9 research outputs found

    Organizational justice effect on organizational commitment and job satisfaction: A research on physicians

    No full text
    Çalışmamızda hekimler üzerinde, örgütsel adalet ve iş doyumu ilişkisinde örgütsel bağlılığın aracılık rolü araştırılmıştır. Aynı zamanda örgütsel adalet ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişki, örgütsel adalet ile iş doyumu arasındaki ilişki ve örgütsel bağlılık ve iş doyumu arasındaki ilişkinin araştırılması da amaçlanmıştır. Ayrıca hekimlerin demografik özelliklerine göre, örgütsel adalete, örgütsel bağlılığa ve iş doyumuna ilişkin algıları ölçülmüştür. Literatür taraması sonucu, ilk üç bölümde, örgütsel adalet, örgütsel bağlılık, iş doyumu konuları teorik olarak açıklanmış, uluslararası ve yerli literatür çalışmalarında elde edilen sonuçlara yer verilmiştir. Dördüncü bölümde ise 489 hekimin yanıtlarından oluşan veriler ışığında, araştırmamızın analizleri ve sonuçları yer almıştır. Yapılan analizler neticesinde, örgütsel adaletin iş doyumu üzerindeki etkisinde, örgütsel bağlılığın aracılık rolünün olmadığı belirlenmiştir. Devamlılık bağlılığının, iş doyumu ile dağıtımsal adalet, işlemsel adaletin ve etkileşimsel adalet arasındaki ilişkide aracılık rolünün olmadığı tespit edilmiştir. Duygusal bağlılığın ise iş doyumu ile dağıtımsal adalet, işlemsel adalet ve etkileşimsel adalet arasındaki ilişkide aracılık rolünün olduğu tespit edilmiştir. Normatif bağlılığın, iş doyumu ile dağıtımsal adalet, işlemsel adalet ve etkileşimsel adalet arasındaki ilişkide aracılık rolünün olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır. Üç değişkenimiz için farklılık analizleri neticesinde; cinsiyete ve medeni duruma göre farklılık olmadığı, yaş gruplarına göre, 56 ve üzeri yaş grubunda yer alan hekimlerin örgütsel bağlılık ve iş doyumu algılarının daha yüksek olduğu, unvanlara göre Prof. Dr. unvanındaki hekimlerin örgütsel adalete, örgütsel bağlılığa ve iş doyumuna ilişkin algılarının daha yüksek olduğu, özel hastanede çalışan hekimlerin algılarının üç değişkenimiz içinde daha yüksek olduğu, 21 yıl ve üzeri deneyim süresine sahip olan hekimlerin bağlılık ve iş doyumu algılarının daha yüksek olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.It is aimed to investigate the mediating effect of organisational commitment on the relationship between organizational justice and job satisfaction on physicians. At the same time, the relationship between organizational justice and organisational commitment, between organisational justice and job satisfaction and between organisation commitment and job satisfaction are also investigted. According to the demographic characteristics of physicians, perceptions of organizational justice, organizational commitment and job satisfaction were measured. As per the literature review, organizational justice, organizational commitment, job satisfaction issues are explained theoretically and the results of international and domestic literature studies are included in the first three chapters. The fourth section, the results of our research of the data received from 489 physicians are given. As a result of the analyses, it was determined that organizational commitment has no intermediary role between the relationship of job satisfaction and organizational justice. It has been found that continuity commitment does not play a mediating role between job satisfaction and distributional justice, transactional justice and interactional justice. Organisational commitment has a mediating effect between the relationship of job satisfaction and distributional justice, procedural justice and interactional justice. At the same time, it has been found that normative commitment plays a mediating role between job satisfaction and distributional justice, transactional justice, and interactional justice. As a result of the difference analyzes for three variables; there is no difference according to gender and marital status. According to age groups, physicians of 56 age group and above have higher perceptions of organizational commitment and job satisfaction. Physicians with the title of professor and physicians who work in private sector have higher perceptions of organizational justice, organizational commitment and job satisfaction. Physicians having 21 years and over experience years had also higher perceptions of commitment and job satisfaction

    Sağlık Bilimlerine Psikolojinin Büyük Katkı Yapacağı Bir Alan: Sağlık Psikolojisi

    No full text
    Sağlık Psikolojisi, ilk kez 1978 yılında Matarazzo tarafından tanımlanmış olup sağlığın geliştirilmesi ve sürdürülmesini, hastalıkların ve ilgili işlev kayıplarının azaltılmasını ve psikoterapisini amaçlayan psikolojinin oldukça genç bir alanıdır. Kronik hastalıklara yaşam süresince artık daha sık rastlanması, zaman içinde hastalıklar üzerindeki biyolojik ve fizyolojik etkenlerin yanı sıra psikolojik faktörlerin de etkili olduğunun görülmesi, artan araştırmalar ve sağlık hizmetleri içinde psikologların daha fazla yer almaya başlaması sağlık psikolojisinin doğmasını sağlayan önemli etkenler olmuştur. Sağlık psikologları önleyici çalışmaların (kadın sağlığı, yeme bozuklukları, sigarayı bırakma birimleri) yanı sıra hastanelerde farklı birimlerde (onkoloji, ağrı yönetimi, diyaliz), rehabilitasyon ve ağrı merkezlerinde çalışabilmektedirler. Davranışsal değerlendirmeler, klinik görüşmeler ve psikoterapötik müdahaleler yapabilmektedirler. Bununla birlikte sağlığın geliştirilmesi ve sürdürülmesi amacıyla kamu politikası çalışmalarına da katkıda bulunabilmektedirler. Üniversitelerin Psikoloji bölümlerinde, Tıp ve Sağlık Bilimleri Fakültelerinde araştırmacı, eğitimci olarak yer alabilmektedirler. Sağlık psikolojisi eğitiminde özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde belli bir standardizasyon oluşturulmaya çalışılmaktadır. Türkiye’de çok yaygın olmamakla birlikte sağlık psikolojisi alanına yönelik yüksek lisans ve doktora eğitimleri denenmektedir. Giderek artan araştırmalar ve sağlık psikologlarının farklı düzeylerde sağlığa katkısı sayesinde alana duyulan ilgi de artmaktadır

    A NONLINEAR REGRESSION MODEL, ANALYSIS AND SIMULATIONS FOR THE SECOND WAVE OF COVID-19: THE CASE STUDY OF TURKEY

    No full text
    COVID-19 pandemic disease gained major attention among scientists due to its high mortality/ infectiousness rate. Moreover,the analysis of this disease requires much attention by the Government to take precautions and construct strategies. This studyaims to develop a new nonlinear model for COVID-19. The main focus is the time when the number of daily infectedindividuals has begun to increase constantly. To this end, the time series from 1 August 2020 to 22 September 2020 isconducted. Moreover, the proposed model takes into account the disease characteristics. After the model parameters areobtained by detailed mathematical analysis by the trained data, the model is validated by the test/evaluation data set. The resultsand simulations show that the proposed model has a perfect match with the raw data. Furthermore, the calculated standarderrors when compared by the population of Turkey are evidence of how well the model fits the raw data. This study is importantnot only because it achieves good results but also because it is the first nonlinear regression model including its mathematicalanalysis for the COVID-19 pandemic

    Prof.Dr.Ayşe Eziler KIRAN'a Armağan

    No full text
    Bu Armağan Kitapta ilk kez yer ve söz alıyorum. Bir makalemi seçip bu kitap için. »ermek, işin kolay kısmıydı. Önsöz yazmak ise ciddi bir sorumluluk. Çünkü > armağan etmeyi düşündüğümüz -gizlice planladığımız- kişi, akademik 1985'te kendisiyle başladığım ve 31 yıldır devam ettiğim, 27 yıldır da aynı Anabilım Dalında aynı eğitim ve bilim ortamını paylaştığım, eğitim ve bilim dışında karşıma çıkan pek çok sorunu da birlikte yaşadığım hocam Prof. Dr. Ayşe Kıran. Önsöz yazarı olarak kendime biraz yer ayırmak zorunda olduğumu hissediyorum ve bunun için şimdiden okurlardan özür diliyorum. Aslında kendimden la çıkarak söyleyeceklerim, doğrudan Ayşe hocamla ilgili bilgileri de içereceğinden, umarım kendimi affettirebilirim. İlk olarak söylemek istediğim şey şu: Benim için Ayşe Kıran öncelikle dilbilim demektir. Dilbilimin doğduğu, gelişmeye başladığı ve en temel ve en kapsamlı yayınların yapıldığı yıllarda Fransa'da doktora ve doçentlik çalışmaları yapması ve en önemli kuramcılardan ders alması nedeniyle, bu alanda -en azından Fransız ekolü açısından- Türkiye'deki dilbilim hareketinin önemli aktörleri arasında yer almıştır. Kendisinden bir kuşak önce dilbilim Türkiye'de çalışılmaya başlanmıştı elbet, ama hemen sonrasında, yine hocamız Prof. Dr. Zeynel Kıran ile birlikte dilbilim dersleri, dilbilim üzerine çalışmaları ile sosyal bilimler alanında 20. yüzyılın bu en önemli kuramının yaygınlaşmasında çok önemli katkıları olmuştur. Dilbilimin Türkiye üniversitelerinde karşılaştığı direnç nedeniyle bunun kolay olmadığını, dilbilimin ne işe yaradığının -bir işe yarayıp yaramadığının- sorgulandığı uzun yıllar boyunca Ayşe Kıranın verdiği mücadelenin önemli bir bölümüne tanık oldum. O zamanlar dil çalışması deyince ya dilbilgisi geliyordu akla ya da klasik anlamda edebiyat incelemeleri. Ben de kendisinden öğrendiğim bu kurama gönül vermiş bir öğrencisi olarak her zaman inançla ve kararlılıkla onun yanında yer aldım. Bu mücadele her zaman kolay ve eğlenceli olmadıysa da, sonuçta direnç azaldı, herkes kendi bildiği yolu tuttu. Geçen zaman içinde de önce dilbilimin, ardından da diğer dil bilimlerinin (ruhdilbilim, toplumdilbilim, sözcelem, edimbilim, göstergebilim, söylem çözümlemesi vb.) ne işe yaradığı, gerçekleştirilen çalışmalarla anlaşılmış oldu. Ayşe Kıran hocamla ilgili konulara biraz ara verip bu Armağan Kitap fikrinin Doç. Dr. İrem Onursal Ayırıra ait olduğunu belirtmeliyim. Fransız Dili Eğitimi Anabilim Dalında her zaman büyüğümüz ve yol göstericimiz olmasına alıştığımız hocamızın emeklilik tarihi yaklaşmaktayken, ilk yüksek lisans ve ilk doktora öğrencisi olan ben harekete geçemiyordum, belki de veda fikrine alışamamıştım. İrem'in önerisi zamanında ve yerindeydi. "Harika bir fikir, başlayalım" dedim. Ondan sonraki süreci İrem üstlendi, benim de çok küçük katkılarım oldu. Makale isteyeceğimiz isimleri saptadık. Aslında hocamızın yetiştirdiği ve beraber çalıştığı pek çok kişi arasından, bir kitap kapsamına sığdırabileceğimiz kişileri belirlemek bile zor oldu. Davet gönderdiğimiz bazı kişiler, çalışmalarını yetiştiremediler. Ama yine de, sonuç olarak 14 çalışma elimize ulaştı. Biz bu sonuçtan memnunuz, umarız hocamız da memnun olur. Yukarıda Ayşe Kıranın sadece dilbilimci yönünden söz ettim. Şimdi devamını getirmeliyim. Ayşe Kıran dilbilimci olduğu kadar, göstergebilimci ve edebiyatçıdır. Kitabın ilk sayfalarında okuyacağınız söyleşide, hocamızın yüreğinde yatan ilk aslanın edebiyat olduğu, sonra bu aslana anlam vermesini sağlayanın ise dilbilim, anlambilim, göstergebilim ve söylem çözümlemesi olduğu görülecektir. Edebi ağırlığı olan pek çok yapıtın yanı sıra, polisiye romanlara olan düşkünlüğünü de bildiğimiz hocamız, her dilsel veya görsel yapıtta gizli olan anlamı keşfetmekten haz alır, örtük anlamı kurcalar, hatta bunu gündelik yaşamında da uygular. Bu arada, görsel göstergebilim derslerinde doktora öğrencileri ile birlikte, reklam panolarının yanı sıra, odasındaki ya da koridordaki tabloları çözümlediği görüntüler de aklımızdadır. Ayrıca hocamızın öne çıkan özelliklerinden biri de çok kolay iletişim kurma becerisidir. Yurt içi ve yurt dışından, tanınmış, tanınmamış, genç, daha az genç pek çok bilim insanıyla kurduğu iletişim ve bağlantı takdire şayandır. Bu vesileyle de Anabilim Dalımıza çok ünlü 8 dilbilimciye gönderdiğimiz seminer daveti karşılık bulmuş, Anabilim Dalımızda çok önemli seminerler dizisi düzenlenmiştir. Ayşe Kıran geniş kültürü, edebiyat ve kuram bilgisi ile -bilinçli- öğrencilerinde hayranlık uyandırmıştır. Derslerinde sözünü ettiği tüm edebiyatçıları ve kuramcıları kişilik özellikleri, yaşam öyküleri, hatta fiziksel görünüşleri, duruşları ile betimler, ete kemiğe büründürür. Öyle ki bir Orta Çağ Fransız yazarı bile kalkıp yanınıza gelir sanki. Kendi deyişiyle, "ağaca bakarken ormanı görmemek" ona göre değildir. Ayşe Kıran ayrıntılara önem verir, her kavramı ve her bireyi "anlambirimciklerine" ayrıştırdıktan sonra, buradan bir sonuca -ormana- ulaşır. Ama belki de bu nedenle (?), derslerinin hep "zor", "zorlayıcı" olduğu söylenegelmiştir. Sınavları hep üç saat sürer, sınav soruları üç sayfadan az değildir. Öğrencileri sınavlarda yorulur, ama kendisi de hiç yorulmadan onlarca sınav kağıdını saatlerce, bazen iki kez okur. Hepimiz gibi, kendisi de son yıllarda öğrencilerin düşünmekte, mantık yürütmekte, çözümlemede önceki kuşaklara nazaran üşengeç olmaya başladıklarından şikayet etmektedir. Bunun yanı sıra, hangi öğrencimizin bir idari veya özel sorunu olsa (yurtta oda bulma, hastanede doktor bulma vb.) Ayşe Kıran hocamız telefonuna sarılmış, öğrencilerimizin sorunlarına çözüm bulmak için elinden geleni yapmıştır

    Nutritional characteristic of children with inflammatory bowel disease in the nationwide inflammatory bowel disease registry from the Mediterranean region

    No full text
    © 2022, The Author(s), under exclusive licence to Springer Nature Limited.Background/objectives: We analyzed the nationwide pediatric inflammatory bowel disease (PIBD) registry (1998–2016), to evaluate the nutritional status at the time of diagnosis. Subjects/methods: Nine types of nutritional status by the combination of weight-for-length (2 years) and length/height-for-age with three categories (2 SD) were described. Malnutrition was defined by WHO criteria. Univariate and multivariate regression analysis was used to identify risk factors for malnutrition. Results: In total, 824 IBD patients (498 Ulcerative colitis (UC); 289 Crohn’s Disease (CD); 37 Indeterminate Colitis (IC); 412 male; the median age 12.5 years) were eligible. The prevalence of eutrophy, wasting/thinness, stunting, overweight, tall stature, concurrent wasting/thinness and stunting, tall stature with overweight, tall stature with wasting/thinness, and short stature with overweight were 67.4%, 14.9%, 6.6%, 3.1%, 3.2%, 3.3%, 1.1%, 0.4%, and 0.1%, respectively. The prevalence of malnutrition was 32.7%, indicating a higher prevalence in CD (p 10 years), prepubertal stage, severe disease activity, perianal involvement, and high C reactive protein level were independently associated with malnutrition in pediatric IBD. Conclusion: We showed the frequency of nutritional impairment in PIBD. The percentage of overweight subjects was lower than the other studies. The age of onset, disease activity, CRP level, perianal involvement, and pubertal stage were associated with a higher risk for developing malnutrition. Our results also confirmed that CD patients are particularly vulnerable to nutritional impairment. Clinical trial number: ClinicalTrials.gov Identifier: NCT04457518
    corecore