186 research outputs found

    Ottoman Pariod Tarsus Waqfs

    Get PDF
    Bu makalede Osmanlı döneminde Tarsus’ta kurulan vakıfl ar ile bunların genel özellikleri ele alınmaktadır. Tarsus’ta kurulan bu vakıfl arın konusu olan mevkûfatın ve müessesât-ı hayriyenin neler olduğu ortaya koyularak sosyal, dinî ve eğitim hayatına katkıları üzerinde durulmuştur. Ayrıca bu vakıfl arın Osmanlı kültür ve medeniyetindeki yeri vurgulanmaya çalışılmıştır. Diğer yandan bazı vakıfl arın da genel durumu, gelir ve giderleri tablolarla belirtilmiştir

    The Adaptation of Children's Knowledge of Abuse Questionnaire-Revised (CKAQ-R) to Turkish: Validity and reliability study

    Get PDF
    The purpose of this study is to investigate the psychometric properties of the Turkish form of Children’s Knowledge of Abuse Questionnaire revised by Tutty (1997). The sample of the study was composed of 476 female (47.4%) and 528 male (52.6%) students who were enrolled in primary and secondary schools. The construct validity was analyzed using the Confirmatory Factor Analysis (CFA) and Similar Scale Validity methods. The CFA results indicated that the Bad Touch sub-scale was composed of 22 items, and the Good Touch sub-scale was composed of 8 items, which formed a 30-item questionnaire. The model which was tested based on the results was found to have very good fit indices, and the dimensions obtained fit the original form of the questionnaire. The Spearman rank correlation coefficient between the questionnaire and the Good Touch Bad Touch Scale (Çeçen and Kaf Hasırcı, 2013) used for Similar Scale Validity was found .62 (p<.001). Reliability analysis indicated the KR-21 coefficient as .74. The results showed that the Children's Knowledge of Abuse Questionnaire was a valid and reliable tool for measuring children’s knowledge about sexual abuse.The purpose of this study is to investigate the psychometric properties of the Turkish form of Children’s Knowledge of Abuse Questionnaire revised by Tutty (1997). The sample of the study was composed of 476 female (47.4%) and 528 male (52.6%) students who were enrolled in primary and secondary schools. The construct validity was analyzed using the Confirmatory Factor Analysis (CFA) and Similar Scale Validity methods. The CFA results indicated that the Bad Touch sub-scale was composed of 22 items, and the Good Touch sub-scale was composed of 8 items, which formed a 30-item questionnaire. The model which was tested based on the results was found to have very good fit indices, and the dimensions obtained fit the original form of the questionnaire. The Spearman rank correlation coefficient between the questionnaire and the Good Touch Bad Touch Scale (Çeçen and Kaf Hasırcı, 2013) used for Similar Scale Validity was found .62 (p<.001). Reliability analysis indicated the KR-21 coefficient as .74. The results showed that the Children's Knowledge of Abuse Questionnaire was a valid and reliable tool for measuring children’s knowledge about sexual abuse

    Vi-XFST : a visual interface for xerox finite-state toolkit

    Get PDF
    This thesis presents a management model and integrated development environment software for finite-state network projects using Xerox Finite-State Toolkit (XFST). XFST is a popular command line tool to construct finite-states networks, used in natural language processing research. However, XFST lacks various sophisticated management features to help the development phase of large projects where there are hundreds of finite-state definitions. In this thesis, we introduce a new approach to XFST finite-state development: The source files are handled in a visual workspace associated with a project, and the project is developed step by step interactively by the user just like contemporary software development projects. Vi-XFST, the software we have created for our development model, includes automatic dependency tracking, source file management, visual regular expression construction, definition management and network testing features. With Vi-XFST, a textual file editing is replaced with a project-building concept similar to modern software development tools. The benefits of adopting an integrated development environment designed for finite-state development include productivity gains by substantial reduced time for debug and management. The visual features of Vi-XFST enable viewing complex networks at different levels of detail and make even large projects manageable and comprehensible

    Kitle İletişim Hukuku Bağlamında İslamofobik Yayınlar

    Get PDF
    İletişim ve ifade özgürlüğü temel insan hakları kapsamında yer almaktadır. Ancak bu hakların kullanımında hukuki sınırların gözetilmesi gerekir. Bu hukuki sınırları kitle iletişim hukuku belirler. Kitle iletişimin bir tezahürü olan medya çoğu zaman siyasi iktidarların, kendi dünya görüşlerini empoze edebilmek ve insanları yaptıkları faaliyetlerin doğruluğuna inandırmak için kullandıkları en önemli enstrüman olmaktadır. Yine mеdyа, Bаtılı toplumlardaki İslаm vе Müslümаn аlgısındа vе İslаmofobinin oluşumundа son dеrеcе еtkilidir. Özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra artan bir şekilde devam eden İslamofobik yayınlar kitle iletişim hukuku bağlamında ele alınmalıdır. Zira kitle iletişim araçları vasıtasıyla İslаmofobi özеlindе Müslümаnlаrа yönеlik yаpılаn yаnlış ve kаsıtlı hаbеrlеr, söz konusu anlayışın batı toplumlаrının kolеktif bilinçlеrinе sаğlаm bir şеkildе yеrlеştirilmеsi noktаsındа еtkin bir mаnipülаtif fonksiyon icrа еtmеktеdir. Bu makalede kitle iletişim hukuku ve İslamofobik yayınlar konuları kısaca ele alındıktan sonra uluslararası boyutuyla İslamofobik yayınların kitle iletişim hukuku bağlamında bir değerlendirmesi yapılmıştır. Ulusal mevzuat çalışmanın dışında bırakılmış, sadece belli başlı uluslararası anlaşmalar dikkate alınarak söz konusu yayınların hukuki konumu analitik bir yöntemle ortaya konulmuştur

    Osmanlı İslâmcılık Düşüncesinde İki Öncü İsim: Muhammed Abduh ve Mehmet Âkif

    Get PDF
    Hz. Peygamber’in Medine’de belirlediği ve vahye dayanan, akla güvenen ve ilimle gelişen medeniyet düşüncesinden uzaklaşan Müslümanlar, Batı karşısında, medeniyet alanında çağın gereklerine uygun düşünceler üretemeyince geriye düşmüştür. İslâm Medeniyetinin lokomotifi durumunda olan Osmanlı Devleti de değişen dünyaya göre kendini yenile(ye)meyince gerileme kaçınılmaz olmuştur. Geniş anlamda İslâm dünyasının dar anlamda ise Osmanlının bu durumuna dur demek ve tekrar ikbal günlerine ulaşması gayesiyle birtakım düşünce adamları büyük çabalar sarf etmeye başlamışlardır. Özellikle 19. yüzyılda İslâm coğrafyasının muhtelif bölgelerinde ortaya çıkan fikir adamları İslâm dünyasının ve Osmanlının kurtuluşu için bazı çözüm önerileri sunmuşlardır. Osmanlı’nın ve İslâm dünyasının kurtuluşu için ilk olarak 1870’lerde İslâmcılıkla başlayan düşünce akımları, Osmanlıcılık, Türkçülük, Batıcılık ve İttihad-ı İslâm’la devam etmiştir. 19. yüzyılda söz konusu düşünce akımlarının öncüleri olarak Cemaleddin Efgânî Muhammed Abduh, Tunuslu Hayreddin Paşa, Emir Şekip Arslan, Said Halim Paşa, Bediüzzaman Said Nursi, Eşref Edib ve Mehmet Âkif gibi dönemin fikir ve siyaset adamları ön plana çıkmıştır. Özellikle İslâmcılık ile bunun daha geniş ve birleştirici yönü olan İttihad-ı İslâm düşünceleri Osmanlı düşünce ve siyaset dünyasında büyük yer tutmuştur. İslâmcılık 19. ve 20. yüzyılda inanç, ibadet, ahlak başta olmak üzere hayatın her alanında İslâm’ı çağdaş yorumlarla hayata hâkim kılmayı hedeflemiştir. Yapılacak çalışmalar sonucunda da İslâm dünyasını Batı’nın sömürüsünden, sahih İslâmî geleneği yok eden modernizmin etkilerinden, esaretten, taklitten, hurafelerden kurtararak, medenileştirmeyi ve yeniden uygulanabilir bir düşünce dünyası kurmayı amaç edinmiştir. Bu doğrultuda siyasî, ilmî ve fikrî çalışmaları önceleyen söz konusu akımın öncüleri birçok teklif ve çözümler ortaya koymuşlardır. Ancak Osmanlı Devleti’nin kurumlarının çağın gerisinde kalması, kendisini yenileyememesi ve bünyesinde bulunan milletlerde ortaya çıkan bağımsızlık düşüncesi, yapılan çalışmaların akamete uğramasına engel olamamıştır. İslam dünyasının kurtuluşu için çok sayıda düşünce adamı, bu uğurda fikirlerini ortaya koymuşlardır. Bunlar arasında İslâmcılık/İttihâd-ı İslâm fikrine sahip olan Mısır coğrafyasında doğan ve Batıyı iyi tanıyan Muhammed Abduh hayatı boyunca İslâm’ın ve Müslümanların yücelmesi, Batı’nın etkisinden kurtulması için çalışmıştır. Anadolu coğrafyasında ise Mehmet Âkif Muhammed Abduh’un takipçisi olmuş ve yaşadığı Meşrutiyet, İttihad ve Terakki ile Cumhuriyet dönemlerinde İttihâd-ı İslam’la ilgili düşüncelerinden taviz vermemiştir. Bu iki şahsiyetin dinî, siyasî, sosyal ve özellikle kültürel alandaki çalışmalarıyla İslâmcılık/İttihâd-ı İslâm düşüncesinin ortaya çıkması, sistemleşmesi ve devam etmesi hususunda yaptıkları çabaların iyi bilinmesi gerekmektedir. Bu vesile ile çalışmamızda İslâmcılık ve buna eklenen İttihad-ı İslâm akımı içerisinde İslâm coğrafyasının Mısır havzasında yetişen ve Batı’yı iyi tanıyan Muhammed Abduh ile Anadolu ve Balkanlar havzasında yetişen Mehmet Âkif’in görüşlerini mukayeseli olarak ortaya koymaya çalışacağız

    Ni-B akımsız kaplamalarda bor konsantrasyonunun optimizasyonu

    Get PDF
    06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Bu çalışmamızda, savunma sanayiinde önemli bir yeri olan akımsız nikel-bor kaplamanın altlık malzeme olarak seçilen St-37 yumuşak çelik (St - 37 DIN 17100) malzeme üzerine otokatalitik kimyasal indirgeme yöntemiyle indirgeyici madde olarak NaBH4 kullanılarak farklı NaBH4 konsantrasyonlarında biriktirilmesi, kaplama numunelerinin kesit ve yüzey görüntüleri, sertlikleri, mikroyapıları ve 400 oC'da 2 saat uygulanan ısıl işlemin ve NaBH4 konsantrasyonunun bu özelliklere etkisi ayrıca ısıl işlem uygulanmış numunelere uygulanan aşınma testinde NaBH4 konsantrasyonunun aşınma davranışına etkisi incelenmiştir. Isıl işlemsiz halde akımsız nikel-bor kaplamaların amorf ve kristalin bölgelerin karışımından oluştuğu, yüzeylerinden uniform, porozitesiz ve tipik karnabahar-vari bir görünüm sergilediği, kesit görüntülerinden ise kaplamaların yine porozitesiz, üniform kaplama kalınlığına sahip oldukları ve kesitte kolonsal ve dendiritik yapının birlikte büyüdüğü görülmüştür. Artan NaBH4 konsantrasyonu ile mikroyapıdaki amorf bölgelerin konsantrasyonunun arttığı, yüzey ve kesit görüntülerinde ise mikroyapıdaki tanelerin boyutu azalmış ve daha sık ve homojen bir tane dağılımı görülmüştür, kaplama kalınlığı 1,4 g/L NaBH4 konsantrasyona kadar artmış ondan sonra azalma eğilimi göstermiştir ısıl işlem, kaplama kalınlığında bariz bir değişim göstermemiştir. Isıl işlemle birlikte kaplama yapısında meydana gelen kristalizasyon ve artan NaBH4 konsantrasyonyla kaplama bünyesine dahil olan bor içeriğindeki artış sertlik değerlerinde artış sağlamıştır. Akımsız nikel-bor kaplamalarının aşınma testleri incelendiğinde, artan NaBH4 konsantrasyonuyla aşınma sonrası meydana gelen aşınma izi genişliğinde azalma görülmüş, dolayısıyla spesifik aşınma hızları da buna bağlı olarak azalmıştır, spesifik aşınma hızlarındaki azalma, kaplamaların sertliklerinde meydana gelen artışla ilgili olup en iyi aşınma direnci 2,6 g/L NaBH4 konsantrasyonlu kaplama banyosunda elde edilmiştir. Aşınma sonrası her bir numunedeki SEM mikrografları incelendiğinde 0,8 g/L NaBH4 konsantrasyonlu banyoda gerçekleştirilen kaplama numunesinde kaplamadaki nikel ve karşıt malzemedeki demir atomları arasındaki çözünürlük nedeniyle bir adhezyon (tutunma) un yanında kayma yönü boyunca ince kanalların oluşumu gözlenirken, diğer numunelerde belirgin bir adhezyon gözlenmeyip kayma yönü boyunca oluşan ince kanallar daha net bir şekilde ortaya çıkmıştır.important place in the defence industry on St-37 mild stell chosen as a substrate material with the autocatalytic chemical reductin method by using NaBH4 as a reduging agent with different NaBH4 concentrations, cross-sections and surface images of the coating samples, their hardness, microstructures, the effects of heat treatment applied at 400 oC and 2 hours and NaBH4 concentration on these properties and in addition, the effect of NaBH4 concentration on the wear behaviour was investigated in the wear test applied to heat treated samples. It was observed that in the coated state, electroless nickel-boron coatings consist of a mixture of amorphous and crystalline regions, uniform, without porosity and typical cauliflower-like appearance, whereas, the cross-sectional images, have a without porosity, uniform coating thickness and columnar and dendritic structure grow together. The concentration of amorphous regions in the microstructure increased with increasing NaBH4 concentration, and in the surface images and cross-sections, the size of grains in the microstructure decreased and a more frequent and homogenous grain distribution was observed. The thicknesses of the coating increased up to 1,4 g/L NaBH4 concentration and showed a tendency to decrease after this concentration. The heat treatment did not show a significant change in the thicknesses of the coatings. Crystallization in coating structure with heat treatment and the incrase in boron content which is included in the coating structure with increasing NaBH4 concentration increased the hardness values. When the wear tests of the electroless nickel-boron coatings were examined, the specific wear rates were decreased due to the decrease in the wear trace width after the wear depending on NaBH4 concentration. When the SEM micrographs in each sample were examined, an adhesion due to the solubility between the nickel atoms in the coating and the iron atoms in the counter materials and furthermore, the formation of thin grooves along the sliding direction observed, whereas in the other samples, no clear adhesion was observed, but thin grooves formed along the sliding direction appeared more clearly

    Peace in the Main Sources of Islam and Islamic History

    Get PDF
    Barış dini olan İslam, XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özellikle de soğuk savaş döneminin bitmesinden sonra savaş dini olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Günümüzde iletişim araçlarını elinde bulunduran birtakım güçler, lokal bazı olayları genelleştirerek “İslamî terör” adı altında İslam’ı savaş dini olarak göstermek için algı operasyonu yapmaya çalışmaktadırlar. Küresel ölçekte ifrata kaçan bir avuç Müslüman’ın şiddet hareketleri bütün Müslümanlara atfedilmektedir. Bilimselliği temel ilke kabul edenlerin, İslam dini hakkında kanaat sahibi olabilmeleri için onun, kutsal metinlerine göz atması gerekmektedir. Bunların başında da İslam’ın kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim ile peygamberinin hayatını incelemek, onun bu konulardaki görüşlerine ve uygulamalarına bakmak büyük önem arz etmektedir. Müslümanların, uluslar arası toplumdaki görsel, sözlü ve yazılı medya tarafından İslam ve Müslümanlar hakkında oluşturulan yanlış algı ve imajın düzeltilmesi için aynı iletişim araçlarıyla doğruları ortaya koyarak bunları düzeltmesi gerekmektedir. Bu çalışmada söz konusu suçlamalara İslam’ın temel kaynakları, Hz. Peygamber’in uygulamaları ve İslam âlimlerinin barışa yönelik görüşleriyle cevap verilmeye çalışılmıştır.Islam, religion of peace, has been portrayed as a religion of war after the cold war, especially after the second half of the XX. Century. Today, powers who hold media and communication toolsportrait Islam as a religion of war and terror by using and generalizing some small and local incidents. Some extremist actions of small number of Muslims cannot represent the whole Muslims around the world. Those who accept scientific way as a base for true knowledge should gain the true knowledge and sense about Islam directly from its religious texts. The most important step to do that is analyzing the Qur’an, which is the main source of Islam, studying the life of the Prophet (pbuh) and analyzing his words and actions. It is an obligation for Muslims to use the media in all sorts to change this negative perception to a positive one. At this paper, it is tried to answer to those kinds of allegations by utilizing the main source of Islam, practices of the Prophet and views of Muslim scholars about peace in Islam

    Development of a simple sequence repeat (SSR) marker set to fingerprint local and modern potato varieties grown in central Anatolian Plateau in Turkey

    Get PDF
    Most of the potato cultivars grown in Turkey are of foreign origin and there are some local landrace varieties. Tuber seeds of most of these varieties are not produced and distributed in an organized way and many disputes appear as to the identity of the cultivar. An efficient variety identification system is required to solve these problems. In the present study, 16 selected good quality simple sequence repeat (SSR) markers were evaluated in a total of 15 varieties, six of which were local landraces and nine were modern genotypes. Landraces were Baçiftlik Beyazi, Aleddiyan Sarisi, Aleddiyan Beyazi, Aybasti Beyazi, Aybasti Sarisi and Gölköy. Modern varieties were Marfona, Agria, Hermes, Cosmos, Burren, Milva, Agata, Latona and Slaney. Fifteen of the used 16 markers were polymorphic on used cultivars. Markers had one to six band configurations on each genotype (average 3.69). Diversity index values of the markers varied from 0 to 0.720 (average 0.528). Marker data showed that three of the six potato landrace varieties with different local names were essentially the same. Using a set of five SSR markers, all cultivars tested could be easily identified, proving the power of SSR markers as fast and reliable tools for genetic fingerprinting purposes.Keywords: Diversity, microsatellite markers, polymorphism, Solanum tuberosumAfrican Journal of Biotechnology Vol. 9(34), pp. 5516-5522, 23 August, 201

    Jacobsthal family modulo m

    Get PDF
    In this study, we investigate sets of remainder of the Jacobsthal and JacobsthalLucas numbers modulo m for some positive integers m. Also some properties related to these sets and a new method to calculate the length of period modulo m is given.Publisher's Versio
    corecore