61 research outputs found
Evaluating the vocational thoughts of university students about the departments they are studying
The aim of this study is to reveal the vocational thoughts of university students about departments they are studying. The sample of the study consists of 1040 students; 608 (60,6%) of them are female, and 396 (39,4%) of them are male students who are studying in the different faculties of the Selçuk University (Health Sciences, Law, Veterinary, Collage of Science, Faculty of Letters, Communication, Agriculture, Faculty of Economics and Administrative Sciences, Engineering),and they selectedby random sampling method. The average of age of the students is varying between 19 and 39. The average of age is 22. During the data collection phrase “Demographic Information Form”; during the evaluation of the data frequency polygon is used.At the end of the study it is detected that 743 (74%) of the students are willingly, and 261 (26%) of the students are unwillingly came to the department they are studying. Also; the uneasiest situation for the students’ future is to not find a job for 492 (49,0%) of them, financial difficulties for 282 (28,1%) of them, mate selection for 230 (22,9%) of them. At the same time, it is confirmed that 679 (67,6%) of the students want to work in public sector, and 325 (32,4%) of them want to work in private sector after graduation. It is seen that 198 (19,7%) of the students define unemployment as not to find a job in public sector, and 806 (80,3%) of them define unemployment as not to earn income. 458 (45,6%) of the students who participated to study are pleased with the employment opportunities, but 546 (54,4%) of them are not. It is detected that students of the departments of Social Work, English Language and Literature, Civil and Mechanical Engineering are pleased with employment opportunities after graduation, but the students of the departments of Statistic, Biology, Chemistry, History of Art, Sociology are not. Also, 395 (39,3%) of the students stated that they think they will be unemployed when they graduated, 609 (60,7%) of them do not think they are going to be an unemployed; departments of Social Work, English Language and Literature, Civil and Mechanical Engineering students stated that they are not going to become unemployed when they graduated,but the students of the departments of Statistic, Biology, Chemistry, History of Art, Sociology stated that they are going to become unemployed.Most of the university students choose their departments willingly. What makes university students anxious most is being unemployed. Students want to work in public sector when they graduate. For the unemployment anxiety that students are experiencing, state has to develop new policies related with employment. In order to make students believe that they would find job easily, apart from the departments they enroll in, alternative ways for career development can be provided
Engelli Bir Çocuğa Sahip Olmanın Getirdiği Yaşam Deneyimleri: Anneler Üzerinden Nitel Araştırma
Bu araştırmanın amacı engelli çocuğa sahip annelerin engelli çocukları için ne tür desteklerden faydalandıklarını, sosyal yaşama katılımlarını ve endişelerini ortaya koymaktır. Araştırmada nitel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmada nitel araştırma deseni kullanılmasının en önemli nedeni nitel araştırma deseninin bireylerin nasıl yaşadıklarını, nasıl davrandıklarını, nasıl konuştuklarını neye nasıl tepki verdiklerini anlamaya çalışan bir yöntem olmasıdır. Araştırma Eylül 2017- Mayıs 2018 tarihleri arasında Konya’da gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında kullanılan örneklem; kartopu örneklemdir. Araştırmaya, engelli çocuğa sahip 14 anne katılmıştır. Veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu ile bireylerle derinlemesine görüşmeler yapılarak toplanmıştır. Anneler ile yapılan derinlemesine görüşmeler ortalama 45-60 dakika sürmüştür. Görüşmeler esnasında ses kayıt cihazı kullanılmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen görüşmeler neticesinde alınan ses kayıtları yazıya aktarılmış ve yaklaşık olarak 60 sayfaya yakın veri seti elde edilmiştir. Araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanan veriler betimsel analize tabi tutulmuş olup sonrasında tematik kodlama gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda engelli bireye sahip anneler, çocuklarının bakımı konusunda aile büyüklerinden sosyal destek aldıklarını ancak toplumsal destek görmediklerini, bunun sebebi olarak toplumun engellilik konusunda yeterince bilinçli olmadıklarını belirtmişlerdir. Toplumdaki bireylerin rahatsız edici bakışlarının sosyal hayata katılım önündeki en büyük engellerden biri olduğu belirtilmiş ve bunun engellilik konusunda duyarlılık eğitimi ile çözülebileceği önerilmiştir. Anneler, gelecekte çocuklarının başına ne geleceği konusunda kaygı yaşadıklarını ifade etmişler ve söz konusu kaygıyı giderebilmek için devletin bu konuda oluşturacağı politikaların önemli olduğu vurgulanmıştır
The study of the relationships between social appearance anxiety, self-esteem and loneliness level among university studentsÜniversite öğrencilerinin sosyal görünüş kaygıları ile benlik saygıları ve yalnızlık düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi
The purpose of this study is to investigate the relationships between social physique anxiety, self-esteem and loneliness level between university students. Six hundred twenty nine female and seven hundred fifty six male university students from the Department of Economies and Administrative Sciences, Faculty of Engineering, Faculty of Education, Faculty of Health Sciences, Faculty of Law, Faculty of Sciences, Faculty of Letters, Faculty of Medicine, Faculty of Theology, Faculty of Communication, Faculty of Dentistry, Faculty of Pharmacy, Faculty of Architecture, Faculty of Forestry and Tourism and Hotel Management Program of Vocational School in Karadeniz Technical University were participated in the study.The Personal Information Form, Social Physique Anxiety Scale. Rosenberg Self-Esteem Scale and UCLA Loneliness Scale were administered to participants. Data were analyzed by the program called SSPS 16.0. For analysis, techniques of descriptive statistics, arithmetic mean, mode, standard deviation and percentage were used. In addition, t-tests and one-way analysis of variance (ANOVA) for independent groups were applied. Examining the source of the differences, Turkey’s lest was additionally conducted. Correlation and regression analysis measurements were performed to specify the relationships between dependent variables.The study revealed that social appearance anxiety is low between university students as the social physique anxiety scale offers. However, significant differences were detected in comparisons between social appearance anxiety levels and gender, family structure, places they spend most of the time, weight and height satisfaction, and wearing luxury brands variables. It was found that there are not significant differences between social appearance anxiety levels, and the monthly expenses and wearing luxury brands. It was also found that there are not significant differences between Rosenberg self-esteem scale results and gender, the places they spend most of the time and monthly expenses. However, there is a significant difference betweentheir loneliness level and gender, the places they spend most of the time and monthly expenses. When examined, there is a negative relationship between social appearance anxiety and self-esteem whilst there is a positive relationship between social appearance anxiety and loneliness. Additionally, there is a negative relationship between self-esteem and loneliness. ÖzetBu araştırmanın temel amacı, üniversite öğrencilerinin sosyal görünüş kaygıları ile benlik saygıları ve yalnızlık düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Tarama modelindeki bu araştırmaya 2013-2014 Eğitim Öğretim Yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Fen Fakültesi, Edebiyat Fakültesi Tıp Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, İletişim Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Mimarlık Fakültesi, Orman Fakültesi ve Turizm Otelcilik Meslek Yüksek Okulu’ nda öğrenim gören toplam 1386 (629 kadın, 756 erkek) öğrenci katılmıştır.Araştırmada veri toplama araçları olarak; “Kişisel Bilgi Formu”, “Sosyal Görünüş Kaygısı Ölçeği”, “Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği” ve “Ucla Yalnızlık Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde SSPS 16.0 paket programından yararlanılmıştır.Verilerin analizinde betimsel istatistiklerden; yüzde, frekans,aritmetik ortalama ve standart sapma teknikleri kullanılmıştır. Ayrıca araştırmada bağımsız gruplar için t-Testi, bağımsız gruplar için tek yönlü varyans analizi (ANOVA)ve farkın kaynağına bakmak amacıyla da Tukey testine başvurulmuştur. Bağımlı değişkenler arasındaki ilişkileri belirlemek için korelasyon ve regresyon analizleri yapılmıştır.Araştırmada üniversite öğrencilerinin, sosyal görünüş kaygısı ölçeğinden elde ettikleri ortalamalar açısından sosyal görünüş kaygı düzeylerinin düşük olduğu bulunmuştur. Bunun yanında öğrencilerin sosyal görünüş kaygısı puanlarıyla; cinsiyet, aile yapısı, hayatının önemli bir kısmını geçirdiği yer, kilosundan memnun olma durumu, boyundan memnun olma durumu ve marka giyinme değişkenleri açısından yapılan karşılaştırmalarda ise anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Sosyal görünüş kaygısı puanlarıyla; bireysel olarak aylık harcanan para ve marka giyinme değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur. Rosenbergbenlik saygısı puanlarıyla; cinsiyet, hayatının önemli bir kısmını geçirdiği yer ve bireysel olarak aylık harcanan para değişkenine göre anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur. Yalnızlık puanlarıyla; cinsiyet, hayatının önemli bir kısmını geçirdiği yer ve bireysel olarak aylık harcanan para değişkenine göre anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Ayrıca bağımlı değişkenler arasındaki ilişkiye bakıldığında, sosyal görünüş kaygısı ile benlik saygısı arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu, sosyal görünüş ile yalnızlık arasında da pozitif anlamlı ilişki olduğu belirlenmiştir. Bunun yanında benlik algısı ile yalnızlık arasında da negatif yönde anlamlı ilişki olduğu belirlenmiştir
Grief in Children within the Framework of Attachment Theory
Loss and the grieving process are a natural part of life for everyone, but they can become pathological without supportive conditions. Loss is painful and causes the person to experience deep grief. Individuals who cannot complete the mourning process healthily are forced to live with a loss they cannot resolve. The loss and mourning process, especially in childhood, significantly affects the person's life from childhood to adulthood. Different theories explain the grief process in the literature on the subject. Among these theories, the attachment theory developed by John Bowlby provides information about the grief process experienced, especially in childhood. In this study, the grief process in children is evaluated within the framework of the attachment theory developed by John Bowlby. The main issues addressed in the study are the significance of losses experienced during childhood, the stages of the grieving process, and the approach to the grieving child
Okul öncesi öğretmen adaylarının akademik başarı ve kaygı türlerinin problem çözme becerilerine etkisi
This study aimed to investigate the effects of academic achievement and types of anxiety of the preschool teacher candidates on their problem solving skills. In this research academic achievements and anxiety types (trait and state anxiety) were taken as independent variables. The universe of the study is composed of the students attending Pre-school Education Department at Faculty of Vocational Education, Selcuk University. The sample was determined with random classification sampling method and is composed of 300 students. The research was carried out with survey model. The data of the research was collected by using personal information sheet, State and Trait Anxiety Inventory, The Problem Solving Inventory. As a criterion of academic success, students GPAs were used. The analysis of the data was done with Pearson Moments Multiplication Correlation Coefficient, t test, one-way anova, LSD test and Reggression Analyze. As the result of the research, it was found that there is significant difference between academic achievement and problem solving skills average points and class level and state anxiety average points It was determined that academic achievement and trait anxiety points predicted problem solving ability points. When t-test results about significance level of regression coefficient are examined, it is seen that the most important explanatory for problem solving skills is trait anxiety, then academic success.Bu çalışmada, okul öncesi öğretmen adaylarının akademik başarılarının ve kaygı tiplerinin problem çözme becerilerine etkisini incelemek amaçlanmıştır. Araştırmada öğrencilerin sınıf düzeyi, akademik başarıları ve kaygı tipleri (sürekli kaygı ve durumluk kaygı) bağımsız değişken olarak alınmıştır. Araştırmanın evrenini, Selçuk Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Öğretmenliği Bölümünde öğrenim görmekte olan öğrenciler oluşturmuştur. Örneklemi ise aynı bölüme devam eden tesadüfî eleman örnekleme yöntemi ile belirlenmiş 300 öğrenci oluşturmuştur. Araştırma tarama modelinde yürütülmüştür. Araştırma verileri kişisel bilgi formu, Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri Problem Çözme Envanteri kullanılarak toplanmıştır. Akademik başarı ölçütü olarak öğrencilerin okudukları döneme kadar elde etmiş oldukları not ortalamaları alınmıştır. Verilerin analizi Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı, t testi, varyans analizi, LSD testi ve regresyon analizi teknikleri ile yapılmıştır.Araştırma sonucunda, akademik başarı ile problem çözme becerileri puan ortalamaları arasında, sınıf düzeyi ile durumluk kaygı puan ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık olduğu bulunmuştur. Akademik başarı ve sürekli kaygı puanlarının problem çözme becerileri puanlarını yordadığı saptanmıştır. Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t testi sonuçları incelendiğinde problem çözme becerilerinin en önemli yordayıcısının sürekli kaygı daha sonra ise akademik başarı olduğu görülmüştür. 
Problems that are encountered by the students with disabled in universities: Sample of University of Selcuk Üniversitelerde engelli öğrencilerin eğitim alanında karşılaştıkları sorunlar: Selçuk Üniversitesi Örneği
Abstract The main aim of this study is to present educational problems that Selçuk University disabled students encounter. This study is designed in accordance with qualitative research method. Data is collected based on qualitative research design, -on behalf of Selçuk University Disabled Student Unity- from (1) interviews with students, students’ parents and instructors and (2) applications of students, students’ parents and instructors. In 2009-2016 academic years, there were 152 written appeal and interviews (disabled students, students’ families, and instructors). Among the applicants instructors are the ones who experience most problems (n=76, 50%) and the most troublesome theme is problems related to lecturing style based on disability types (n=42, 40,79%) and problems related to the way in which exams are framed (n=35, 23,03%). For a visually disabled student, sufficient explanations and descriptions in course materials have to be done. For hearing-impaired students, instructor has to be careful about where s/he stands in the class and has to lecture facing the student. As for orthopedically disabled students, notes have to be provided to those students who have difficulty to take notes during the lectures.Extended English abstract is in the end of PDF (TURKISH) file. ÖzetBu araştırmanın genel amacı Selçuk Üniversitesi bünyesinde yer alan engelli öğrencilerin eğitim alanında karşılaştıkları eğitsel sorunları ortaya koymaktadır. Bu çalışma nitel araştırma yöntemine göre dizayn edilmiştir. Veriler nitel araştırma desenine göre Selçuk Üniversitesi Engelli Öğrenci Birimi adına (1) öğrenci, öğrenci velileri ve öğretim elemanları ile yapılan görüşmelerden, (2) öğrenci, öğrenci velileri ve öğretim elemanlarının birime yaptıkları başvurulardan elde edilmiştir. 2009-2016 eğitim-öğretim yılları arasında toplamda 152 adet yazılı başvuru/görüşme (engeli öğrenciler, öğrenci velileri ve öğretim elemanları) gerçekleşmiştir. Başvuranlar arasında en çok sorun yaşayanların öğretim elemanlarının olduğu (n=76, %50), en çok sorun yaşadıkları temaların ise engel türlerine göre ders anlatım biçimine ilişkin sorunlar (n=62, %40,79) ve sınavların yapılma şekline ilişkin sorunlar (n=35, %23,03) olduğu görülmektedir. Görme engelli bir öğrenci için ders materyallerinde yeterli açıklamaların ve betimlemelerin yapılması gerekmektedir. İşitme engelli öğrenciler için hocanın sınıfta bulunduğu pozisyona dikkat ederek bu tür engele sahip bir öğrenciye yönelerek ders anlatımını gerçekleştirmesi gereklidir. Ortopedik engelli öğrencilere yönelik ise ders anlatım sırasında not tutmakta zorlanan bu öğrencilere notların erişiminin sağlanması önemlidir.// // // // // // Annotate Highligh
Relation between childhood abuse and self esteem in adolescence
The aim of this study is to examine the connection between childhood abuse and self esteem in adults and reveal the potential of childhood abuse determining self esteem. Sampling of this study comprised 915 secondary school students from Konya city’s central district who were randomly selected. 583 of the sample students (%58.3) were females while 382 were males (%41.7). As a result of this study, it has been determined that there is a significant negative correlation between childhood abuse and self esteem. As a result of the regression analyses conducted separately, childhood abuse predicted significantly self-esteem, and it has been revealed that just even emotional abuse is major determinant of self esteem. Result achieved on this issue indicates that students’ self esteem levels decrease as childhood abuse increase
Telomer yapılı azokaliks[4]aren bileşiklerinin sentezi ve iyon bağlama özelliklerinin incelenmesi [Doctoral Thesis]
Supramoleküllerin bir çeşidi olan kaliksarenler, katyon, anyon ve organik moleküller için uygun birer reseptör olarak sentezlenebilen ve uygun şekilde dizayn edilen önemli bir bileşik sınıfıdır. Kaliksarenlerin uygun bileşikler ile polimerleştirilmesi sonucu elde edilen bileşiklere telomer adı verilmektedir. Telomerler polimerik yapıya sahip oldukları için monomerlere göre iyonları daha fazla taşıyabilmektedirler.Bu çalışmada, öncelikle farklı fonksiyonel gruplu yeni azokaliks[4]aren monomerleri ve telomerleri sentezlendi. Elde edilen bileşikler büyük ölçeklerde kolaylıkla sentezlenebilmekte ve fonksiyonlandırma olanakları neredeyse sınırsızdır. Tez çalışması üç bölümden oluşmaktadır.Birinci bölümde, yeni azokaliks[4]aren amid türevleri (1a-d, 2a-d, 3a-d), ve bunların telomer (1t, 2t, 3t ve 4t) yapılı bileşikleri sentezlenmiş ve kolon kromatografisi ile saflaştırılmıştır. Elde edilen bileşiklerin yapıları spektroskopik yöntemlerle (UV-vis, FT-IR, 1H ve 13C NMR, MS) ve element analizleriyle aydınlatılmıştır. Yapı aydınlatmaya ilave olarak 2D-NMR spektrumları alınmıştır. 1c ve 2b bileşikleri seçilerek COSY, HMQC, HMBC, NOESY korelasyon çalışmaları yapılmıştır. Ayrıca diesterazo türevli kaliks[4]aren bileşiği içinde ESR çalışmasıyla kararlı radikal belirlenmiştir.İkinci bölümünde sentezlenen bileşiklerden bazılarının farklı çözücüler içerisinde, asit-baz ortamında absorpsiyon spektrumları incelenmiş ve farklı pH 'larda çıplak gözle renk değişimleri gözlenmiştir.Çalışmanın üçüncü bölümünde ise, bu bileşikler pikrat ekstraksiyonunda kullanılarak metal (Na+, K+, Sr2+, Ag+, Hg+, Hg2+, Co2+, Ni2+, Cu2+, Cd2+, Pd2+, Cr3+ ve Al3+) tutuculukları ve seçimlilikleri karşılaştırılmalı olarak incelenmiştir. Sonuç olarak amidoazokaliks[4]arenlerin telomer yapılarının, monomerlerine göre daha yüksek oranda ekstraksiyon gerçekleştirdiği belirlenmiştir.The calix[n]arenes have been constructed in the design and synthesis of artificial receptors for cations, anions and neutral organic molecules, and are regarded as an important class of building blocks, which is very well documented in supramolecular chemistry. Telomers, calixarene attached polymers, can carry more ions with respect to monomers. It is due to their polymeric structure.In this study, novel azocalix[4]arene monomers and telomers containing different functional groups have been synthesized. These compounds are readily available on a large scale, and have almost limitless possibilities for chemical modification. This project consists of three parts.In the first part, according to the three different schemes, the structures of new azocalix[4]arene amides (1a-d, 2a-d, 3a-d), and theirs telomers (1t, 2t, 3t, 4t) have been synthesized and characterized by UV-vis, FT-IR, 1H and 13C NMR, spectroscopic methods as well as elemental analysis techniques. 2D-NMR spectra were taken additionally. 1c and 2b compounds were oriented in COSY, HMQC, HMBC, NOESY correlation studies. In addition, stable radical was determined in diesterazo derivative of calix[4]arene compound by ESR.In the second part, absorption spectra of some of the synthesized compounds in different solvents, and acid-base media were examined and color changes of the resulting solutions was observed with naked eye.In the third part of this study metal (Na+, K+, Sr2+, Ag+, Hg+, Hg2+, Co2+, Ni2+, Cu2+, Cd2+, Pd2+, Cr3+ ve Al3+) transportation and selectivity of the interested compounds in picrate extraction have been investigated comparatively. It has been determined that telomer structures of azocalix[n]arenes have higher extraction rates compared to those of their monomers. Products obtained under this project, especially telomeres, can be used in the field of ion selective electrodes
Validity and reliability study of social workers’ perceptions of personal and professional power scale
Bu çalışma sosyal hizmet uzmanlarının sahip olduğu bireysel güç ve mesleki olarak kendinialgılamayı yansıtmak için tasarlanmış "Sosyal Hizmet Uzmanlarının Kişisel ve Mesleki Güç Algıları Ölçeği"nin uyarlanması amacını taşımaktadır. Bu genel amaç doğrultusunda çalışmanın iki amacı bulunmaktadır. Araştırma, tarama modelinde yapılmıştır. Geçerlilik için üç farklı analiz yapılmıştır. Bunlar: Kendall Uyuşum Katsayısı, Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) ve PearsonMomentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı Analizi'dir. Kendall Uyuşum Katsayısı Analizi için beş akademisyen uzman görüşü alınmıştır. DFA için toplamda 401 sosyal hizmet uzmanına ulaşılmıştır. Ölçüt geçerliliği için 104 sosyal hizmet uzmanına Sosyal Hizmet UzmanlarınınKişisel ve Mesleki Güç Algıları Ölçeği ile birlikte Yılmazlık Ölçeği uygulanmıştır. Güvenirlik için madde istatistikleri, testi yarılma, Cronbach Alpha Katsayısı ve test-tekrar test yöntemlerinden faydanılmıştır. Çalışma kapsamında Frans (1993) tarafından geçerlik ve güvenirliği yapılmış Sosyal Hizmet Uzmanlarının Kişisel ve Mesleki Güç Algısı Ölçeği’nin uyarlaması yapılmış olup ölçeğin hem dil hem yapı hem de benzer ölçekler bakımından geçerli ve oldukça güvenilir olduğu, zamansal olarak değişim göstermediği saptanmıştır. Çalışma kapsamında uyarlanan ölçeğin sivil toplum kuruluşları gibi farklı örgütsel ortamlarda çalışan sosyal hizmet uzmanları gibi farklı örneklemlerde ve sosyal hizmet uzmanlarına yönelik eğitimsel çalışmalarda kullanılması önerilmektedir.This study aims to adapt “Social Workers’ Perceptions of Personal and Professional PowerScale” which was prepared for social workers to reflect themselves professionally and in termsof their personal power. For this general purpose, the study has two aims. The study wasconducted in a scanning model. Three different analyses have been conducted forvalidity. These are: Kendall's Condordance Coefficient W, Confirmatory Factor Analysis andPearson Correlation Coefficient. Five academicians were interviewed for the Kendaall'sCondordance Coefficient W. A total of 401 social workers have been reached for CFA. Forcriterion validity, Resiliency Scale was used and a statistically significant, positive and linearrelation was found between Resiliency Scale and Social Workers’ Perceptions of Personal andProfessional Power Scale (n104). For reliability, item statistics, test splitting, Cronbach AlphaCoefficient and test-retest methods were used. In the scope of the study, it was determined thatthe Social Workers’ Perceptions of Personal and Professional Power Scale whose validity andreliability was made by Frans (1993) was adapted. The scale was valid and highly reliable interms of both language, structure, and in comparison with similar scales, and it did not changewith time. It is suggested that the scale adapted in this study should be used in differentsamples such as social workers working in different organizational settings, such as nongovernmentalorganizations, and in educational studies for social workers
- …