31 research outputs found

    VAHYİN KAYNAĞI İLE ALICISI ARASINDAKİ KARŞILAŞMANIN HZ. MUSA VE HZ. MUHAMMED ÖRNEKLERİ ÜZERİNDEN MUKAYESELİ İNCELEMESİ

    Get PDF
    Bu makalede vahiy alan peygamber ile vahyin kaynağı olan Allah’ın karşılaşma şeklini, bu karşılaşmanın peygamber üzerindeki etkilerini Hz. Musa ve Hz. Muhammed’in vahiy tecrübeleri üzerinden tespit etmeye çalıştık. Vahyin kaynağının aynı olması, bizi vahyin alıcısı olan peygamberlerde benzer tecrübelerin yaşanmış olabileceği varsayımına götürmüştür. Bu varsayımın iki peygamberin vahiy yoluyla aldıkları kutsal kitaplarda ve onları açıklamak için yazılan eserlerde doğrulanıp doğrulanmadığını tespit etmek istedik. Hz. Musa’nın ilk vahyi Tur Dağında, Hz. Muhammed’in ise Nur Dağında alması, bu ilk karşılaşmada Allah ile baş başa kalmaları ve karşılaşmanın her iki nebide de derin ürperti ve etkiler oluşturması, varsayımımızı doğrulayan belli başlı kanıtlardır. Çalışmamızda ayrıca Allah’ın vahyettiği peygambere nasıl davrandığı, vahiy almanın başarılı bir şekilde gerçekleşmesini sağlayacak ortam ve şartların sağlanıp sağlanmadığı, sağlandıysa iki peygamber özelinde bunların neler olduğu araştırılmıştır. Her iki peygamberin risalet için seçildikleri tarihsel dönem, coğrafya ve toplum etkenlerinin vahyin kaynağı ile karşılaşma keyfiyetini tecrübe düzeyinde etkileyip etkilemediğini, karşılaşmadaki benzerlik ve farklılıkların neler olduğu da incelenmiştir

    Fransızca öğrenen öğrencilerin yazılı anlatımda yaptıkları yanlışlar

    Get PDF
    De nos jours, l’erreur qui était auparavant évaluée négativement est devenue un repère positif pour les enseignants. Cette étude vise à proposer une solution à des erreurs fondamentales résultant de l’influence de la langue maternelle. Ce travail analyse 335 erreurs, dues à l’interférence de leur langue maternelle, le turc. L’échantillon se compose des phrases sélectionnées dans 180 devoirs des étudiants apprenant le français à l’université Atatürk dans le cours de l’expression écrite entre les années académiques 2000-2010. Tout en sachant qu’il y a de différents types de classification, on a choisi celle de Hurrydeo Beefun qui a classifié les erreurs telles que les erreurs lexicales/grammaticales, morphologiques et syntaxiques. On a observé que les erreurs lexicales/grammaticales sont celles qui sont répétées le plus souvent par les participants parmi les erreurs catégorisées selon l’étude analytique.Today, the error that was previously evaluated negatively has become a positive benchmark for teachers. This study aims to provide a fundamental solution to errors resulting from the influence of the native language. This research analyzes 335 errors, due to the interference of native language, Turkish. The sample consists of 180 sentences selected in tasks of students learning French in Atatürk University in the course of written expression between the academic years 2000-2010. Knowing that there are different types of classification, the one that we chose is Hurrydeo Beefun who classified the errors such as lexical/grammatical errors, morphological and syntactic. Among the errors categorized according to the study, the lexical / grammatical errors are repeated often by participantsEskiden olumsuzluk olarak değerlendirilen yanlış, günümüzde öğretenler için olumlu bir nokta haline gelmiştir. Bu çalışma, anadilden kaynaklanan yanlışlara bir çözüm önerme niteliğindedir. Bu araştırma anadilden (Türkçe) olumsuz aktarım yapılarak oluşan 335 yanlışı analiz eder. Örneklem evrenini 2000-2010 eğitimöğretim dönemleri arası Atatürk Üniversitesi Fransız Dili Eğitiminde öğrenim gören öğrencilerin Yazılı Anlatım dersinde sundukları 180 adet kompozisyon çalışmasından seçilen cümleler oluşturur. Farklı sınıflandırma yöntemleri oldukları bilinmekle beraber, hataları sözcüksel/dilbilgisel, yapısal ve sözdizimsel olarak sınıflandıran Hurrydeo Beefun’un yöntemi temel alınmıştır. Çalışmaya göre sınıflandırılan yanlışlardan öğrenenlerin en çok sözcüksel/dilbilgisel yanlışları yaptıkları gözlemlenmiştir

    Microorganisms isolated from wound cultures in a district hospital and their sensitivity to antimicrobials

    No full text
    Amaç: Çalışmamızda, hastanemiz mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen yara kültürü örneklerinden izole edilen mikroorganizmaların ve antimikrobiyal duyarlılıklarının retrospektif olarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Metot: Mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen yara kültürü örnekleri rutin besiyerlerine ekim yapıldı ve eş zamanlı olarak Gram boyama yapılarak sürüntü örneğinin niteliğine karar verildi. Şuşlarının identifikasyonu konvansiyonel yöntemlerle yapıldı. Antibiyotik duyarlılığının belirlenmesi için disk difüzyon yöntemi kullanıldı. Antibiyotik duyarlılığı The European Committee on Antimicrobial Susceptibility Testing (EUCAST) önerilerine uygun olarak değerlendirildi. Verilerin istatistiksel analizi Statistical Package for Social Scienses istatistik paket programıyla analiz edilmiştir. Bulgular: Kasım 2018–Kasım 2019 tarihleri arasında 139 yara kültürü örneği değerlendirildi. Örneklerin 45’ inde (%32) üreme olmamış ve 20 (%15) örnekte normal cilt flora elemanları üremiştir. Etken bakteri üremesi olan 74 (%53) örnek değerlendirmeye alınmıştır. Beş (%7) örnekte ikili bakteri üremesi saptanmış ve 79 mikroorganizma değerlendirilmiştir. İzole edilen mikroorganizmaların %56’sı Gram pozitif bakteri ve %34’ü Gram negatif bakteriydi. Mikroorganizmaların 41’i (%52) poliklinik hastalarına, 38’i (%48) servis hastalarına ait örneklerden izole edildi. Poliklinik hastalarında en sık karşılaşılan mikroorganizmalar Stafilacoccus aureus, Koagulaz negatif stafilakok (KNS), Klebsiella pneumoniae, Escherichia coli’dir. Yatan hastanın kültürlerinde ise en sık S.aureus, KNS, K.pnemoniae ve Pseudomonas aeruginosa etken olarak üremiştir. Yara kültürlerinde en sık enfeksiyona yol açan mikroorganizma S.aureus suşudur. S.aureus suşlarında yüksek oranda metisilin direnci görüldü. Gram pozitif mikroorganizmalarda penisilin ve eritromisine, Gram negatif mikroorganizmalarda ise ampisilin ve amoksisilin/klavulanata yüksek oranda direnç gözlendi. Sonuç: Yara yeri enfeksiyonlarında etkin tedavi sonucu sağlamak için, yaygın olarak reçete edilen antimikrobiyallerin yerini, izole edilen mikroorganizmanın kültür sonucundaki duyarlı antimikrobiyaller almalıdır.Purpose: The aim of this study was to determine the microorganisms and their antimicrobial susceptibility isolated from wound culture samples sent to microbiology laboratory retrospectively. Methods: Wound culture samples sent to microbiology laboratory were cultured on routine media and Gram staining was performed simultaneously to determine the quality of the swab sample. Identification of strains was done by conventional methods. Disc diffusion method was used to determine antibiotic susceptibility. Antibiotic susceptibility was assessed in accordance with the recommendations of the European Committee on Antimicrobial Susceptibility Testing. Statistical analysis of the data was analyzed with Statistical Package for Social Scienses. Results: Between November 2018 and November 2019, 139 wound culture specimens were evaluated. 74 (53%) samples with active bacterial growth were evaluated. Five (7%) samples had two bacterial growths and 79 microorganisms were evaluated. 56% of isolated microorganisms were Gram positive bacteria and 34% were Gram negative bacteria. The most common microorganisms in polyclinic patients are Stafilacoccus aureus, Coagulose negative staphylococci (CNS), Klebsiella pneumoniae, Escherichia coli. S.aureus, CNS, K.pnemoniae and Pseudomonas aeruginosa were the most common agents in the cultures of the service patients. The most common infection causing wound cultures is S.aureus strain. Methicillin resistance was high in S.aureus strains. High resistance to ampicillin and amoxicillin / clavulanate was observed in gram negative microorganisms and penicillin and erythromycin in gram positive microorganisms. Conclusions: As a result; In order to achieve effective treatment results in wound infections, commonly prescribed antimicrobials should be replaced by susceptible antimicrobials from the culture of the isolated microorganism

    How Is Smartphone Addiction Related to Interaction Anxiety of Prospective Teachers?

    No full text
    The main purpose of this research is to determine the relationship between prospective teachers’ smartphone addiction and interaction anxiety. For this purpose, quantitative research was carried out within the relational screening model. The population of the research was composed of senior students and pedagogical formation students from Inonu University Faculty of Education in Turkey. The sample consisted of a total of 330 prospective teachers, including 117 Faculty of Education and 213 pedagogical formation students. Data of the study were obtained via The Smartphone Addiction Scale-Short Version (SAS-SV) and The Interaction Anxiousness Scale (IAS). As a result of the research, it was seen that the scores of prospective teachers’ on smartphone use was at the lower level and the scores of interaction anxiety were close to the lower level of anxiety. There was also a statistically significant positive correlation between prospective teachers’ smartphone addiction and interaction anxiety
    corecore