50 research outputs found
İşyeri Kabalığı ve Mutluluk İlişkisinde İş Yaşamında Yalnızlığın Düzenleyici Etkisi
Çalışma
ortamı başlı başına olumsuz bir duygu kaynağı olabilmektedir. Ancak iş ortamında
başarı ve sağlık için de mutluluğun önemli bir rolü bulunmaktadır. Dolayısıyla iş
ortamındaki mutluluğu etkileyen faktörlerin neler olduğunun tespit edilmesi
önemli sonuçlar doğuracağı beklenmektedir. Bu
amaçla kaba davranışların ve iş yaşamındaki yalnızlığın mutluluk üzerindeki
olası negatif etkisine karşı, affedicilik ve hoşgörünün panzehir etkisi
araştırılmıştır. Bunun için anket yöntemi kullanılarak 162 kamu kurumu çalışanından
veri toplanmıştır. Veriler SPSS 22 ve Lisrel 8,80 paket programları
kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonucunda kaba davranışlar ve yalnızlık
mutluluğu negatif etkilerken, affedicilik ve hoşgörü ise pozitif etkilediği
saptanmıştır. Diğer yandan hoşgörü affediciliği, kaba davranışlar da yalnızlığı
pozitif yordadığı tespit edilmiştir. Ancak bu çalışmanın en önemli bulgusu ise
kaba davranışların mutluluk üzerindeki olumsuz etkisinde, yalnızlığın düzenleyici
etkisine sahip olmasıdır. Burada yalnızlığın düşük ve orta düzeyde olduğu
durumlarda kaba davranışlar arttıkça mutluluk azalmaktadır. Ancak yalnızlık
yüksek olduğu durumlarda bu etki anlamlı olmadığı tespit edilmiştir
Relationship of childhood experiences, grit and entrepreneurship ıntention: a research on health management students
Girişimcilik niyeti, karakteristik yapısı gereği hem kişilik özelliklerinden hem de içinde yaşanılan çevresel
bağlamlardan etkilenmektedir. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı; Sağlık Yönetimi öğrencilerinin
çocukluk dönemlerinde, ebeveynlerinin olumsuz tutum ve davranışları neticesinde edindikleri
deneyimlerin, girişimcilik niyetinin ve azmin ilişkisini incelemektir. Bu amaca yönelik olarak, Süleyman
Demirel ve Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitelerinin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinde öğrenim
gören Sağlık Yönetimi Bölümü 4. Sınıf öğrencileri üzerinde bir araştırma yürütülmüştür. Toplamda 226
kişiden anket tekniği kullanılarak veri toplanmıştır. Bu veriler AMOS 23 ve SPSS 22 paket programları
kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre çocukluk deneyimleri azmi olumsuz etkilemekte
ancak girişimcilik niyetini anlamlı bir şekilde etkilemediği saptanmıştır. İlaveten azmin, girişimcilik
niyetini anlamlı ve olumlu etkilediği ortaya çıkmıştır. Ölçeklerin boyutları bağlamında da önemli bulgular
elde edilmiştir. Çocukluk dönemlerinde maruz kalınan boyun eğdirici, tehdit edici ve değersizlik içeren
anılar, bireylerin yetişkinlik dönemlerindeki hayatlarına da yansımaktadır. Bu bağlamda olumsuz anılar
bazı durumlarda girişimcilik niyetini ve hedeflere ulaşma noktasında azimle gayret etmeyi baltalarken,
bazen de itaat zincirlerini kırma, özgürlük ve öz kontrol gibi duyguların ortaya çıkmasını
destekleyebilmektedir. Bunun yanında ayrıca uzun vadede gayrette ısrar etmek suretiyle azim göstermenin
girişimcilik niyetini besleyebildiği görülmektedir.Entrepreneurship intention is affected by both the personality traits and the environmental contexts in which
it grows due to its characteristic structure. From this point of view, the relationship between
entrepreneurship intention, grit and childhood experiences that students acquired as a result of their parents'
attitudes and behaviors were tried to be revealed in this study. For this purpose, a research was carried out
on the 4th grade students of the health management department studying at the Faculty of Economics and
Administrative Sciences of Süleyman Demirel and Burdur Mehmet Akif Ersoy Universities. A total of 226
people collected data using the survey method. This data set was analyzed with AMOS 23 and SPSS 22
package programs. According to the findings, childhood experiences affect the grit negatively. However, it
has determined that it has no significant effect on entrepreneurship intention. In addition, it has been
revealed that grit has a significant and positive effect on entrepreneurial intention. Important findings were
also obtained in terms of the dimensions of the scales. Submissive, threatening and worthless memories
exposed in childhood are also reflected in the lives of individuals in adulthood. In this context, negative
memories sometimes undermine the entrepreneurial intention and grit in reaching goals, while sometimes
they can support the emergence of feelings such as breaking the chains of obedience, freedom and selfcontrol. In addition, it is seen that grit by insisting on long-term effort can feed entrepreneurial intention
The moderating effect of psychological vulnerability in the relationship between toxic emotion experiences and intention of leave
Yönetici ve çalışanların olumsuz davranışlarının etkisiyle kirlenen örgüt atmosferi çalışanların zamanla zehirlenmelerine sebep olmaktadır. Bu toksisite örgüt içerisinde yayılmakta ve tüm çalışanları etkisi altına alabilmektedir. Fakat psikolojik olarak kırılgan ve hassas kişilerinbu durumdan daha fazla olumsuz etkilenebileceği düşünülmektedir. Toksisite yoğunlaştıkça da işten ayrılma niyetinin artması beklenmektedir.
Bu beklentiyi sınamak amacıyla, Burdur ilinde faaliyet gösteren bir unlu mamul tesisinde çalışan 275 kişi üzerinde anket yöntemi kullanılarak bir araştırma yürütülmüştür. Yapılan doğrusal regresyon analizi sonucunda toksik duygu durumlarının psikolojik kırılganlığı ve işten ayrılma niyetini önemli ölçüde arttırdığı tespit edilmiştir. Bunun yanında psikolojik kırılganlığın da işten ayrılma niyetini anlamlı şekilde etkilediği saptanmıştır. Bu araştırmanın en önemli ve özgün bulgusu ise SPSS Process Makrosu kullanılarak tespit edilen düzenleyici etkidir. Buna göre toksik duygu deneyimleri ve işten ayrılma niyeti ilişkisinde psikolojik kırılganlığın anlamlı şekilde düzenleyici etkiye sahip olduğu saptanmıştır.Organizational atmosphere, which is poisoned by the negative behaviors of managers and employees, causes poisoning of employees. This toxicity is spreading within the organization and can affect all employees. However, it is thought that psychologically fragile and vulnerable people may be affected more negatively from this situation. As the toxicity intensifies, the intention to leave is expected to increase.
In order to test this expectation, a survey was conducted on 275 people working in a bakery factory in Burdur city. As a result of the linear regression analysis, it was found that toxic emotional experiences significantly increased psychological vulnerability and intention to leave. In addition, psychological vulnerability was found to have a significant effect on intention to leave. The most important and unique finding of this study is the regulatory effect determined by using SPSS Process Macro. Accordingly, the psychological vulnerability plays a moderating role in the relation between toxic emotion experiences and intention to leave
Plasmablastic Lymphoma in a Previously Undiagnosed Human Immunodeficiency Virus-Positive Patient: A Case Report
Plasmablastic lymphoma (PBL) is a rare and aggressive non-Hodgkin lymphoma subtype associated with human immunodeficiency virus (HIV) infection. PBL is extremely aggressive and has a poor response to treatment. Clinically PBL resembles a periodontal disease, Kaposi sarcoma, or melanoma. Delayed diagnosis adversely affects the treatment and life expectancy. A 52-year-old male presented with a firm intraoral mass causing a slight elevation noticeable extraorally. Radiologically, loss of lamina dura around the first premolar and loss of both vertical and horizontal bone height around the dental implant replacing the second premolar were present. The biopsy confirmed a diagnosis of PBL. Further evaluation revealed that the patient was positive for HIV. The chemotherapy regimen included etoposide, vincristine, hydroxydaunorubicin, cyclophosphamide, and prednisolone, followed by an autologous hematopoietic stem cell bone marrow transplant. This article attempts to describe the clinical presentation and histopathological evaluation of PBL, and emphasize the paramount role of biopsy, early clinical suspicion, and correct diagnosis
Razine pentraksina 3 dobro su povezane s težinom bolesti kod prijma u bolesnika s COVID-19
Pentraxin 3 (PTX3), a long pentraxin, is not only released from dendritic cells and
neutrophils but also from epithelial and endothelial cells such as alveolar epithelium. Severe acute respiratory
syndrome coronavirus-2 (SARS-CoV-2) initially activates the innate immune system, causing
a complex immune response. Clinical and experimental studies suggest that PTX3, a locally and
systemically secreted marker, can be used as a predictor of the severity and mortality in respiratory infections.
In the current study, serum PTX3 levels in patients hospitalized with COVID-19 were found
to be significantly increased at admission and showed significant association with the disease severity.Pentraksin 3 (PTX3), dugi pentraksin, ne oslobađa se samo iz dendritičnih stanica i neutrofila, nego i iz epitelnih i
endotelnih stanica poput alveolarnog epitela. Teški akutni respiracijski sindrom koronavirus-2 (SARS-CoV-2) u početku
aktivira urođeni imuni sustav uzrokujući složen imuni odgovor. Klinička i eksperimentalna istraživanja ukazuju na to da se
PTX3, lokalno i sistemski izlučeni biljeg, može koristiti kao prediktor težine i smrtnosti kod respiracijskih infekcija. U ovom
istraživanju utvrđeno je da su razine PTX3 u serumu bolesnika hospitaliziranih s COVID-19 bile značajno povišene kod
prijma i značajno povezane s težinom bolesti
Manyetik rezonans görüntüleme için uygulanan sedasyonun çocuklardaki etkinliği ve güvenilirliği
Amaç: Manyetik rezonans görüntüleme (MRG) görüntüleme için sedasyon uygulanan çocuklarda görülen komplikasyonları ve sedasyon için uygulanan ilaçların etkinliğini göstermeyi amaçladık. Gereç ve yöntem: Çalışmaya sedasyon verilerek MRG yapılan çocuklar dâhil edildi. Sedasyon öncesi hastaların fizik muayenesi yapılarak, vital bulguları ve (oksijen saturasyonları)SO2 düzeyleri ölçüldü. Sedasyon düzeyi Ramsay sedasyon skoru ile berlirlendi. Sedasyonun etkinliği radyolog tarafından belirlenen MRG kalite ölçeği ile değerlendirildi. Uygulanan ilaçların türleri ve vücut ağırlığına göre dozları kayıt edilerek, etkinlikleri değerlendirildi. MRG sonrasında hastaların vital bulguları, SO2 ve komplikasyonları tekrar değerlendirildi. Tüm analizler için SPSS 12 programı kullanıldı. Bulgular: Çalışmaya 112 hasta (E/K; 68/44) dâhil edildi. Hastaların ortalama yaşı 4,2±3,4 (3 ay-11 yaş) idi. 93 hastaya kraniyal MRG için sedasyon yapıldı. Sedasyon için 79 hastaya kloralhidrat, 9 hastaya midazolam, 7 hastaya klorpromazin, 21 hastaya antihistaminik ve 4 hastaya da ketamin uygulandı. Bazı hastaarda birden çok ilaç verilmişti. Antihistaminiklerin sedasyon yapıcı etkisi yetersiz bulundu. Sedasyonla ilişkili en yaygın görülen komplikasyon gastrointestinal irritasyondu. Yedi hasta (%6) da MRG sonrasında ciddi hipoksi görüldü. Çoğunluğu 1 yaş altındaydı. MRG süresi ve kalp hızı arasında negatif bir ilişki saptandı. Sonuç: Oral yolla sedasyon verilmesi gastrointestinal komplikasyonları artırmaktadır. Özellikle bir yaşın altındaki infantlar diğer çocuklara oranla MRG ile ilişkili sedasyon sonrasında hipoksiye daha yatkındır. Antihistaminiklerin sedasyon için etkisiz olduğu görülmüştür
Çocukluk Deneyimleri, Azim ve Girişimcilik Niyeti İlişkisi: Sağlık Yönetimi Öğrencileri Üzerinde Bir İnceleme
Girişimcilik niyeti, karakteristik yapısı gereği hem kişilik özelliklerinden hem de içinde yaşanılan çevresel
bağlamlardan etkilenmektedir. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı; Sağlık Yönetimi öğrencilerinin
çocukluk dönemlerinde, ebeveynlerinin olumsuz tutum ve davranışları neticesinde edindikleri
deneyimlerin, girişimcilik niyetinin ve azmin ilişkisini incelemektir. Bu amaca yönelik olarak, Süleyman
Demirel ve Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitelerinin İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinde öğrenim
gören Sağlık Yönetimi Bölümü 4. Sınıf öğrencileri üzerinde bir araştırma yürütülmüştür. Toplamda 226
kişiden anket tekniği kullanılarak veri toplanmıştır. Bu veriler AMOS 23 ve SPSS 22 paket programları
kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre çocukluk deneyimleri azmi olumsuz etkilemekte
ancak girişimcilik niyetini anlamlı bir şekilde etkilemediği saptanmıştır. İlaveten azmin, girişimcilik
niyetini anlamlı ve olumlu etkilediği ortaya çıkmıştır. Ölçeklerin boyutları bağlamında da önemli bulgular
elde edilmiştir. Çocukluk dönemlerinde maruz kalınan boyun eğdirici, tehdit edici ve değersizlik içeren
anılar, bireylerin yetişkinlik dönemlerindeki hayatlarına da yansımaktadır. Bu bağlamda olumsuz anılar
bazı durumlarda girişimcilik niyetini ve hedeflere ulaşma noktasında azimle gayret etmeyi baltalarken,
bazen de itaat zincirlerini kırma, özgürlük ve öz kontrol gibi duyguların ortaya çıkmasını
destekleyebilmektedir. Bunun yanında ayrıca uzun vadede gayrette ısrar etmek suretiyle azim göstermenin
girişimcilik niyetini besleyebildiği görülmektedir.Entrepreneurship intention is affected by both the personality traits and the environmental contexts in which
it grows due to its characteristic structure. From this point of view, the relationship between
entrepreneurship intention, grit and childhood experiences that students acquired as a result of their parents'
attitudes and behaviors were tried to be revealed in this study. For this purpose, a research was carried out
on the 4th grade students of the health management department studying at the Faculty of Economics and
Administrative Sciences of Süleyman Demirel and Burdur Mehmet Akif Ersoy Universities. A total of 226
people collected data using the survey method. This data set was analyzed with AMOS 23 and SPSS 22
package programs. According to the findings, childhood experiences affect the grit negatively. However, it
has determined that it has no significant effect on entrepreneurship intention. In addition, it has been
revealed that grit has a significant and positive effect on entrepreneurial intention. Important findings were
also obtained in terms of the dimensions of the scales. Submissive, threatening and worthless memories
exposed in childhood are also reflected in the lives of individuals in adulthood. In this context, negative
memories sometimes undermine the entrepreneurial intention and grit in reaching goals, while sometimes
they can support the emergence of feelings such as breaking the chains of obedience, freedom and selfcontrol. In addition, it is seen that grit by insisting on long-term effort can feed entrepreneurial intention
Organizational Image Perceptions of University Students
Bu araştırmanın amacı, öğrencilerin öğrenim gördükleri üniversitenin örgütsel imajına ilişkin algılarını çeşitlideğişkenler açısından belirlemektir. Araştırma, betimsel tarama modelindedir. Araştırma örneklemini, 2016-2017öğretim yılında Kırıkkale Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim görmekte olan 526 öğrenci oluşturmaktadır.Araştırmada verileri toplamak amacıyla, Polat (2011) tarafından Türkçe’ye uyarlanarak geliştirilen “Örgütsel İmajÖlçeği” kullanılmıştır. Araştırmanın verileri tanımlayıcı istatistik ve parametrik testlerle analiz edilmiştir.Araştırmanın bulgularına göre, öğrencilere göre üniversitenin algılanan örgütsel imajı “orta” düzeydedir.Öğrencilerin örgütsel imaj algılarının barınma-beslenme, sosyal ortam, kalite, genel görünüm-alt yapı ve programimajı boyutlarında “orta” düzeyde, spor ve eğlence imajı boyutlarında ise “düşük” düzeyde olduğu tespitedilmiştir. Öğrencilerin öğrenim gördükleri üniversitenin örgütsel imajına ilişkin algı düzeylerinin cinsiyet, sınıf,bölüm, üniversite tercih sırası ve aile gelir durumu değişkenlerine göre anlamlı farklılıklar gösterdiğibelirlenmiştir.The purpose of this study is to determine perceptions of students regarding organizational image of theuniversity they study in terms of various variables. The research is in the descriptive scanning model. Researchsample consists of 526 students studying at Kırıkkale University Faculty of Education in 2016-2017 academicyears. “Organizational Image Scale” developed and adapted to Turkish by Polat (2011) was used to collect data.The data were analyzed by descriptive statistics and parametric tests. According to findings, organizationalimage perceptions of the students are at "medium" level. The organizational image perceptions of the students aredetermined as "medium" in the accommodation-nutrition, social atmosphere, quality, general outlook-infrastructure and program image dimensions, and "low" in the sports and entertainment image dimensions. Theperception level of the students about the organizational image of the university shows significant differencesaccording to gender, grade, department, university preference order and family income state variables