed firms in the US for a period of 10 years. It confirms that managerial wealth effect on firm performance is clearly positive and the entrenchment effect has clearly a negative effect on firm performance. Further, ownership by institutional investors shows a distinctly positive effect on firm performance which can be addressed by their monitoring and disciplinary activities. The effects resulting from size, leverage and beta have also been examined for both measures
Examination of the opinions of teachers working in preschool educational institutions about family involvement
AbstractThe objective of this study is to identify opinions of pre-school education teachers about family involvement. Sample of study consists of 120 pre-school education teachers in Konya city center. Research was performed with the survey model method. Data were collected with the questionnaire form titled “Family Involvement in Pre-school Educational Institutions” whihc has been prepared by researchers. Frequency and percentage rate were used in the analysis of data collected
Konya’da Faaliyet Gösteren Turizm İşletme Belgeli Konaklama Tesislerinde Çevreye Duyarlı Tesis Simgesi-Yeşil Yıldız Üzerine Bir Araştırma
Son yıllarda turistik destinasyonlar
bulunduğu doğal çevrenin yapısını olumsuz bir şekilde etkilemeye başlamıştır.
Destinasyonlardaki resmi kurumlar turizmin ortaya çıkardığı bu olumsuzluğun
giderilmesi için bir takım tedbirler alma çabası içerisine girmişlerdir.
Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakma amacıyla turizme düşen
görevlerden birisi de sürdürülebilir turizm anlayışının benimsenmesidir. Birçok
ülkede resmi organlar sürdürülebilir turizm anlayışının gereği olarak bazen
zorunlu bazen de tavsiye niteliğinde kararlar almaktadır. Dünya turizminde son
dönemlerde önemli aktörlerinden olan Türkiye’de ise turizmle ilgili en üst
düzeyde kuruluş olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’da sürdürülebilir turizm için
çevrenin korunması, çevre bilincinin geliştirilmesi, turistik tesislerin
çevreye olan olumsuz etkilerinin giderilmesi, olumlu katkılarının teşvik
edilmesi ve özendirilmesi amacıyla, “Turizmde Çevreye Duyarlılık Kampanyası”
başlatmış kampanya dâhilinde turizmin önemli unsurlarından olan konaklama
işletmelerine yönelik “Yeşil Yıldız- Çevreye Duyarlı Tesis Simgesi”
vermektedir. Çalışmada Türkiye’nin önemli turistik destinasyonlarından olan Konya’da
faaliyet gösteren (n=18) konaklama işletmelerinin günümüzün en önemli
sorunlarından birisi olan doğal çevrenin tahribi konusunda ne kadar farkındalık
içerisinde olduğunun tespitidir. Araştırma sonucunda, konaklama işletmelerinin
“Yeşil Yıldız- Çevreye Duyarlı Tesis Simgesi” belgesinden haberdar olmakla
beraber yasal bir zorunluluk içermemesi nedeniyle kriterlerin içeriği ile
ilgili bilgi sahibi olmadıkları, sadece bir konaklama işletmesinin “Yeşil
Yıldız- Çevreye Duyarlı Tesis Simgesi” sahibi olduğu, zincir ve kurumsal
konaklama işletmelerinin dışında genel olarak çevre politikası ve eylem
planının olmadığı, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yeterli
şekilde önemsenmediği, ancak hemen hemen bütün otellerde enerji verimliliği ve
tasarrufuna yönelik önlem ve çalışmaların yapıldığı ayrıca su kullanımı ve
atıklar içinde yine gerekli önlemlerin alındığı ortaya çıkmıştır
Dünya’da ve Türkiye’de Covid-19 Pandemisinin Ekonomik Etkileri
Küreselleşme sonucu ulus devleti sınırlarının ortadan kalkmasıyla birlikte ülkeler arasındaki etkileşim hızlanmıştır. Covid-19, 2019 Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde bir akut solunum yolu rahatsızlığı şeklinde ortaya çıkmış olup kısa süre içerisinde tüm dünya ülkelerine yayılmıştır. Türkiye’de ilk vaka 11 Mart 2020 tarihinde görülmüştür. Dünya sağlık örgütü (WHO) 11 Mart 2020 tarihinde “pandemi” ilan etmiş ve ülkeler virüs vakalarına son verebilmek adına çeşitli tedbirler almışlardır. Alınan tedbirler ülke ekonomilerinin makroekonomik değişkenlerinde çeşitli sıkıntılara sebebiyet vermiştir. Bu çalışmanın amacı, Covid-19 pandemisinin Dünya ve Türkiye ekonomisi üzerindeki ekonomik etkilerinin araştırılmasıdır. Sonuç itibariyle Covid-19 salgınının Çin’de ortaya çıkmasına rağmen etki derecesini en az hisseden ülke yine Çin olmuştur. Gelişmiş ekonomiler nezdinde en fazla hisseden ülke ise İngiltere olmuştur. Türkiye için makroekonomik göstergeler ile Covid-19 salgını arasındaki bağlantısının incelenmesi sonucunda, ekonomik büyüme ve dış ticaret, salgından ciddi anlamda hasar almıştır. Ancak 2021 yılında serbestleşmenin gerçekleşmesi ile durum eski seyrine dönmüştür. Diğer makroekonomik göstergelerde yaşanan sorunların ise Covid-19 salgınından kaynaklı olmadığı Türkiye’nin temel ekonomik problemlerinden kaynaklı olduğu sonucuna varılmıştır
Turizm Eğitimi Almakta Olan Öğrencilerin Çevreye Karşı Motivasyonları
Çevre turizm için en önemli arz kaynaklarından biridir. Turizmin sürdürülebilirliği için çevreye duyarlı bakış açısıyla hareket edilmesi, turizmin varlık sebeplerinden en önemlisi olan çevrenin korunmasına hizmet edeceğinden, turizme katkı sağlayacaktır. Günümüzde çevreci davranışlar için kişilerin motivasyonunu tespit etmeye hizmet eden çevreye karşı motivasyon kavramı pek çok araştırmanın konusu olmuştur. Bu araştırma turizm eğitimi almakta olan öğrencilerin çevreye karşı motivasyon düzeylerinin belirlenmesi, ayrıca öğrencilerin çevreye karşı motivasyonlarının demografik değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığının tespit edilmesi amacıyla yapılmıştır. Katılımcıların çevreye karşı motivasyonlarını belirlemek amacıyla Pelletier vd. (1998) tarafından oluşturulmuş, 6 boyut ve 24 maddeden oluşan Çevreye Karşı Motivasyon Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu Selçuk Üniversitesi Turizm Fakültesi’nde eğitim görmekte olan öğrenciler (n=308) oluşturmaktadır. Nicel araştırma deseninde yapılan çalışmada betimsel ve nedensel-karşılaştırma yöntemi kullanılmış olup, veri edinme tekniği olarak anketten yararlanılmıştır. Sonuç olarak çevreye karşı motivasyon ölçeğinin insanların çevresel davranışlarda bulunmaya yönelik çeşitli motivasyonlarını ölçmek için orijinal ölçeğin geliştirildiği kültürel bağlamın dışında da kullanılabilen geçerli ve güvenilir bir araç olduğu, çevreye karşı motivasyonun alt boyutlarından olan özdeşleştirmenin en yüksek (x̄=4,31), motivasyonsuzluk alt boyutunun ise en düşük (x̄=1,65) ortalamaya sahip olduğu belirlenmiş, ayrıca çevreye karşı motivasyon ölçeği boyutlarından içsel motivasyon ile bütünleştirme boyutlarında cinsiyete göre farklılık olduğu tespit edilmiştir
Yerli Ziyaretçilerin ve Halkın Alternatif Turizmin Bölgesel Kalkınmaya Etkisine Yönelik Algısı: Beyşehir Örneği
Turizm gelişmiş ülkeler için ekonomik büyümenin gelişmekte olan
ülkeler için ise ekonomik kalkınmanın önemli araçlarından biri olarak karşımıza
çıkmaktadır. Son yıllarda, çevreye ve yerel kültürlere daha duyarlı hale gelen
turizm tüketicisinin tüketim tercihlerinin değişmesiyle daha fazla gündeme
gelen alternatif turizm, kalkınmada geri kalmış yörelerin turizm
potansiyellerini harekete geçirerek, geri kalmışlığın sebep olduğu sosyo-ekonomik
sorunların çözümünde de önemli bir politika aracı haline gelmiştir. Çalışmada
nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama yöntemi olarak anket
tekniği tercih edilmiştir. Araştırma Konya iline bağlı Beyşehir yöresinin
alternatif turizm potansiyelini incelemeyi ve mevcut potansiyelin bölgesel
kalkınmaya etkisini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırmada daha önce
yapılmış çalışmaların ölçekleri geliştirilerek anket formu oluşturulmuş, 192’si
yerli halk, 219’u yerli ziyaretçi olmak üzere toplam 411 kişiye birebir
uygulanmıştır. Anket yoluyla elde edilen verilerin analizinde IBM SPSS 21.0
paket programından yararlanılarak yüzde, frekans, Ki-Kare, varyans analizi, t
testi istatistik yöntemleri kullanılmıştır. Sonuç olarak, bölge halkının ve
yerli ziyaretçilerin yörenin alternatif turizm potansiyeli hakkında yeterli
bilgiye sahip olmadıkları tespit edilmiş. Turizm sektörüne gerekli yatırımlar
yapıldığı takdirde turizmin Beyşehir yöresinin kalkınmasında etkili bir sektör
olabileceği sonucuna ulaşılmıştır
- …