Respiratory epithelial adenomatoid hamartoma on the anterior nasal septum

Respiratory epithelial adenomatoid hamartoma (REAH)is a rare benign lesion of the sinonasal cavity. In this report,by physical examination in the anterior part of thenasal cavity, on the septum a mass lesion was detectedand paranasal sinus computed tomography (PSCT) performed.On PSCT; bounded, homogenious, solid lesionwas shown and no evidence of invasion of surroundingbone and cartilage structures. Histopathologic diagnosisof the lesion was evaluated as REAH. Though REAH is avery rare benign lesion of sinonasal cavity the treatmentis only simple excision. Therefore keeping it in mind indifferential diagnosis list, aggressive surgical proceduresshould be avoided. The clinical and radiological featuresare discussed in the light of the literature.Key words: Hamartoma, sinonasal cavity, septu

GIANT CERVICAL LIPOMA, RARE BENIGN TUMOR OF CERVICAL REGION: TWO CASE REPORTS

Lipomlar, en sık saptanan mezenşimal orjinli benign tümörlerdir. Vücutta herhangi bir yerde izlenebilirler, servikal bölgede ise oldukça nadir olarak karşımıza çıkarlar ve posterior cilt altı düzeyde daha sık rastlanırlar. Asemptomatik yavaş büyüyen yumuşak doku kitlesi olarak karşımıza çıkan lipomlar, dev boyutlara ulaşabilirler. Bu olgu bildirisinde nadir rastlanmaları nedeniyle anterior ve posterior servikal bölgede yerleşimli histopatolojik olarak tanısı doğrulanmış iki dev lipom olgusunun radyolojik bulguları literatür eşliğinde tartışılmıştır. Lipomas are the most frequent benign tumors of mesencymal origin. Even though they can be viewed anywhere in the body, come as quite rare in the cervical region and can be seen more common in the posterior cervical region subcutaneously. Lipomas which appear as asymptomatic, slow growing soft tissue masses can reach giant proportions. In this case report, due to seeing rarely, two cases of giant lipomas in the anterior and posterior servical region are discussed by radiologic findings; the diagnosis was histopathologically confirmed

Boyun lenf bezlerinin ultrasonografik değerlendirilmesi

Boyun lenf bezlerini değerlendirmede US, yüksek frekans lı ve rezolüsyonlu cihazların rutine girmesiyle klinik muaye nenin ardından ilk kullanılan görüntüleme metodu olmuştur. Çalışmamızda boyunda büyümüş lenf bezlerinin etyolojik ayrı mına sonografik bulguların katkısı araştırılmıştır. Gerek operasyon gerekse biopsi materyalinin histopatolo jik incelenmesi ile tanısı kesinleşmiş 92 olgudaki toplam 339 LAP değerlendirme kapsamına alınmıştır. Sonografik bakıda be lirlenen LAP'ler lokal izasyon, büyüklük, şekilsel konfigüras yon, kontur düzeni, iç yapı ekostrüktürü ve komşuluk ilişki lerine göre incelenmiş; sonuçlar palpasyon bulguları ile kar şı laştı rı lmıştı r. US, boyundaki kitle lezyonlarım %95.4, büyümüş lenf bezlerini ise %85.9 başarı ile belirlemekte; buna karşın palpasyonun başarısı 9S55.2 düzeyinde kalmaktadır. Boyunda büyümüş lenf bezlerinin benign-malign ayrımında lokal izasyon, büyüklük, kontur düzeni, şekilsel konfigüras- yon ve iç yapı özellikleri gibi kriterler herzaman tam bir kesinlik taşımamaktadır. Bu bakımdan şüpheli vakalarda, US rehberliğinde en az kompl ikasyonla yapılacak ve ayırıcı ta nıya büyük katkı sağlayacak biopsi girişimlerinden kaçınıl mamalıdır. Vasküler duvar invazyonunun varlığı LAP'nin malign olduğunun en güvenilir bulgusudu

Duplike inferior vena kava anomalisi: Olgu sunumu

In this case report, we present a duplicated inferior vena cava abnormality that is diagnosed incidentally with abdominal CT which was performed with the aim of the verification of right adrenal mass. This rare vascular malformation of the inferior vena cava which was detected with CT was also confirmed with color Doppler ultrasonography.Bu çalışmada, sağ sürrenal bezindeki kitle lezyonunun verifikasyonu amacıyla, üst batın bilgisayarlı tomografi (BT) incelenme¬sine alman bir olguda, rastlantısal olarak belirlenen duplike inferior vena kava anomalisi sunulmaktadır. inferior vena kavanm, BT ile saptanantve nadir olarak görülen bu vasküler malformasyonu, renkli Doppler ultrasonografi (RDUS) ile de konfirme edilmiştir

BT ile saptanan sol renal ven anomalileri

The retroaortic left renal vein is a rare vascular malformation characterized by the presence of left renal vein draining into the in;not;ferior vena cava after crossing behind the aortic artery. Its incidence is reported as 1.8-2.4 % of the population. In circumaortic left renal vein, there is a true vascular ring around, the aorta. The incidence of this variant is 1.5-8.7 %. In this Article, four cases with left renal vein anomalies: retroaortic left renal vein in one patient, and circumaortic left renal vein in three patients, which were detected incidentaly during routine abdominal computed tomography, during 6-month period and over 250 patients, are pre;not;sented and the relevent literature is reviewed.Bu makalede 6 aylık bir periyodda 250 batın BT üzerinde yapılan incelemede rastlantısal olarak belirlenen, üçü sirkumaortik biri retroaortik olmak üzere toplam 4 renal ven anomalili olgu sunulmakta ve ilgili literatür gözden geçirilmektedir. Retroaortik sol renal ven, abdominal aortanın arkasından geçerek inferior vena kavaya açılan sol renal veriin varlığı ile karakterize, nadir görülen vasküler bir malformasyondur. Genel popülasyonda görülme oranı % 1.8-2.4 arasında bildirilmektedir. Sirkumaortik sol renal vende ise abdominal aortayı çevreleyen gerçek bir vasküler halkanın varlığı sözkonusudur. İnsidansı % 1.5-8.7 arasında değiş¬mektedir

A Case of Stage III Lateral Pharyngeal Diverticulum Imaged with Different Radiologic Methods: Case Report

Lateral pharyngeal diverticulum (LPD) is a rare pathology of the pharyngeal wall. It may be congenital or acquired. Acquired LPD is more common compared to the congenital one. LPDs are usually bilateral and small and thus do not cause any physical signs. However, unilateral and large LPDs have clinical significance since they may lead to difficulty in swallowing, weight loss, aspiration and pneumonia Making a clinical diagnosis is difficult. LPD is a functional diverticulum and may easily be overlooked with routine pharyngo-esophageal examinations. Thus videofluoroscopic techniques are valuable for the diagnosis. In this study, an unilateral stage III LPD case diagnosed with videofluoroscopic technique and also displayed with neck ultrasonography and computed tomography was presented in order to call attention to LPD

Farklı Radyolojik Yöntemlerle Görüntülenmiş Evre III Lateral Faringeal Divertikül Olgusu

Lateral pharyngeal diverticulum (LPD) is a rare pathology of the pharyngeal wall. It may be congenital or acquired. Acquired LPD is more common compared to the congenital one. LPDs are usually bilateral and small and thus do not cause any physical signs. However, unilateral and large LPDs have clinical significance since they may lead to difficulty in swallowing, weight loss, aspiration and pneumonia Making a clinical diagnosis is difficult. LPD is a functional diverticulum and may easily be overlooked with routine pharyngo-esophageal examinations. Thus videofluoroscopic techniques are valuable for the diagnosis. In this study, an unilateral stage III LPD case diagnosed with videofluoroscopic technique and also displayed with neck ultrasonography and computed tomography was presented in order to call attention to LPD

Prenatal diagnosis of posterior urethral valve with fetal MR urography

Posterior üretral valv (PÜV) prenatal dönemde, erkek fetüs- lerde en sık izlenen alt üriner sistem obstrüksiyon nedeni- dir. Obstrüksiyona bağlı olarak proksimal üretrada anahtar deliği görünümü, mesanede distansiyon, vezikoüreteral reflüye (VÜR) sekonder, üreterlerde ve pelvikaliksiyel sis- temde dilatasyon izlenir. Obstrüksiyonun derecesi ve süresi böbrekteki hasarı ve prognozu belirler. PÜV prenatal dö- nemdeki teşhisinde, ultrasonografi (US) ilk ve en yaygın kullanılan görüntüleme yöntemidir. Anne ve fetüsten kay- naklanan nedenlerden dolayı manyetik rezonans görüntü- leme (MRG) tamamlayıcı ve yardımcı yöntem olarak tercih edilebilir. Olgumuz MRG’in prenatal PÜV teşhisine katkısını göstermektedir.Posterior urethral valves (PUV) are the most common cause of lower urinary tract obstruction in the male fetus in antenatal period. These are seen with a Keyhole sing of urethra, distention of bladder due to obstruction, bilateral ureters and pelvicalyceal dilation due to vesicoureteral reflux. The degree and duration of the obstruction determine the prognosis and damage to kidney. Ultrasound is the primarily and most widely used imaging modality for the diagnosis of PUV in antenatal period. For reasons related to the mother and fetus, MRI is prefered as a complementary and adjutant method. Our case shows the contribution of MRI in the diagnosis of PUV