161 research outputs found

    Masif ve özlü kaynak telleri ile birleştirilen hardox 400 çeliklerinin mekanik ve mikroyapı özellikleri

    Get PDF
    06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Bu tez çalışması kapsamında, MAG yöntemi ile HARDOX 400 aşınmaya dayanıklı çelik levhalar, SG2 ve SG3 masif kaynak telleri ve E 71 T-1 adlı özlü kaynak teli kullanılarak V-kaynak ağzı formunda ve yatay pozisyonda başarıyla birleştirilmiştir. İki farklı masif tel ve bir özlü tel ile birleştirilen kaynak levhalarının mikroyapıları ve mekanik özellikleri arasındaki benzerlikler ve farklılıklar tespit edilmeye çalışılmıştır. Birleştirilen numunelerin kaynak bölgelerinin mikroyapıları optik mikroskop kullanılarak ve mikrosertlik dağılımları belirlenmiştir. Yapılan deneysel çalışmalar sonucunda abrazif aşınmaya maruz kalan ekipmanların imalatında geniş kullanım alanı bulan HARDOX 400 çeliği, MAG kaynak yöntemi ve uygun parametreler kullanılarak hem yüksek mekanik değerlerin elde edilebileceği SG3 kaynak teli ile hem de yüksek hızlarda ve yüksek dolgu miktarında kaynak yapmaya izin veren özlü kaynak telleri ile başarıyla birleştirilebileceği tespit edilmiştirThe aim of this study is to demonstrate the feasibility for joining of similar HARDOX 400 steels by gas metal arc welding (GMAW) and flux-cored arc welding (FCAW) processes. It was employed two types of massive welding wires (SG2 and SG3) and a flux-cored welding wire (E 71 T-1). The V groove butt joint of HARDOX 400 plates at horizontally position was employed. Optical microscopy, microhardness, bend and tensile tests have been performed to evaluate the weld zone characteristics and the performance of HARDOX 400 steel joints. The experimental results revealed that the tensile strength of the gas metal arc welded HARDOX 400 steels using with SG3 welding wire has been slightly lower than that of the joint with SG2 welding wire and higher than that of the joined by FCAW. It is concluded that the SG3 welding wire for GMAW can be employed to obtain the high mechanical properties of HARDOX 400 steel joints and the E 71 T-1 flux-cored welding wire for FCAW can be used to obtain the high welding speed and high weld deposition

    İlköğretim ve ortaöğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin örgütsel muhalefete ilişkin görüşleri : Hakkari İli örneği

    Get PDF
    06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Bu çalışmanın amacı, Düzce Üniversitesi isteğe bağlı İngilizce hazırlık sınıfı öğrencilerinin İngilizce yazma kaygılarını incelemektir. Bu temel amaç doğrultusunda, cinsiyet, öğretim türü, öğrenim görülen kur, öğrencilerin kendi dil seviyeleri hakkındaki düşünceleri, barınma yeri türü, sosyo-ekonomik düzeyi, anne-baba eğitim durumu, anne-baba mesleği ve kardeş sayısı değişkenleri de ele alınmış ve bu değişkenlerin İngilizce yazma kaygısı ile ilişkisi incelenmiştir. Bunlara ek olarak, bu çalışmada, İngilizce yazma kaygı nedenlerinin, sonuçlarının ve katılımcıların çözüm önerilerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Araştırmada, araştırma yöntemi olarak karma yöntem ve karma yöntem araştırma desenlerinden gömülü desen kullanılmıştır. Bu çerçevede, nicel ve nitel araştırma yöntemlerinden faydalanılmıştır. Araştırmada, katılımcıların tamamına ulaşıldığı için evren-örneklem tayinine gidilmemiştir. Bu doğrultuda, çalışmanın evren-örneklemi, Düzce Üniversitesi Hakime Erciyas Yabancı Diller Yüksekokulu İngilizce hazırlık sınıfında öğrenim gören toplam 182 öğrenciden oluşmuştur. Öğrencilerin İngilizce yazma kaygılarını belirlemek için Cheng (2004) tarafından geliştirilen ve Öztürk ve Saydam (2014) tarafından Türkçeye uyarlanan İkinci Dilde Yazma Kaygısı Envanteri ve araştırmacı tarafından oluşturulan Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. İkinci aşamada, yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak gönüllü 60 öğrenci ve okuma-yazma dersi veren 11 öğretim elemanını ile görüşme yapılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular aşağıda verilmiştir: 1. Öğrenciler çoğunlukla orta düzey İngilizce yazma kaygısına sahiptir ve bunu sırasıyla yüksek ve düşük düzey kaygı takip etmektedir. 2. Erkek öğrencilerin İngilizce yazma kaygı düzeyinin kız öğrencilere göre istatiksel olarak anlamlı düzeyde düşük olduğu, birinci öğretim öğrencilerinin kaygı düzeyinin ikinci öğretim öğrencilerine göre düşük olduğu ancak bu farkın istatiksel olarak anlamlı olmadığı, A kurunda öğrenim gören öğrencilerin kaygı düzeyinin B kurunda öğrenim gören öğrencilere göre istatiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olduğu ve dil seviyesinin düşük olduğunu düşünen öğrenciler ile dil seviyesinin orta seviyede olduğunu düşünen öğrenciler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın tespit edildiği görülmektedir. 3. Öğrencilerin İngilizce yazma kaygı düzeyleri ile barınma yeri, sosyo-ekonomik düzey, anne-baba eğitim durumu, anne-baba mesleği ve kardeş sayısı arasında anlamlı bir fark olmadığı ve kaygı düzeyleriyle okuma-yazma dersi devam durumları arasında anlamlı bir ilişki olmadığı görülmüştür. 4. Öğrenciler ve öğretim elemanlarına göre, öğrencileri en çok kaygılandıran nedenler dil yeterliliği ile ilgili sorunlar, konu ile ilgili fikir üretememe ve fikirleri organize edememedir. 5. Öğrenciler ve öğretim elemanlarına göre, öğrencilerin etrafındaki kişiler ve bulundukları ortam İngilizce yazma kaygısını olumlu ve olumsuz yönde etkilemektedir. 6. Öğrenciler ve öğretim elemanlarına göre, İngilizce yazma kaygısının öğrencilerin yazma performansını hem olumlu hem de olumsuz yönde etkilediği tespit edilmiştir. Ayrıca, öğretim elemanlarına göre, İngilizce yazma kaygısı öğrencilerin derse, yazma etkinliklerine, sınıftaki diğer etkinliklere katılımına ve sınav başarılarına olumlu ve olumsuz yönde etki etmektedir. 7. İngilizce yazma kaygısının azaltılması için öne çıkan öneriler; zaman baskısı, yazma konusu, dersin işlenişi, yazma ortamı ve dönüt sürecinde yoğunlaşmaktadır. Anahtar Kelimeler: Yabancı Dil, İngilizce, Dil Öğrenme, Kaygı, Yazma, Hazırlık Sınıfı, Öğrenci.The aim of this research is to determine the opinions of the teachers working in public primary, secondary and high schools located in the province of Hakkari and its districts on organizational dissent. The study which is a descriptive survey was carried out with the quantitative method. In this research, target population consisted of 3019 teachers. Organizational Dissent Scale, which was developed by Doç.Dr. Murat ÖZDEMİR was administered to the sample. The data were analyzed with the Statistical Package for Social Science(SPSS) and arithmetic means and Standard deviations of the answers that teachers gave to the items were calculated. T-test and One-wayanalysis of variance(ANOVA) were used to determine whether teachers'opinions on organizational dissent differ according to the various demographic variables or not and also LSD test was used to determine the source of the difference. It was found out in the research that dissent expressions of the teachers were triggered by impending teachers from using their legitimate rights, underestimating, favoring certain teachers than the other, uninvolving in thedecision-making process and unfair distribution of responsibilities and duties. When the effects of demographic variables on organizational dissent were analyzed, it was understood that there was no meaningful difference according to gender, membership of theunion, educational status, age, seniority, thenumber of schoolsstudiedandschool size. But there was meaningful difference according to marital status. It was understood that married teachers were more dissenter than single. The most common dissent behavior of the teachers was to object directly to the administrators. According to research, unionist teachers Express whistle-blowing behaviors than the others. In the study, it was understood that the dissenters were tried to be suppressed by their administrators. Also, it was noticed that dissident unionist teachers were exposed to negative behaviors of administrators. Also, in the face of dissent of teachers, administrators looked for support for themselves. It was also understood that senior teachers thought that there were negative results of dissent on administrators. In the study, it was concluded that dissent increases self-control and schooleffectiveness. Keywords: Organizational dissent, articulated dissent, lateral dissent, displaced dissent, whistleblowing, school

    Üniversite Öğrencilerinin Özyeterlilik ve Sporda Başarı Motivasyon Düzeylerinin Araştırılması

    Get PDF
    The aim of this study is to examine the effects of individual self-efficacy of students at the Facultyof Sport Sciences on their success and motivation levels in sports and to determine whether they differaccording to demographic variables. This research consists of 275 students, 210 males and 65 females, studyingin different departments at the Faculty of Sport Sciences in Uşak University. In the research, the 'PersonalInformation Form' prepared by the researcher, 'Sports Specific Success Motivation Scale (SSSMS)' developedby Willis (1982) which was adapted to Turkish by Tiryaki and Gödelek (1997) and reliability - validity studieshave been performed; and the 'Self-Effectiveness-Efficacy Scale' developed by Sherer et al. (1982) which wasadapted to Turkish by Gözüm and Aksayan (1999) were used. Analysis of the data related to the questionnaireand scale used in the research was done by using SPSS 22 statistical program.T-test and ANOVA can be usedin case of total scores obtained from the Sport-Specific Success Motivation scale and the Self-EffectivenessEfficacyscale subscales show normal distribution.Otherwise, nonparametric tests should be used.For thispurpose, “Shapiro Wilk” normality test was applied for total scores.In all statistical tests, it was considered as? = 0.05.As a result of the research; when we look at the effect of individual self-efficacy on the success andmotivation levels of the students at the Faculty of Sport Sciences; there is no significant difference in gender,age, class, parental status, family income level, number of doing sports, being a licenced player but there is asignificant difference in doing regular sports.Spor Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin bireysel öz-yeterliliklerinin sporda başarı ve motivasyon düzeyleri üzerine etkisini demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla incelenmesi amaçlanmıştır. Bu araştırma; Uşak Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi'nin farklı bölümlerinde öğrenim görmekte olan 210 erkek 65 kadın toplam 275 öğrencilerden oluşturmaktadır. Araştırmada veriler, araştırmacı tarafından geliştirilen ‘Kişisel Bilgi formu’Willis tarafından 1982 yılında geliştirilen Tiryaki ve Gödelek (1997) tarafından Türkçeye uyarlaması yapılan, güvenirlik ve geçerlilik çalışması yapılmış olan Spora Özgü Başarı Motivasyonu Ölçeği (SÖBMÖ). 1982 yılında Sherer ve arkadaşları tarafından geliştirilen ve 1999 yılında Gözüm ve Aksayan tarafından Türkçe ’ye uyarlanan Öz-Etkililik-Yeterlik Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan anket formuna ve ölçeğe ilişkin verilerin analizi SPSS 22 programı kullanılarak yapılmıştır. Spora Özgü Başarı Motivasyonu ölçeği ile Öz Etkililik-Yeterlik ölçeği alt ölçeklerinden elde edilen toplam puanların normal dağılım göstermesi durumunda t-testi ve ANOVA kullanılabilir. Aksi durumda parametrik olmayan testler kullanılması gerekir. Bu amaçla toplam puanlar için “ShapiroWilk” normallik testi uygulanmıştır. Tüm istatistiksel testlerde ?=0.05 olarak alınmıştır. Araştırmanın sonucunda; Spor Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin bireysel öz-yeterliliklerinin sporda başarı ve motivasyon düzeyleri üzerine etkisini; cinsiyet, yaş, sınıf, baba eğitim durumu, anne eğitim durumu, ailenin aylık geliri, düzenli spor yapma-spor kulübü, haftalık spor yapılan gün sayısı ve lisanslı sporcu gibi çeşitli değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğine bakıldığında; Cinsiyet, yaş, sınıf, anne-baba örgenim durumu, aile gelir düzeyi, spor yapma sayısı, sporcu lisansı olma düzeylerinde anlamlı sonuca rastlanmaz iken düzenli spor yapma durumunda anlamlı bir farklılığa ulaşılmıştır

    Determination of Resistance to Creep Permanent Deformation of Hot Mix Asphalts Prepared with Various Additives

    Get PDF
    In this study, the resistance of hot mix asphalts containing different additives to the creep permanent deformation was investigated by the dynamic creep test.  Four different additives were used in the study. Styrene-butadiene-styrene (SBS), American Gilsonite (AG), and Iranian Gilsonite (IG) were used for modifying the bitumen. Additionally, the same mixtures were prepared by using 2% hydrated lime as filler. The samples were subjected to dynamic creep test at 50°C under 500 kPa stress level. As a result of the tests performed, it has been determined that all of the additives used in the study improve the resistance to the creep permanent deformation. It has also been determined that the use of bitumen additives is more effective than the use of lime. Furthermore, it has been determined that the most effective additive is IG while the least effective additive is SBS, and hydrated lime use is more effective compared to the mixtures prepared with a neat binder

    DÖVİZ KURUNDAN FİYATLARA GEÇİŞ ETKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

    Get PDF
    İktisadi literatür incelendiğinde makroekonomik göstergelerin analizi yapılırken başvurulan temel göstergelerden bir tanesi döviz kuru olarak kabul edilmektedir. İşsizlik, para arzı, ücretler gibi makroekonomik değişkenlerin yanında döviz kuru da enflasyonu açıklayan değişkenler arasında yer almaktadır. Döviz kurunda meydana gelen artış ve azalışların oluşturduğu enflasyonist etkiler iktisadi anlamda geçiş etkisi teorisiyle açıklanmaktadır. Çalışmada, geçiş etkisi ekonometrik yöntemler kullanılarak analiz edilmektedir.Bu çalışma, vektör otoregresyon vector autoregression-VAR modelleri kullanarak döviz kurunun üretici ve tüketici fiyatları üzerindeki geçiş etkisini Türkiye için incelemektedir. 2005:01 – 2015:04 dönemi için yapılan tahminler, geçişkenliğin bir yıllık zaman diliminde Döviz kurundan fiyatlara geçiş etkisi hem TÜFE enflasyonu hem de ÜFE için geçiş süresi ve büyüklük olarak hesaplanmıştır. Döviz kurundaki bir birimlik şoka karşı üretici fiyatlarına tepkisi hesaplanmış ve etkinin tamamlanma süresi tespit edilmiştir. Çalışmada, döviz kurundan tüketici fiyatlarına geçiş etkisinin azalma eğiliminde olduğu tespit edilmiştir. Döviz kurundaki bir birimlik şoka tüketici fiyatlarının verdiği tepkinin üretici fiyatlarına verdiği tepkiye göre daha düşük olduğu gözlemlenmiştir.Gelişmiş ülkeler ve döviz kurlarının dışsal ayarlamalar üzerine rolünün incelenmesi ile ilgili literatürde pek çok çalışma bulunmakta ve gelişmekte olan ülkelerde de bu konuda yapılan çalışmaların sayısı hızla artmaktadır. Bu çalışmalarda döviz kurlarının dışsal ayarlamalar üzerine rolünün incelenmesinin yanında, döviz kurlarındaki artışın ithal malların yerli para birimi cinsinden değerinin yükseltilmesiyle, öncelikle ithalat fiyatlarını, daha sonra da ithal girdi kullanılarak üretilen tüm yerli malların piyasadaki fiyatlarını etkileyiş mekanizması üzerine yoğunlaşılmıştır.Bu çalışmada, geçiş etkisinin düşük çıkmasının temel sebepleri; firmaların pazar paylarını kaybetmemek için fiyat ayarlaması yapmak yerine kar marjlarını değiştirmesi, ithal malların fiyatlarının artması sonucu bu mallar yerine daha düşük kalitedeki malların tüketilmesiyle ortaya çıkan ikame etkisi, üretim aşamasında kullanılan ithal ara mallar yerine alternatif malların kullanımı ve diğer maliyet azaltma yöntemleri gözlemlenmiştir. Çalışmanın giriş bölümünde geçiş etkisi pass-through kavramı incelenmiş ve döviz kuru ile fiyat endeksi arasındaki ilişki üzerinde durulmuştur. Literatür taramasında geçiş etkisi üzerine yapılmış çalışmalar incelenmiş ve son olarak da Türkiye’de döviz kurundan fiyatlara geçiş etki süresi ve büyüklüğü araştırılmıştır

    Investigation of serum E-Cadherin, VEGF121, Survivin, Tenascin C and Tetraspanin 8 levels in patients with glioblastoma

    Get PDF
    OBJECTIVE: The aim of this study is to determine biomarkers, which may be used in order to understand the pathophysiology, the diagnosis, progression surveillance/monitoring, and treatment efficacy of high graded glial tumors.BACKGROUND: Radiological imaging in the diagnosis and relapse surveillance of glial tumors is sometimes insufficient. There is need for additional methods of diagnosis and surveillance in order to rule out contradictory circumstances.METHOD: Using enzyme like immune sorbent assay method, E-Cadherin, Tenascin C, Tetraspanin 8, Survivin and VEGF121 levels were investigated in serum and tumor tissues of 28 patients diagnosed with pathological glioblastoma, and in the serum of 26 healthy individuals. Correlation between tumor tissue values and Ki67 percentage, and P53 mutation, and difference between unhealthy and healthy serum levels were sought.RESULTS: It was found out that E-Cadherin and VEGF 121 levels in the unhealthy serum were high in comparison to the control group (p 0.05). CONCLUSION: EC and VEGF121 are biomarkers, which have the potential to be used in the diagnosis, recurrence and treatment follow-up in high graded glial tumors (Tab. 2, Fig. 1, Ref. 37). Text in PDF www.elis.s

    Investigation of the rheological properties of SBS modified binder produced by different methods

    Get PDF
    Bu çalışmada %4 stiren-butadien-stiren (SBS) saf bağlayıcıya üç farklı karıştırma hızı, üç farklı karıştırma süresi ve üç farklı karıştırma hızı olmak üzere 27 farklı karıştırma metodu ile ilave edilmiş ve bu bağlayıcıların reolojik özellikleri incelenmiştir. Ayrıca katkı içermeyen saf bitüme aynı karıştırma yöntemleri uygulanarak bağlayıcı deneylerine tabi tutulmuştur. Bu yöntemlerle hazırlanan bağlayıcıların yumuşama noktası, viskozite ve kompleks modülü değerleri belirlenmiştir. Karıştırma prosedüründeki değişkenlerden biri olan sıcaklığın, karıştırma hızı ve karıştırma süresine göre daha az etkin olduğu belirlenmiştir. Saf bağlayıcının karıştırma parametrelerinden etkilenme oranının katkılı bağlayıcıya göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu farkın saf bağlayıcının karıştırma şartlarının ağırlaşması ile oksidasyona ve buharlaşmaya maruz kalması, katkılı bağlayıcının ise bu durumdan daha az etkilenmesinden kaynaklandığı sonucuna varılmıştır. Deneysel veriler neticesinde benzer kompleks modülüne sahip karışımların değişik karıştırma süre, sıcaklık ve hız değerlerinde elde edilebileceği belirlenmiştir. Katkılı bağlayıcının viskozite ve yumuşama noktası değerleri arasında ayrıca kompleks modülü ile yumuşama noktası ve viskozite değerleri arasında %80’in üzerinde lineer bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Düşük karıştırma süre, sıcaklık ve hızlarında parametreler arasındaki uyumun daha yüksek olduğu ancak yüksek karıştırma süre, sıcaklık ve hızlarında aynı viskozite veya yumuşama noktası değerlerine karşılık farklı kompleks modülü değerlerinin ortaya çıkabileceği belirlenmiştir.In this study 4% stiren-butadien-stiren (SBS) was added to base bitumen by 27 different mixing methods including 3 different mixing rates, 3 different mixing times and 3 different mixing temperatures and the rheological properties of these binders were investigated. In addition, binder experiments were carried out for pure bitumen with applying the same mixing methods. Softening point, viscosity and complex modulus values of binders, which were prepared with the methods explained above, were determined. Temperature, which is a variable in the mixing process, is observed as less influential compared to other two variables that are mixing time and mixing rate. Moreover, it is observed that pure binders are affected more than modified binders from mixing parameters. The difference mentioned above is attributed to the fact that pure binder experiences oxidation and evaporation with the mixing conditions, which are becoming harsher, compared to the modified binders do. With the interpretation of experimental data, it is clarified that mixtures, which have similar complex modulus characteristics, can be obtained with different combinations of mixing time, mixing rate and mixing temperature. It is found that viscosity and softening point values of modified binders have a linear relationship above 80 percent. Furthermore, this relationship is valid for complex modulus with softening point and viscosity values. However, correlations between the parameters are seen as more consistent with the slower mixing rates, lower mixing time and temperatures whilst various complex modulus values can be acquired with higher mixing values corresponding to same viscosity and softening point values

    Otoplasty Outcomes and Results: Does Furnas Setback Suture Affect Complication Rates?

    Get PDF
    Objective:Prominent ear is a common congenital deformity, and many modern otoplasty techniques have been described. In cartilage-sparing techniques, there are two main suture techniques: Mustarde and Furnas. The aim of this study is to evaluate our clinical outcomes comparing suture techniques.Methods:A combined method (Furnas and Mustarde) and only Mustarde suture were evaluated retrospectively in 54 patients (27 male, 27 female, age range: 5-46). We evaluated the revision needs, elastic headband wearing time, and complications, such as infection and hematoma after otoplasty.Results:Mustarde and Furnas sutures were performed on 87% (47) patients: 75% (41) bilaterally and 25% (13) patients unilaterally. In 13% (7), only Mustarde suture was performed. In 9% (5) of patients, we needed revision surgery due to unwanted aesthetic results. Among the 91.6 % (50) of patients who were followed with a mastoid head wrap for only 1 day, elastic headband wearing time was 1 week. It was performed for a duration of three days due to postoperative hematoma in 8.4% (4) of patients, and their bandaged follow-ups were extended to 10 days.Conclusion:We had 91% success in primary surgery and 100% success in revision and secondary surgeries, which were accepted as being quite satisfactory. In our study, we used a standard approach rather than various techniques and came to the conclusion that more elevation may cause more complications. If Furnas suture is used, the complication rate may be higher, such as hematoma, infection, or revision need
    corecore