Oocyte Donation

Oocyte donations are ethical, social, religious, physiological, and medical problems. The medical risks of oocyte donation are not adequately addressed. The risks of oocyte donation require careful examination of the treatment of oocyte donors during the donation process. There are some long-term risks and various side effects such as pain, infection, oocyte retention, bleeding, premenstrual syndrome-like symptoms, ovarian hyperstimulation syndrome (OHSS), and the risk of ovarian cancer related to the drugs used by the donor. Treatment with oocyte donation is one of the situations in which the most common methods of assisted reproduction are discussed. There are many differences in moral, ethical, and religious issues in society. The use of donor eggs, sperm, or embryos is a social or cultural problem rather than a medical problem. For this reason, legal regulations on oocyte donation are carried out in line with cultural beliefs and public opinion about the procedure; individuals are free to use legal procedures according to their values. However, the fact that it is prohibited in some communities can push the illegal paths by obstructing the ones who want to use it

Cardinal Number Acquisition of Turkish Children

Cardinal number acquisition plays an important role in children’s sense of number. Various investigations have revealed the influence of cultural variables on cardinal number acquisition. In this research, we investigated Turkish children’s acquisition of cardinal numbers. Quantitative research method was used. The participants were 100 preschool children from four public preschools in Adıyaman, Turkey. We used the “Give me N” task with the intent of investigating children’s acquisition of cardinal numbers. We obtained data from individual interviews with children. As a result of the research, we found that 60% of the children had cardinal number acquisition, 34% were in subgroups, and 6% were in the pre-number phase. In our sample the youngest child who had acquired cardinal numbers was 45 months old. We saw that the acquisition of the cardinal number phase was between 49 and 61 months for Turkish children and the majority of children older than 62 months had acquired cardinal numbers. Turkish children have the same cardinal number acquisition levels as their western peers however they acquire cardinal numbers a bit later. This research result showed that cultural differences could have a role in the age of cardinal number acquisition but not in phases. More cross-cultural studies are needed to better understanding

Compressively Sensed Image Recognition

Compressive Sensing (CS) theory asserts that sparse signal reconstruction is possible from a small number of linear measurements. Although CS enables low-cost linear sampling, it requires non-linear and costly reconstruction. Recent literature works show that compressive image classification is possible in CS domain without reconstruction of the signal. In this work, we introduce a DCT base method that extracts binary discriminative features directly from CS measurements. These CS measurements can be obtained by using (i) a random or a pseudo-random measurement matrix, or (ii) a measurement matrix whose elements are learned from the training data to optimize the given classification task. We further introduce feature fusion by concatenating Bag of Words (BoW) representation of our binary features with one of the two state-of-the-art CNN-based feature vectors. We show that our fused feature outperforms the state-of-the-art in both cases.Comment: 6 pages, submitted/accepted, EUVIP 201

Measuring Social Media Addiction among University Students

New developments in technology have changed the habits of people and people can find the things of real life in virtual worlds. Interacting in online platforms and sharing options of social media have made the life of students more easy while Social Media Addiction becomes a problem among young people, causing to mental and physical problems in long run by  using in an excessive manner.  The aim of this study is to determine the usage purposes and addiction level of social media among university students according to age, gender, usage years and daily usage. For that aim, 665 students were surveyed in an online platform at Bingöl University in 2019. Descriptive statistics,  Kruskal Wallis Test, One-Way ANOVA test, Factor Analysis and Correlation Analysis statistical methods are used to analyze data by SPSS 20 software.  Instagram, youtube and facebook were found to be three mostly used social media networks respectively.  Maintaining communication with existing friends, listening music and sharing things are main usage purposes for females while males prefer social media for following a group, playing games and meeting new people.   According to gender, there are significant differences just for conflict factor that males spend more time on social media than doing their daily responsibilities and activities supported with high correlation between gender and conflict factor that males are more addictive. Moreover, younger university students have higher conflict addiction and as students use social media more in years and higher daily hours, they become more addictive in general. Students spend daily most of their social media time for communicating with existing friends and chatting. Daily usage has the strongest correlation with occupation factor. Furthermore, the strongest correlation is seen between relapse and conflict factors and the most effective factor on Social Media Addiction Scale (SMAS) is conflict factor

Fen Öğretmenlerinin Bilimin Doğası Görüşleri ve Öğretimleri Nasıldır? Bir Sınıf İçi Araştırması

The purposes of this study were to investigate science teachers’ nature of science (NOS) views so as to determine how their views influence their instructional practices. Seventy four science teachers and five teachers in a big city in Turkey were selected purposefully as the sample of this study. A sub-set of 18 relevant items from Views on Science-Technology-Society (VOSTS) Questionnaire were used to assess teachers’ NOS views. Semi-structured interviews and class observations were conducted with these five “case” teachers in order to allow them fully express their views and instructional practices. The data analysis revealed that the participating science teachers held naïve views on many dimensions of the NOS. Furthermore, it was found that teachers’ views did not directly influence their classroom practices. We also observed that the perceived curriculum, the high stakes examinations, expectations of school administrators, students, and parents were the most important factors influencing teachers’ decisions regarding classroom practicesBu araştırmanın amacı, fen öğretmenlerinin bilimin doğası hakkındaki görüşlerini incelemek ve bu görüşlerin onların sınıf içi uygulamalarını nasıl etkilediğini belirlemektir. Araştırmanın katılımcıları Türkiye’deki bir büyükşehirde görev yapmakta olan 74 fen öğretmenidir. Öğretmenlerin bilimin doğası hakkındaki görüşleri, literatürde kısaca VOSTS olarak bilinen Bilim-Teknoloji-Toplum anketinden seçilmiş olan 18 madde ile değerlendirilmiştir. Öğretmenlerin görüşlerini sınıf uygulamalarına nasıl yansıttıklarını belirlemek amacıyla gönüllülük esasına dayalı olarak durum çalışmasına alınan beş öğretmen ile yarı yapılandırılmış görüşmeler ve sınıf içi gözlemleri gerçekleştirilmiştir. Veri analizleri sonucunda, katılımcı öğretmenlerin bilimin doğasının birçok boyutu hakkında naif görüşlere sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda öğretmenlerin bu görüşlerinin sınıf uygulamalarına doğrudan etki etmediği görülmüştür. Katılımcı fen ve teknoloji öğretmenlerinin sınıf içi uygulamalarını belirleyen en önemli etkenlerin başında algılanan müfredat, okul idarecileri, öğrenci ve velilerin istek ve beklentileri ile sınav sistemi gösterilebili

Milli Gelirin Kentleşme ve Enerji Tüketimi ile İlişkisi: Türkiye Örneği

Enerji, başta sanayi sektörü olmak üzere tüm sektörler tarafından yoğun bir biçimde kullanılmaktadır. 1970’li yıllardan sonra yaşanan petrol krizlerinin petrol fiyatlarını yükseltmesi sonucunda, enerjide önemli ölçüde dışarıya bağımlı olan ülkelerin milli gelirlerinin olumsuz etkilenmesi araştırmacıların ilgisini çekmiş ve çalışmalarında emek ve sermayenin yanında enerjiyi de bir üretim faktörü olarak ele almışlardır. Toplam enerji tüketimi ile milli gelir arasındaki bağlantıyı araştıran çok sayıda bilimsel araştırma bulunduğu görülmekle birlikte araştırma sonuçlarının farklı olması nedeni ile bu konuda bilim insanları arasında görüş birliği sağlanamamıştır. Kentleşme, ekonomik büyümenin temel bileşenlerinden biri olarak ulusların gelişmişlik düzeylerini değerlendirmede önemli bir unsur olarak yer almasına ve insanların yaşam standartlarının iyileştirilmesini sağlamasına rağmen enerji tüketim miktarını artırarak enerji krizlerinin yaşanmasına yol açabilir. Enerji – milli gelir ilişkisinde literatürde tartışmaların olması, kentleşmenin bir yandan ekonomik büyümenin artmasına katkı sağlaması diğer yandan enerji fiyatlarını arttırarak ekonomik büyüme üzerinde baskı oluşturması Türkiye için güncel bir çalışmanın yapılmasının gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada 1965-2019 yılları arasındaki dönemde Türkiye’nin ekonomik büyümesi, enerji tüketimi ile kentleşme oranı arasındaki ilişkiler analiz edilmiştir. Değişkenler arasındaki hem kısa hem de uzun dönemli bağlantılar otoregresif dağılmış gecikme (ARDL) modeli ile tahmin edilmiştir. Son yıllarda Türkiye'de kentleşme hızının ve enerji talebinin artması göz önüne alındığında, bu çalışmanın önemi ortaya çıkmaktadır. Bu itibarla çalışmada politika yapıcılarına Türkiye'de uzun vadeli enerji ve kentleşme politikaları geliştirmeleri için değişik alternatif modeller sunulmaktadır. Bulgulara göre; koentegrasyon (eşbütünleşme) testleri değişkenler arasında uzun vadeli bir bağlantının olduğunu ve kısa dönem hata düzeltme katsayısının anlamlı olduğunu göstermektedir. Granger nedensellik testlerinden Toda-Yamamoto versiyonuna göre, büyüme değişkeninden kentleşmeye doğru tek yönlü nedensellik olduğu sonucuna varılmıştır. Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanabilmesi için uzun dönemli enerji ve ekonomi politikalarının planlanması ve uygulanması ile kentleşmenin getirdiği sorunların çözülmesi gerekmektedir

School Attachment and Implications of Study Skills in Diverse Educational Settings

The variety of the languages used by lecturers as the instruction language at a university level, educational approaches, methodologies, and instructional devices cannot be separate from school settings, students` foreground and background diversities (region, origin, gender etc.) and most significantly students` study skills in overcoming with challenging problems and achieving success in terms of academic achievement. Apart from aforementioned factors, pluralism in post-secondary education is one of the challenges of the globalized world, nonetheless it can also be considered as an advantage in joining a wider network of communication throughout the world which can elevate students` perceptual understanding of the world they live in. In this study, together with scanted data obtained by other researchers it is aimed to rephrase the signiicance of ``study skills`` in handling challenges of today`s post-secondary education as in raising self-awareness about variants of study methodologies as well as importance of language acquisition in pluralist (in terms of variant languages used for instruction) secondary and post-secondary educational settings. A partial data analysis of a survey obtained from 95 participants of a high school in Albania is also reflected in regard with students` study skills

Kutü’l-Amare Kahramanı Halil Kut Paşa’nın Hatıraları, haz. Erhan Çifci

Yüzüncü Yılındaki Zaferin Kahramanı: Halil Kut İstanbul’da 1882 yılında doğan Halil Paşa’nın yaşamı, askerlik mesleğine girişi ve sonrasında II. Abdülhamit döneminde Makedonya’da başlayan kıta hayatının sürdüğü Tunus, Trablusgarp, İran, Kafkasya, Irak, Dağıstan, Türkistan, Gürcistan, Rusya ve Avrupa’da geçirmiş olduğu günler, kitabın da konusunu oluşturduğu çok sayıda ders ve anlam çıkarılabilecek hatıratlarla doludur