31 research outputs found
Prospective assessment of VI-RADS score in multiparametric MRI in bladder cancer: accuracy and the factors affecting the results
PURPOSEWe aimed to investigate the accuracy of Vesical Imaging - Reporting and Data System (VI-RADS) in the detection of muscle-invasive bladder cancer (MIBC) and to determine which factors affect the results of this scoring system.METHODSA prospective data analysis of 80 patients who were detected to have bladder tumor was performed between March 2019 and October 2020. VI-RADS scoring was used to determine the probability of muscle invasion. The scores were compared with pathological results to evaluate the accuracy of the VI-RADS scoring system. Interobserver agreement was assessed by VI-RADS scoring of 20 randomly chosen patients by a different experienced radiologist.RESULTSUsing the VI-RADS scoring system, the sensitivity, specificity, positive predictive value, and negative predictive value of multiparametric magnetic resonance imaging (mpMRI) were 87.5%, 87.5%, 63.6%, and 96.6%, respectively. The interobserver agreement expressed as the interclass correlation coefficient (ICC) was 0.72 (95% CI: 0.44-0.84, P < .001). In addition, the flat appearance of the tumor was an important factor affecting the accuracy of the VI-RADS score (odds ratio: 5.3 [95% CI: 1.1-27.0] and relative risk: 1.87 [95% CI: 1.24-2.82]).CONCLUSIONThe mpMRI, used in conjunction with VI-RADS, has proven to be an effective imaging method for detecting muscle invasion in cases of bladder cancer. VI-RADS scoring system can distinguish whether there is a muscle-invasive and non-muscle invasive bladder cancer with acceptable accuracy. In addition, the flat appearance of the tumor is an important entity that can affect the accuracy of the VI-RADS scoring system
Accrual based government accounting and sample practice
Devletlerin para ve mali politikalar aracılığıyla ekonominin tüm unsurları ile etkileşim içerisine girişinin günden güne artması, ekonomi içerisindeki mali nitelikteki işlemlerin raporlanmasını temin eden devlet muhasebesi anlayışının kabuk değiştirmesine neden olmuştur. Dolayısıyla tüm dünyada sadece bütçe uygulama sonuçlarını gösteren nakit esaslı devlet muhasebesinden mali içerikli tüm olayların tahakkuk ettiğinde kayıt altına alındığı tahakkuk esaslı devlet muhasebesi sistemine geçiş hızlanmıştır. Küreselleşme olgusu ve Avrupa Birliği, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi dünya çapındaki kuruluşların devlet muhasebesinde yeknesaklığı sağlamak amacıyla yaptığı çalışmalar, Türkiye'de de devlet muhasebesi sisteminin dünya ile uyumlaştırılması çabalarını arttırmıştır. Türkiye'nin yaşadığı ekonomik krizler, Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu ile sürdürülen müzakereler, Türkiye'nin mali sisteminin vergi harcamaları gibi uygulamaları nizami bir biçimde raporlayamıyor oluşu mali saydamlık ve hesap verilebilirliği sağlayabilecek bir mali reformun yapılmasını zaruri hale getirmiştir. Bu nedenle 1995 yılında Kamu Mali Yönetim Projesi ile başlayan çalışmalar 2003 yılında 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun çıkarılmasıyla ciddi bir boyut kazanmıştır. Mali reform olarak nitelendirilebilecek bu adım ile Türkiye'de ulusal ekonominin sınıflandırması yapılmış, analitik bütçe oluşturulmuş ve genel yönetim kapsamındaki tüm kuruluşlarda tahakkuk esaslı devlet muhasebesine geçilmiştir. Tez çalışması kapsamında Türkiye'de devlet muhasebesinin gelişim süreciæ mali reform gereksinimi, 5018 sayılı yasa ve bu yasa ile beraber ortaya çıkan alt mevzuat çalışmaları analiz edilmiş özellikle de tahakkuk esaslı devlet muhasebe sistemi, çerçeve hesap planı ile birlikte detaylı bir biçimde incelenmiştir. Örnek uygulama kapsamında ise Ege Üniversitesinin muhasebe hizmetlerini gören Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan Stratejik Plan, İdari Faaliyet Raporu çerçevesinde üniversitenin mali ve yönetsel yapısı ortaya konmuştur. Anahtar Kelimeler: Mali Saydamlık, Hesap Verilebilirlik, Kamu Mali Reformu, Nakit Esası, Tahakkuk Esaslı Devlet Muhasebesi. Increase in the integration of governments with the economic structure's elements via the monetary and fiscal policies caused a change in the philosophy of government accounting which provides reporting of fiscal transactions in the economic system. Therefore, many countries started to pass from cash based government accounting system that shows only budget practice results to the accrual based government accounting which provides the recording and the costing of almost all the public service process when the fiscal events are just accrued. Globalization concept and the activities realized by the European Union, World Bank and International Monetary Fund obtained sole system in the government accounting has expanded the studies in Turkey in order to harmonize government accounting system with government accounting system of the other developed countries. The economic crisis in Turkey, the negotiations with the European Union and International Monetary Fundæ the problems in the fiscal system like tax expenses and semi-fiscal operation executions made indispensable, the realization of fiscal reform which may provide fiscal transparency and accountability. In Turkey, fiscal reform activities has began with "Project of Public Fiscal Administration" in 1995 and then has gained a serious dimension with the publication of Law of Fiscal Control and Administration of Public in 2003. So, national economy was classified. Analytic Budget System was formed and the establishments which take place in the general administration of public have passed to the accrual based government accounting system. In the thesis study, the development process of government accounting in Turkeyæ the causes of fiscal reform necessityæ the law of fiscal control and administration of public and the other related sub-laws were analyzed. Especially accrual based government accounting and the account plan was observed in a detailed manner. In the sample study Strategy Development Department Chairmanship of Ege University was chosen and the administrative and fiscal structure of Ege University was analyzed via Strategic Plan and Administrative Activity Report that were published in 2007. Key Words: Fiscal Transparency, Fiscal Accountability, Public Fiscal Reform, Cash Based, Accrual Based Government Accounting
Stability and risk analysis based on the probability theory at AEL/Kislaköy open cast mine’s western final slope.
TEZ10904Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2018.Kaynakça (s. 85-86) var.xiv, 87 s. : res. (bzs. rnk.), tablo ; 29 cm.Kışlaköy açık ocağındaki Batı Nihai şevinin duraylılık analizi olasılık teorisi kullanılarak hesaplanmış ve olası iş güvenliği riskleri değerlendirilmiştir. Çalışmada EÜAŞ Genel Müdürlüğü tarafından çeşitli tarihlerde yürütülen jeoteknik çalışmalardan üretilen veriler kullanılmıştır. Şev duraylılığı hem deterministik hem de olasılıklı yöntemler kullanılarak incelenmiştir. Bu çalışma kapsamında, şev kaymasını tetikleyebilecek deprem, yer altı su seviyesindeki değişiklikler gibi mekanizmaların şev duraylılığı üzerindeki etkileri incelenmiştir. Sonuç olarak yer altı su seviyesindeki değişikliklerin ve sismik yüklerin şev duraylılığı üzerinde risk yaratabileceği görülmüş ve Bati Nihai Şevi’nin statik şartlarda güvenli olduğu anlaşılmıştır.The stability analysis of the western final slope in Kışlaköy open cast mine is calculated by using probability theory and probable occupational risks are evaluated. In the study, data produced from geotechnical studies carried out by EÜAŞ General Directorate on various dates were used. Slope stability was estimated by using both deterministic and probabilistic methods. The Western ultimate slope is safe under static conditions. In this study, the effects of mechanisms such as earthquake, changes in groundwater level on the slope stability, which could trigger a slope failure, were investigated. As a result, it has been understood that changes in groundwater level and seismic loads may pose a risk to slope stability.Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: FYL20178473
Determination of optimum pit limits of Afsin–Elbistan Basın on (C) and (D) sectors.
TEZ10903Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2018.Kaynakça (s. 125-130) var.xvi, 131 s. : res. (bzs. rnk.), tablo ; 29 cm.Bir maden yatağının işletilmesi için öncelikle yatağın doğru modellenmesi gerekmektedir. Birçok farklı metot ve uygulama kullanılarak modelleme çalışmları yapılabilmektedir. Bu çalışmada Afşin–Elbistan Havzası, C ve D Sektörlerinin optimum üretim kapasitesi şartları incelenmiştir. Bu doğrultuda 52 farklı kuyuya ait karotlu sondaj verisi Netpro/Mine programı kullanılarak bu sahanın bir katı modeli oluşturulmuş ve bu katı model kullanılarak Netpro/mine yazılımının optimizasyon modülü kullanılarak, Net bugünkü değeri maksimum yapan yıllık üretim kapasitesi belirlenmiştir ve duyarlılık analizi yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, Açık ocağın yıllık kapasitesi ortalama 18,6 milyon ton seçildiğinde net bugünkü değer en yüksek seviyeye çıkmaktadır. Net bugünkü değer miktarının, yıllık enflasyon oranı ve kömür satış fiyatına bağlı olduğu anlaşılmıştır.For a mining bed to be operated, the bed must first be modeled correctly. Modeling studies can be done using many different methods and applications. In this study, optimum annual production capacity conditions of Afşin–Elbistan Basin, (C) and (D) sectors were examined. In this direction, a solid model of this basin was constructed by using the data obtained from 52 cored drilling holes. Netcad/Netpromine software was used to constract the geological and solid model. Optimization module was used to estimate of net present values. As a result, if we select of 18,6 million tone of annual production capacity we will see the net present value is the maximum. The model, created is sensitive to annual inflation rate and saling price of coal.Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: FLY20166389
Kurumsal sosyal sorumluluğun inovasyon ve firma değeri arasındaki ilişkide aracılık etkisi
Corporate social responsibility (CSR) is becoming increasingly an integral part of business practice. This study aims to explain the relationship between CSR practices and firm value by adding two key variables: invest in innovation and invest in marketing. The sample of empirical study consists of manufacture firms registered in Borsa Istanbul/Turkey.
Research findings indicated that the CSR practices influence directly and positively to firm value. Higher marketing expenditures leads to less firm profitability and no impact on firm value. Investing in R&D impacts positively to CSR practices and profitability. CSR plays a mediating role between R&D intensity and firm value relationship. There isn’t significant mediating effect of marketing intensity between CSR and firm value.Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS), giderek iş uygulamalarının ayrılmaz bir parçası haline gelmektedir. Bu çalışma, KSS uygulamaları ile firma değeri arasındaki ilişkiyi iki temel değişken ekleyerek açıklamayı amaçlamaktadır: inovasyona yatırım ve pazarlamaya yatırım. Ampirik çalışmanın örneklemi Borsa İstanbul / Türkiye'de kayıtlı imalat firmalarından oluşmaktadır. Araştırma bulguları, KSS uygulamalarının firma değerine doğrudan ve olumlu yönde etkilediğini göstermiştir. Daha fazla pazarlama harcamaları
daha az firma karlılığına yol açmaktadır ve firma değeri üzerinde bir etkisi yoktur. Ar-Ge'ye yatırım yapmak, KSS uygulamalarına ve karlılığa olumlu yönde etki etmektedir. KSS, Ar-Ge yoğunluğu ve firma değeri ilişkisinde aracılık rolü oynamaktadır. Pazarlama yoğunluğunun, KSS ile firma değeri arasında önemli bir aracılık etkisi yoktur
Tüketim değerlerinin öncülleri üzerine görgül bir çalışma : sosyal sınıfın düzenleyici etkisi
Recently, cultural transformation has resulted in changing the consumption values. Lack of the deeper
explanations regarding the antecedents of consumption values is the motivation of this study. The study aims
to explain the effects of global consumer culture, individualism, collectivism and materialism as antecedents,
on consumption values of consumer. A partial least square structural equation modeling (PLS-SEM) and multigroup analysis were applied to test the hypotheses suggested in the structural model. The results indicate
that materialism partially mediates the relationship between global consumer culture and consumption
values besides the relationship between collectivism and consumption values. Materialism full mediates the
relationship between individualism and consumption values. The results reveal that there aren’t differences
the direction and power of the structural model paths between middle-class group and other-class group
except for indirect effects.Son yıllardaki kültürel dönüşüm, tüketim değerlerinin değişmesine neden olmaktadır. Tüketim değerlerinin
öncüllerine ilişkin derinlemesine açıklamaların eksikliği, bu çalışmanın itici gücü olmuştur. Çalışma, öncüller
olarak küresel tüketici kültürü, bireycilik, toplulukçuluk ve materyalizm eğiliminin tüketim değerleri üzerindeki
etkilerini açıklamayı hedeflemektedir. Yapısal modelde önerilen hipotezlerin test edilmesi için kısmi en küçük
kareler yapısal eşitlik modellemesi (PLS-SEM) ve çoklu grup analizi uygulanmıştır. Sonuçlar, materyalizmin
küresel tüketici kültürü ile tüketim değerleri arasında ve toplulukçu kültür ile tüketim değerleri arasında
kısmen aracılık ettiğini göstermektedir. Materyalisttik eğilim bireyci kültür ile tüketim değerleri arasında tam
aracılık etmektedir. Sonuçlar, orta sınıf ile diğer sınıflar arasında modelin dolaylı etkileri hariç dolaysız
etkilerinin gücü ve yönü açısından bir farklılık olmadığını ortaya koymaktadır
Asthma-Themed Chest Diseases Elective Internship Program Experience at Dokuz Eylul University School of Medicine
OBJECTIVES: The purpose of this article is to introduce asthma-themed chest diseases elective program applied within the scope of the Dokuz Eylul University School of Medicine. undergraduate medical program
Effect of varicocelectomy on the frequency of nocturnal sperm emissions
WOS: 000374234000009PubMed: 26345399The aim of this study was to investigate the frequency of nocturnal sperm emissions (NSE) in varicocele patients after varicocele surgery. A total of 127 patients, 96 varicocele (Group 1) and 31 patients with inguinal hernia (Group 2) were included in this study. Mean age, laterality of surgical procedures, spermiogram results, marital status, and postoperative serum hormone levels were noted for all patients. Two groups were compared in terms of Beck depression score (BDS) and anxiety scores (AS). The frequency of NSE and libido changes in the patients during 10 days postoperatively was evaluated. The number of the patients who had NSE and increased libido were significantly higher in the varicocelectomy group when compared with the control group. No significant difference was noted between the groups in terms of BDS, AS, and serum hormone levels. No association was reported between BDS, AS, and serum hormone levels and the presence of NSE in Group 1. The incidence of NSE was higher in younger men. Increased libido was significantly associated with NSE in Group 1. Cord dissection during surgery may be a factor on increased frequency of NSEs in varicocele patients