23 research outputs found

    İkiz dişler; füzyon ve geminasyon: Vaka serisi

    Get PDF
    Amaç: Bu olgu sunumunun amacı; tesadüfen karşılaşılan, daimî dentisyondaki ikiz diş vakalarının klinik ve radyografik bulgularını sunmaktır.Olgu Tanımlanması: Dişlerdeki şekil anomalilerinden olan füzyon ve geminasyonu klinik muayene sırasında birbirinden ayırt etmek için ağız içindeki diş sayısına bakılmaktadır. Diş sayısında herhangi bir nedenle diş kaybı olmadan eksiklik varsa füzyon olarak tanımlanmaktadır; geminasyonda ise diş sayısı değişmeden sadece büyük diş görülmektedir. Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı’na birçok dental neden ile başvuran ve şikâyet nedenine göre radyografi istenen 8 hastanın (4 kadın, 4 erkek) intraoral ve radyografik muayenesinde ikiz dişlere rastlandı. Vakalarımızda geminasyon- füzyon ayrımı klinik ve radyografik inceleme ve diş sayısı ile tespit edildi.Bulgular: İkiz diş görülen 8 hastanın yaş ortalamaları 26.75 idi. İkiz dişlerin 3 tanesi geminasyon 5 tanesi ise füzyondu. İkiz dişlerin 4 tanesi kadınlarda (3’ü sağda (% 75) diğer 1‘i solda (% 25)), 4 tanesi erkeklerde (3’ü sağda (% 75), 1’i solda (% 25 )) görülmekteydiSonuç: Füzyon veya geminasyon tanısının konulması zor olsa da daimî dişlerde karşılaşma oranının yüksek olduğu göz ardı edilmemelidir. Patolojik bir bulgu vermedikçe klinik muayene sırasında gözden kaçma ihtimali yüksektir. Bu yüzden ikiz dişlerin daimî dentisyonda görülme prevalansı ile ilgili daha fazla araştırma yapılması gerektiği düşüncesindeyiz.ANAHTAR KELİMELER Füzyon, Geminasyon, İkiz dişle

    A Content Boosted Collaborative Filtering Approach for Movie Recommendation Based on Local Global Similarity and Missing Data Prediction

    No full text
    Many recommender systems lack in accuracy when the data used throughout the recommendation process is sparse. Our study addresses this limitation by means of a content boosted collaborative filtering approach applied to the task of movie recommendation. We combine two different approaches previously proved to be successful individually and improve over them by processing the content information of movies, as confirmed by our empirical evaluation results

    Hastane Çalışanlarında SARS-CoV-2 IgG Seropozitifliğinin Araştırılması

    No full text
    Amaç: Şiddetli akut solunum sendromu koronavirüs 2'nin (SARS-CoV-2) neden olduğu ve devam eden edenkoronavirüs hastalığı (COVID-19) salgını, sağlık çalışanları için büyük zorluklar oluşturmaktadır. Sağlık çalışanları,hastalardan veya diğer sağlık çalışanlarından SARS-CoV-2 enfeksiyonu bulaşı açısından yüksek riskli birpopülasyondur. Bu çalışmada, Düzce ilindeki sağlık çalışanlarının cinsiyet, yaş grubu, meslek grubu, çalıştığı birim,bildirdiği semptomlar ve aile içi temas öyküsü durumu göz önüne alınarak SARS-CoV-2'ye karşı IgG yapısındakiantikor oluşturma oranlarının belirlenmesi amaçlandı.Gereç ve Yöntemler: Çalışma grubu, Düzce ilindeki pandemi birimlerinde aktif olarak görev yapan sağlıkçalışanlarından randomize olarak oluşturuldu. Katılımcılara sosyodemografik bilgilerin sorgulandığı bir anket uygulandıve kan örnekleri alındı. Antikor düzeyleri SARS-CoV-2 IgG (Euroimmun, Almanya) kiti kullanılarak mikro ELİSAyöntemi ile mikrobiyoloji laboratuvarında çalışıldı.Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 93 sağlık personelinden 25’inde (%27) SARS-CoV-2 IgG pozitifliği saptandı. SARSCoV-2 IgG antikoru pozitif olanların 18’i (%72) asemptomatik olarak COVID-19’u geçirmişti. SARS CoV-2 IgGantikoru pozitif olanların 17’sinde ise (%68) COVID-19 pozitif kişi ile aile içi temas öyküsü yoktu. Semptomatikgeçirenlerde antikor düzeylerinin median değeri 2,90 olarak saptanmışken, asemptomatik geçirenlerde bu değer 1,31olarak bulundu.Sonuç: Sonuç olarak çalışmaya dahil edilen ve antikor pozitifliği olan sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğununasemptomatik olarak enfeksiyonu geçirdiği ve bu kişilerdeki antikor düzeylerinin semptomatik olanlardan daha düşükolduğu görülmüştür.Aim: The continuing outbreak of coronavirus disease (COVID-19) caused by the severe acute respiratory syndrome coronavirus 2 (SARS-CoV-2) poses enormous challenges for health care workers. Health care workers are a high-risk population for transmission of SARS-CoV-2 infection from patients or other healthcare workers. In this research, it was aimed to determine the rate of IgG antibody formation against SARS-CoV-2 by taking into account the gender, age group, occupational group, unit of work, reported symptoms and family contact history of healthcare workers in Düzce. Material and Methods: The study group was randomly formed from healthcare professionals working actively in the pandemic units in Düzce. A questionnaire questioning sociodemographic information was applied to the participants and blood samples were taken.Antibody levels were studied with the microELISA method using the SARS-CoV-2 IgG (Euroimmun, Germany) kit in microbiology laboratory. Results: SARS-CoV-2 IgG positivity was found in 25 (27%) of the 93 healthcare workers included in the study. 18 (72%) of those who were positive for SARS CoV-2 IgG antibody had passed COVID-19 asymptomatically. 17 (68%) of those who were positive for SARS CoV-2 IgG antibody did not have a family history of contact with a person positive for COVID-19.While the median value of antibody levels was 2.90 in symptomatic patients, this value was found as 1.31 in asymptomatic patients. Conclusion: As a result, it was observed that the majority of those who were included in the study and had antibody positivity had the infection asymptomatically and the antibody levels in these individuals were lower than those who were symptomatic

    Can the Gut Microbiota Serve as a Guide to the Diagnosis and Treatment of Childhood Epilepsy?

    No full text
    Background: To investigate the activity of the gut-brain axis in the pathogenesis of childhood epilepsy and to define biomarkers capable of assisting with determining new strategies in that context. Methods: Twenty children with epilepsy of “unknown etiology” and seven healthy controls in the same age group were included in the study. The groups were compared using a questionnaire. Stool samples were stored in tubes containing DNA/RNA Shield (Zymo Research) with a sterile swab. Sequencing was carried out using the MiSeq System (Illumina). The 16S rRNA sequencing of samples using next-generation sequencing involved V4 variable region polymerase chain reaction amplification concluded by 2 × 250-bp paired-end sequencing of amplicons and at least 50,000 reads (>Q30) per sample. DNA sequences were classified at the genus level using the Kraken program. Bioinformatics and statistical analysis were then performed. Results: Individuals’ gut microbiota relative abundance values differed between the groups at the genus, order, class, family, and phylum levels. Flavihumibacter, Niabella, Anoxybacillus, Brevundimonas, Devosia, and Delftia were seen only in the control group, whereas Megamonas and Coriobacterium were observed only in the epilepsy group. The linear discriminant analysis effect size method identified 33 taxa as important in differentiating the groups. Conclusions: We think that bacterial varieties (such as Megamonas and Coriobacterium) that differ between the two groups can be employed as useful biomarkers in the diagnosis and follow-up of epileptic patients. We also predict that, in addition to epilepsy treatment protocols, the restoration of eubiotic microbiota may increase the success of treatment
    corecore