19 research outputs found

    Treatment of domestic wastewater using a rotating biological contactor.

    No full text

    Facies characteristics and control mechanisms of quaternary deposits in the lake tuz basin

    No full text
    Türkiye’nin en büyük kıta içi karasal havzası konumundaki Tuz Gölü Havzası’nın Neojen öncesi gelişimine dönük birçok çalışma bulunmasına karşın, Neojen ve özellikle Kuvaterner devresi özelliklerini detaylandıran çalışmalar oldukça sınırlıdır. Hâlbuki havzanın bu dönemlerine ait araştırmalar gerek aktif tektonik gerekse de iklim değişimi gibi toplumu yakından ilgilendiren konularda doğrudan bilgi sağlayıcıdır. Bu çalışma kapsamında Tuz Gölü Havzası Kuvaterner tortullarının zaman ve mekân içerisindeki sedimanter özellikleri ile bu özellikleri denetleyen süreçleri tespit ve tayin etmek amacı ile yapılan detaylı arazi gözlemleri sunulmuştur. Bu bağlamda 17 ayrı bölgede yürütülen istif çalışmaları ışığında Kuvaterner birimleri 12 litofasiyes ve 5 fasiyes birliği altında tanımlanarak incelenmiştir. Fasiyes özellikleri dikkate alındığında havzanın Kuvaterner evriminde tektonizmanın uzaysal anlamda sınır belirleyici rolü karşısında baskın denetimin iklimsel olduğu anlaşılmaktadır.Although there are several studies discussing the pre-Neogene development of the Lake Tuz basin, which is the largest terrestrial basin in Turkey, investigations delineating the characteristics of the Neogene and particularly Quaternary period of this basin are quite limited. Whereas studies regarding such periods of the basin are quite informative for both active tectonics and climate change issues that are of significant public concern. In this study, results of field observations on temporal and spatial characteristics of Quaternary deposits in the Lake Tuz Basin and processes controlling these features are presented. For this, as a result of sequence studies conducted in 17 different areas, Quaternary units were described and examined under 12 lithofacies and 5 facies associations. Facies properties imply that tectonism is spatially determinant factor whilst climate is the dominant controlling mechanism in the Quaternary evolution

    Threats and conservation of landscapes in Turkey.

    No full text
    International audienc

    Quaternary Geological Mapping in the World and Turkey, and Encountered Problems

    No full text
    Ondokuzuncu yüzyılın ortalarına doğru yerbilimciler arasında, özellikle Kuzey Avrasya ve Kuzey Amerika'da oldukça geniş alanlar kaplayan ve çoğunlukla pekişmemiş halde gözlenen kırıntılı çökeller başlıca tartışma konusuna dönüşmüştür. 'Kuvaterner' teriminin bir zaman dilimi olarak ortaya atılması her ne kadar bu dönemlere rastlasa da, bu zaman dilimine ait birimler haritalarda çoğunlukla 'dilüvyon-alüvyon' ya da 'eski/yeni alüvyon' başlıkları altında gösterilmiştir. Kuvaterner yaşlı bu birimlerin kökenlerinin anlamlandırılmaları oldukça hararetli tartışmalar eşliğinde sürmüş, fakat önemlerini en baştan beri hissettirmişlerdir. Zaman içerisinde daha yaşlı jeolojik birimlerin haritalanmasında büyük aşamalar kaydedilmiş, ancak Neojen ve Kuvaterner birimlerinin uzun yıllar detaylandırılmadığı ve genelde birer yaş birimi olarak kabaca haritalanmış oldukları görülmektedir.Dünya genelinde yerleşim yerlerinin çok büyük bir kısmı, düzlük alanlara tekabül etmeleri ve su kaynaklarıyla etkileşimli olmaları gibi taşıdıkları coğrafi cazibelerden ötürü, Kuvaterner yaşlı çökellerce kaplanmış olan ova alanlarda konumlanmaktadır. Hızla artan insan nüfusu ve buna koşut gelişen şehirleşmeler neticesinde, bu devre ait birimlerin 'alüvyon' nitelemesinin ötesinde detaylı olarak haritalanmalarına duyulan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Yirminci yüzyılın başlarından itibaren, özellikle Kuvaterner birimlerinin Avrupa ölçeğinde haritalanmasına dönük girişimler olmuş, ancak İkinci Dünya Savaşı'ndan ötürü bu girişimler askıya alınmıştır. Kuvaterner birimlerinin haritalamalarında, ilk başlarda yalnızca jeomorfolojik ve litolojik özellikler dikkate alınarak işlenmiş olsalarda günümüzde birçok ülke esas itibariyle bu özelliklerinin ön planına birimlerin yaşları ve depolanma ortamlarını almışlardır. Bu ölçütün yanı sıra bazı ülkelerde; tane boyu, tane ve mineral bileşeni, eski kıyı ve buzul izleri, hatta mühendislik özellikleri de Kuvaterner haritalarında dikkate alınan diğer parametrelerdir.Ülkemizde, özellikle 1999 depremlerinin ardından yerleşim yerlerinin üzerinde hızla geliştiği Kuvaterner birimlerinin haritalanması en başta mühendislik amaçlı olarak ihtiyaç haline dönüşmüştür. Aynı zamanda iklim ve aktif tektonik gibi konularda taşıdıkları büyük bilimsel değerleri açısından da önem taşımaları bu birimlerin haritalanmalarına olan ihtiyacı arttırmaktadır. Bu çalışmada, Kuvaterner Jeolojisi haritalarının hazırlanmasında izlenen yaklaşımlar ve karşılaşılan başlıca sorunlara dair mevcut durum değerlendirmesi, dünyanın çeşitli bölgelerinden ve ülkemizden örnekler temelinde yapılmıştırTowards the mid-nineteenth century, the unconsolidated deposits, which are mostly occupy quite large areas particularly in North Eurasia and North America, have become the main argument among the geoscientists. Although the term ‘Quaternary’ has been suggested as a time unit in that century, this period had often been shown in the maps under the headings of ‘diluvium-alluvium’ or ‘old/new alluvium’. While the origins of these Quaternary aged units had been discussed under hot debate, these units have felt their importance from the beginning. However, during the mapping studies, the Neogene and Quaternary units have not been elaborated for many years on geological maps and are generally seen to be roughly mapped only as age units.A large part of the settlements around the world are located in plain areas that covered by the Quaternary deposits because of the attraction of geographical conditions, such as transportation suitability and interaction with water resources. Due to the rapidly increasing human population and urbanization, there is a growing need for detailed mapping of these units beyond their characterization as only ‘alluvium’. From the beginning of the twentieth century, attempts have been made to map the Quaternary units, particularly on the European scale, but these attempts have not resulted because of the Second World War. Although the lithology was considered firstly in the early Quaternary geological maps, it is observed that the ages and depositional environments of the units are taken into account in the world generally. In addition to this criterion, grain size, grain and mineral composition, coastal and glacial lines, and engineering characteristics are also considered in the geological mapping of Quaternary in some countries.In Turkey, the mapping of Quaternary plains, where the settlements developed rapidly on, has become a necessity firstly for engineering purposes, especially after the 1999 earthquakes. At the same time, in terms of their great scientific value for climate and active tectonics researches, their importance also increases the need for mapping of these units. In this study, the evaluation of current approaches in the preparation of Quaternary geological maps and encountered major problems have been made on the basis of examples from various parts of the world and from Turke

    TUZ GÖLÜ HAVZASI KUVATERNER TORTULLARININ FASİYES ÖZELLİKLERİ VE DENETİM MEKANİZMALARI

    No full text
    Türkiye’nin en büyük kıta içi karasal havzası konumundaki Tuz Gölü Havzası’nın Neojen öncesi gelişimine dönük birçok çalışma bulunmasına karşın, Neojen ve özellikle Kuvaterner devresi özelliklerini detaylandıran çalışmalar oldukça sınırlıdır. Hâlbuki havzanın bu dönemlerine ait araştırmalar gerek aktif tektonik gerekse de iklim değişimi gibi toplumu yakından ilgilendiren konularda doğrudan bilgi sağlayıcıdır. Bu çalışma kapsamında Tuz Gölü Havzası Kuvaterner tortullarının zaman ve mekân içerisindeki sedimanter özellikleri ile bu özellikleri denetleyen süreçleri tespit ve tayin etmek amacı ile yapılan detaylı arazi gözlemleri sunulmuştur. Bu bağlamda 17 ayrı bölgede yürütülen istif çalışmaları ışığında Kuvaterner birimleri 12 litofasiyes ve 5 fasiyes birliği altında tanımlanarak incelenmiştir. Fasiyes özellikleri dikkate alındığında havzanın Kuvaterner evriminde tektonizmanın uzaysal anlamda sınır belirleyici rolü karşısında baskın denetimin iklimsel olduğu anlaşılmaktadır

    Natural stones qualified as geological heritage in Turkey

    No full text
    Türkiye jeolojik yapısından dolayı doğal taşların çok çeşitli ve göreceli bol olduğu bir ülkedir. Kendine özgü çok sayıda doğal taş antik dönemlerden bu yana kullanılmaktadır. Bunların birçoğu jeolojik miras niteliğindedir ve fakat henüz tespitleri yapılmamıştır. Ayrıca, ticari ve bilimsel anlamda doğal taş terminolojisi farklı olduğu gibi, doğal taşlar hakkındaki jeolojik bilgiler de sınırlıdır. Konuya yerbilimcilerin dikkatini çekmek amacıyla, bu yazıda doğal taşların kültürel jeolojideki yeri (veya doğal taş kültürünün jeolojik temelleri) tartışılmış ve eşsiz yapı malzemeleri olan Ahlat Taşı, Ankara Taşı, Nevşehir Taşı, Sille Taşı ile özgün el işçiliği hammaddeleri olan Lületaşı, Pileki Taşı ve Oltu Taşı hakkında özet bilgiler verilmiştir.Natural stones qualified as geological heritage are various and also plenty in Turkey, based on its complex geological framework. Some unique stones have been used in Anatolia since antic times, particularly for large and prestigious buildings. Most of the natural stones are typical geoheritages of the country. However they have been no documented at international level, yet. In addition, economic and scientific terminology on the Turkish natural stones are completely different and people do not have correct geological knowledge about them. In this study, to be able to take attention of earth scientists to the subject, the roles of natural stones in cultural geology (or the geological fundamentals of natural stone culture) have been discussed providing brief information about the unique building materials Ahlat Stone, Ankara Stone, Nevşehir Stone Sille Stone and Lületaşı (meerschaum), Pileki Stone, Oltu Stone as raw materials for local handcrafts

    Landscapes and Landforms of Turkey

    No full text
    International audienc

    Multiple rifting pulses and sedimentation pattern in the Çameli Basin, southwestern Anatolia, Turkey

    No full text
    The neotectonic development of western Anatolia was characterized by the formation of numerous graben-type basins, which have been well documented by general mapping, although the cause and timing of the Neogene regional tectonic extension remain controversial. Previous interpretations of the origin and evolution of these Neogene basins were based mainly on regional-scale tectonic inferences, rather than detailed basin-fill analysis. The present study of the terrestrial intramontane Çameli Basin in the western Taurides combines detailed facies analysis with biostratigraphic dating (mammalian and molluscan fossils) and documents three pulses of crustal extension that are reflected in changes in the palaeogeography and sedimentary architecture of the basin. Development of the Çameli graben commenced in the Vallesian time (early Tortonian), and is marked by alluvial-fan, fluvial and lacustrine depositional systems, with freshwater molluscan fauna. A second pulse of tectonic extension occurred in the late Ruscinian time (early-middle Pliocene), producing a new normal fault that split the basin longitudinally into two compartments. The lake environment expanded and deepened, coastal peat-forming mires developed and abundant mammal fauna appeared by the early Villanian time (middle Pliocene), with the lacustrine deposits onlapping the basin-margin and intrabasinal fault escarpments. The lacustrine environment subsequently shrank, as the progradation of axial river deltas and basin-margin fan deltas caused water shallowing and shoreline regression. A third pulse of extension occurred at the end of Villanian time (late Pliocene), when the development of a new generation of normal faults further split the basin into still narrower half-graben compartments. The third pulse of rifting is estimated to have accounted for little more than 10% of the sub-basinal crustal extension, but caused the most striking changes in the basin palaeogeography and drainage pattern. The inward development of the successive normal faults indicated a high-rate crustal extension. This is the first regional case study of a terrestrial neotectonic graben employing detailed sedimentary facies analysis and mammal biostratigraphy and providing a time-stratigraphic framework for the rifting pulses in western Anatolia. © 2004 Elsevier B.V. All rights reserved
    corecore