63 research outputs found

    Karacabey Merinosu Koyunlarda Canlı Ağırlık ve Vücut Kondüsyon Puanı Arasındaki İlişkiler

    Get PDF
    The relationships between Body Condition Scores (BCS) and Body Weights (BW) have been investigated in three different physiological status such as mating, lambing and weaning time of ewes. The data were collected from 317 Karacabey Merino ewes in different age groups which were bred in Marmara Animal Research Institute. The results obtained from the regression analyses on BCS and LW for the status were based on the equations like LW=50.072+5.630*BCS, LW=50.914+5.722*BCS, LW=49.807+7.659*BCS respectively. The correlations (r) established by similar methods were 0.627, 0.651, 0.709 and statistically significant (P<0.01). The regression coefficients of BCS on BW were 5.630kg, 5.722kg, 7.659kg at mating, lambing, weaning respectively and also significant (P<0.01).Canlı ağırlık ve Vücut Kondüsyon Puanı (VKP) arasındaki ilişkiler koç katımı, kuzulama ve sütten kesim gibi üç farklı fizyolojik dönemde incelenmiştir. Marmara Hayvancılık Araştırma Enstitüsü’nde yetiştirilen 317 baş Karacabey Merinosu koyun çalışmanın hayvan materyalini oluşturmuştur. Her dönemdeki canlı ağırlık ve vücut kondüsyon puanı arasındaki regresyon analizi sonuçları için sırası ile CA=50.072+5.630*VKP, CA=50.914+5.722*VKP, CA=49.807+7.659*VKP denklemleri kurulmuştur. Benzer şekilde aralarındaki korelasyonlar (r) sırası ile 0.627, 0.651, 0.709 ve istatistiksel olarak önemli olmuştur (P<0.01). Vücut Kondüsyon Puanındaki bir birimlik değişime eşdeğer olan canlı ağırlıklar koç katımında 5.630, kuzulama da 5.722 ve sütten kesimde 7.659kg olarak belirlenmiştir (P<0.01)

    A tuberculosis case ımitating ınterstitial lung disease

    Get PDF
    Yirmi iki yaşında, kadın hasta. 20 gün önce başlayan ve eforla oluşan nefes darlığı ve kuru öksürük dışında yakınması yoktu. Solunum sistemi bakısında bazallerde tek tük ince raller duyuluyordu. Rutin laboratuvar tetkikleri normal olan hastanın solunum fonksiyon testinde restriktif tipte bozukluk saptandı. Tüberkülin testi pozitif (18 mm) idi. Balgam çıkaramadığı için asidorezistan basil (ARB) bakılamadı. Akciğer grafisinde sağ akciğerde daha belirgin olmak üzere her iki akciğerde yaygın daha çok periferik yerleşimli retiküler dansite artışı, sağ diyafragmanın yüksek ve düzensiz konturlu olduğu izlendi. Yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografide sağ üst lob apikal, posterior, orta lob, alt lob apikal segmentlerde; sol üst lob apikoposterior, alt lob apikal segmentlerde daha çok periferik yerleşimli retiküler dansiteler, yer yer peribronşiyal kalınlaşmalar ve sağ orta lobdakilere bir miktar buzlu cam görünümünün eşlik ettiği dansite artışları saptandı. Bronkoalveolar lavaj (BAL) ve bronş aspirasyon sıvısındaARBmenfi idi.BALincelemesinde alveoler makrofaj %56, lenfosit %30, PNL%12, eozinofil %2 olarak saptandı. Transbronşiyal akciğer biyopsisinde diyagnostik bir bulgu izlenmedi. Yapılan incelemelerle kesin tanıya gidilemediğinden hastaya açık akciğer biyopsisi yapıldı. Histopatolojik incelemede mikroskopik olarak akciğer parankiminde düzensiz dağılım gösteren kazeifiye granülom yapı ları gözlendi ve akciğer tüberkülozu ile uyumlu olarak değerlendirildi.Yapılan Ziehl-Neelsen asidorezistan basil boyasında granülomlarda birkaç basil saptandı. Olgu, interstisyel akciğer hastalığını taklit eden atipik radyolojik bulguları nedeniyle sunuldu.Twenty-two year old, female patient. Her complaints were dyspnea with exercise and a dry cough of 20 days. A few crepitations were heard during oscultation. Routine laboratory examinations were normal. Restrictive pattern was observed in pulmonary function tests. Tuberculin test was positive (18 mm). She could not give sputum sample for acid-fast bacillus (ARB) examination. Bilateral diffuse peripheral reticular infiltrates dominating in right lung were observed in chest x-ray and right hemidiyaphragma was high with irregular contours. There were peripheral reticular densities in right upper lobe apical, posterior, middle lobe, lower lobe apical; left upper lobe apicoposterior, lower lobe apical segments in high resolution computed tomography. There were focal peribronchial thickenings and ground glass density in right middle lobe. ARB was negative in bronchoalveolar lavage (BAL) and bronchial aspiration fluid. BAL fluid revealed 56% alveolarmacrophages, 30% lymphocytes, 12% PNL, 2% eosinophils. Non-diagnostic findings were observed in transbronchial lung biopsy. Since these tests were non-diagnostic, open lung biopsy was performed. Microscopic histopathological examination revealed scattered granuloma with caseification necrosis compatible with pulmonary tuberculosis. A few tuberculosis bacilli were detected in granuloma by Ziehl-Neelsen staining. The case was presented for atypical radiological findings imitating interstitial lung disease

    Prevalence of paranasal sinus pathology and its relationship with serum eosinophil and IgE levels in asthmatic patients

    Get PDF
    Amaç: Astım polikliniğinde izlediğimiz olgularda eşlik eden paranazal sinüs patolojisi sıklığını radyolojik olarak belirlemek ve sinüs mukoza inflamasyonu ile serum eozinofilisi ve IgE düzeyinin korelasyonunu araştırmaktır. Yöntem: Bu çalışmada astım tanısı ile izlenmekte olan ardışık 82 olguda öykü ve fizik bakı sonrası Water's grafisi çekildi, kuru spirometre ile solunum fonksiyon testleri yapıldı, serum eozinofil yüzdesi (hemocounter cihazı ile) ve serum total IgE düzeyi (nephelometrik teknikle) saptandı. ıstatiksel analiz ki-kare, t-test ve korelasyon testleri ile yapıldı. Bulgular: Olguların yaş ortalaması 42.82 13.28 idi ve %74'ü kadındı. Hastalık süresi ortalama 7.50 7.36 yıl idi. Başvuru sırasında %82'sinin astımla ilgili yakınmaları mevcuttu. Ortalama FEV1 1.98 0.69L ve FEV1/FVC %66 14 idi. Olgularda serum total IgE düzeyi 137.85 147.53 IU/ml, eozinofil %4.05 3.72 idi. Olgulardan 44'ünün (%53.6)Water's grafileri normal olarak değerlendirilirken, 38 olguda (%46.4) paranazal sinüs patolojisi bulgularından en az biri izlendi. Maksiller sinüste mukozal kalınlaşma %35.4, hava-sıvı seviyesi %14.6, polipkist %6.1 oranında bulundu. Paranazal sinüs patolojisi varlığı ile olguların astım hastalığı süresi (p=0.065) ve astımın ağırlığı (FEV1 düzeyi) (p=0.856) arasında ilişki saptanmadı. Maksiller sinüzitle uyumlu radyolojik bulguları olan ve olmayan olguların eozinofil düzeyleri karşılaştırıldığında belirgin fark bulunmadı (p=0.832). Serum IgE düzeyi ortalaması sinüziti olan astımlılarda sinüziti olmayanlardan daha yüksek olmakla birlikte istatiksel farklılık yoktu (p=0.968). Tartışma: Sinüzitin uygun tedavisi astmalı olgularda semptomları geriletecek ve ilaç gereksinimini azaltacaktır. Bu nedenle tüm astmalı olgular sinüzit yönünden araştırılmalıdır.Aim: To evaluate the prevalence of paranasal sinus pathology and investigate the relationship of sinusoidal mucosal inflammation with serum eosinophilia and IgE levels in asthmatic outpatients. Methods: Following the medical history and physical examination, we evaluated sinus x-rays (Water's graphy) in 82 asthmatic outpatients. Pulmonary function tests were performed with a dry spirometer. Serum eosinophil percentage was determined using a hemocounter and serum total IgE level by nephelometric technique. Statistical analyses were done by X-square, t-test and correlation tests. Results: The mean age of patients was 42.82+13.28 years and 74% were women. Duration of asthma was 7.50+7.36 years. 82% of patients were symptomatic for asthma during evaluation. MeanFEV1 was 1.98+0.69L and FEV1/FVC was 66+14%. Serum total IgE level was 137.8^5+147.53 IU/ml while eosinophil percentage was found to be 4.05+3.72. Water's graphy was normal in 44 of the patients (53.6%). At least one of radiological findings of sinusitis was detected in 38 of the cases (46.4%). There was maxillary sinus mucosal thickening in 35.4%, air-fluid level in 14.6% and polyp-cyst in 6.1%.There was no correlation between paranasal sinus pathology and duration of asthma (p=0.065) or severity of asthma (FEV1%) (p=0.856). There was no difference in eosinophil levels between asthmatic patients who had a paranasal sinus pathology and the ones who did not (p=0.832). Although mean serum IgE level was higher in patients with sinusitis, statistically significant difference was not detected (p=0.968). Discussion: Proper management of sinusitis may improve asthmatic symptoms and decrease need for medication. We suggest that asthmatic patients should be searched routinely for the presence of occult sinusitis

    Genotyping of the ? – casein gene by PCR – RFLP (AcuI digestion) and its relationship to milk yield traits in Anatolian buffaloes, Murrah buffaloes, and their crosses

    Get PDF
    The aim of this study was to investigate the polymorphism of the ? – casein gene (kappa casein, CSN3) in buffaloes and determine its effects on milk yield traits. Data were obtained from 2016 to 2019 from all animals in the ongoing Anatolian Buffalo Breeding Project. Genomic DNA was collected from a total of 209 buffaloes of different ages and sexes, namely 31 Murrah, 46 Anatolian buffaloes, and 132 of their crosses (Murrah × Anatolian). Genotyping of CSN3 gene by polymerase chain reaction–restriction fragment length polymorphism (PCR – RFLP) technique with restriction enzyme (AcuI) revealed three genotypes: AA (0.689), AB (0.282), and BB (0.028), and the frequencies of A and B alleles were 0.83 and 0.17, respectively. A total of 113 milk yield data and 74 milk component analyses of dairy buffaloes were used to compare CSN3 genotypes for milk yield traits. Statistical analysis showed that there was a significant difference in lactation milk yield between CSN3 genotypes: BB, 1560.3 ± 326.7 kg, AB, 1278.1 ± 111.3 kg, and AA, 1060.9 ± 85.6 kg (p 0.05). These results suggest that these variations (135ThrACC/IleATC/136ThrACC/ThrACT)(135^{ThrACC} / IleATC /136^{ThrACC} / ThrACT) in the buffalo CSN3 gene may be used as genetic markers in dairy buffalo breeding programs

    Examining the generalizability of research findings from archival data

    Get PDF
    This initiative examined systematically the extent to which a large set of archival research findings generalizes across contexts. We repeated the key analyses for 29 original strategic management effects in the same context (direct reproduction) as well as in 52 novel time periods and geographies; 45% of the reproductions returned results matching the original reports together with 55% of tests in different spans of years and 40% of tests in novel geographies. Some original findings were associated with multiple new tests. Reproducibility was the best predictor of generalizability—for the findings that proved directly reproducible, 84% emerged in other available time periods and 57% emerged in other geographies. Overall, only limited empirical evidence emerged for context sensitivity. In a forecasting survey, independent scientists were able to anticipate which effects would find support in tests in new samples

    The polymorphism of insulin-like growth factor-1 receptor (IGF-1R) gene in meat-type Lambs in Turkey: I. Effect on growth traits and body measurements

    No full text
    As an important tyrosine kinase activator, insulin-like growth factor-1 receptor (IGF-1R) is activated by IGF-1 and IGF-2 and is a cell surface protein that functionally regulates cell growth and proliferation. This study was conducted to investigate the association between the previously determined single nucleotide polymorphism (SNP; g 0.195C > T) in the IGF-1R gene with growth and skeletal development traits of meat-type lambs. Different sheep breeds and their crosses were involved in the study, and data were collected from a total of 159 lambs (62 males and 97 females). The selected region in IGF-1R was analyzed using PCR-RFLP and the SNP 0.195C > T substitution was detected. Subsequently, three genotypes were determined for this genetic variation: AA (0.197), AB (0.493), and BB (0.310). The associations between the identified genotypes and growth traits were evaluated for the period from birth to PS (pre-slaughter). Statistical analysis showed that IGF-1R genotypes had a significant effect on birth weight (P < 0.01) and daily weight gain on day 90-PS (P < 0.05). Similarly, the effects of genotype on body measurements, withers height and back height were significant (P < 0.05). In trasound measurements, longissimus dorsi (LD) muscle depth, skin thickness, and fat thickness were not sig-nificant. The data obtained in this study show that the variation of IGF-1R gene has a significant effect on the growth characteristics of lambs. Therefore, the use of this gene as a genetic marker in the production of lambs slaughter may lead to more profitable production.TR Ministry of Agriculture and Forestry, General Directorate of Agricultural Research [TAGEM/HAYSUD/B/18/A4/P2/308]The study was confirmed by the Ethics Committee of Sheep Breeding Research Institute Balikesir/Turkey, with approval number:13360037. This study was supported by the TR Ministry of Agriculture and Forestry, General Directorate of Agricultural Research, within the extent of the project numbered TAGEM/HAYSUD/B/18/A4/P2/308

    Bilgi toplumuna geçişte polis-halk ilişkilerinin yeni boyutları

    No full text
    Toplumsal değişme ile toplumun sosyal, kültürel, ekonomik ve politik alanında değişim yaşanmaktadır. Bu duruma bağlı olarak toplumun istekleri, ihtiyaçları, ilişki şekilleri değişmekte ve yeni sorunlar ve yeni suç türleri ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, devletin kamu kurum ve kuruluşları ve özel sektör gibi iç güvenlik hizmeti veren Polis Teşkilatının da kendisini yenilemesi, çağın gereklerine göre teknolojik imkanlarla donatması, değişen toplumun ihtiyaçlarına göre başarılı, verimli hizmet verebilmek, yeni sorun ve suç türlerinin çözümünde, halkla iyi ilişkiler içerisinde olarak, halkın beklentilerine cevap verebilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda yapılan araştırmanın birinci bölümde, Türkiyeʼnin bilgi toplumuna geçişteki durumu ele alınarak, bilgi toplumunun oluşması ile beraber ekonomik, sosyal, kültürel ve politik anlamda meydana gelen değişiklikler ve ülkemizin üzerine düşen görevler irdelenmiştir. İkinci bölümde ise, iç güvenlik hizmeti veren Türk Polis Teşkilatının kuruluşu, şu anki mevcut iç ve dış halkla ilişkileri, sorunları ve beklentileri ele alınmış, üçüncü bölümde ise, Polis Teşkilatının halkla ilişkilerine olumlu yönde etki edecek etkin ve yardımcı faktörlerle beraber, bilgi toplumu polisinin halkla içi içe, verimli ve başarılı bir hizmet sunabilmesi için yardımcı faktörler ve öneriler sunulmuştur. Yapılan bu çalışma sonucunda, Polis Teşkilatının bilgi toplumu polisi olma yolunda iç ve dış halkla ilişkilerinde birtakım yetersizliklerinin bulunduğu tespit edilerek, en başta personel alımı ve eğitimi başta olmak üzere vatandaşlarla ilişkilerinde iletişim becerilerinde yeterince iyi olmadığı, teknolojik imkanlardan tam olarak faydalanamadığı tespit edilmiştir. Bunun yanında, yapısal ve özlük haklarından kaynaklanan bazı sorunların personelin motivasyonunu olumsuz yönde etkilediği, tanıtım ve halkı bilgilendirme hususunda yeterli olmadığı ve en önemlisi örgütün halkla ilişkiler faaliyetlerini profesyonel anlamda yapmadığı, bu yerlerde çalışan kişilerin yeterlilik düzeyinin iyi olmadığı anlaşılmıştır

    A study on the investigation of honamli goat through some morphological characteristics fertility and casein genes polymorphism

    No full text
    Bu çalışmada Türkiye’de Akdeniz Bölgesi Toros Dağlarında yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan Honamlı keçi ırkının bazı morfolojik özellikleri, döl verimi özellikleri ve kazein genleri polimorfizminin belirlenmesi hedeflenmiştir. Araştırma Konya ilinde ekstansif koşullarda yetiştirilen, Türkiye Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Koruma Projesi kapsamındaki 170 keçi, 7 teke ve 190 baş oğlak üzerinde yürütülmüştür. Morfolojik özelliklerin belirlenmesi, canlı ağırlık, tanımlayıcı vücut ölçülerinin değerlendirilmesi sonucu saptanmıştır. Döl verimi özelliklerinin belirlenmesinde keçilerde doğum oranı, kısırlık oranı, tek ve ikiz doğum oranları hesaplanmıştır. CSN1S1 ve CSN1S2 genlerindeki süt protein polimorfizmi PCR-AS ve PCR-RFLP metotları kullanılarak belirlenmiştir.The aim of this study was to determine some morphological characteristics, fertility and casein genes polymorphism of Honamlı goats which is common in Turkey’s Mediterranean Region (The Taurus Mountains). This study has been carried out on Honamlı herd that consist of 170 goats, 7 bucks and 190 kids and that have been breed in the Genetic Resources Conservation Project in Konya province under extensive conditions. In this research, some morphological characteristics were determined from body weight and evaluation of identifier body measurements. For the determination of reproductive traits, fertility and infertility rates, the birth rate, single and twin birth rates were calculated in goats. PCR-RFLP and PCR-AS methods were used for determining of the milk protein gene polymorphism in CSN1S1 and CSN1S2

    Comparison of crossbred (Saanen x kıl ) and purebred Saanen goats for growth and feeding performance

    No full text
    Yüksek Lisans TeziYapı çalı lan mada, Marmara Hayvancık Araşrma Enstitüsünde yetiş lı tı tiriciliği yapı 27 baş lan, Saanen ve melez (Saanen x Kı 21 baş 1, 82 baş 1 ve 32 baş 2 erkek ve l) F G G rı şve doğ ağ kları ı diş oğ i laklar doğ umda kulak küpesi takı larak numaralandılmı um rlı kaydedilmiş Sütten kesim öncesi dönemdeki aylı canlı ı kları sütten kesimdeki tir. k ağrlı ve canlı ı kları ağ rlı kaydedilerek genotiplerin sütten kesim öncesi (60 gün) büyüme özellikleri ığ ı mı tespit edilmiş tir.Doğ birinci ay ve sütten kesim ağrlı bakı ndan en yüksek değ um, erler F1 oğ laklarda görülmüşolup bunu sı yla G1, Saanen ve G 2 oğ rası laklar izlemiş Bu değ tir. erler sı yla; doğ rası umda 3.309ï ± 0.153, 3.084ï ± 0.094, 2.926ï ± 0.130 ve 2.820ï ± 0.122 kg (P<0.05), ı birinci ay ağ kları 11.05ï ± rlı nda 0.606, 9.804ï ± 0.373, 9.380ï ± 0.516 ve 8.636ï ± 0.508 kg (P<0.01), sütten kesimde ise 14.713ï ± 0.724, 12.110ï ± 0.447, 11.813ï ± 0.623 ve 11.382ï ± 0.631 kg olarak bulunmuş (P<0.01).Sütten kesim sonrası baş tur 10 Saanen, 10 baş 1,12 baş 1 ve 8 baş 2 F G G erkek oğ 56 günlük besiye alı ş r. Saanen, (Saanen x Kı F 1,G1 ve G 2 oğ lak nmı lardı l) laklarda langı canlı ı k ortalamaları rası 15.75ï ± besi baş cı ağrlı sı yla, 1.456, 18.32ï ± 1.689, 18.17ï ± 1.157, ık 16.85ï ± 1.984 kg olurken, besi sonu canlıağrlı ortalamalarısı yla; 23.40ï ± rası 2.041, 26.10ï ± 2.368, 24.50ï ± 1.622 ve 26.10ï ± 2.782 kg olarak bulunmuş Besideki toplam canlı tur. ırlı ş ağ k artı G2, F1, Saanen ve G 1 oğ ları laklarda sı yla 9.24ï ± rası 1.576 , 7.77ï ± 1.341 , 7.65ï ± 1.156 ve 6.33ï ± 0.918 kg olarak bulunmuş tur. Anahtar Kelimeler: Saanen, KıKeçi, melez, oğ büyüme özellikleri, besi performansı l lak.AbstractIn this study which made in Marmara Animal Research Institute. male and female kids of Saanen (27) and (Saanen x Kı crossbreds F1 (21) G1 (82) and G2 (32) recorded with birth l) weights as soon as births started and ear tags attached. Monthly live weights before weaning period and the live weight at the weaning recorded and growth characteristics of genotypes established in 60 days period .The differences among the birth weights (P<0.05). the first month weights and 60th day-weaning weight averages were established as important (P<0.01). The maximum birth weight. first month weight and weaning weight values obtained for F1 and G 1. Saanen and G2 kids values are fallowing in an order. Theese values in turn for birth weights; 3.309ï ± 0.153, 3.084ï ± 0.094, 2.926ï ± 0.130 and 2.820ï ± 0.122, for first mounth weights; 11.05ï ± 0.606, 9.804ï ± 0.373, 9.380ï ± 0.516 and 8.636ï ± 0.508, for weaning weights 14.713ï ± 0.724, 12.110ï ± 0.447, 11.813ï ± 0.623 and 11.382ï ± 0.631.After weaning, intensive feeding applied on 10 Saanens, 10 F 1, 12 G1 and 8 G 2 male kids during 56 days. Feeding performances of genotypes were comparised. The live weight averages at the beginning of intensive feeding for Saanen, (Saanen x Kı F1 ,G1 and G2 kids are in an order; 15.75ï ± l) 1.456. 18.32ï ± 1.689, 18.17ï ± 1.157, 16.85ï ± 1.984 and 56th day live weight value averages were obtained as 23.40ï ± 2.041, 26.10ï ± 2.368, 24.50ï ± 1.622, ve 26.10ï ±2.782. During the intensive feeding period. the maximum live weight values obtained for G2 kids and was followed by F1. Saanen and G1 kids in order. These values are obtained in order in turn; 9.24ï ± 1.576 kg, 7.77ï ± 1.341 kg, 7.65ï ± 1.156 kg and 6.33ï ± 0.918 kg. Key Words: Saanen , KıGoat, crossbred, kids, growth characteristics, feeding l performances

    Some descriptive characteristics of Saanen goat raised in Marmara Livestock Research Institute

    No full text
    Bu çalışma, Marmara Hayvancılık Araştıra Enstitüsü Keçi Yetiştirme Ünitesinde yetiştirilen Saanen keçilerin; bazı üreme özellikleri, oğlaklarda büyüme ve gelişme, ergin yaş canlı ağırlığı ve vücut ölçülerini ortaya koymak amacı ile yürütülmüştür. Çalışmada Saanen keçilerde doğum oranı % 81.7, kısırlık oranı %18.3, doğuran keçiye göre oğlak verimi 1.6, doğum ile sütten kesim arası yaşama gücü %89.6, gebelik süresi 150.1 gün, kızgınlık döngüsü 21 gün, ilk damızlıkta kullanma yaşı 7.7 ay, ilk damızlıkta kullanma canlı ağırlığı 28.9 kg ve ilk doğumdaki yaşı da 12.8 ay olarak saptanmıştır. Gebelik süresi üzerine doğum tipi ve ana yaşının etkisi önemli (P<0.01), cinsiyetin etkisi ise önemsiz bulunmuştur. Saanen keçilerin ergin yaş canlı ağırlıkları 49.0 kg, tekelerin 67.3 kg, oğlakların doğum ağırlığı, 2.9 kg, sütten kesim ağırlığı 12.6 kg ve sütten kesime kadar günlük canlı ağırlık artışı 136 g olarak bulunmuştur. Doğum ağırlığı, sütten kesim ağırlığı ve günlük canlı ağırlık artışı üzerine doğum tipi ve ana yaşının etkisi önemli bulunmuştur.This study was conducted to determine some reproductive characteristics, kid&amp;#8217;s growth characteristic, mature live weight and body measurements of Saanen goat in Maramara Livestock Research Institute. Kidding rate, infertility, fecundity, viability of kids, gestation length, estrous cycle length first mating age and weight, kidding age were found as 81.7%, 18.3%, 1.6, 89.6%, 150.1 day, 21 day, 7.7 month, 28.9 kg and 12.8 month, respectively. The effects of birth type and age of dam on gestation length were found significant (P&lt;0.01), but the effect of sex were not found significant. The average mature doe live weight, buck weight, birth weight, weaning weight, daily live weight gain from birth to weaning period of the kids were found as 49.0 kg, 67.3 kg, 2.9 kg 12.6 kg and 136 g, respectively. The effects of sex, birth type and age of goat on birth and weaning weight for Saanen kids were found significant
    corecore