23 research outputs found

    TOPLUMSAL CİNSİYET ALGISI, DİN VE KADIN

    No full text
    ÖzetToplumsal Cinsiyet(Gender) tarih boyunca ve günümüzde kadının toplumsal konumunun biçimlenmesinde önemli bir faktör olarak kabul edilmektedir. İnsan bir birey olarak doğduğu toplumda cinsiyet algısına göre biçimlenmiş bir toplumsallaşma süreciyle baş başa kalmaktadır. Bu toplumsallaşma süreci cinsiyet alanları üzerinden biçimlendirildiği için kadınlar ve erkekler açısından farklı anlamlar ifade etmektedir. Bu süreçte kadınlar daha edilgen ve kamusal alanın dışında bir hayat için hazırlanmaktadırlar. Erkekler ise kamusal alana hâkim ve yöneten bir kimlikte tanımlanmaktadırlar. Bu ayrım tarihi süreç içerisinde, farklı toplumlarda farklı biçimlerde varlığını korumuştur. Değişen yaşam koşulları ve modernleşme süreci bu yaklaşım değişmesinde etkili olmakla birlikte ortadan kaldırıcı bir etkisinin olduğunu söylemek zordur.  Toplumda kadın ve erkekler arasındaki ayrımın derinliği, toplumsal cinsiyet algılarının gücü bağlamında derinleşebilmektedir. Kadınlar ve erkekler biyolojik cinsiyet (sex) farklılıklarının ötesinde sınırları keskince belirlenmiş sosyokültürel kalıplara zorlanmaktadırlar. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet algısını besleyen unsurlar bu noktada önem kazanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, toplumsal cinsiyeti besleyen tüm unsurlara görünürlük kazandırmak değildir. Çalışmada amacımız toplumsal yapının ve kültürün biçimlenmesinde önemli bir kaynak olan din ve toplumsal cinsiyet algısı arasındaki etkileşimin biçimini ortaya koymaktır. Bu açıdan ilkel dinlerden ilahi dinlere kadar cinsiyet kalıplarının ortaya çıkış biçimi ve korunma şekilleri üzerinde durulacaktır. Ancak bu makalenin sınırları içerisinde tüm dinler ve ortaya koydukları cinsiyet kalıplarını ele almak mümkün değildir. Aynı biçimde konuyla ilgili tüm kaynakların bu makalenin sınırları içerisinde ele alınması zordur. Bununla beraber başta  üç semavi din ve bunun dışında öne çıkan inanç biçimlerinin(Budizm, Hinduizm vb) kadın algısı kutsal metinler üzerinden ele alınacaktır.  Bu bağlamda genel bir çerçevenin ortaya konulması önemlidir. Bunun bize, dinin kadın algısı ve bu algının toplumsal cinsiyet algısına etkisini ortaya koyabilmek açısından bir perspektif sunabileceği kanısındayız. Bu alanda çalışan birçok uzman dinlerin kadınları erkeklerin gerisinde varlıklar olarak tanımlamadığını ifade eder. Ancak yapılan çalışmalar, gerek metinlerin yorumlanış biçiminin gerekse ataerkil toplumsal yapının kadının algısına etkisinin büyük olduğunu ortaya koymaktadır.  Bu algılamaya bağlı olarak kadınlar birçok ayrımcılığa uğradığa uğramakta ve kamusal alnın dışında kalmaktadırlar. Bu ayrımcılık dini metin ve sözlü anlatımlara dayandırılarak meşrulaştırılmaktadır. Dolayısıyla din yada toplumsal cinsiyet algısı kullanılarak kadın kamusal alnın dışına itildiği gibi toplumsal hayatta görünürlüğü büyük oranda engellenmektedir.Anahtar Kelimeler: Din, Kadın, Cinsiyet, Toplumsal Cinsiyet,ToplumSummary                    Gender (Gender) is accepted as an important factor throughout history and today in shaping women's social position. In a society where human beings are born as an individual, they are kept apart by a process of socialization divided by gender. This socialization process has different meanings for women and menn this process, women are preparing for a life that is more passive and out of public space. Men are defined by an identity that dominates and manages the public sphere. This distinction preserves its existence in different forms in different societies in the course of history. It is difficult to say that the changing living conditions and the modernization process are influential in this change of approach and have a lifting effect. The depth of the distinction between men and women in the society can deepen in the context of the power of gender perceptions. Women and men are struggling with socio-cultural patterns that are sharply defined beyond their biological sex differences. Therefore, the elements that feed the perception of gender are gaining importance at this point. The purpose of this study is not to give visibility to all elements that feed gender. Our aim in our work is to reveal the form of interaction between religion and gender perception, which is an important source of social structure and culturel formation. At this point, the way in which gender stereotypes emerged from primitive religions to divine religions will be emphasized. At this point, sacred texts of religions will be utilized It is difficult for all resources related to the topic to be handled within the limits of this article. However, the three sensual religions, and other forms of belief (Buddhism, Hinduism, etc.) that stand out, will be handled through sacred texts. We believe that this is a religious woman's perception and that it can offer an angle in terms of showing its effect on gender perception. Many experts who work in this area say that religions do not define women as being behind men. Studies have shown that the interpretation of the texts, or the patriarchal social structure, is largely influenced by women's perceptions. Due to this perception, women are undergoing many discriminations and are out of public awareness. Therefore, the woman is pushed out of the public sphere by using religion or gender perception. Key Words: Religion, Woman, Sex, Gender,Societ

    Importance of Diazepam Administration During Electroencephalography in the Differential Diagnosis of Cortical Visual Loss

    No full text
    A 14-year-old boy presented with acute visual loss due to cortical blindness. Two weeks after the visual symptoms, the patient developed behavioral abnormalities. Brain magnetic resonance imaging (MRI) revealed hyperintense lesions at parieto-occipital lobes on T-2-weighted and fluid attenuated inversion recovery images. Sleep and awake electroencephalography (EEG) were normal, but diazepam administration revealed bilateral periodic synchronous complexes occurring every 20 to 30 seconds. Elevated measles antibody titers in cerebrospinal fluid confirmed the diagnosis of subacute sclerosing panencephalitis. We conclude that visual loss due to cortical blindness is an important finding of subacute sclerosing panencephalitis. Diazepam administration during EEG should be a part of investigation in cases with unexplained cortical blindness

    Kasık fıtığı tamirinde kırsal ve kentsel yerleşim yerine göre hastaların tutumları

    No full text
    Amaç: Kasık fıtığı onarımı en sık yapılan cerrahi uygulamalardan biridir. Bu çalışmanın amacı kırsal ve kentsel yerleşim yerlerinde yaşayan hastalar arasında tercih edilen anestezi yöntemi, hastaların karar verme sürecine katılımı ve hastanede yatma süresi açısından fark olup olmadığının değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Kasım 2001- Nisan 2006 tarihleri arasında elektif kasık fıtığı onarımı uygulanan 206 hastaya ait veriler retrospektif olarak değerlendirildi. Karadeniz bölgesinde yerel bir hastanede kasık fıtığı nedeniyle ameliyat edilen hastalar ulaşım imkanlarına göre kırsal ve kentsel yerleşim yerinde yaşayanlar olarak 2 gruba ayrıldılar. Bu gruplar arasında tercih edilen anestezi yöntemi, hastanede ameliyat sonrası yatış süresi ve hastaların karar verme sürecine katılımı irdelendi. Aynı zamanda hastaların yaşı ve cinsiyetine göre bu parametreler açısından fark olup olmadığı irdelendi. Sonuç: Ameliyat sonrası hastanede ortalama yatış süresi kırsal alanda yaşayanlarda ve erkeklerde daha uzundur. Genç hastalar ve şehirliler, yaşlılar ve kırsal kesimde yaşayanlara göre seçilecek ameliyat ve anestezi yöntemi konusunda daha çok kendileri karar verme eğiliminde olmuşlardır.Purpose: Groin hernia repair is one of the commonest operations in surgical practice. The aim of this study was to find out if there is any difference between patients living in a rural area and those living in an urban area in terms of preferred type of anaesthesia, patients’ participation in decision making, and hospitalisation time. Methods: The records of patients that underwent an elective groin hernia repair between November 2001 and April 2006 were evaluated retrospectively. Preferred type of anaesthesia, hospitalisation time, and participation in the decision making were investigated in patients living in arural and an urban area, in the northern Black Sea region of Turkey. We also investigated whether the patient’s age and sex had any effect on these parameters. Results: A total of 206 patients underwent elective repair of groin hernia in a State Hospital. Mean postoperative time spent in hospital was significantly longer for patients living in the rural area than for those living in the urban area. The hospitalisation time was longer for male than for female patients. Local anaesthesia was the preferred type of anaesthesia for the elderly. Older patients and villagers mostly preferred the physician to make the final decision about their treatment and they had longer hospital stays. Conclusion: Mean hospitalisation time was longer for patients living in the rural area and for male patients than for female patients. Younger patients and city dwellers preferred to make their own decision about their treatment and they had shorter hospital stays
    corecore