66 research outputs found

    A Content Analysis of the Representation of the European Uprising in Turkish News Media

    Get PDF
    The study covers content analysis of the european uprising news represented in Turkish Media . 12 mainstream Turkish newspapers has been analysed between the dates of 1th – 30th July 2011. Correspodence analysis and mosaic plots has been used in order to develop a better picture. The news about “European uprising” found in only 65 newspapers of 236. As the main result, it can be stated that The uprising news in different newspapers on the same date are associated with the newspaper's perspective about democracy, human rights and global citizenship

    A Content Analysis of the Representation of the European Uprising in Turkish News Media

    No full text
    The study covers content analysis of the european uprising news represented in Turkish Media . 12 mainstream Turkish newspapers has been analysed between the dates of 1th – 30th July 2011. Correspodence analysis and mosaic plots has been used in order to develop a better picture. The news about “European uprising” found in only 65 newspapers of 236. As the main result, it can be stated that The uprising news in different newspapers on the same date are associated with the newspaper's perspective about democracy, human rights and global citizenship

    Yaban koyunu (Ovis gmelinii) ve yaban keçisi (Capra aegagrus) toplumlarının müdahalesiz DNA örneklemesi yöntemiyle koruma genetiğinin çalışılması

    No full text
    TÜBİTAK SOBAG Proje15.03.2017Anadolu yaban koyununun (Ovis gmelinii anatolica) günümüzde yaşayan tek toplumu, Konya-Bozdağ Yaban Koyunu Koruma istasyonun'da bulunmaktadır. Koruma çalımalarının başladığı 1966 yılında 35-50 olarak tahmin edilen sahadaki toplam yaban koyunu sayısı bugün 1400 civarında olup tamamı na yakını tel ile çevrili alan içerisinde bulunmaktadır. Bu çalışmada, Anadolu yaban koyunun toplum genetiği çalışılmış olup, elde edilen bilgilerin, yapıImakta olan koruma çalışmlarına yapacağı katkılar ele alınmıştır. Çalışılan on mikrosatelit lokusunda: lokus başına düşen ortalama alel sayısı (A) 2.5 olarak bulunmuştur. Bu değer bir mikrosatelit lokusu için çok düşüktür ve diğer 'sağlıklı' Ovis toplumlarında A değerinin 4 ile 8 arasında değiştiği görülmüştür. Beklenen heterozigotluk seviyesi 0.33 ve gözlenen heterozigotluk 0.31 olarak saptanırken bu değer yine diğer Ovis toplumlarında 0.50 ile 0.85 arasında değişmektedir. Bu sonuçlar Konya-Bozda toplumunun genetik çeşitliliğinin çok düşük olduğunu göstermektedir. Bunun nedenleri arasında toplumun demografik bir darboğazdan (bottleneck) geçmiş olduğu varsayımı test edilmiş , ancak testler yakın tarihte olmuş olan bir darboğazın sinyalini vermemiştir. Yaban keçileri (Capra aegagrus) Türkiyede geniş bir yayılıma sahiptir. Bu çalışmada, müdahalesiz DNA örneklemesi yöntemi kullanılarak yaban keçilerinden dışkı ve doku örnekleri toplanmıştır. MtDNA D-halkası dizilimleri üzerine yapılan filogenetik araştırmalar, Türkiye'deki yaban keçisi toplumlarının birbirleri ve evcil keçiler arasındaki farklılaşmanın tayininde kullanıImıştır. Bulgular, dizilimlerdeki 75 baz çiftlik bir farktan dolayı Türkiye'deki doğu ve batı toplumları arasında belirgin bir farklılaşma olduğunu göstermektedir. Filogenetik analizlerde, bütün domestik soyların doğu toplumlarıyla gruplandıkları görülmektedir. Bu bulgu, Türkiye'nin doğusunda olası bir evcilleşme merkezi olduğunu göstermektedir. Aynı olasılık yaban ve evcil keçi toplumları arasındaki ve içlerindeki nükleotid farklarında da ortaya çıkmaktadır. Bu sonuçlar doğrultusunda, yaban keçilerinin Türkiye'nin hem doğu hem de batısındaki toplumları 2 ayrı ESU (Evrimsel Açıdan Anlamlı Birim) olarak tanımlanmalıdır

    Plasma Homocysteine Levels in Postmenoposal Osteoporosis and Osteopenia: The Relation With Biochemical Markers of Bone-Turnover - Original Investigation

    No full text
    The present stduy was planned to investigate the relations of bone mineral density and biochemical markers of bone turnover with plasma levels of homocysteine, vitamin B12 and folate in postmenaposal women. The study was performed in 148 osteoporotic and 75 osteopenic postmenopausal patients. Control group included 61 age-matched healthy postmenopausal women with normal bone mineral density. Plasma homocysteine, serum vitamin B12, folate levels, biochemical markers of bone formation and resorption and lomber vertebra (L2-L4) bone mineral density were determined in study groups. In osteoporotic group, plasma homocysteine levels and both serum and urine markers of bone resorption were found to be increased and, vitamin B12 levels which were found to be significantly decreased had a significant correlation with osteocalcin levels. Althought less marked, similar findings were obtained in osteopenic group, as well. In summary, it was concluded that the reduction in vitamin-B12 levels in osteoporotic postmenaposal women may cause negative effects on bone tissue both by increasing bone resorption indirectly through an increment in homocysteine levels and by a reduction in the direct stimulatory effect of vitamin-B12 on osteoblast and may contribute to development of osteoporosis by shifting the balance between bone formation and resorption in favor of the latter. Therefore, it was suggested that determination of plasma homocysteine and vitamin B12 levels and vitamin B12 supplementation in deficient cases might be useful in treatment of osteoporosis. (Osteoporoz Dünyasından 2006; 12 (2): 22-26

    Multipl Skleroz Ayırıcı Tanısında Nörofibromatozis:Olgu Sunumu

    No full text
    MS AYIRICI TANISINDA NÖROFİBROMATOZİS: OLGU SUNUMUGiriş-amaç: Multipl skleroz (MS) santral sinir sisteminin kronik,dejeneratif ve demiyelinizan bir hastalığıdır. Nörofibromatozis tip 1(Nf1), en yaygın ve en iyi bilinen nörokutanöz hastalıktipidir ve yaklaşık 4000 kişiden 1’inde görülür. Nf1, sinir sistemindeçok sayıda tümör gelişimi ile karakterize, otozomal dominant kalıtımsalnörokutanöz bir hastalıktır.&nbsp;Bir tümörbaskılayıcı protein olan nörofibromini kodlayan kromozom 17 üzerindeki NF1&nbsp;genindekimutasyonlardan kaynaklanır. MS düşünülen hastalarda cilt lezyonları ve görmeyolları dikkatle değerlendirilmeli, aile öyküsü açısından hasta ayrıntılı birşekilde sorgulanmalıdır. Olgumuzda baş dönmesi şikayeti ile MS ön tanısı ilekliniğimize yönlendirilen Nf1 tanısı konulan bir hasta sunulmuştur. Bulgular: 19Yaşında kadın hasta 4 aydır olan, ani hareketlerle ortaya çıkan baş dönmesiyakınması ile başvurduğu başka bir merkezden tarafımıza MS ön tanısı ileyönlendirildi. Baş dönmesi birkaç günde bir oluyor, oturup kalmakla daha çokortaya çıkıyor ve birkaç dakika içinde düzeliyormuş. Eşlik eden çift görme yada konuşma güçlüğü olmuyormuş. Özgeçmişinde yaklaşık iki yıl önce iki günsüreli baş dönmesinin olduğu ve kendiliğinden geçtiği öğrenildi. Nörolojikmuayenesi normal sınırlarda izlendi. Hastanın Kraniyal Manyetik Rezonans (MR)görüntülemesinde sol serebellumda, dördüncü ventrikül komşuluğunda ponsta veperiventriküler alanlarda T2 ağırlıklı görüntülerde hiperintens, kontrasttutmayan lezyonlar izlendi. Çekilen elektroensefalografi normal sınırlardadeğerlendirildi. BOS dan oligoklonal bant (OKB) gönderildi. BOS’ta OKBsaptanmadı, immünglobulin G indeksi 0,55 olarak sonuçlandı. Hastanıntekrarlanan muayenesinde Café au lait lekeleri ve nörofibrom ile uyumlunodüler lezyonlar saptandı. Göz muayenesinde ise Lisch nodülleri saptandı.Ayrıca hastanın bir kız kardeşinde ve annesinde de benzer cilt lekelerininolduğu öğrenildi. Genetik analizde NF1 geninde mutasyon saptanan hastaya NF1tanısı kondu ve genetik danışmanlık önerildi.Sonuç: Nf1, çoklu organ sistemlerini etkileyenve değişken klinik bulgulara sahip otozomal dominant geçişli bir hastalıktır. Nf1'intanımlayıcı özelliği, spinal, periferik veya kraniyal sinirlerle yakın ilişkiiçinde oluşan nörofibromdur. Nörofibromatozis görüntülemesinde; pleksiform nörofibromlar, parankimalgliomlar, sfenoid kanat ve oksipital kemik displazileri, görme yolarındagliomlar, beyaz cevher lezyonları (serebellar beyaz cevher, globus pallidus,talamus ve beyin sapında) görülebilir. MS lezyonlarından farklı olarak beyazcevher lezyonlarının sınırları siliktir ve kitle etkisi yoktur, kontrasttutmazlar. Diğer bulgulararasında pigment anomalileri, düşük grade gliomalar ve iskelet displazilerivardır. Kraniyalde tutulan bölgeyle ilgili MS hastalığı kliniği ile benzer şekildehastalar başvurabilmektedir, cilt bulguları, göz bulguları, ortopedik problemleraçısından hastaların ayrıntılı değerlendirilmesi önerilir. NF1’li bireyler, benignve malign sinir sistemi tümörleri geliştirmeye yatkındırlar. Ayrıca, multiplskleroz (MS) dahil olmak üzere çeşitli tümör dışı nörolojik durumların daNF1'de daha sık meydana geldiği bildirilmiştir. Ancak bizim olgumuzda klinik veradyolojik bulguların MS ile uyumlu olmaması, BOS’ta oligklonal bandların yokluğu,cilt bulguları ve nörofibromların izlenmesi nedeniyle MS düşünülmemiştir. En yaygın görülen nörokutanöz hastalık olan NF1’innadiren MS’i taklit edebileceği akılda tutulmalıdır. &nbsp;Anahtar KelimeMultipl Skleroz, nörofibromatozis, nörofibrom, Lisch nodülü</p

    How Do Differences of Dental Implants’ Internal Connection Systems Affect Stress Distribution? A 3-Dimensional Finite Element Analysis

    No full text
    Background/Aim: A factor affecting the success rate of dental implants, which has been used successfully for many years, is the implant-abutment connection system. The purpose of this study was to evaluate the stress distribution of different implant-abutment connection systems under different forces

    The Use of Photodynamic Therapy on Medication-Related Osteonecrosis of the Jaws: Animal Study

    No full text
    Background/Aim: Bisphosphonate-related osteonecrosis of the jaw (BRONJ) was first introduced in 2003 and its scope was expanded by the name medication-related osteonecrosis of the jaw (MRONJ), since 2014. This study aimed to evaluate the effects of photodynamic therapy (FDT) on tissue samples by histopathological and histomorphometric examination and serum TRACP-5b (Tartrateresistant acid phosphatase-5b) measurement in rats
    corecore