7 research outputs found
Hidroselli Ventriküloperitoneal şant: Bir olgu sunumu ve literatürün gözden geçirilmesi
Natural history of the processus vaginalis is not known clearly. It appears that raised intraabdominal pressure is associated with an increased incidence of patency of the processus vaginalis. We evaluated a male child who had ventriculoperitoneal shunt and congenital hydrocele with the review of literature.Prosesus vaginalis'in doğal öyküsü net olarak bilinmemektedir. Artan karın içi basıncının, işlemsel vaginalisin açıklık oranının artması ile ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Literatür taraması ile ventriküloperitoneal şant ve konjenital hidroseleli erkek bir çocuğu değerlendirdik
Hidroselli Ventriküloperitoneal şant: Bir olgu sunumu ve literatürün gözden geçirilmesi
Natural history of the processus vaginalis is not known clearly. It appears that raised intraabdominal pressure is associated with an increased incidence of patency of the processus vaginalis. We evaluated a male child who had ventriculoperitoneal shunt and congenital hydrocele with the review of literature.Prosesus vaginalis'in doğal öyküsü net olarak bilinmemektedir. Artan karın içi basıncının, işlemsel vaginalisin açıklık oranının artması ile ilişkili olduğu anlaşılmaktadır. Literatür taraması ile ventriküloperitoneal şant ve konjenital hidroseleli erkek bir çocuğu değerlendirdik
Açık Tibia Kırıklarının Minimal İnvaziv Teknikle Kilitli Plakla Tedavinin Orta Dönem Sonuçları
Amaç: Açık tibia kırıklarının tedavisinde minimal invazivperkütan plakla osteosentez (MIPPO) tekniğiyle yerleştirilen kilitli
kompresyon plağı (LCP) ile tedavinin orta dönem sonuçlarını değerlendirmektir.
Yöntemler: Mart 2008 - Aralık 2009 yılları arasında, açık tibiakırığı nedeniyle MIPO tekniğiyle cerrahi olarak tedavi edilen ortalama
yaşı 32 (dağılım 16-64 yaş) ve ortalama takip süresi 18 ay (dağılım 12-30 ay) olan 41 hastanın (32 Erkek, 9 kadın) tedavi sonuçları
retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalarınaçık kırık sınıflaması içinGustillo-Anderson sınıflandırması kullanıldı. Buna göre 13
(%31,7) kırık Tip I, 21 (%51,2) kırık Tip II , 6 (%14,6) kırık Tip IIIA, 1 (%2,4) kırık Tip III C olarak değerlendirildi. Hastaların
fonksiyonel sonuçları Karlstrom-Olerud fonksiyonel değerlendirme ölçütlerine göre belirlendi.
Bulgular: Kırıkların kaynama süresi ortalama 29 hafta (dağılım 20-60 hafta) idi. 41 hastanın 38’inde tam kaynama, 3’ünde kaynama
gecikmesi görüldü. 2 hastamızda plak yetmezliği gelişti, bu hastaların birine otogreftle beraber plak değişimi diğerine sadece plak
değişimi yapıldı. Kalstrom-Olerudskorlamasına göre 7 (%17,1) hasta mükemmel, 27 (%65,9) hasta iyi, 4 (%9,8) hasta orta, 3
(%7,3) hastada tatmin edici sonuç elde edildi.
On hastada yüzeyelenfeksiyon, bir hastada derin enfeksiyon bir hastada da osteomyelit gelişti. Yüzeyelenfeksiyon oral
antibioterapiyle tedavi edilirken derin enfeksiyon ve osteomyelit seri debridman ve parenteralantibioterapiyle tedavi edildi.
Sonuç: MIPPO tekniğiyle biyolojik tespit düşük enfeksiyon, yüksek kaynama oranı ile açık tibia kırıklarının acil ve kalıcı
tedavisinde uygulanabilecek etkili bir yöntemdir
Frontal sinus mucocele: A case report
Mukoseller, epitelyal sınırlı, paranazal sinüs içini
tamamen dolduran ve mukus içeren yapılardır. En sık
frontal daha sonra etmoid, maksiller ve sfenoid sinüste görülürler. Büyüdükçe çevreye bası yaparak kemik erozyonuna
ve sinüs dışına taşarak değişik semptomlara neden
olurlar. Yedi aydır sol gözde giderek artan şişlik şikayeti
ile kliniğimize başvuran 43 yaşında erkek hastanın yapılan
muayenesinde sol gözde ağrı, periorbital ödem ve
propitozis saptandı. Paranazal sinüs tomografisinde sol
frontal sinüsü tamamen dolduran ve inferior duvarını
erode ederek orbita içerisine uzanım gösteren, göz küresine
üstten bası yapan 3x1, 5x3,5 cm boyutunda mukosel
saptandı. Frontal sinüs mukoseli endoskopik sinüs cerrahisiyle
nazal kaviteye marsupiyalize edildi.Mucoceles are the structures that are limited
in the epithelium and are filling in the paranasal sinuses
with mucus content. They are most frequently seen in the
frontal sinus and then in ethmoid, maxillary and sphenoid
sinuses, by decreasing rate. They cause bone erosion as
they enlarge and different symptoms when they run over
the sinus. Left orbital pain, periorbital edema and
proptosis was determined in the examination of the 43
years old male patient; who was referred to our clinic with
progressively enlarging left orbital tumour for seven
months. In the paranasal sinus computerized tomography,
a mucocele; approximately with the diameter of 3x1,
5x3,5 cm, that fills in the whole frontal sinus and reachs
the orbita by eroding the inferior sinus wall and
compresses the orbita superiorly, was determined. This
frontal sinus mucocele was marsupialized to the nasal
cavity by endoscopic sinus surgery
Effects of nonsteroidal anti-inflammatory drugs on hearing
Objectives: Non steroidal anti-inflammatory drugs (NSAID) use with high dose and long time for chronic inflammation. It was well known that these drugs have ototoxic effects. The more study about ototoxic effects of acetyl salicylic acid (ASA) and quinine has been at the literature. In this study, the effects to hearing of NSAID except ASA and quinine were evaluated
Investigation of surface-modified EBM printed Ti-6Al-4V alloys for biomedical applications
This work aimed to comprehensively assess the influence of various surface modifications on the formation of apatite ability for EBM Ti-6Al-4V alloy. Sandblasting (S), acid-etching (E), sandblasting and acid-etching (SE), anodization (NA), micro-arc oxidations in 1M H2SO4 solution (SM) and 1M H3PO4 solution (PM) methods were applied to modify electron beam melted (EBM) Ti-6Al-4V surface. The α/α’-Ti structures and TiO2 phases were detected by XRD. The surface roughness (Ra) values ranged from 0.25 μm and 2.86 μm. The wettability of samples was between around 25° and 104°. The SM sample possessed the lowest contact angle. In vitro tests were employed in the simulated body fluid (SBF) solution for 28 days. The samples with different surface textures demonstrated bioactive behaviors. In vitro test results showed that apatite layers formed on the surfaces. The SM sample exhibited good apatite formation ability when the Ca/P ratios were considered. The apatite formation for the SM sample might derive from high roughness, low contact angle value, the existence of Ti-OH groups, and anatase and rutile phases. The SM can be implemented to boost bioactivity on EBM Ti-6Al-4V alloys.</p