263 research outputs found

    Türkiye’de özürlü dostu istihdam politikaları (durum analizi ve öneriler)

    Get PDF
    06.03.2018 tarihli ve 30352 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile 18.06.2018 tarihli “Lisansüstü Tezlerin Elektronik Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge” gereğince tam metin erişime açılmıştır.Doğuştan veya doğum sonrası savaş, trafik kazası, iş kazası, hastalık, doğal afetler gibi nedenlerle özürlü nüfus oranı genel nüfus içerisinde artmaktadır. Ülkemizde 2002 yılında özürlülerin sayısı ve özür türlerini ölçmek amacıyla yapılan Türkiye Özürlüler Araştırması sonucunda özürlülerin sayıları ile bunların istihdam oranlarını karşılaştırdığımızda büyük bir uçurum olduğu görülmüştür. Ülke nüfusunun %12.29'u özürlü konumundadır (yaklaşık 8.500.000). Yine çeşitli nedenlerden dolayı özürlülerin %78,29'u yani yaklaşık 6.654.650'si iş piyasasının dışındadır.Bu durum özürlülerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir faktördür. Özürlülerin istihdamı ekonomik ve sosyal boyutu nedeniyle büyük önem kazanmaktadır. Ekonomik olarak baktığımızda, özürlülerin özürlerinden kaynaklanan nedenlerden dolayı sağlık, tedavi ve bakım giderleri özürlü olmayan vatandaşlara göre daha yüksektir. Bunun yanı sıra özürlüyü tek başına değerlendirmek de yanlıştır, özürlülükten özürlü çocuğa sahip aileler de etkilenmektedir. Sosyal boyutuyla özürlü istihdamı, özürlü vatandaşların bir şeyler üretmesini, kendi kendine yetebilmesine ve toplumla kaynaşmasına katkı sağlayacaktır.Özürlülerin istihdamı noktası ise toplumda özürlülük bilinç düzeyi ile alakalıdır. Özürlülük bilinç düzeyi, özürlülerin eğitim haklarının sağlanması, özürlülere uygun iş dizaynı, bilinçli işveren ve kamu politikaları ile ülkenin genel ekonomik sosyal düzeyine bağlı olarak her ülkede farklı boyutlarda gerçekleşmektedir.Bu tezin ana amacı, özürlülerin istihdamını arttırmak için somut öneriler sunmaktır. Çalışmada elde edilen teorik ve deneysel bulgular, ülkemizde kota sisteminin yeniden düzenlenmesine ve özürlüler ile ilgili toplumsal bilincin oluşturulması gerekliliğine vurgu yapmaktadır. Ayrıca yüksek özür oranına sahip özürlülere yönelik korumalı ve evde istihdam yöntemlerinin geliştirilmesi gerekliliğini göstermektedir.Because of the reasons such as inborn or postnatal war, traffic accident, occupational accident, disease, natural disaster, disabled population rate has been increasing in general population. In our country according to the ?Turkey Disabled Survey? which was aim to research number of disableds and types of their handicaps in 2002, it?s seen that there has been great gap between disableds? number and their employment rate. 12.29 percent of our country?s population is disabled ( around 8.500.000). Also because of different reasons 78,29 percent of disableds, in other words 6.654.650 disableds are out of active labour market.This situation is one of the negative factor for disableds? life quality. Employment of disableds has been getting more important because of its economical and social dimension. When we look at economical side, owing to their handicaps disabled persons? health, cure and treatment costs are more higher than non-disabled persons. Also considering disabled being alone is false because, disableds? families are also affected from disability. With social dimension of disableds? employment will provide disableds to produce something, become self-sufficient and become one of the part of the society.The employment of disabled people is about disability consciousness level of society. Disability consciousness level is different dimension in every country, depending on country?s general economical, social level and providing disables education rights, convenient work design for disableds, conscious employer and public policies.The main purpose of this thesis represents suggestions to increase the employment of handicapped. Collected theoretic and empirical data imply two points. First point is about quota systems. According to collected data Turkish state must restructure quota system. Second point is regarding about social consciousness. In Turkey, state, education intuitions, civil organizations and trade union must help to create social consciousness

    Being Disabled Women

    Get PDF
    Engelli bireyler toplumun dezavantajlı gruplarından birini oluşturmaktadır. Engelli olma halinin yanında bir de kadın olmak, bu bireyleri toplumda çifte dezavantajlı konuma getirebilmektedir. Engelli kadınlar, hayatı diğer engelli bireylere, engelli/engelli olmayan erkeklere ve engelli olmayan kadınlara göre farklı biçimde deneyimlemektedir. Engelli kadınlar, bu deneyimlemeler sırasında aile içinde, eğitimde, sağlıkta ve çalışma hayatında birçok sorunla karşılaşabilmektedir. Bu sorunlar, engelli kadının yaşam alanını ev içi yani özel alanla sınırlayabilmektedir. Hayatı özel alanla sınırlanan engelli kadın, toplumda kendine yer edinememektedir. Bu bağlamda, çalışmanın amacı engelli kadınların toplumda karşılaştığı sorunları ortaya koyabilmektir. Engelli kadınların toplumda yaşadığı sorunlar teorik çerçevede ele alınmış ve diğer araştırma sonuçlarıyla desteklenmiştir. Teorik çerçeve ve araştırma sonuçlarına göre, engelli kadınların, engelli olmayan kadınlara ve engelli/engelli olmayan erkeklere göre daha fazla sorunla karşılaştığı ve sosyal hayatın dışında kaldığı görülmüştür. Sosyal hayat, eğitim hayatı ve çalışma hayatının dışında kalan ve özel alanda yaşamını sürdüren engelli kadınlar toplumda kendilerine yer edinememektedir. Bu durum engelli kadınların üretken bireyler olmasını engelleyici niteliktedir.Disabled people constitute one of the disadvantaged groups of the society. In addition to being disabled, being a woman may make these individuals disadvantaged in society. Women with disabilities experience life differently than other people with disabilities, men with and without disabilities, and women with nondisabilities. During these experiences, women with disabilities may face many problems in the family, education, health and working life. These problems limit the living space of the disabled woman to the private area. Women with disabilities whose life is limited to private sphere cannot gain a place in society. In this context, the aim of the study is to reveal the problems faced by disabled women in society. The problems of women with disabilities in society have been handled in a theoretical framework and supported by other research results. According to the theoretical framework and research results, it is seen that disabled women face more problems and are excluded from social life than non-disabled women and men with disabilities. Women with disabilities who are excluded from social life, education and working life and who live in the private sphere cannot gain a place in the society. This situation prevents women with disabilities from being productive individuals

    Analysis of Benign Soft Tissue Mass of Upper Extremity in Young Adult Men

    Get PDF
    Amaç: Bu çalışmada, üst ekstremitede cilt altı kitle tanısı ile askeri birliklerinden kliniğimize sevk edilen genç erişkin erkek hastalar sunulmaktadır. Gereç ve Yöntem: Aralık 2013 - Aralık 2014 arasında askeri birliklerinden üst ekstremitede kitle ön tanısı ile kliniğimize sevk edilen ve cerrahi müdahale yapılan 20-30 yaş arası erkek hastaların lezyonları histopatolojik tanı, kitle büyüklüğü ve lokalizasyon açısından incelendi. Bulgular: 77 genç erişkin erkek hastadaki toplam 77 lezyon incelendi. Lezyonların %28.6'si epidermal kist, %27.3'ü ganglion kisti, %18.2'si hemajiom, %14.3'ü lipom, %5.2'si tenosinovial dev hücreli tendon kılıfı tümörü, %3.9'u schwannom ve %2.6'sı ekstraskeletal osteokondrom olarak raporlandı. Tümörler lokalizasyonları açısından incelendiğinde lezyonların %13'ü kolda, %13'ü ön kolda, %38.9'u el ayasında ve %35.1'i parmaklarda olduğu tespit edildi. Lezyonlar boyutları bakımından incelendiğinde %49.3'ü 0-1 cm arasında, %22.1'i 1-2 cm arasında, %20.8'i 2-3 cm arasında, %7.8'i 3 cm'nin üzerinde olduğu tespit edildi. Sonuç: Üst ekstremitedeki yumuşak doku kitleleri özellikle askerlik gibi bedensel faaliyetlerin yoğun olarak yapıldığı dönemlerde semptomatik olmakta ve askerlerin hastanelere sevklerinin başlıca nedenleri arasında sayılmaktadırlar. Bu lezyonlar ekstremite distaline doğru daha fazla semptom verdileri için daha küçük boyutlarda bile semptomatik olup eksize edilmektedirler. Bu çalışmada üst ekstremitede cilt altı kitle tanısı ile askeri birliklerinden kliniğimize sevk edilen genç erişkin erkek hastalar sunulmaktadır. Gereç ve Yöntem Bu çalışmada kliniğimize 2013 Aralık- 2014 Aralık arasında askeri birliklerinden üst ekstremitede kitle ön tanısı ile sevk edilen ve cerrahi müdahale yapılan 20-30 yaş arası.Objective: Aim of this study is presenting of young adults which were referred to our clinic from their military units because of their upper extremity soft tissue masses. Materials and Methods: In this study upper extremity soft tissue masses of 20-30 years old young adults who were referred to our clinic between November 2014 and November 2015 from their military units were examined according to histopathological diagnosis, size and localization. Results: 77 lesion from 77 young adults were examined. According to histopathological determination it was reported that 28.6% of lesions were epidermoid cysts, 27.3% of lesions were ganglion cysts, 18.2% of lesions were hemangioma, 14.3% of lesions were lipoma, 5.2% of lesions were tenosynovial giant cell tumor of tendon sheath,3.9% of lesions were schwannomas and 2.6% of lesions were extraskeletal chondroma. According to location of lesions it was seen that 13% of the lesions were located in arm, 13% in forearm, 38.9% in the palmar part of the hand and 35.1% of lesions were on fingers. According to size of the lesions it was measured that 49.3% of the lesions were 0-1 cm, 22.1%; 1-2 cm, 20.8%; 2-3 cm and 7.8% were under 3 cm. Conclusions: Benign soft tissue masses of upper extremity can be symptomatic in intensive physical activity period as military service and these are common reason of referring soldiers to hospitals. These lesions are more symptomatic even in smaller sizes when they appear at the distal part of extremity and may be excised from distal part of extremity

    Engelli Bireylerin Çalışma Hayatında Maruz Kaldıkları Duygusal Yükler: Sakarya İli Örneği

    Get PDF
    Engelli bireylerin istihdam edilmesi sanayi devriminden günümüze kadarki süreçte her zaman bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra engelli bireylerin istihdam edilmesi yönünde bir takım gelişmeler yaşanmaya başlamış ancak yeterli derece çözüm üretilememiştir. Engelli bireylerin istihdam sorunu dışında,  istihdam edildikten sonra da çalışma hayatında birçok sorun yaşadığı görülmektedir. Bu sorunların bazıları iş yerindeki çalışanlardan kaynaklanırken diğer kısmı ise işveren ya da işyerindeki şef veya amirlerinden kaynaklamaktadır. İş hayatındaki engelli bireylerin yaşamış olduğu sorunlar birey üzerinde belirli duygusal yüklerin oluşmasına sebep olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, çalışma hayatındaki engelli bireylerin maruz kaldıkları duygusal yüklerin tespit edilmesi ve bu yüklerin engellilik türüne göre farklılıklarının belirlenmesidir. Çalışma yöntem olarak nitel bir araştırma üzerine kurgulanmış ve 5 engellilik türünden toplam 25 engelli bireyle yüz yüze mülakat gerçekleştirilmiştir. Mülakatlar Nvivo11 programı ile analiz edilip yorumlanmıştır. Yapılan çalışma farklı engel türlerine sahip engelli bireylerin, çalışma hayatında maruz kaldıkları duygusal yüklerin oranlarında da farklılıklar olduğunu göstermiştir.Engelli bireylerin istihdam edilmesi sanayi devriminden günümüze kadarki süreçte her zaman bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra engelli bireylerin istihdam edilmesi yönünde bir takım gelişmeler yaşanmaya başlamış ancak yeterli derece çözüm üretilememiştir. Engelli bireylerin istihdam sorunu dışında,  istihdam edildikten sonra da çalışma hayatında birçok sorun yaşadığı görülmektedir. Bu sorunların bazıları iş yerindeki çalışanlardan kaynaklanırken diğer kısmı ise işveren ya da işyerindeki şef veya amirlerinden kaynaklamaktadır. İş hayatındaki engelli bireylerin yaşamış olduğu sorunlar birey üzerinde belirli duygusal yüklerin oluşmasına sebep olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, çalışma hayatındaki engelli bireylerin maruz kaldıkları duygusal yüklerin tespit edilmesi ve bu yüklerin engellilik türüne göre farklılıklarının belirlenmesidir. Çalışma yöntem olarak nitel bir araştırma üzerine kurgulanmış ve 5 engellilik türünden toplam 25 engelli bireyle yüz yüze mülakat gerçekleştirilmiştir. Mülakatlar Nvivo11 programı ile analiz edilip yorumlanmıştır. Yapılan çalışma farklı engel türlerine sahip engelli bireylerin, çalışma hayatında maruz kaldıkları duygusal yüklerin oranlarında da farklılıklar olduğunu göstermiştir

    A Comparative Study for the Evaluation of Two Doses of Ellagic Acid on Hepatic Drug Metabolizing and Antioxidant Enzymes in the Rat

    Get PDF
    The present study was designed to evaluate different doses of ellagic acid (EA) in vivo in rats for its potential to modulate hepatic phases I, II, and antioxidant enzymes. EA (10 or 30 mg/kg/day, intragastrically) was administered for 14 consecutive days, and activity, protein, and mRNA levels were determined. Although the cytochrome P450 (CYP) 2B and CYP2E enzyme activities were decreased significantly, the activities of all other enzymes were unchanged with the 10 mg/kg/day EA. In addition, western-blot and qRT-PCR results clearly corroborated the above enzyme expressions. On the other hand, while the NAD(P)H:quinone oxidoreductase 1 (NQO1), catalase (CAT), glutathione peroxidase (GPX), and glutathione S-transferase (GST) activities were increased significantly, CYP1A, 2B, 2C, 2E, and 19 enzyme activities were reduced significantly with 30 mg/kg/day EA. In addition, CYP2B, 2C6, 2E1, and 19 protein and mRNA levels were substantially decreased by the 30 mg/kg/day dose of EA, but the CYP1A protein, and mRNA levels were not changed. CYP3A enzyme activity, protein and mRNA levels were not altered by neither 10 nor 30 mg/kg/day ellagic acid. These results indicate that EA exerts a dose-dependent impact on the metabolism of chemical carcinogens and drugs by affecting the enzymes involved in xenobiotics activation/detoxification and antioxidant pathways

    The Effect of Enamel Etching with Different Acids on the Bond Strength of Brackets

    Get PDF
    The purpose of this study was to compare the bond strengths of metallic brackets on human enamel etched with different acid solutions including (1) 37% phosphoric acid, (2) 10% maleic acid, (3) 37% phosphoric acid with i.23% NaF addition, (4) 10% maleic acid with 1.23% NaF addition to reveal if this caries prevention modalities adversely affect the clinical success of bonding procedure. All the groups had stainless steel brackets bonded to the buccal surface of each tooth with no-mix adhesive. An Instron testine machine was used to determine tensile bond strengths. The mean bond strength values of the groups were as follows: phosphoric acid group 9.17 ± 4.59 MPa; maleic acid group 8.46 ± 3.89 MPa; NaF added phosphoric acid group 2.33 ±2.19 MPa; NaF added maleic acid group 2.02 ± 1.43 MPa. The statistical analysis was done by an analysis of variance and Duncan multiple range tests. Bond strengths that the two “only acid” groups yie fded were significantly higher than NaF added groups (P0.05). The current findings indicate that 10% maleic acid alone may produce similar bond strengths to 37% phosphoric acid however, 1.23% NaF addition to either phosphoric or maleic acids to increase caries resistance results in significantly lower bond strengths and should not be advocated for clinical use as an enamel conditioner

    Diagnosis and management of carotid body tumor: a report of seven cases

    Get PDF
    Bozok, Sahin/0000-0002-1256-5055WOS: 000314377200038Paragangliomas are rare asymptomatic painless tumors, originating from paraganglionic bodies of autonomous nerve system of the embriological neural crest and increasing gradually. Despite their gradual developing nature, it is critical to reach early diagnosis and tailor surgical plan for carotid body tumors due to their potential of being malignant and local aggressive development, as well as invasion or pressure on the adjacent vascular and neural tissues. in this article, we present seven cases who were admitted with the complaints of pain and swelling in the neck and were diagnosed with carotid body tumor based on the further investigations and were surgically treated in the light of literature review and different surgical modalities were discussed

    The Relationship Between SYNTAX II Score and Serum Pleiotrophin Level in Patients with Non-ST-Segment Elevation Myocardial Infarction

    Get PDF
    Background and Aim: In this study, we aimed to examine the relationship between serum pleiotrophin (PTH) levels at admission and the severity of coronary artery disease (CAD) in patients experiencing non-ST-segment elevation myocardial infarction (NSTEMI). Materials and Methods: A total of 140 patients with NSTEMI undergoing coronary angiography were consecutively included in the study. The Synergy Between percutaneous coronary intervention with Taxus and Cardiac Surgery (SYNTAX) score was determined based on initial coronary angiography by at least two separate cardiologists. Results: A positive correlation was found between high SSII and PTH (r = 0.458; P < 0.001). PTH could anticipate the extremity of CAD with 64.4% sensitivity and 65.3% specificity at 250 ng/mL cut-off value (area under the curve: 0.718, 95% confidence interval, 54.8 - 74.7; P < 0.001). Through regression analysis, PTH, hypertension, diabetes mellitus, family history, lymphocyte count, and pro-brain natriuretic peptide levels were found to be independent predictors of SSII. Conclusion: In patients with NSTEMI, serum PTH levels were significantly associated with higher SSII, an indicator of CAD severity and cardiovascular prognosis. This study obtained positive results that will contribute to our clinical interpretation. More comprehensive studies with PTH will make a more useful contribution to our clinical judgments
    corecore