252 research outputs found

    Incidental lung findings in coronary computed tomography angiography

    Get PDF
    OBJECTIVE: In coronary computed tomography angiography, a part of the lung parenchyma also enters the image area which is called the field of view. The aim of this study was to evaluate the rate of pulmonary abnormalities and document their association with demographic features in subjects undergoing multislice coronary computed tomography angiography obtained for the assessment of coronary artery disease. METHODS: This was a retrospective observational study evaluating the coronary computed tomography angiography scans of 1,050 patients (58.5% males and 47.3% smokers) with a mean age of 52.2 +/- 11.2 years, obtained between January 2018 and March 2020. Pulmonary abnormalities were reported as nodules, focal consolidations, ground-glass opacities, consolidations, emphysema, cysts, bronchiectasis, atelectasis, and miscellaneous. RESULTS: In total, 274 pulmonary abnormalities were detected in 266 patients (25.3%). The distribution of incidental lung findings was as follows: pulmonary nodules: 36.4%, emphysema: 15.6%, bronchiectasis: 11%, ground-glass opacities: 7.2%, atelectasis 7.2%, focal consolidations: 5%, cysts: 6%, consolidations: 2.5%, and miscellaneous: 9.1%. The patients with pulmonary pathology were older (55.5 +/- 11.4 versus 51.0 +/- 10.9 years), and the percentage of smokers was higher (60.1 versus 43.2%). The possibility of the presence of any incidental lung findings in field of view of coronary computed tomography angiography increases significantly over the age of 40.5 years (p<0.001, AUC 0.612, 95%CI 0.573-0.651). CONCLUSION: Multislice coronary computed tomography angiography can give important clues regarding pulmonary diseases. It is essential for the reporting radiologist to review the entire scan for pulmonary pathological findings especially in patients with smoking history and over the age of 40.5 years. Keyword

    Hemşirelerde örgütsel intikam niyeti: örgüt adalet algısı etkili mi?

    Get PDF
    Aim: This descriptive and correlational study aims to determine whether nurses have organizational revenge intentions and evaluate the effect of organizational justice perceptions. Method: The study was conducted on 526 nurses who accepted to participate in the research. The participants work in three hospitals: one university and two Ministry of Health hospitals. The data were collected using a personal information form, the Organizational Revenge Intention Scale (ORIS), and the Organizational Justice Perception Scale (OJPS). Institutional permissions and ethics committee permissions were obtained for the research. Data were collected from June 2015 to March 2016. Data were analyzed using the Cronbach Alpha Coefficient, frequency and percentage distribution, descriptive statistics, Pearson Product-Moment correlation analysis, Simple Linear Regression analysis, and t-test. Results: As a result of the evaluation of the research data, it was determined that nurses perceived injustice in “distribution justice,” but their organizational revenge intentions were low. In addition, it was determined that there was a negative relationship between all dimensions of nurses’ perception of organizational justice and organizational revenge intention, especially “interactional justice” and general organizational justice perception and organizational revenge intention. It was revealed that the interactional justice perceived by the nurses was effective on their organizational revenge intention by 2% and the general organizational justice perception by 1%. Conclusions: As a result of the research, it was revealed that the perception of organizational justice has a very low effect on the organizational revenge intention of nurses.Amaç: Bu araştırma, hemşirelerin örgütsel intikam niyetine sahip olup olmadıklarını belirlemek ve örgütsel adalet algısının intikam niyeti üzerindeki etkisini değerlendirmek amacıyla tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tasarımda gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Araştırma, bir üniversite iki Sağlık Bakanlığı hastanesi olmak üzere toplam üç hastanede görev yapan ve araştırmayı kabul eden 526 hemşire üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri, Kişisel Bilgi Formu, Örgütsel İntikam Ölçeği ve Örgütsel Adalet Algısı Ölçeği kullanılarak toplanmıştır.Araştırma için kurum izinleri ve etik kurul izni alınmıştır. Veriler Haziran 2015 ile Mart 2016 arasında toplanmıştır. Veriler, Cronbach alfa katsayısı, frekans ve yüzde dağılımı, tanımlayıcı istatistikler, Pearson Momentler Çarpımı korelasyon analizi, Basit Doğrusal Regresyon analizi ve t testi ile analiz edilmiştir. Bulgular: Araştırma verilerinin değerlendirilmesi sonucunda hemşirelerin, “dağıtım adaleti” konusunda adaletsizlik algıladıkları ancak örgütsel intikam niyetlerinin düşük olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte hemşirelerin örgütsel adalet algısının tüm boyutları ile örgütsel intikam niyeti arasında negatif yönde bir ilişkinin olduğu, özellikle de “etkileşimsel adalet” ve genel örgütsel adalet algısı ile örgütsel intikam niyeti arasında anlamlı bir ilişkinin bulunduğu belirlenmiştir. Hemşirelerin algıladığı etkileşimsel adaletin onların örgütsel intikam niyeti üzerinde %2, genel örgütsel adalet algısının ise % 1 oranında etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuç: Araştırma sonucunda örgütsel adalet algısının hemşirelerin örgütsel intikam niyeti üzerinde çok düşük düzeyde etkili olduğu ortaya çıkmıştır

    The Sinner Dizisinin Travma Sonrası Stres Bozukluğu Bağlamında Çözümlenmesi

    Get PDF
    Bu çalışmada “The Sinner” isimli sekiz bölümden oluşan dizi klinik psikoloji bakış açısı ile çözümlenmiştir. Dizinin başrol oyuncusu Cora bir cinayet işler ve dedektif Harry bu cinayetin soruşturmasını yürütür. Dedektif Harry, Cora’nın travmatik bir yaşantısı olduğundan ve bu cinayetin bu travma ile ilgili olduğundan şüphelenir. Cora’nın ailesini ve erken dönem yaşantılarını araştırdığında Cora’nın da tam olarak hatırlayamadığı bir dönem olduğunu öğrenir. Bu dönemi aydınlatmanın cinayeti de aydınlatacağına inanan dedektif Harry, Cora’nın hiç istemediği olaylara maruz kaldığını ve bu olayları amnezi nedeni ile hatırlayamadığını öğrenir. Bu bağlamda bu çalışmada çözümlenen konular arasında psikolojik travmanın belirlenmesi ve vaka formülasyonu, aile dinamikleri ve kardeş ilişkileri, maddenin kötüye kullanımı, travmanın psikolojik sağaltımı, hasta ve terapist iş birliği yer almaktadır. Çözümleme yapılırken dedektif Harry psikoterapist, Cora ise hasta olarak ele alınmıştır. Dizinin işlenen konular gereği klinik psikoloji eğitimine nasıl katkıda bulunacağı sonuç kısmında tartışılmıştır.Publisher's Versio

    Uluborlu ve Senirkent Havzasında Meyve Yetiştiriciliğinin CBS ile Değerlendirilmesi

    Get PDF
    Diğer birçok tarım ürünü gibi insan beslenmesinde önemli bir yeri olan meyve yetiştiriciliği tarımsal faaliyetler içinde önemli bir yer tutmaktadır. Meyveciliğin her geçen gün artan öneminden dolayı ülkemizde de birçok meyve yetiştirilmektedir. Öyle ki, Türkiye başta konum olmak üzere sahip olduğu coğrafi özellikler dolayısıyla birçok meyve çeşidinin yetiştirildiği ülkelerden biridir Özçağlar, 1988 . Özellikle ılıman iklim meyve türlerinin zenginliği bu durumun göstergesidir. Diğer yandan, Türkiye birçok meyvenin ana vatanı özelliğindedir. Ayrıca Türkiye arazisi mevcut durumdan daha fazla üretim yapmaya uygun olduğu belirtilmektedir Kaşka ve diğerleri, 2005 . Dünya üzerinde yetiştirilen otuzdan fazla meyve türü ülkemizde yaygın olarak yetiştirilmektedir Yazıcı- Koca, 2016 . Böylece meyveler hem doğrudan insanların tüketiminde hem de sanayi hammaddesi olarak kullanılmaktadır. İklim başta olmak üzere diğer koşulların da elverişli olması dolayısıyla meyveler özellikle bazı bölgelerde daha yoğun olarak yetiştirilmektedir. Ülkemizdeki diğer tarımsal faaliyetlerde olduğu gibi meyvecilik de doğal ve beşeri bazı şartlardan etkilenmektedir. Başta yağış, sıcaklık gibi ikim özellikleri olmak üzere, toprak çeşidi, eğim durumu gibi özellikler de meyve yetiştiriciliğini etkilemektedir. Özellikle geç donlar olarak bilinen don olayları bahar mevsiminde erken çiçek açan meyvelere önemli ölçüde zarar vermektedir. Birçok yörede halen ticari olmaktan çok geçimlik olarak meyveciliğin yapılması yanında zararlılarla yeterince mücadele edilememesi ve Pazar şartlarında yaşanan çeşitli sorunlar da meyveciliği etkileyen bazı beşeri koşullar olarak belirtilebilir. Türkiye’de meyve üretimine bu çeşitliliğin gözlendiği önemli alanlardan birisi de Isparta ve çevresidir Durmuş- Yiğit, 2014; Doğanay-Alım, 2016 Gerek yetiştirilen meyve çeşitliliği bakımından gerekse bu ürünlerin kalitesi bakımından Isparta ili Türkiye pazarında önemli bir yer tutar. Araştırma alanında, başta elma, kiraz ve kayısı olmak üzere çeşitli meyve yetiştirilmekte hem ülke içine hem de ülke dışına pazarlanmaktadır Durmuş- Yiğit, 2014 . Bu çalışmada Isparta ili sınırları içinde yer alan Uluborlu ve Senirkent havzasında yetiştirilen başlıca meyvelerin CBS ile analizi yapılacaktır. Çalışmada veri temini açısından Uluborlu ve Senirkent ilçelerinin idari sınırları dikkate alınmıştır

    Investigation of The Relationship Between General Self-Efficacy of School Psychological Counselor Candidates and Self-Efficacy Beliefs of That Regarding Special Education

    Get PDF
    Bu araştırmada okul psikolojik danışman adaylarının genel öz-yeterlik ve özel eğitime dair öz-yeterlikleri arasındaki ilişki incelenmiş ve özel eğitime dair öz-yeterlik algılarının demografik değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığı araştırılmıştır. Araştırma 284 üniversite öğrencisiyle (220 kız, 64 erkek) yürütülmüştür. Araştırma, genel tarama yöntemine göre yürütülmüştür. Verilerin toplanması için araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu, Aypay (2010)tarafından geliştirilen Genel Öz-yeterlik Ölçeği (GÖY) ve Yüksel (2010) tarafından uyarlanan Rehber Öğretmenlerin Özel Eğitime İlişkin Öz-yeterlik Ölçeği (RÖÖEÖY) kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların genel öz-yeterllik ölçeğinden aldıkları ortalama puan 31,37 (Ss=4.67), özel eğitime ilişkin öz-yeterlik ölçeğinden aldıkları puan ortalaması ise 115,94’dür (Ss=31.29). Ayrıca okul psikolojik danışman adaylarının özel eğitime dair öz-yeterlik inançları, yaş [F(4-279) =7,75, p< .05] ve sınıf [F(2-281)=39,065, p< .05] değişkenlerine göre farklılık göstermektedir. Cinsiyete göre ise anlamlı bir farklılık çıkmamıştır (t= ,126, p> .05). Katılımcıların genel öz-yeterlik inançları ve özel eğitime dair öz-yeterlik inançları arasında, istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı görülmüştür (p>.05).In this research, the relationship between general self-efficacy of school psychological counselor candidates and self-efficacy beliefs of that regarding special education was investigated. Also, it has been examined whether the school psychological counselor candidates' self-efficacy beliefs regarding special education differ according to the demographic variables or not. The research was conducted based on the general screening method with 284 university students (220 female, 64 male) studying. In the data collection process personal information form prepared by the researcher, General Self-efficacy Scale (GSE) developed by Aypay (2010) and School Counselors’ Self-Efficacy Scale regarding Special Education (SCSSSE) adapted by Yüksel (2010) were used. According to the results of the research, the average score of the participants on the general self-efficacy scale was 31.37 (Sd= 4.67) and the average score on the self-efficacy scale on the special education was 115.94 (Sd = 31.29). Results indicated that the self-efficacy beliefs of school psychological counselor candidates regarding special education varied according to age [F(4-279) =7,75, p< .05] and class [F(2-281)=39,065, p< .05] variables. According to sex, there was no significant difference (t =, 126, p> .05). There was no statistically significant relationship was found between participants' general self-efficacy beliefs and self-efficacy beliefs regarding special education (p>.05)

    Relationship between Economic Growth, Unemployment, Inflation and Current Account Balance: Theory and Case of Turkey

    Get PDF
    The relations between economic growth, unemployment, inflation and current account balance are analyzed theoretically and different comments on theoretical approaches are discussed in the study. Accordingly, while the unemployment-inflation relationship is considered with Phillips analysis and the scope of the growth-unemployment with Okun Law, the interaction between the current account balance and growth is shown with the equality of national income accounting. After the theoretical approaches described in detail with shared data and interpreted for Turkey. This study also examines the relation between the unemployment, inflation, economic growth, current account deficit with symmetric and asymmetric reserved causality tests were examined for the 2000Q1 − 2020Q4 period. The asymmetric hidden causality relationships between the series were researched with Hatemi-J (2012) method based on Toda-Yamamoto (1995) test in this study. When the relationship between the growth rate and the unemployment rate are examined between these years in Turkey it is observed that there is an inverse relationship between growth and unemployment, especially during crisis periods. After that to find this relationship we used symmetric and asymmetric causality. As a result of the estimates growth also has a one-way symmetrical causality relationship from negative shocks to negative inflation shocks. When the relationship between them is viewed only with one-way or two-way causality, there may be no relationship so the causality must be checked asymmetrically even to catch the assumption of the Okun’s law correctly for Turkey

    Little by Little, Often Eating: Turkish Adaptation, Validity and Reliability Study of the Grazing Questionnaire

    Get PDF
    Research indicates a close association between grazing, classified as disordered eating, and both obesity and eating disorders. This study aims to adapt the Grazing Questionnaire into Turkish. The research encompassed exploratory (N= 181) and confirmatory (N= 180) factor analyses with a sample of 361 community-based participants aged 18 to 30. Principal component analysis revealed a two-factor structure (uncontrollability, grazing behaviors) explaining 63.40% of the total variance, with eigenvalues surpassing 1. The Cronbach’s alpha coefficient stood at .86. In assessing construct validity, the Grazing Questionnaire exhibited meaningful correlations with the Binge Eating Scale (r= .60, p< .01), body mass index (r= .23, p< .01), and subscales of the Leahy Emotional Schema Scale. Discriminant validity, evaluated through independent samples t-test analysis, showcased significant distinctions between groups with an eating disorder diagnosis or psychological support and those without such diagnoses or support in terms of grazing behaviors. These findings affirm that the Turkish version of the Grazing Questionnaire serves as a valid and reliable tool for evaluating individuals’ grazing behaviors and the feeling of loss of control during eating within a community-based sample. Moreover, the scale's structure aligns closely with its original form. Psychologists and psychiatrists can employ the the Grazing Questionnaire as an effective measurement tool to assess and identify distinctive features associated with eating behaviors

    An investigation of factors affecting compassion levels of midwives

    Get PDF
    INTRODUCTION The profession of midwifery is seen as a genuinely individual-centric catalyst transforming compassion to care. Due to this, compassionate care should be the basis of midwives’ care, especially for those who care for women and children. This research investigated the compassion levels of midwives to determine the factors affecting them. METHODS This descriptive research was conducted between 10 February and 29 May 2020, with 119 midwives working in a training and research hospital in Istanbul. The data were collected using the ‘Compassion Scale’ and analyzed using the Mann-Whitney U test, Kruskal-Wallis test and logistic regression model. RESULTS The total mean score on the compassion scale of midwives participating in the study was found to be 71.46 ± 9.60. Sociodemographic data and vocational belongings of participants were compared with the mean scores of the compassion scale subdimensions. It was determined that as the age of the midwives increased, they showed more kindness and awareness of compassion (p<0.021, p<0.023, respectively). It has been determined that as the education level of midwives decreases, their compassion level also decreases and they become more insensitive (p<0.044). It was found that being married increased the kindness (p<0.023) and common humanity characteristics (p<0.032) that affect compassion. It was found that the levels of kindness (p<0.020) and awareness (p<0.048) increased for those who had children, and compassion was associated with having a child. In addition, a statistically significant relationship was found between the professional commitment and kindness of the midwives participating in the study (p<0.034). It was found that midwives’ knowledge of rules related to professional ethics increased their compassion scale scores by 1.2. CONCLUSIONS Midwifery is a profession with a high sense of spirituality. However, professional belonging, love of the profession and professional development positively affect midwives’ levels of compassion. Improving midwives’ feelings of belonging and their professional development will also contribute to the quality of maternal and infant health

    Sandalye çerçevelerinin sonlu elemanlar analizi

    Get PDF
    Bu çalışmada, farklı ara kayıt konumlarına göre üretilmiş sandalye çerçevelerinin sonlu elamanlar analizi yapılmıştır. Ağaç malzeme olarak Doğu kayını (Fagus orientalis L.) odunu kullanılmıştır. Sandalyelerde elemanlar metal çektirmeler ve silindir somun kullanılarak birleştirilmiştir. Çalışmanın ilk aşamasında sandalye üretiminde kullanılacak ahşap malzemenin bazı fiziksel ve mekanik özellikleri belirlenmiştir. Laboratuar şartlarında belirlenen mekanik özellikler kullanılarak Doğu kayını için emniyet gerilmeleri hesaplanmıştır. Kritik oturma pozisyonunda ve ara kayıt elemanının yeri değiştirildiğinde sandalye elemanlarına etki eden uç kuvvetler ve momentler bulunmuştur. Bu değerler kullanılarak sandalye elemanlarının minimum enine kesitleri elde edilmiştir. Sandalye çerçevelerinin yapısal analizi bir sonlu elemanlar yazılımı olan COSMOSWorks programında yapılmış ve deneylerden elde edilen veriler programdan elde edilen verilerle karşılaştırılmıştır. Oluşturulan sonlu elemanlar modellerinin gerçek davranışa yakın değerler verdiği ortaya koyulmuştur. Çalışma sonuçlarına göre, gerilme ve deformasyonların en fazla ara kayıtsız modellerde meydana geldiği ortaya çıkmıştır. Çalışmada ara kayıt kullanımının çerçevelerde oluşan gerilmeleri, deformasyonları ve malzeme kullanımını azalttığı sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Sonlu elemanlar metodu, Sandalye çerçevesi, Kayı

    Kızılçam odununda (Pinus brutia Ten. ) yorulma özelliklerinin belirlenmesi

    Get PDF
    Bu çalışmada kızılçam (Pinus brutia Ten.) odunundan elde edilen kusursuz küçük örneklerde eğilme direncinin % 30, 40, 50, 60 ve 70 seviyelerinde 5 farklı gerilme, dakikada 15 ve 20 çevrim olmak üzere yorulma yükleri uygulanarak yorulma ömürleri bulunmuştur. Çalışma sonuçlarına göre kusursuz örneklerde %30 ve %40, yükleme seviyelerinde ortalama 1.000.000 üzeri tekrara ulaşmıştır. Genel olarak yükleme seviyesi (S) ile yorulma ömrü (N) arasında ters bir ilişki görülmektedir. Bu ilişki doğrusal olmayan regresyon yöntemiyle modellenmiştir. Log (N) = A * log (S) + B eşitlikleri ile kızılçamda yorulma ömrü tahmin edilebilir. Yorulma testleri uzun sürelerde yapılabildiği için bu çalışmada sadece dakikada 15 ve 20 yükleme kullanılmıştır. Frekansın daha sık ve geniş açıklıklarla uygulanmasıyla kızılçam odununda yorulma davranışı daha iyi anlaşılabilir. Anahtar kelimeler: Kızılçam, Yorulma ömrü, Modellem
    corecore