Cooling System Design Of Igbt Modules

Tez (Yüksek Lisans) -- İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2008Thesis (M.Sc.) -- İstanbul Technical University, Institute of Science and Technology, 2008IGBT modüllerinin verimli ve güvenilir çalışabilmesi, oluşan ısının IGBT modüllerinden uzaklaştırılmasına bağlıdır. Birçok uygulamada modülün maksimum kullanılabilir çıkış gücünü termal sistemin tasarımı limitler. Bu sebeple istenen ve bu çalışmada amaçlanan, IGBT modülleri içinde düşük sıcaklık sağlayabilecek ve IGBT çıkışında maksimum kullanılabilir gücü verebilecek soğutma sistemini tasarlamaktır. Bu çalışmaya, IGBT kullanılan kontrol sistemlerinden Semikron firmasına ait sistem incelenerek başlanmıştır. Bu sistemin soğutma bloğunun şeffaf bir malzeme olan “pleksi glass” dan akış testlerinin yapılabilmesine olanak sağlayan bir prototipi yapılmıştır. Yapılan CFD analizleri ve testleri sonucunda yeni bir soğutma bloğu tasarlanmıştır. Tasarlanan yeni soğutma sistemi, DC fırçasız elektrik motor sürücüsünde IGBT modüllerinin altında kullanılmıştır. Isıl analizler, Fluent programında enerji denkleminin çözdürülmesi ile yapılmıştır. Isıl testler, elektrik motorunun dinamometre ile yüklenmesini ve sürücü ile elektrik motorunun kontrolünün yapılmasını içermektedir. Soğutma bloğu üzerinden NTC termistörler ile su giriş ve çıkışında termoelemanlar ile sıcaklık ölçümü yapılmıştır. Çalışmanın her iki test aşaması, akış analiz sonuçları ve ısıl analiz sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Çalışma sonunda, uygulamaya yönelik tasarlanan soğutma bloğu; Cad tasarımı, prototip üretimi, akış testleri ve ısıl testler sonucunda hibrid elektrikli araç içersinde DC fırçasız sürekli mıknatıslı elektrik motor sürücüsünün soğutma bloğu olarak IGBT modüllerinin altında kullanılmıştır.The efficient and reliable operation of IGBTs depends on the removal of the generated heat by said devices. In numerous applications the design of the thermal system limits the maximum power output of the entire module. Therefore it is the general desire and the aim of this work to design a cooling system that will allow maximum IGBT output power while keeping the interior temperature at acceptable levels. In the first part of this work an IGBT-based control system, namely Semikron s system, has been examined. A prototype of the cooling block of Semikron s system has been constructed by using the transparent plexiglass to enable the conduction of flow tests. Following the CFD analyses a new IGBT cooling block was designed. The newly-designed cooling system was placed under the brushless electric motor driver of the IGBT modules. The heat transfer analysis has been accomplished by solving the energy equation in Fluent. The thermal tests consisted of loading the electric motor on a dynamometer, and controlling the electric motor by using its driver. The temperature measurements have been performed on the cooling block, water inlet and outlet using an NTC. The two test stages of the work have been compared with the flow- and heat analysis results. Finally, following the CAD design, prototype production, flow tests and thermal analysis, the application-friendly designed cooling block has been installed under the IGBTs to ensure proper cooling of the DC brushless continuously magnetized electric motor driver of the hybrid vehicle.Yüksek LisansM.Sc

Anestezistlerin Görevleri Ve Anestezi Uygulamaları Konusundaki Farkındalık, Kaygı Ve Beklentilerinin Değerlendirilmesi

ABSTRACT Duties of Anesthetists and Assessment of Awareness, Concerns and Expectations on Anesthesia Practices Determining the level of knowledge of the society about the anesthesia practices and the duties of anesthetists, determining the causes of anxiety are important for establishing a healthy relationship between the patient and the anesthesiologist and determining the duties assigned to the anesthesiologist on this subject. In this study, it was aimed to evaluate the knowledge levels of patient and/or relatives about anesthesia practices and anesthesiologists and to determine the cause of anxiety if any, by the questionnaire conducted preoperatively in patients and/or relatives who were planned for elective surgery. 400 patients and/or relatives between the ages of 18 and 85 years who were scheduled to undergo elective surgery at Hacettepe University Hospital, or who referred to anesthesia policlinic for preoperative anesthesia evaluation or who underwent preoperative anesthesia evaluation at bedside, between March 2017 and October 2017, were included. As a result of the study, the patient / patient relatives were found to have a lack of knowledge about anesthesia applications, anesthetists and duties of anesthetists and it was determined that the level of knowledge increased with education level, but not changed by gender and previous experience of anesthesia. It is thought that the patients should be informed adequately in the preoperative period by the anesthesiologists, and the informative auxiliary materials such as brochures, booklets, video or audio tapes should be used. In addition, it is concluded that, in order to raise public awareness about anesthesia, establishing the health policies countrywide is necessary and taking the advantage of the communication tools such as television and internet is possible. Key Words: Anesthesia, survey, level of knowledgeTABLOLAR DİZİNİ Sayfa no Tablo 1. Demografik özelikler 12 Tablo 2. Hasta/hasta yakınlarının ameliyat olma ve ameliyat tiplerine göre dağılımı 13 Tablo 3. Hasta/hasta yakınlarının anestezistler konusundaki bilgi düzeyleri 14 Tablo 4. Hasta/hasta yakınlarının anestezi bildirim formu konusundaki görüşleri ve anestezi hakkındaki bilgi edinme yöntemleri 15 Tablo 5. Hasta/hasta yakınlarının anestezi öncesi açlıkla ilgili bilgi düzeyleri 16 Tablo 6. Hasta/hasta yakınlarının anestezi uygulama yöntemleri konusundaki bilgi düzeyleri 17 Tablo 7. Hasta/hasta yakınlarının anestezistlerin görevleri konusundaki bilgi düzeyleri 18 Tablo 8. Hasta/hasta yakınlarının anestezi konusundaki korkuları 19 Tablo 9. Hasta/hasta yakınlarının ameliyat sonrası ağrı konusundaki görüşleri 20 Tablo 10. Eğitim düzeyine göre hasta/hasta yakınlarının anestezi bildirim formu konusundaki görüşleri ve anestezi hakkında bilgi edinme yöntemleri 21 Tablo 11. Eğitim düzeyine göre hasta/hasta yakınlarının anestezi ile ilgili bilgi düzeyleri 22 Tablo 12. Eğitim düzeyine göre hasta/hasta yakınlarının anestezi öncesi açlıkla ile ilgili bilgi düzeyleri 23 Tablo 13. Eğitim düzeyine göre hasta/hasta yakınlarının anestezistler konusundaki bilgi düzeyleri 24 Tablo 14. Eğitim düzeyine göre hasta/hasta yakınlarının anestezi uygulama yöntemleri konusundaki bilgi düzeyleri 25 Tablo 15. Eğitim düzeyine göre hasta/hasta yakınlarının anestezistlerin ameliyat sürecindeki görevleri konusunda bilgi düzeyleri 26 Tablo 16. Eğitim düzeyine göre hasta/hasta yakınlarının anestezistlerin ameliyathane dışındaki görevleri konusunda bilgi düzeyleri 27 Tablo 17. Eğitim düzeyine göre hasta/hasta yakınlarının anestezi konusundaki korkuları 28 Tablo 18. Daha önce ameliyat olup olmama durumuna göre hasta/hasta yakınlarının anestezistler konusundaki bilgi düzeyleri 29 Tablo 19. Daha önce ameliyat olup olmama durumuna göre hasta/hasta yakınlarının anestezi uygulama yöntemleri konusundaki bilgi düzeyleri 30 Tablo 20. Daha önce ameliyat olup olmama durumuna göre hasta/hasta yakınlarının anestezistlerin görevleri konusundaki bilgi düzeyleri 31 Tablo 21. Daha önce ameliyat olup olmama açısından hasta/ hasta yakınlarının anestezi konusundaki korkuları ve ameliyat sonrası ağrı konusundaki görüşleri 33 Tablo 22. Daha önce ameliyat olan hasta/hasta yakınlarında geçirilmiş ameliyatın büyüklüğüne göre anestezistler konusundaki bilgi düzeyleri 34 Tablo 23. Daha önce ameliyat olan hasta/hasta yakınlarında geçirilmiş ameliyatın büyüklüğüne göre anestezi uygulama yöntemleri konusundaki bilgi düzeyleri 35 Tablo 24. Daha önce ameliyat olan hasta/hasta yakınlarında geçirilmiş ameliyatın büyüklüğüne göre anestezistlerin görevleri konusundaki bilgi düzeyleri 36 Tablo 25. Daha önce ameliyat olan hasta/hasta yakınlarında geçirilmiş ameliyatın büyüklüğüne göre anestezi konusundaki korkuları 37 Tablo 26. Daha önce ameliyat olan hasta/hasta yakınlarında geçirilmiş ameliyatın büyüklüğüne göre ameliyat sonrası ağrı konusunda korkuları 37ÖZET Anestezistlerin Görevleri ve Anestezi Uygulamaları Konusundaki Farkındalık, Kaygı ve Beklentilerinin Değerlendirilmesi Toplumun anestezi uygulamaları ve anestezistlerin görevleri konusundaki bilgi düzeylerinin belirlenmesi, endişe nedenlerinin saptanması hastalar ve anesteziyologlar arasında sağlıklı bir ilişki kurulması ve bu konuda anesteziyologlara düşen görevlerin belirlenmesi açısından önemlidir. Bu çalışmada; elektif cerrahi planlanan hasta ve/veya hasta yakınlarına preoperatif dönemde uygulanan anket ile hasta ve/veya hasta yakınlarının anestezi uygulamaları ve anestezistler konusundaki bilgi düzeylerini değerlendirmek, varsa endişe nedenlerini belirlemek amaçlandı. Mart 2017- Ekim 2017 tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’ nde elektif cerrahi operasyon planlanan, preoperatif anestezi değerlendirmesi için anestezi polikliniğine başvuran veya yatak başında preoperatif anestezi değerlendirmesi yapılan 18- 85 yaş arasındaki, Türkçe bilen 400 hasta ve/veya hasta yakını dahil edildi. Çalışmanın sonucunda hasta/hasta yakınlarının anestezi uygulamaları, anestezistler ve anestezistlerin görevleri konusunda bilgi düzeylerinin eksik olduğu, bilgi düzeylerinin eğitim seviyesiyle arttığı, ancak cinsiyet ve önceki anestezi deneyimleriyle değişmediği saptanmıştır. Anesteziyologların hastaları preoperatif dönemde yeterli düzeyde bilgilendirmesi gerektiği, bilgilendirme amaçlı broşür, kitapçık, video veya ses kasetleri gibi yardımcı ögelerin kullanılabileceği düşünülmektedir. Ayrıca toplumu anestezi konusunda bilinçlendirmek için ülke genelinde sağlık politikaları oluşturulması gerektiği ve bu konuda televizyon, internet gibi iletişim araçlarından faydalanılabileceği sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Anestezi, anket, bilgi düzey

Asi Nehri' nde yaşayan Karabalığın (Clarias gariepinus Burchell, 1822) mide içerikleri

Natural food items of catfish (Clarias gariepinus Burchell, 1822) were investigated in the River Asi from September 1996 to October 1998. Analyses of stomach contents showed that the catfish feed basically on Arthropoda, mostly Diptera larvae, and on plant materials to a considerable extent. A successful filter feeding was observed, especially during the summer period.Natural food items of catfish (Clarias gariepinus Burchell, 1822) were investigated in the River Asi from September 1996 to October 1998. Analyses of stomach contents showed that the catfish feed basically on Arthropoda, mostly Diptera larvae, and on plant materials to a considerable extent. A successful filter feeding was observed, especially during the summer period

Asi Nehri’nde Yaflayan Karabal›¤›n (Clarias gariepinus Burchell, 1822) Mide ‹çerikleri

Natural food items of catfish (Clarias gariepinus Burchell, 1822) were investigated in the River Asi from September 1996 to October 1998. Analyses of stomach contents showed that the catfish feed basically on Arthropoda, mostly Diptera larvae, and on plant materials to a considerable extent. A successful filter feeding was observed, especially during the summer period.Asi Nehri'nde yaşayan karabalığın (Clarias gariepinus Burchell, 1822) doğal besinleri, Eylül 1996 - Ekim 1998 ayları arasında belirlendi. Analiz sonuçlan bu balığın çoğunlukla Diptera larvası olmak üzere Arthropoda ile beslendiğini, bitkisel materyalin de çok fazla tüketildiğini gösterdi. Karabalığın başarılı bir şekilde filtrasyonla, özellikle yaz aylarında daha çok beslendikleri gözlendi

Asi Nehri’nde Yaflayan Karabal›k (Clarias gariepinus Burchell, 1822)’›n Baz› Üreme Özellikleri

A total of 523 C. gariepinus caught in the River Asi were surveyed from October, 1996 to September, 1998 to find out the age distribution throughout the population that varied between 0+ and 5 years of age, with the one year age group observed to be dominant in number. Findings also showed that both sexes started to reach maturity at the age of 1, and all the fishes examined had become mature by the end of the second year. The average diameter of ripened eggs was 1.41 – 1.66 mm. They spawned in a period from May to August when the water temperature ranged between 21°C and 30°C. The fecundity observed was related more linearly than exponentially to fish weight, and was formulated by the equation: F = 84.391 W – 31454. Fecundity varied from 4,483 to 336,157 eggs per female.Ekim 1996 -Eylül 1998 tarihleri arasında Asi Nehri'nden yakalanan toplam 523 C. gariepinus incelenmiştir. Populasyonun yaş dağılımı 0+ ile 5 yaşlan arasında değişmekte olup, 1 yaşımdaki bireylerin dominant olduğu belirlenmiştir. Dişi ve erkeklerin 1 yaşında eşeysel olgunluğa erişmeye başladıkları, 2 yaşında tüm populasyonun olgunlaştığı saptanmıştır. Olgunluğa erişmiş yumurtaların ortalama çapı 1.41 - 1.66 olarak belirlenmiştir. Üreme mevsiminin su sıcaklığının 21 °C - 30 °C olduğu Mayıs - Ağustos ayları arasında gerçekleştiği belirlenmiştir. Balık ağırlığı ile yumurta verimi arasında, üssel ilişkiye göre doğrusal ilişki daha anlamlı bulunmuş ve F = 84.391W - 3145.4 olarak formule edilmiştir. Yumurta verimi 4483 - 336157 yumurta/dişi olarak hesaplanmıştır

Asi Nehri' nde yaşayan Karabalık (Clarias gariepinus Burchell, 1822)' ın bazı üreme özellikleri

A total of 523 C. gariepinus caught in the River Asi were surveyed from October, 1996 to September, 1998 to find out the age distribution throughout the population that varied between 0+ and 5 years of age, with the one year age group observed to be dominant in number. Findings also showed that both sexes started to reach maturity at the age of 1, and all the fishes examined had become mature by the end of the second year. The average diameter of ripened eggs was 1.41 - 1.66 mm. They spawned in a period from May to August when the water temperature ranged between 21°C and 30°C. The fecundity observed was related more linearly than exponentially to fish weight, and was formulated by the equation: F = 84.391 W - 31454. Fecundity varied from 4,483 to 336,157 eggs per female.A total of 523 C. gariepinus caught in the River Asi were surveyed from October, 1996 to September, 1998 to find out the age distribution throughout the population that varied between 0+ and 5 years of age, with the one year age group observed to be dominant in number. Findings also showed that both sexes started to reach maturity at the age of 1, and all the fishes examined had become mature by the end of the second year. The average diameter of ripened eggs was 1.41 - 1.66 mm. They spawned in a period from May to August when the water temperature ranged between 21°C and 30°C. The fecundity observed was related more linearly than exponentially to fish weight, and was formulated by the equation: F = 84.391 W - 31454. Fecundity varied from 4,483 to 336,157 eggs per female

Serum uric acid as a surrogate marker of favorable response to bevacizumab treatment in patients with metastatic colon cancer

WOS: 000385182500005PubMed ID: 26781472Bevacizumab is a monoclonal antibody which is a vascular endothelial growth factor inhibitor. It obscures vascularization of tumor tissue and damages intratumoral microcirculation. The damaged intratumoral microcirculation leads to tissue hypoxia and results in increase of uric acid level. The main aim of our study was to investigate the relationship between uric acid change and response to bevacizumab therapy. This study included a total of 158 patients with metastatic colorectal cancer who had received bevacizumab therapy. The number of male patients was 100 (63.3 %) while female patients number was 58 (37.7 %). The median age was 61 (29-83). There was relationship between increase of uric acid level of third month uric acid level and stable disease (p < 0.001). There was a significant overall survival increased in the group with increased uric acid level (p < 0.001). The decline of CEA level was related to uric acid level (p < 0.022). In conclusion, this study is the first showing significant increases of serum uric acid in patients with metastatic colorectal cancer who favorably responded to chemotherapy with bevacizumab. But further studies are justified to test whether monitoring uric acid levels might predict clinical outcomes of patients with metastatic colorectal cancer

Comparative Study of the Functional and Clinical Outcomes of Two Different Rotator Cuff Repair Techniques: Suture Anchor versus Transosseous Sharc-FT

Aim: The aim of the present study was to compare the functional and clinical outcomes of suture anchor andtransosseous Sharc-FT fixation options in mini-open repair of rotator cuff tears.Material and Methods: Between January 2010 and July 2016, 60 patients were operated on in the Orthopedics andTraumatology Clinics of Duzce University Hospital and Duzce State Hospital. Thirty patients in whom repair wasperformed with suture anchor (Group 1) and 30 patients in whom repair was performed with Transosseous Sharc-FT®(Group 2) were compared. Preoperative and postoperative shoulder ranges of motion, the visual analog scale scores,constant shoulder scores, Oxford shoulder scores, and Q-DASH shoulder scores were evaluated in Group 1 and Group 2patients.Results: A total of 62% of the participants were male and 38% were female. Gender distribution was homogeneous inboth groups (P=0.426). The mean age of the subjects was 57.35 ± 8.69 (41-78) years. No significant difference wasnoted between the groups in terms of mean age (P=0.232). On the basis of the post-hoc test results, the postoperativeconstant score was significantly higher in Group 2 compared with that in Group 1 (P<0.001).Conclusion: Rotator cuff repair using transosseous Sharc-FT fixation material provides tighter stability compared withsuture anchor and has superior functional, radiological, and pain scores. Furthermore, early rehabilitation is anotheradvantage of using Transosseous Sharc-FT in patients who prefer undergoing rotator cuff repair over other fixationoptions.Amaç: Bu çalışmada, rotator manşet yırtıklarında sütür ankor ve transosseöz sharc-FT fiksasyon seçeneklerinin miniaçık onarımının fonksiyonel ve klinik sonuçlarını karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Ocak 2010 - Temmuz 2016 arasında Düzce Üniversitesi Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde ve Düzce Devlet Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde Ocak 2010 - Temmuz 2016 tarihleri arasında 60 hasta ameliyat edildi. 30 hasta sütür ankor (grup 1) ile tamir edilen ve 30 Transosseöz Sharc -FT® (grup 2) ile ameliyat edilen hastalar karşılaştırıldı. Preoperatif ve postoperatif omuz hareket açıklığı, VAS skoru, Constant omuz skoru, Oxford omuz skoru ve Q-DASH omuz skoru grup 1 ve 2 hastada değerlendirildi. Bulgular: Katılımcıların %62’si erkek, %38'si kadındı. Gruplara göre cinsiyet dağılımı homojendi (P=0,426). Deneklerin yaş ortalaması 57,35 ± 8,69 (41-78) idi. Gruplar arasında yaş ortalaması açısından anlamlı fark yoktu (P=0,232). Post-hoc testine göre, ameliyat sonrası Constant skoru Grup 2'de Grup 1'den anlamlı olarak yüksek bulundu (P<0,001). Sonuç: Transosseöz Sharc-FT fiksasyon malzemesi ile rotator manşet onarımının, sütür ankor’a göre sıkı stabilite sağladığı ve üstün fonksiyonel, radyolojik ve ağrı skorlarına sahip olduğu sonucuna vardık. Ayrıca, erken rehabilitasyonun Transosseöz Sharc-FT kullanılarak diğer tespit seçeneklerine göre rotator manşet onarımı geçiren hastalar için bir avantaj olduğu sonucuna vardık

Heavy Metal Levels and Mineral Nutrient Status of Natural Walnut (Juglans regia L.) Populations in Kyrgyzstan: Nutritional Values of Kernels

In this study, mineral nutrient and heavy metal (Al, Ca, Cd, Cu, Fe, K, Mg, Mn, Na, Ni, Pb, and Zn) contents of the walnut kernels and their co-located soil samples collected from the four different zones of natural walnut forests (Sary-Chelek, Arslanbap, and Kara-Alma in Jalal-Abad Region and Kara-Shoro in Osh Region) in Kyrgyzstan were investigated. The highest concentrations for all elements determined in the soilsamples were observed in the Sary-Chelek zone whereas the Arslanbap zone was found to be having the lowest concentrations except Fe and Zn. The highest concentrations in the kernels of walnut samples were found to be in the Sary-Chelek zone for Ca, Fe, K, Mg, and Zn; in the Kara-Shoro zone for Cu; in the Arslanbap zone for Mn; and in the Kara-Alma zone for Na whereas the lowest concentrations were found to be in the Arslanbap zone for Ca, Fe, K, Mg, Na, and Zn and in the Sary-Chelek zone for Cu and Mn, respectively. Also, the levels of Al, Cd, Ni, and Pb in kernel samples could not be detected by ICP-OES because their levels were lower than the threshold detection point (10g.kg(-1)). Additionally, our data indicated that the walnut kernels from Kyrgyzstan have higher values for RDA (recommended daily allowances) in comparison with the walnut kernels from other countries.Kyrgyz-Turkish Manas University [BAP-2013-FEB-02]This work was supported by Kyrgyz-Turkish Manas University, Grant number BAP-2013-FEB-02.WOS:0004646089000292-s2.0-85052641281PubMed: 3014666