26 research outputs found

    Doğu Anadolu’da Litosferin Topografik Yüklere Elastik Cevabına Analitik Bir Yaklaşım

    Get PDF
    Konferans Bildirisi -- Teorik ve Uygulamalı Mekanik Türk Milli Komitesi, 2008Conference Paper -- Theoretical and Applied Mechanical Turkish National Committee, 2008Bu çalışmada Doğu Anadolu’da litosferin topografik yüklemelere karşı reaksiyonunun hesaplanması için, Green fonksiyonu yaklaşımı tabanlı basit bir algoritma sunuyoruz. Bu çalışmanın sonucunda elde edilecek yer değiştirme değerleri, ileride sentetik bir gravite anomalisi veri seti oluşturmamıza yardımcı olacak. Sentetik veri setinin gerçek gravite anomalileriyle karşılaştırılmasının bize bölgenin elastik rijitliği hakkında fikir vereceğini umuyoruz. Bu çalışmada, modifiye Bessel fonksiyonları yardımıyla kurduğumuz Green fonskiyonu uygulaması paraboloid yük için oldukça hızlı çalıştı ve tatminkar sonuçlar verdi.Doğu Anadolu, bundan yaklaşık 13 milyon yıl önce kapnma evresi sona eren kıta-kıta çarpışmasının etkisiyle ortalama yüksekliği yaklaşık 1700-1800 metre civarında bir topografik yüksekliğe erişmiş durumda. Bundan yaklaşık 3-4 yıl öncesine kadar Doğu Anadolu’nun mekanik yönden Tibet gibi tipik bir çarpışma sonrası oluşmuş yüksek plato olduğuna inanılıyordu, ne var ki yeni sismolojik veriler (ref) veriler kabuk kalınlığının çok fazla olmadığını (ortalama 40 km civarında) gösteriyor. Şengör et al (2003) bu yeni verilerden yola çıkarak termal izostazi argümanlarını kullanarak Doğu Anadolu’da kabukla astenosfer (yüksek sıcaklık ve mantoya göre çok düşük viskozitede) arasındaki manto litosfer tabakasının büyük olasılıkla çok ince olduğunu (hatta bazı yerlerde hiç olmayabileceğini) ortaya koydu. Astenosferik bir dom yapısına işeret eden bu değerlendirme jeokimyayla da destekleniyor. Bu veriler ışığında Doğu Anadolu’da elastik rijiditenin (bunun için eşdeğer bir mükemmel elastik levha tanımlandığı taktirde bir eşdeğer “elastik kalınlık” tanımı da yapmak mümkün) çok yüksek olmayabileceği akla geliyor. Öte yandan Doğu Anadolu’da deviatorik gerilmelerin büyük ölçüde çarpışmanın sürüyor olmasından kaynaklandığı da bilinmektedir (Özeren et al 2003)

    Marmara'nın Barotropik Normal Modları ve Modların T sunamilerle Uyarılması

    No full text
    Konferans Bildirisi -- Teorik ve Uygulamalı Mekanik Türk Milli Komitesi, 2010Conference Paper -- Theoretical and Applied Mechanical Turkish National Committee, 2010Bu çalışmada kapalı denizlerde ve göllerde baroropik salınım modlarını hesaplamak ve bu modların sualtı heyelanları tarafından tetiklenmelerini incelemek amacıyla tasarladığımız bir matematiksel metodu ve bu metodun Marmara Denizi'nde Çınarcık Havzası'na uygulanmasını sunuyoruz. Metod, tsunami kaynaklı lineerleştirilmiş sığ su denklemlerinin varyasyonel bir yöntemle genelleştirilmiş bir özdeğer-özvektör problemine dönüştürülmesine dayanıyor. Söz konusu problemi spektral bir baz fonksiyon ailesi kullanarak bir Rayleigh oranı problemine dönüştürerek çözüyoruz. Bu problemi ele alışımızdaki asıl motivasyon, Marmara Denizi'nde tarihte gerçekleşmiş büyük sualtı heyelanları ve tsunamilere ilişkin çökellerle ilgili elde bol miktarda jeolojik veri olması. Metodun, Marmara Denizi'ndeki geçmiş sualtı heyelanı ve tsunamilerin sedimantolojik kayıtlarının kantitatif incelenmesine yardımcı olacağını umuyoruz

    Denizlerde, Rüzgarla, Eğimli Sahilden Çekilen Su Kütlesinin Rüzgar Aniden Kesilince Yarattığı Salınımların Radyasyonla Sönümlenmesi

    No full text
    Konferans Bildirisi -- Teorik ve Uygulamalı Mekanik Türk Milli Komitesi, 2011Conference Paper -- Theoretical and Applied Mechanical Turkish National Committee, 2011Bu çalışmada derinliğin sabit bir eğimle değiştiği bölgede denize rüzgarın uyguladığı kuvvetin ani bir şekilde durması halinde orata çıkan salınımların radyasyonla sönümlenmesini matematiksel olarak inceliyoruz. Rüzgarın denizden karaya veya karadan deniz doğru estiği durumlarda farklılıklar içeren bu problem için iki farklı çözüm yöntemi öneriyoruz. Bu yöntemlerden biri, kısa zaman önce yayınlanan bir yönteme radyasyon sönümlenmesi ekleyerek elde ettiğimiz çözüm, diğeriyse Green fonksiyonları yoluyla form üle edilen yeni bir yöntem. Burada Green fonksiyonu temelli yöntemin diğer yöntemin radyasyon sönümü eklenmiş versiyonuyla neredeyse birebir örtüşen bir sonuç verdiğini gösteriyoruz ve sönümün batimetrik süreksizliğin şiddetinin bir fonksiyonu olarak nasıl değiştiğini inceliyoruz

    Eastern Turkish high plateau as a small Turkic-type orogen: Implications for post-collisional crust-forming processes in Turkic-type orogens

    No full text
    Post-collisional magmatism may be generated by extensive crustal melting in Tibet-type collisional environments or by falling out of slabs from under giant subduction-accretion complexes in Turkic-type collisional orogens giving rise to decompression melting of the asthenospheric mantle replacing the removed oceanic lithosphere. In Turkic-type post-collisional magmatism, the magmatic products are dominantly alkalic to peralkalic and greatly resemble those of extensional regions giving rise to much confusion especially in interpreting old collisional orogenic belts. Such magmatic regions are also host to a variety of economically valuable ore deposits, including gold. One place in the world where today active, Turkic-type post-collisional magmatism is present is the eastern Anatolian high plateau, produced after the terminal Arabia/Eurasia collision in the late Miocene. The plateau is mostly underlain by the late Cretaceous to Oligocene East Anatolian Accretionary Complex, which formed south of the Rhodope-Pontide magmatic arc. This subduction-accretion complex has been further shortening since the collision, but it has also since been domed and became almost entirely covered by at least 15,000 km(3) of volcanic rocks. The volcanic rocks are calc-alkalic in the north, transitional in the middle, and alkalic in the south of the plateau. Where the crust is thinnest today (less than 38 km), the volcanics are derived almost entirely from an enriched mantle. The ages of the volcanics also become younger from north to south, from about 11 Ma to possibly 17th century AD. We interpret the origin of the magmatic rocks as the result of decompression melting of the asthenospheric mantle sucked towards the exposed base of the East Anatolian Accretionary Complex as the oceanic lithosphere beneath it fell out. The lower density of the hot asthospheric material was the cause of the doming. We believe that similar processes dominated the post-collisional tectonics of such vast Turkic-type orogens as the Altaids of Central Asia, the late Devonian-early Carboniferous Lachlan Belt in southeastern Australia, and the Pan-African collage of northeast Afro-Arabia. It is likely that Archaean collisions were dominated by Turkic-type post-collisional events rather than Tibetan ones that only became common in the Proterozoic. (C) 2008 Elsevier B.V. All rights reserved

    Geochemical proxies of sediment core Hz11-PO3 from Lake Hazar in Eastern Anatolia

    No full text
    The elemental composition of lake sediment cores is often the result of several independent processes. In this study we attempt to extract statistically independent climate related signals from µ-XRF multi element data of a core drilled from Lake Hazar in Eastern Anatolia, using the independent component analysis (ICA) method. In addition, we analysed ostracod shells for oxygen and carbon isotopes. The ICA method has advantages over traditional dimension reduction methods, such as principal component analysis or factor analysis, because it is based on maximal statistical independence rather than uncorrelatedness, where independence is a stronger property. The Hz11-P03 core, which represents the last 17.3 ka, was recovered from Lake Hazar which, at times, formed the headwaters of the Tigris. Applying the ICA method, we selected two out of six independent components by measuring distance correlation similarity. We propose that one of the selected components can be read as a proxy for temperature and the other for precipitation in this region. Our results indicate that the region was relatively cold and wet during the late glacial, between 17.3 and 14.8 ka BP, and wet and warm during Bølling-Allerød. The lake level dropped below today's level during the Younger Dryas stadial (12.49 and 11.76 ka BP), forming a marked hiatus in the core's stratigraphic record. During the beginning of the Holocene, while precipitation values were high, the temperature gradually increased until 8 ka BP. Between 8 and 5 ka BP, the region was warm but extremely dry. After 5 ka BP, around 3.5 ka BP temperatures suddenly fell, and three abrupt dry phases are observed around 3.5 ka and 2.8 ka and 1.8 ka BP
    corecore