43 research outputs found

    Türkiye’de ebelik lisansüstü eğitim profilinin incelenmesi

    Get PDF
    Introduction: It is expected from midwives, who are graduated from the post graduate education program, to play an active role in educating midwives who will work in the same area besides protecting and developing maternity and child welfare. Aim: The objective in this research is to analyze some properties about post-graduate midwifery students' education and profession and to investigate undergraduate students', who are studying in post-graduate level, major field of studies. Method: In 2007–2008 academic years, it was reached the data of 84 midwives out of 114 in total, who were registered to the Institute of Health Sciences. They were studying or completed their post-graduate education. Results: It is stated in the research that 56.0% of the midwives who are undergraduate students continue their post-graduate program, 28.6% of them complete it and 15.4% of them continue their doctorate program. Major fields of studies that are completed or maintained by order of highest percentage are: Department of Midwifery, Women Health and Labour Nursing and Public Health Nursing. It is remarkable that doctorate education is mostly maintained in Women Health and Labour Nursing Department, Faculty of Medicine-Department of Public Health and Public Health Nursing major fields of studies. Almost half of the midwives (46.4%) states that they carry on their post-graduate education in order to increase the status of the profession and provide scientific development. All of the participants think that it is necessary to open up Midwifery Doctorate Program as soon as possible in Turkey. Conclusions: As a result of the research; it is detected that the need of post-graduate education in the field of midwifery is increasing day by day. Özet Giriş: Lisansüstü eğitim programlarından mezun olan uzman ebelerin, anne ve çocuk sağlığının korunması ve geliştirilmesinin yanı sıra bu alanda hizmet verecek ebelerin yetiştirilmesinde aktif rol almaları beklenmektedir. Amaç: Araştırmada amaç, lisans mezunu ebelerin lisansüstü eğitim yaptıkları anabilim dallarını araştırmak ve lisansüstü eğitim gören ebelerin meslekleri ve eğitimleri ile ilgili bazı özellikleri incelemek amaçlanmıştır. Yöntem: 2007–2008 eğitim öğretim yılında 23 Sağlık Bilimleri Enstitüsü’ne kayıtlı olan ve lisansüstü eğitimine devam eden veya lisansüstü eğitimini tamamlamış olan toplam 114 ebeden 84’nün verilerine ulaşılabilmiştir. Bulgular: Araştırmada lisans mezunu ebelerin %56.0’sının yüksek lisans eğitimine devam ettiği, %28.6’sının yüksek lisans mezunu olduğu ve %15.4’ünün doktora programlarında eğitimlerine devam ettikleri belirlenmiştir. Yüksek lisans eğitimlerinin sürdürüldüğü ya da tamamlandığı Anabilim Dalları en yüksek yüzdelik sırası ile Ebelik, Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği ile Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dallarıdır. Doktora eğitimlerinin en yüksek oranda sürdürüldüğü Anabilim Dalı ise Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği, Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ve Halk Sağlığı Hemşireliği’dir. Çalışmaya katılan ebelerin yaklaşık yarısı (%46.4) lisansüstü eğitimlerini, mesleğin statüsünü arttırmak ve bilimsel gelişimi sağlamak amacı ile yaptıklarını belirtmişlerdir. Çalışmaya katılanların tamamı Türkiye’de ebelik doktora programının en kısa zamanda açılması gerektiğini düşünmektedirler. Sonuç: Çalışma sonucunda Ebelik mesleğinde lisansüstü eğitime yönelik hissedilen ihtiyacın giderek arttığı saptanmıştır.Lisansüstü eğitim programlarından mezun olan uzman ebelerin, anne ve çocuk sağlığının korunması ve geliştirilmesinin yanı sıra bu alanda hizmet verecek ebelerin yetiştirilmesinde aktif rol almaları beklenmektedir. Bu araştırmada amaç, lisans mezunu ebelerin lisansüstü eğitim yaptıkları anabilim dallarını araştırmak ve lisansüstü eğitim gören ebelerin meslekleri ve eğitimleri ile ilgili bazı özellikleri incelemektir. 2007–2008 eğitim öğretim yılında 23 Sağlık Bilimleri Enstitüsü’ne kayıtlı olan ve lisansüstü eğitimine devam eden veya lisansüstü eğitimini tamamlamış olan toplam 114 ebe den 84’nün verilerine ulaşılabilmiştir. Araştırmada lisans mezunu ebelerin %56.0’sının yüksek lisans eğitimine devam ettiği, %28.6’sının yüksek lisans mezunu olduğu ve %15.4’ünün doktora programlarında eğitimlerine devam ettikleri belirlenmiştir. Yüksek lisans eğitimlerinin sürdürüldüğü ya da tamamlandığı Anabilim Dalları en yüksek % sırası ile Ebelik Anabilim Dalı, Kadın Hastalıkları ve Doğum Hemşireliği ile Halk Sağlığı Hemşireliği’dir. Doktora eğitimlerinin en yüksek oranda sürdürüldüğü Anabilim Dalı ise Kadın Doğum Hemşireliği, Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ve Halk Sağlığı Hemşireliği’dir. Çalışmaya katılan ebelerin yaklaşık yarısı (%46.4) lisansüstü eğitimlerini, mesleğin statüsünü arttırmak ve bilimsel gelişimi sağlamak amacı ile yaptıklarını belirtmişlerdir. Çalışmaya katılanların tamamı Türkiye’de ebelik doktora programının en kısa zamanda açılması gerektiğini düşünmektedirler. Çalışma sonucunda Ebelik mesleğinde lisansüstü eğitime yönelik hissedilen ihtiyacın giderek arttığı saptanmıştır

    Bel ağrısı olan gebelerde progresif gevşeme egzersizlerinin ağrı algısına ve yaşam kalitesi üzerine etkisi

    No full text
    Bu çalışma, 20-35 yaş arası, 12.-24. gebelik haftası arasında ve bel ağrısı olan gebelerde, progresif gevşeme egzersizlerinin ağrı algısına ve yaşam kalitesi üzerine etkisini belirlemek amacı ile gerçekleştirilmiş, randomize kontrollü deneysel bir çalışmadır. Araştırma Ekim 2007 – Haziran 2008 tarihleri arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Gebe Polikliniğinde yürütülmüştür. Araştırma kapsamına alınan gebeler; yaş, eğitim düzeyi, gebelik haftası gibi durumları göz önüne alınarak Progresif Gevşeme Egzersizi (PGE) uygulama grubu (33 kişi) ve kontrol grubu (33 kişi) olarak eşleştirilmiştir. PGE Uygulama Grubu’ndaki her gebeye, gevşeme egzersizlerini nasıl yapacakları konusunda eğitim verilmiş, sonrasında PGE CD’si verilerek iki ay süresince egzersizleri günde iki kez yapmaları istenmiştir. Kontrol grubu olarak izlenen gebelerden, iki ay süresince günlük aktivitelerini sürdürmeleri istenmiştir. Araştırmanın verileri, gebenin sosyo-demografik özelliklerini belirlemek üzere “Gebe Tanıtım Formu”, gebenin bel ağrısının düzeyini belirlemek için “Görsel Kıyaslama Ölçeği (Visual Analog Skala=VAS)”, “McGill Melzack Ağrı Formu (MASF)” ve “Ağrı Günlüğü”, yaşam kalitesi düzeyini belirlemek için ise “SF 36 Yaşam Kalitesi Ölçeği” kullanılarak toplanmıştır. Tüm gebeler araştırma kapsamına alındıkları zaman ilk kez olmak üzere (VAS 1, MASF 1, SF 36-1), birinci ayın sonunda (VAS 2, MASF 2, SF 36-2) ve ikinci ayın sonunda (VAS 3, MASF 3, SF 36-3) toplam üç kez ağrıya ve yaşam kalitesine yönelik değerlendirilmişlerdir. PGE Uygulama Grubu’ndaki her gebeye ayrıca Ağrı Günlüğü verilerek gebelerin ağrılarını günlük kaydetmeleri istenmiştir. Araştırma verilerinin analizi bilgisayarda Statistical Package For Social Science (SPSS) 16.0 paket programı ile yapılmıştır. Gebelere yönelik tanıtıcı bilgilerin sayı ve yüzde dağılımları belirlenmiş olup, verilerin analizinde; ki kare ve Tekrarlı Ölçümlerde Varyans Analizi testleri yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; araştırmaya dahil edilen gebelerin yaş ortalaması 26.86±3.82’dir. Gebelerin %66.7’sinin ilk gebeliği olduğu belirlenmiştir. Gebelik haftalarının ortalaması 18 Hafta olarak saptanmıştır. PGE Uygulama Grubundaki gebelerin VAS 1’de algıladıkları ağrı ortalaması 7.78±1.61, VAS 2’de 5.21±1.53, VAS 3’de 3.72±1.25 olarak saptanmıştır. Kontrol Grubundaki gebelerin ise VAS 1’de algıladıkları ağrı puan ortalaması 7.69±1.75, VAS 2’de 8.42±1.03, VAS 3’de 9.03±0.98 olarak saptanmıştır. PGE Uygulama Grubu’nda ki gebelerin VAS’a göre algıladıkları ağrı ortalamaları kontrol grubundaki gebelerle karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmıştır. Yaşam kalitesi parametreleri değerlendirildiğinde gebelerin SF 36-1, SF 36-2 ve SF 36-3’ün alt boyutlarının puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmıştır. Bel ağrısı olan gebelerde progresif gevşeme egzersizlerinin öğretilmesi, yapmaları konusunda teşvik edilmesi ile bel ağrısı algısının azaltılması ve yaşam kalitesinin arttırılarak gebeliğin daha konforlu geçmesi sağlanabilir

    Tüketici kooperatifleri

    No full text
    ÖZET TÜKETİCİ KOOPERATİFLERİEkonomik hayatın ve iktisadi faaliyetlerin başlangıç noktası insanların ihtiyaçlarını karşılama meselesidir. Tüketicilerin ortak haklarını savunabilmek amacı ile bir araya geldikleri kuruluşlardan en önemlisi tüketici kooperatifleridir. Tüketici kooperatifleri gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde, üyelerine ucuza mal temin etmenin yanında, temiz ve kaliteli mal sağlamak, her türlü hile usullerini ortadan kaldırmak ve bu sayede piyasada güvenle alınabilecek tüketim maddelerinin yerleşmesini sağlamak amaçlarını gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.Bugün Türkiye’de devlet daireleri, bankalar ve özel sektör işyerlerinde bulunan tüketici kooperatifleri, üyelerine çok sınırlı ekonomik menfaatler temin ederek faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bunun nedenleri arasında tüketici kooperatiflerinin finansman, denetim ve eğitim gibi sorunlarının bulunmasıdır. Bu gibi sorunlara çözüm bulunduğu takdirde tüketici kooperatifleri gelişmelerini sürdürerek toplumdaki önemli yerini alacaktır. SUMMARYCONSUMER COOPERATIVESThe starting point for economic life and economic activities is to meet the needs of the people. One of the most important institutions through which consumers come together is consumer cooperatives. Consumer Cooperatives try to provide clean and quality goods as well as affordable ones and eliminate all kinds of cheating, and accordingly to provide dominance of the consumer products which can be bought safely from the market.Today, consumer cooperatives in state offices, banks and private workplaces continue their activities by providing very limited economic activities. This is because of the problems of the cooperatives such as financial, supervision and auditing problems. If the solutions are found to cure these problems, then the consumer cooperatives shall continue to advance and take an important place in the society

    Professional Self-Esteem of Turkish Midwifery Students: A Mixed-Methods Approach

    No full text
    Professional self-esteem (PSE) is the individual's judgment of worthiness formed regarding the self-attributions related to the individual's profession. A well-developed PSE is important for midwives to be successful in their profession, have a strong sense of belonging, and see the profession as important and valuable. This study aims to determine the perception of PSE among midwifery students, explain how their perceptions are formed, and reveal how they perceive the midwifery profession and how the components that make up this perception determine their PSE. Students' average PSE score was analyzed, and the study was conducted using an explanatory sequential, which is a mixed-method approach, to interpret the results of the questionnaire and comparative analysis in more detail through direct interviews with university midwifery program students in western Turkey. Quantitative data were collected using the Individual Data Collection Form and the Professional Self-Esteem Scale. One-way analysis variance and independent sample t-tests were used to analyze the quantitative data. The students with the highest and lowest scale scores from each class level were interviewed using a Semi-Structured Interview Form. Thematic analysis was applied to analyze the qualitative data. The mean PSES score was 117.51 +/- 17.60. The t-test analysis result shows that there was a significant difference between the PSES score and choosing the midwifery department willingly, believing that they could perform the midwifery profession before and after starting the midwifery education (p 0.05). Three main themes were obtained: the meaning of being a midwife, deciding to become a midwife, and the difficulties of being a midwife. It can be said that the main force behind the students' belief that the difficulties of the midwifery profession can be overcome is their strong love for the midwifery profession and their internalization of its importance.This research was supported by the Ege University Scientific Research Project (TGA-2020-21984).Ege University Scientific Research Project [TGA-2020-21984

    Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğrencileri Görüşleriyle Cinsiyet Değişikliği

    No full text
    Bu araştırma sağlık bilimleri fakültesi öğrencilerinin cinsiyet kavramı ve değişikliğine yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla tasarlanmış, tanımlayıcı tipte bir araştırmadır. Araştırmanın örneklemini bir kamu üniversitesinin Sağlık Bilimleri Fakültesinde öğrenimine devam eden 623 öğrenci oluşturmuştur. Veri, araştırmacılar tarafından oluşturulan anket formu ile yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak toplanmıştır. Veri çözümlemesi Statistical Package for Social Science (SPSS) Windows 22.0 programı kullanılarak yapılmıştır. Sosyo- demografik özelliklere ilişkin değişkenler, sayı ve yüzde dağılımı ile gösterilmiştir. Cinsiyet değişikliğine yönelik görüşlerini etkileyebileceği düşünülen kategorik özellikteki değişkenlerin etkisi Ki-kare çözümlemesi ile değerlendirilmiş, p0.05 anlamlı kabul edilmiştir. Öğrencilerin %47.7’si cinsiyetin doğuştan olduğunu, %83.0’ı ise cinsiyetin değişebileceğini, %16.5’inin aile ya da akrabada cinsiyet değiştiren birey olduğu, %78.7’sinin de cinsiyet değiştiren bireylere karşı önyargılı oldukları belirlenmiştir. Öğrencilerin %63.9’u cinsiyet değişikliği sonrası gebeliğin olamayacağını ve %65.3’ü doğum yapabilmenin mümkün olmadığını belirtmiştir. Ebe öğrencilerin %89.0’ı cinsiyet değiştiren bireylere yönelik ebelik bakımı vermek istediklerini, %86.7’si de cinsiyet değiştiren bireylerin doğumunu yaptırmak istediklerini belirtmişlerdir. Ebelik müfredatında cinsiyet değiştiren bireylere özgü ebelik bakımına ilişkin derse yer verilmesini isteyen öğrencilerin oranı ise %82.5’dir. Ailesinde cinsiyet değiştiren yakını olanların, cinsiyet doğuştandır (p=0.02), cinsiyet değişikliği sonrası gebelik ve ebeveynliğin toplumsal düzeni bozar (p=0.04), cinsiyet değişikliği sonrası bireysel prenatal - postnatal ebelik bakımı verilmesi gerekir (p=0.03) şeklinde düşünmelerini istatistiksel anlamlı olarak etkilediği belirlenmiştir. Araştırma sonuçları sağlık bilimleri fakültesi ve özellikle ebelik öğrencilerinin, cinsiyet değiştiren bireylerin gereksinimlerine özgü bakımla ilişkili bilgi ve destek eksikliklerinin giderilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Öğrenciler genellikle cinsiyet değiştiren bireylerin bakımını üstlenmede olumlu bir bakış açısına sahiptirler, ancak bu durum öğrencilerin profesyonel bir bakım vermeleri için yeterli değildir

    Professional Self-Esteem of Turkish Midwifery Students: A Mixed-Methods Approach

    No full text
    Professional self-esteem (PSE) is the individual’s judgment of worthiness formed regarding the self-attributions related to the individual’s profession. A well-developed PSE is important for midwives to be successful in their profession, have a strong sense of belonging, and see the profession as important and valuable. This study aims to determine the perception of PSE among midwifery students, explain how their perceptions are formed, and reveal how they perceive the midwifery profession and how the components that make up this perception determine their PSE. Students’ average PSE score was analyzed, and the study was conducted using an explanatory sequential, which is a mixed-method approach, to interpret the results of the questionnaire and comparative analysis in more detail through direct interviews with university midwifery program students in western Turkey. Quantitative data were collected using the Individual Data Collection Form and the Professional Self-Esteem Scale. One-way analysis variance and independent sample t-tests were used to analyze the quantitative data. The students with the highest and lowest scale scores from each class level were interviewed using a Semi-Structured Interview Form. Thematic analysis was applied to analyze the qualitative data. The mean PSES score was 117.51 ± 17.60. The t-test analysis result shows that there was a significant difference between the PSES score and choosing the midwifery department willingly, believing that they could perform the midwifery profession before and after starting the midwifery education (p < 0.05). Three main themes were obtained: the meaning of being a midwife, deciding to become a midwife, and the difficulties of being a midwife. It can be said that the main force behind the students’ belief that the difficulties of the midwifery profession can be overcome is their strong love for the midwifery profession and their internalization of its importance

    The Using of Work Study Technique for Process Productivitiy of Apparel Plant

    No full text
    Bu çalışmada seçilmiş bir konfeksiyon işletmesinde İş Etüdü çalışması yapılmıştır. Çalışma kapsamında bir pantolon üretim süreci incelenmiştir. Çalışmada amaç; konfeksiyon işletmelerinde seçilmiş bir ürün için üretimdeki tüm işlerin dizgisel olarak kaydedilmesi ve verimsiz sürelerin ortadan kaldırılmasının araştırılmasıdır. İş etüdü metodu seçilen pantolon üretim süreci için konfeksiyon işletmesinin tüm proseslerine uygulanmıştırIn this study, Work Study has been done at a selected apparel company. A pants manufacturing process were examined. The purposes of the study are registering for typographical all jobs for a selected product in its manufacturing and investigating the elimination of unproductive times in the garment plants. Work study methods were applied to the entire process of garment enterprises selected for trousers production process
    corecore